Zeynepgül Ene: Başarı için birçok faktör bir araya gelmeli
A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, hem organizasyon hem de oyuncu yetişme süreciyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
11 Ağustos 2018 - 12:02
A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, hem organizasyon hem de oyuncu yetişme süreciyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
22 - 30 Eylül tarihleri arasında İspanya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek olan Ay-yıldızlılarımızda A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, hem organizasyon hem de oyuncu yetişme süreciyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
Mili Takımlarımızın kamuoyu tarafından özellikle büyük turnuvalar öncesi daha çok göz önünde olduğunu belirten Zeynepgül Ene, “Aslında milli takım ile ilgili planlar 12 ay boyunca devam ediyor. Bizim öncelikli hedefimiz, bütün turnuvalarda yer alabilmek. Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nın yanı sıra Olimpiyat Oyunları’nda 2009 yılından bu yana süren bir geleneğimiz var. Bu arada, bir jenerasyondan basketbolu bırakan oyuncularımız oldu. 1990 jenerasyonunda doğan oyuncularımızı 1.5 - 2 yıldır A Milli Kadın Takımımıza entegre etmeye çalışıyoruz. Bir geçiş süreci yaşanıyor. Bu zaman zarfında sürekliliğin devam etmesi bizler için değerliydi. Çünkü kadın basketbolunun ne yazık ki bir eskiye dayanan bir geçmişi yok. 2005 yılında ilk kez kendi evimizde düzenlediğimiz Avrupa Şampiyonası ile başlıyor. Rakiplerimize baktığımızda ise Fransa, Rusya, İspanya ve Çekya’nın neredeyse 30-40 yıldır aralıksız olarak tüm turnuvalarda yer aldığını görüyoruz” dedi.
“Devamlılığı Sağlamak İçin Daha Derin Çalışma Yapmak Gerekli”
İyi bir milli takıma sahip olmak için öncelikli olarak mili takım kültürünün ve geleneğinin oluşması gerektiğini kaydeden Ene, “Bizim tüm geçmişiz ve edindiğimiz tecrübeler henüz 13 yıllık. Ama takımımız bu 13 yıla inanılmaz şeyler sığdırdı. Bunun bir kısmı yakaladığımız altın jenerasyondaki önemli oyuncularla, bir kısmı da teknik anlamda o dönem görev yapan arkadaşlarımızın başarısı ve katkısıyla oluştu. Ama bunu bir sisteme oturtabilmek ve devamlılığını sağlamak için daha derin çalışma yapmak gerekiyor. Bunun için çalışmalarımız sürüyor. Aynı şekilde burayı besleyen altyapılar, kulüpler ve milli takımlarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.” açıklamasında bulundu.
Basketbolun hem dünya hem de ülke ekonomisiyle paralel bir şekilde hareket ettiğinin altını çizen Zeynepgül Ene, ayrıca kadın basketbolunun marka ve konsept olarak daha değerli kılınması gerektiğini de belirtti. Tecrübeli yönetici, kadın sporcularımızın, antrenörlerimizin ve idarecilerimizin sayısının artması için yapılması gerekenleri şu şekilde özetledi:
“Geçmişte hakem, antrenör, oyuncu ya da kadın basketbolunun içinde yer almış olan herkesin, yeniden basketbolun içerisinde olmaları çok büyük bir kazanç olacaktır. Kadın olmanın şöyle de bir gerçeği var; evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi planlarınızı, spora ara vermemek adına hep ertelemek durumunda kalıyorsunuz. Basketbolu bırakan birçok kadın sporcu da evlilik ve çocuk gibi daha önce yapamadığı planlarını gerçekleştiriyor. Bu süreçten itibaren o sporcuları basketbola geri kazandırmak büyük önem taşıyor. Bununla ilgili örnek vermek gerekirse; Nevriye Yılmaz antrenörlüğe başladı ve yeni dönemde 3. sezonunu geçirecek. Esmeral Tunçluer’in hem çocuğu oldu hem de antrenörlük yapıyor. Oyunculuk kariyerlerini noktalayan değerlerimizi tekrardan basketbola kazandırmamız gerekiyor. Biz, bununla ilgili dirsek temasındayız. Onların buralarda olmaları gerektiğini düşünüyoruz.”
