“Üçlük sayı, NBA’daki ilk yılında neredeyse hiç ilgi görmemişti. Her 33 atıştan sadece biri üçlük denemesiydi. Ancak ondan sonra bu oran her yıl düzenli olarak artmaya başladı. Ve geçen yılki, her üç atıştan birinin üçlük olduğu orana kadar yükseldi.”
Aktif oyunculuk ve koçluk yaşamımda uygulanmasına yetişemediğimden olsa gerek 6.75 metrelik yayın gerisinden atılan şutların üç sayılmasının üstünden 40 yıl geçti ama ben hâlâ alışamadım. ‘Üçlük vardı da atmadık mı?’ Günlerinden kalmayım ben ve 1984'te FIBA tarafından uygulanmaya başlayan bu kuralın basketbol oyununa katkısı oldu mu olmadı mı? Hâlâ emin değilim. En iyisi bu konuyu önce kronolojik olarak irdeleyelim.
Daha sonra aslında bir coğrafya profesörü olan Kirk Goldsberry’nin “SprawlBall” adlı kitabındaki analizlerine göz atarak konuyu 'kırk yıllık kani olur mu yani' diye birlikte sorgulayalım. Goldsberry, Michigan State ve Harvard üniversitelerinde coğrafya dersleri verirken, harita yapımı ve veri görselleştirme tekniklerini, tutkunu olduğu basketbola da uygulamaya başlayınca NBA takımlarının dikkatini çekti. Hâlen hem Texas Üniversitesi’nde spor analistliği profesörlüğü hem de NBA kulüplerine danışmanlık yapıyor. Öğrenmenin yaşı yoktur tek kanal TRT’de gençler için uygulamalı temel basketbol dersleri vermiş biri olarak ben de pek çok şeyi her gün yeniden öğreniyorum.
Basketbol icat edilmiş sporlar arasında en fazla değişkenlik geçirmiş olanıdır… Basketbolda önceleri sadece iki sayılık atış vardı. Maçlarda hakimiyet en uzun sporculardaydı. Daha kısa oyuncuların sayı atma şansları daha azdı. Dünyanın en popüler basketbol ligi olan NBA, daha kısa ve daha uzun oyuncular arasında rekabet dengesi yaratmak için üçlük sayı çizgisi uygulamasını 1979’da başlattı. Basketbolun küresel organizasyonu FIBA da 3’lük sayı çizgisi uygulamasını 1984 yılında kabul etti. Ve ilk kez 1988 Seul Olimpiyat Oyunları’nda uygulandı.
NBA’de üçlük sayı çizgisi, basketin merkezinden 7.24 metre uzaklıkta yer alırken, FIBA uygulamasında üçlük çizgi basketin merkezinden 6.75 metre uzaklıkta…Üçlük sayı, NBA’daki ilk yılında neredeyse hiç ilgi görmemişti. Her 33 atıştan sadece biri üçlük denemesiydi. Ancak ondan sonra bu oran her yıl düzenli olarak artmaya başladı. Ve geçen yılki, her üç atıştan birinin üçlük olduğu orana kadar yükseldi.
Artık basketbolda maçlara üçlük atışlar egemen ve sonucu üçlükler belirliyor. Dolayısıyla Stephen Curry, James Harden gibi üçlük ustaları kortların kralı olmaya başladı. Harden’ın oynadığı Houston Rockets, son 4 yıldır art arda 3’lük rekoru kırıyor. Geçtiğimiz nisan ayında da Phoenix Suns’a karşı oynadığı lig maçında 27 isabetli üçlük ile NBA rekorunu bir kez daha kırdı.
Peki bu trend, basketbolun bugünü ve geleceği için ne anlama geliyor? NPR radyosunun konuyla ilgili haberinde, “SprawlBall” adlı kitabıyla bu soruya yanıt arayanlardan bir uzman olan Kirk Goldsberry’nin analizlerine dikkat çekiliyor.
NBA takımları, son yıllarda artık bu tür teknik analizleri yapabilen uzmanlarla çalışmaya özel önem veriyor ve sonuç alıyor. ‘Basketbolcular, kortun en fazla neresinden basket atma denemesi yapıyor; en fazla isabetli atış hangi noktadan gerçekleşiyor; onların sahadaki dizilimi nasıl olduğunda basket sayıları azami hâle geliyor?’ gibi sorulara doğru yanıtlar bulmak, takımın başarısında fark yaratıyor.
Ve elbette en önemlisi, 3 sayılık atış sayısını arttıracak analizler… Maçı kazanmanız için artık gerekli olan şey bu... Açık ki 3 sayı 2’den fazla fakat 2 sayıdan daha fazlası… Üç sayı, iki sayıdan yüzde 50 oranında daha fazla. Bir oyuncunun maç içinde 3’lük atış denemesi 2’likten çok az olsa bile, sonuçta üçlük sayısı toplamı, ikilik sayısından fazla olabiliyor.
Kirk’in üçlük sayı ekonomisi analizlerinden biri bu noktaya temas ediyor. Maç süresi kısıtlı ve sonucu toplam sayı belirliyor. Eğer atış kaçırmanın nerdeyse imkansız olacağı kadar basketin dibinden yapılmıyorsa, bir takım için ikilik atış denemesinin, kazanma matematiği açısından hiçbir mantığı yok.
