Kolajen; vücudumuzda en fazla bulunan ve son yıllarda özellikle supplement sektöründe de adını sıkça duyduğumuz bir proteindir. Gelin bu yazımızda ‘kolajen'e birlikte göz atalım.
Özellikle yaş ile birlikte kadınlarda çok sık rastlanan östrojen baskılanmasıyla artan osteoporoz riski, çevresel faktörlere, genetiğe, yanlış beslenme alışkanlıklarına da bağlı olarak oluşan kırışıklıklar ve kemik kırılmaları...
Bunun yanında sporcularda yoğun egzersizler sonrası inflamasyona bağlı eklem ve kıkırdaklarda oluşan hasar veya artirit, bağışıklık sistemi, sakatlık sonrası iyileşme gibi faktörler için kolajen oldukça önemli.
Bağ doku, kıkırdak, kemik ve cilt yapısının çoğunu kolajen oluşturmaktadır. Kolajen içerik olarak %30 glisin aminoasidi, %12 proline aminoasidi, %11 alanin ve %10 hidroksiproline ve %1 hidroksilisin'den oluşmaktadır.
Yaşlanma, yetersiz beslenme, ağır egzersiz tipleri vücutta kolajen seviyesini etkilemektedir. Bu değişimler erken yaşlarda fark edilmeyebilir. Fakat olgun yaşlarda özellikle kemik ve eklem hastalıkları oldukça fazlalaşmaktadır.
Dengeli beslenme sadece kronik hastalıkları önlemek için değil, sağlıklı yaşamı sürdürmek ve işe yaradığını da emin olmak gerekir aslında. Kemiklerdeki değişimler kıkırdağın kötüleşmesiyle başlıyor. İleri yaşlarda kesin bir tedavisi maalesef ki olmuyor. Sadece semptomları, acıyı ve inflamasyonu azaltmaya yönelik bir de hareketsizliği engellemek üzerine oluyor.
- Vücutta yeterli kolajen bulunmasının veya dışarıdan sporcuların kolajen takviyesi almasının ne gibi faydaları görülmektedir?
- Proteinlerin sporcular üzerindeki olumlu etkileri oldukça fazla. Tabii ki spesifik bir protein olan kolajen ise sporcularda performansı geliştirmede, bağ dokunun korunmasında, yine eklem sağlığında ve sakatlık riskini azaltmada faydalıdır. Newcastle Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, dışarıdan kolajen alımının yoğun antrenman sonrası kas ağrısını %20 oranında azalttığı görülmüştür.
- Kolajen tipleri nelerdir?
- Cildin %70’i tip 1 ve tip 3 kolajen; bağ dokuda yine tip 1 kolajen oldukça fazla. Yine saç ve tırnaklar da tip 1 ve tip 3 kolajen, eklem kıkırdaklarının %60'ını tip 2 kolajen oluşturmaktadır. Türü olarak da hidrolize peptid kolajenleri kullanmak gerekir. Yapısında glisin ve proline aminoasitleri bulundurmakta ve bu aminoalsitler de kıkırdağın yeniden oluşumu ve stabilitesi için çok önemlidir.
Aslında kolajen düşük kaliteli protein olarak tanımlanır... Bunun sebebi de esansiyel aminoasitler olan triptofan, metiyonin, sistin ve tirozin aminoasitlerinden fakirdir. Buna rağmen aslında kolajen besinsel değeri yüksektir, sebebi de kıkırdaktaki kolajen sentezini uyaran atipik bir aminoasit profiline sahiptir.
C vitamini kolajen üretiminde oldukça önemlidir. Bu nedenle C vitamininden zengin gıdalar tüketmek de fayda var. E vitamini gibi antioksidanlar, Omega-3 ve esansiyel aminoasitler kolajen üretiminde ve cilt hücrelerinin etrafındaki yağlı membranı serbest radikallerden korumak için önemli rol oynarlar. Doğal olarak yumurta ve kemik suyunda da bulunmaktadır.
Alım miktarı olarak 10-15 gr alım önerilmektedir; ancak doğal yollardan da karşılamaya çalışmak da fayda vardır. Fakat özellikle sakatlık sırasında iyileşme döneminde takviye olarak da tercih edilebilir. Yine kolajenle ilgili çalışmalar olumlu sonuçlar verse de daha fazla çalışmaya ihtiyaç var...
YORUMLAR