Ülkemizde birçok kız çocuğunun basketbola başlamasına karşın ilerleyen süreçte spordan uzaklaşmasını değerlendiren Zeynepgül Ene, “Bu işe spor okulunda başlanabilir. Özellikle kız basketbolunda faal durumda çok fazla kulüp bulunmuyor. Bu nedenle, ailelerin bulunduğu yerlerde küçük yaşta kız-erkek çocukların birlikte basketbol oynayabildiği herhangi bir spor okulu tercih edilebilir. Ancak bunun devamında eğer çocuk yetenekli ve basketbolcu olmaya adaysa, mutlaka bu işi doğru yapan bir kulübün tercih edilmesi gerekiyor. Yalnız bu kulüplerin sayısı ne yazık ki çok yeteli değil. O nedenle bu durumun çok kolay olduğunu düşünmüyorum” dedi. Ayrıca eğitimle basketbolu bir arada götürmenin zorluğu nedeniyle ailelerin ve gençlerin tercih yapmak zorunda kaldıklarını ve bu nedenle bir çok yetenekli sporcunun basketboldan kopmak zorunda kaldığını da üzülerek görüyoruz.
“Aileler Çocuklarına Olan İlgilerini Göstermeliler”
Elit sporculuğa giden yolun uzun ve zorlu bir maraton olduğunu kaydeden A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, ailelere şu mesajları verdi:
“Aileler, özellikle liseye kadar çocuklarını kendi yaşadıkları şehirden uzak bir yere göndermemeliler. Liseden itibaren; güvenilir, daha önce oyuncu yetiştirme örnekleri olan kulüplere güvenebilirler. Ancak hiçbir şekilde onlardan bire bir ilgilerini eksik etmemeliler. Çocuğun, lise eğitimini tamamlayana kadar aile yakınında ve bire bir ilgiye ihtiyacı oluyor. Bunun örneklerini ve zarar gören aile ve çocukları ne yazık ki görüyoruz. Bu nedenle ailelerin mutlaka çocuklarına ilgi göstermesi gerekiyor.”
Geçmişte ligimizde uygulanan yabancı oyuncu sayısı kuralı nedeniyle milli takıma aday olup süre ve sorumluluk alan Türk oyuncu sayısının azaldığını belirten tecrübeli yönetici, günümüzdeki sistemi şu şekilde değerlendirdi:
“TBF’nin aldığı bir kararla yaklaşık 1.5 yıl önce 3 yabancı ve 2 Türk oyuncunun sahada yer aldığı bir sisteme geçildi.Bu karar sonrasında Türk oyuncuların oynama sürelerinin yanı sıra, aldıkları sorumlulukların ve basketbollarının geliştiğini görüyoruz. Bu durum bizleri çok sevindirdi. Bizler bunun dışında ; Mayıs ve Haziran aylarında Dünya Şampiyonası öncesi hem bu sene hem de önümüzdeki yıllarda A Mili Kadın Takımımızda oynamaya aday birçok genç oyuncuyu kampa davet ettik. Onlarla uzun süre çalışma, birbirimizi tanıma ve sistemi anlatma şansımız oldu. 1999, 2000, 2001, 2002, 2003 ve hatta 2004 doğumlular çok yetenekli ve fizikli oyuncuların olduğu önemli jenerasyonlar. Onlarla ilgili ileriye dönük, A Milli Takım’a aday sporcu olmaları için milli takım sistemi, basketbol ve performans gelişimleri adına bir takım çalışmalar ve projeler başlattık. Bu çalışmalar artarak devam edecek.”
“Oyuncu Havuzumuzu Her Kategoride Arttırmalıyız”
Oyuncu yetiştirme sürecini, velilerin evlatlarını yetiştirmesi gibi uzun soluklu, zor ve emek isteyen bir dönem olduğunu belirten Ene, her zaman beklenen geri dönüşlerin alınamadığını da ekledi. Sakatlıkların ya da başka sıkıntıların yaşanabileceğini söyleyen Zeynepgül Ene, “Bu durum planlandığında ve sisteme oturtulduğunda yi işleyen bir süreç. Bunun örneklerini diğer ülkelerde çok net görebiliyoruz. Bizim bunun için birçok şeye ihtiyacımız var. Bir tanesi; bizim federasyon olarak bunu gerçekleştirebilecek bir tesisimizin olması gerekiyor. Bunun için çok büyük bir adım atıldı ve Abdi İpekçi Spor Salonu’nun olduğu arazide kısa bir sürede milli takımlar tesisleri inşa edilecek. Bu tesis hayata geçtikten sonra, belki bu yetenekli çocukları bir süreliğine kendi bünyemizde çalıştırarak, milli takımlara kazandırmak adına önemli projeler başlatacağız. Eylül ayında 2004 doğumlulardan oluşan 80 kızımızı davet edip, onları görme şansımız olacak. Küçükten büyüğe her anlamda, mental, performans ve basketbol olarak onları yukarıya hazırlayacak şekilde tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu süreçte Acıbadem Sağlık grubu da bize çok ciddi destek veriyor. Bu, bizim zaten tek başıma yapabileceğimiz bir şey değil. Ama onların desteği ve katkısı bizler için çok önemli. İnşallah önümüzdeki yıllarda oyuncu havuzumuzu her kategoride sayı olarak arttırıp, rekabeti de ileri düzeye getirerek oradan her jenerasyondan madalya almaya aday oyuncular ve milli takımlar yaratırız.” diye konuştu.