Bütün bu durumlarda üçlük denemesine dönük oynamak çok daha mantıklı. Ekonomi de nihayetinde, sınırlı kaynaklardan en yüksek verimi alma çabası değil mi? İşte NBA kulüplerini 3’lük atışa daha fazla önem vermeye iten de bu ekonomik mantık oldu. Her yenilik gibi geleneksel olanın direnci ile karşılaştı uzun süre...
Tribünlerin de üçlük sayıdan keyif alabilmesi için, sürekli isabetli üçlük atabilen yetenekte oyuncular yetişmesi gerekti. Bu bir kuşaktan fazla sürdü. Günümüzün iyi üçlük atıcıları ise kendilerinden önceki kuşak gibi sonradan üçlük çalışmaya başlamış değil, çocukluklarından beri durmaksızın üçlük atan oyuncular.
Bugünlerde Toronto Raptors ile NBA final serisi oynayan Golden Warriors’ın yıldızı Stephen Curry, üçlüklerdeki üstün başarısı ile, daha önce iki kez ‘En Değerli Oyuncu’ oldu. Yine, oyuncularına sürekli üçlük attırma fikrine açık yeni kuşak antrenörlerin yetişmesi de süreçte rol oynadı.
Golden State, üçlüklerdeki başarısı ile son 6 yılda 5’nci kez final serisi oynuyor. Goldsberry’nin ‘üç sayının ekonomisi’ ile ilgili analizinde bir diğer nokta ise bu… Talebi artan yetenek, en yüksek değeri gören yetenek olur. Üçlük atış yeteneği, eskiden bir basketbolcuda olsa daha iyi olur görülen bir yetenekti. Örneğin basketbol denince çoğu kişinin aklına gelecek ilk üç isim…
Michael Jordan, NBA’daki ilk 5 sezonunda üçlük denemelerinde hiç yüzde 20’den fazla başarılı olamadı. Shaquille O’Neal her 22 denemesinden birini sayı yapabildi. 1989’a kadar süren kariyerinde 38 bin 387 sayı ile tüm zamanların en fazla sayı kaydeden NBA oyuncusu Kareem Abdul-Jabbar ise bütün bu müthiş kariyerde sadece tek bir isabetli üçlüğe sahip olabildi. Ama bu onların birer basketbol efsanesine dönüşmesine engel olamadı.
Günümüzde ise üçlük atma, ‘olmazsa olmaz’ bir yetenek. Üçlük atamayan bir basketbolcunun kariyeri artık çok parlak olmayabilir. Eskiden en fazla 20 NBA oyuncusu üçlük basket atıcısı olarak görülürdü. Günümüzde yaklaşık 500 basketbolcunun olduğu NBA’de, üçlükte başarılı olmayan basketbolcu sayısı en fazla 20. Bu da basketbolcuları, iyi üçlük atıcısı olmaya yoğunlaştırıyor. İki sayının değerinin azalması, basketbolun bazı dikkat çekici atışlarını gözden düşürdü.
Örneğin Michael Jordan ile özdeşleşen ‘jump shot’, bugünlerde, artık Jordan dönemindeki kadar tribünleri ve antrenörleri heyecanlandırmıyor. Bir basketbol tutkunu olan Kirk Goldsberry’nin itirazı da bu noktada başlıyor. Analitik tutumun, basketbolun estetiğini olumlu olmayan bir yönde değiştirmekte olduğu endişesine sahip. Ona göre basketbol girdiği bu yolda devam ederse, yakın gelecekte bütün basketbolcular özellik ve yetenek olarak birbirine benzeyecek… Hepsi 3 sayı çizgisinde atış sırasına giren standart robotlara dönüşecek. Basketbol estetiğinde önemli yeri olan birçok iki sayı atış türü oldukça nadir hâle gelecek. Sonuçta basketbol maçları, değişiklik, şaşırtıcılık duygusu yaşatmaktan uzaklaşacak ve belki de sıkıcılaşmış olacak.
Bunun sorumlusu tabii ki NBA takımları veya basketbolcular değil. NBA kurallarının özendirmesinin sonucu... Bu da Goldsberry’nin bir başka ekonomik analizinin konusu; teşvik sonuç yaratır. Kirk Goldsberry, NBA’ın, bu olumsuz gidişatı durdurmak ve basketboldaki oyun çeşitliliği ve dinamizmi güçlendirmek için de, mutlaka kuralları ve mevcut teşvikleri yeniden değiştirmesi gerektiği görüşünde. Tıpkı 1979’da radikal bir kararla üç sayı çizgisini kabul etmesi gibi. Ona göre, örneğin, üç sayı çizgisi bu atış daha uzağa çekilebilir ve daha zorlaştırılabilir. Ancak Goldsberry’nin aksine, Harlem Grubu’nun ünlendirdiği ‘dört sayılık’ atışı da oyuna eklemek isteyenler de var ve bu da NBA içinde tartışılan bir konu. Basketbol, icat edildiği günden bugüne oldukça değişmiş bir oyun. NBA da değişimlere son derece açık olduğunu son 50 yıldaki önemli değişiklikler alabilme yeteneğiyle ispatladı. Yani, 10 yıl sonra NBA finalinde izleyeceğimiz basketbolun, günümüzdeki basketbol kurallarından çok farklı olması çok büyük olasılık. Değişimin hangi yönde olacağını ise zaman gösterecek.
YORUMLAR