Son olarak 22 - 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek olan A Milli Kadın Takımımızın rakiplerini değerlendiren Zeynepgül Ene, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Başarı için birçok faktörün bir araya gelmesi önemli. Zaten biz, kamplarda o çoğu faktörü en iyi hale getirmek için buluşuyoruz. Bu uzun kampları o nedenle yapıyoruz. Herhangi bir riske girmemek için düşündüğümüz her şeyi %100 hale getirmek için istiyoruz. O nedenle, büyük bir sakatlık yaşamazsak, bir oyuncumuzdan mahrum kalmazsak, turnuvada en iyi çalışan 12 oyuncumuzla olabilirsek, her şeyi yapabilecek güçte olduğumuzu düşünüyorum. Zaten milli takımlarımız geçmişte bunu fazlasıyla gösterdiler. Grubumuzda Arjantin, Nijerya ve Avustralya bulunuyor. Dünyanın bizim dışımızdaki en iyi 15 takımı turnuvada yer alıyor. O nedenle hiçbir rakip için ‘çok kolay’ ya da ‘çok zor’ demek doğru değil. Her takımın kötü gününde yenebilirsiniz. Siz o gün kötüyseniz, sizin favori olduğunuz günde de rakip takım sizi yenebilir. Biz en iyi şekilde turnuvaya gideceğiz. Bizi başarısız kılabilecek faktörleri ortadan kaldırdıktan sonra sahaya çıkıp, her zaman yaptığımız gibi sonuna kadar, geri adım atmadan mücadele etmek kalıyor. Bu anlamda da sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. Ama bu spor, her türlü sonucu da olgunlukla karşılaşmak lazım. Elimizden gelenin en iyisini yapıp, en azından bize güvenen, bizi heyecanla izleyecek herkese, o heyecanı ve mutluluğu yaşatıp madalya kazanmak için İspanya’ya gideceğiz.”
22 - 30 Eylül tarihleri arasında İspanya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek olan Ay-yıldızlılarımızda A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, hem organizasyon hem de oyuncu yetişme süreciyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
Mili Takımlarımızın kamuoyu tarafından özellikle büyük turnuvalar öncesi daha çok göz önünde olduğunu belirten Zeynepgül Ene, “Aslında milli takım ile ilgili planlar 12 ay boyunca devam ediyor. Bizim öncelikli hedefimiz, bütün turnuvalarda yer alabilmek. Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nın yanı sıra Olimpiyat Oyunları’nda 2009 yılından bu yana süren bir geleneğimiz var. Bu arada, bir jenerasyondan basketbolu bırakan oyuncularımız oldu. 1990 jenerasyonunda doğan oyuncularımızı 1.5 - 2 yıldır A Milli Kadın Takımımıza entegre etmeye çalışıyoruz. Bir geçiş süreci yaşanıyor. Bu zaman zarfında sürekliliğin devam etmesi bizler için değerliydi. Çünkü kadın basketbolunun ne yazık ki bir eskiye dayanan bir geçmişi yok. 2005 yılında ilk kez kendi evimizde düzenlediğimiz Avrupa Şampiyonası ile başlıyor. Rakiplerimize baktığımızda ise Fransa, Rusya, İspanya ve Çekya’nın neredeyse 30-40 yıldır aralıksız olarak tüm turnuvalarda yer aldığını görüyoruz” dedi.
“Devamlılığı Sağlamak İçin Daha Derin Çalışma Yapmak Gerekli”
İyi bir milli takıma sahip olmak için öncelikli olarak mili takım kültürünün ve geleneğinin oluşması gerektiğini kaydeden Ene, “Bizim tüm geçmişiz ve edindiğimiz tecrübeler henüz 13 yıllık. Ama takımımız bu 13 yıla inanılmaz şeyler sığdırdı. Bunun bir kısmı yakaladığımız altın jenerasyondaki önemli oyuncularla, bir kısmı da teknik anlamda o dönem görev yapan arkadaşlarımızın başarısı ve katkısıyla oluştu. Ama bunu bir sisteme oturtabilmek ve devamlılığını sağlamak için daha derin çalışma yapmak gerekiyor. Bunun için çalışmalarımız sürüyor. Aynı şekilde burayı besleyen altyapılar, kulüpler ve milli takımlarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.” açıklamasında bulundu.
Basketbolun hem dünya hem de ülke ekonomisiyle paralel bir şekilde hareket ettiğinin altını çizen Zeynepgül Ene, ayrıca kadın basketbolunun marka ve konsept olarak daha değerli kılınması gerektiğini de belirtti. Tecrübeli yönetici, kadın sporcularımızın, antrenörlerimizin ve idarecilerimizin sayısının artması için yapılması gerekenleri şu şekilde özetledi:
“Geçmişte hakem, antrenör, oyuncu ya da kadın basketbolunun içinde yer almış olan herkesin, yeniden basketbolun içerisinde olmaları çok büyük bir kazanç olacaktır. Kadın olmanın şöyle de bir gerçeği var; evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi planlarınızı, spora ara vermemek adına hep ertelemek durumunda kalıyorsunuz. Basketbolu bırakan birçok kadın sporcu da evlilik ve çocuk gibi daha önce yapamadığı planlarını gerçekleştiriyor. Bu süreçten itibaren o sporcuları basketbola geri kazandırmak büyük önem taşıyor. Bununla ilgili örnek vermek gerekirse; Nevriye Yılmaz antrenörlüğe başladı ve yeni dönemde 3. sezonunu geçirecek. Esmeral Tunçluer’in hem çocuğu oldu hem de antrenörlük yapıyor. Oyunculuk kariyerlerini noktalayan değerlerimizi tekrardan basketbola kazandırmamız gerekiyor. Biz, bununla ilgili dirsek temasındayız. Onların buralarda olmaları gerektiğini düşünüyoruz.”
Ülkemizde birçok kız çocuğunun basketbola başlamasına karşın ilerleyen süreçte spordan uzaklaşmasını değerlendiren Zeynepgül Ene, “Bu işe spor okulunda başlanabilir. Özellikle kız basketbolunda faal durumda çok fazla kulüp bulunmuyor. Bu nedenle, ailelerin bulunduğu yerlerde küçük yaşta kız-erkek çocukların birlikte basketbol oynayabildiği herhangi bir spor okulu tercih edilebilir. Ancak bunun devamında eğer çocuk yetenekli ve basketbolcu olmaya adaysa, mutlaka bu işi doğru yapan bir kulübün tercih edilmesi gerekiyor. Yalnız bu kulüplerin sayısı ne yazık ki çok yeteli değil. O nedenle bu durumun çok kolay olduğunu düşünmüyorum” dedi. Ayrıca eğitimle basketbolu bir arada götürmenin zorluğu nedeniyle ailelerin ve gençlerin tercih yapmak zorunda kaldıklarını ve bu nedenle bir çok yetenekli sporcunun basketboldan kopmak zorunda kaldığını da üzülerek görüyoruz.
“Aileler Çocuklarına Olan İlgilerini Göstermeliler”
Elit sporculuğa giden yolun uzun ve zorlu bir maraton olduğunu kaydeden A Milli Kadın Takım Menajeri Zeynepgül Ene, ailelere şu mesajları verdi:
“Aileler, özellikle liseye kadar çocuklarını kendi yaşadıkları şehirden uzak bir yere göndermemeliler. Liseden itibaren; güvenilir, daha önce oyuncu yetiştirme örnekleri olan kulüplere güvenebilirler. Ancak hiçbir şekilde onlardan bire bir ilgilerini eksik etmemeliler. Çocuğun, lise eğitimini tamamlayana kadar aile yakınında ve bire bir ilgiye ihtiyacı oluyor. Bunun örneklerini ve zarar gören aile ve çocukları ne yazık ki görüyoruz. Bu nedenle ailelerin mutlaka çocuklarına ilgi göstermesi gerekiyor.”
Geçmişte ligimizde uygulanan yabancı oyuncu sayısı kuralı nedeniyle milli takıma aday olup süre ve sorumluluk alan Türk oyuncu sayısının azaldığını belirten tecrübeli yönetici, günümüzdeki sistemi şu şekilde değerlendirdi:
“TBF’nin aldığı bir kararla yaklaşık 1.5 yıl önce 3 yabancı ve 2 Türk oyuncunun sahada yer aldığı bir sisteme geçildi.Bu karar sonrasında Türk oyuncuların oynama sürelerinin yanı sıra, aldıkları sorumlulukların ve basketbollarının geliştiğini görüyoruz. Bu durum bizleri çok sevindirdi. Bizler bunun dışında ; Mayıs ve Haziran aylarında Dünya Şampiyonası öncesi hem bu sene hem de önümüzdeki yıllarda A Mili Kadın Takımımızda oynamaya aday birçok genç oyuncuyu kampa davet ettik. Onlarla uzun süre çalışma, birbirimizi tanıma ve sistemi anlatma şansımız oldu. 1999, 2000, 2001, 2002, 2003 ve hatta 2004 doğumlular çok yetenekli ve fizikli oyuncuların olduğu önemli jenerasyonlar. Onlarla ilgili ileriye dönük, A Milli Takım’a aday sporcu olmaları için milli takım sistemi, basketbol ve performans gelişimleri adına bir takım çalışmalar ve projeler başlattık. Bu çalışmalar artarak devam edecek.”
“Oyuncu Havuzumuzu Her Kategoride Arttırmalıyız”
Oyuncu yetiştirme sürecini, velilerin evlatlarını yetiştirmesi gibi uzun soluklu, zor ve emek isteyen bir dönem olduğunu belirten Ene, her zaman beklenen geri dönüşlerin alınamadığını da ekledi. Sakatlıkların ya da başka sıkıntıların yaşanabileceğini söyleyen Zeynepgül Ene, “Bu durum planlandığında ve sisteme oturtulduğunda yi işleyen bir süreç. Bunun örneklerini diğer ülkelerde çok net görebiliyoruz. Bizim bunun için birçok şeye ihtiyacımız var. Bir tanesi; bizim federasyon olarak bunu gerçekleştirebilecek bir tesisimizin olması gerekiyor. Bunun için çok büyük bir adım atıldı ve Abdi İpekçi Spor Salonu’nun olduğu arazide kısa bir sürede milli takımlar tesisleri inşa edilecek. Bu tesis hayata geçtikten sonra, belki bu yetenekli çocukları bir süreliğine kendi bünyemizde çalıştırarak, milli takımlara kazandırmak adına önemli projeler başlatacağız. Eylül ayında 2004 doğumlulardan oluşan 80 kızımızı davet edip, onları görme şansımız olacak. Küçükten büyüğe her anlamda, mental, performans ve basketbol olarak onları yukarıya hazırlayacak şekilde tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu süreçte Acıbadem Sağlık grubu da bize çok ciddi destek veriyor. Bu, bizim zaten tek başıma yapabileceğimiz bir şey değil. Ama onların desteği ve katkısı bizler için çok önemli. İnşallah önümüzdeki yıllarda oyuncu havuzumuzu her kategoride sayı olarak arttırıp, rekabeti de ileri düzeye getirerek oradan her jenerasyondan madalya almaya aday oyuncular ve milli takımlar yaratırız.” diye konuştu.
Son olarak 22 - 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek olan A Milli Kadın Takımımızın rakiplerini değerlendiren Zeynepgül Ene, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Başarı için birçok faktörün bir araya gelmesi önemli. Zaten biz, kamplarda o çoğu faktörü en iyi hale getirmek için buluşuyoruz. Bu uzun kampları o nedenle yapıyoruz. Herhangi bir riske girmemek için düşündüğümüz her şeyi %100 hale getirmek için istiyoruz. O nedenle, büyük bir sakatlık yaşamazsak, bir oyuncumuzdan mahrum kalmazsak, turnuvada en iyi çalışan 12 oyuncumuzla olabilirsek, her şeyi yapabilecek güçte olduğumuzu düşünüyorum. Zaten milli takımlarımız geçmişte bunu fazlasıyla gösterdiler. Grubumuzda Arjantin, Nijerya ve Avustralya bulunuyor. Dünyanın bizim dışımızdaki en iyi 15 takımı turnuvada yer alıyor. O nedenle hiçbir rakip için ‘çok kolay’ ya da ‘çok zor’ demek doğru değil. Her takımın kötü gününde yenebilirsiniz. Siz o gün kötüyseniz, sizin favori olduğunuz günde de rakip takım sizi yenebilir. Biz en iyi şekilde turnuvaya gideceğiz. Bizi başarısız kılabilecek faktörleri ortadan kaldırdıktan sonra sahaya çıkıp, her zaman yaptığımız gibi sonuna kadar, geri adım atmadan mücadele etmek kalıyor. Bu anlamda da sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. Ama bu spor, her türlü sonucu da olgunlukla karşılaşmak lazım. Elimizden gelenin en iyisini yapıp, en azından bize güvenen, bizi heyecanla izleyecek herkese, o heyecanı ve mutluluğu yaşatıp madalya kazanmak için İspanya’ya gideceğiz.”
YORUMLAR