"Zor ya da kolay olarak takımları bu şekilde etiketlemek performansı etkiler. Dolayısıyla her maçın yeni bir başlangıç olduğunu bilerek adım atmalı, yaşanacak belirsizliği iyi yönetmek gerekir."
Takımlar her sezon benzer sınavlardan, benzer psikolojilerden geçiyor. Lig başlıyor, fikstürler belli oluyor, maçların dağılımına göre motivasyonlar etkilenebiliyor. Başlangıçta iddialı takımlarla eşleşmeler bazen moral bozucu olabiliyor. Bazen de kolaylıkla kazanılabilecek maçlarla sezona başlamak motivasyon arttırıcı faktörlerden olabiliyor. Peki ama zorlu maç dediğimiz maç tam olarak bir basketbolcu için ne anlama geliyor?
Basketbolcular zorlu maçları şöyle değerlendiriyorlar; daha önce o takımla oynanıp kazanılmadığında ya da iyi sonuçlar elde edemedikleri maçları zor olarak görüyorlar. Çok performans gerektiren, hatta fiziksel olarak da vücutlarının çok zorlanacağını düşündükleri karşılaşmalardan önce psikolojik olarak da etkileniyorlar. Özellikle de üst üste gelen bu zorlu eşleşmeler sürecinde umut görmüyorlar ve sanki bütün sezonun kötü gideceği algısına kapılıyorlar. Zor bir takımla en baştan eşleştiklerinde de lige iyi bir başlangıç yapamayacaklarını düşünüyorlar. İşte bu noktada motivasyonu korumak, moral bozucu düşüncelerden kurtulmak, duygu kontrolü yapmak ve zihindeki etiketlerden arınmak önem kazanıyor.
'Motivasyon kazanmak için öncelikle zorluğu bireysel mi algılıyorsunuz, yoksa takımsal bir zorluk mu?' onu belirlemek gerekir. Bireysel zorluklar kişinin kendisini değiştirmesi ile sonuç verirken bazı zorluklar, takım içi düşüncenin komple değişmesiyle mümkün olur. Böyle zamanlarda herkesin öncelikle kendini değiştirmeye başlamasıyla sürece girişmesini isteriz.
Sıklıkla motivasyonu bozan düşünce “Daha önce hep bu takıma yenildik, yine yenileceğiz” düşüncesidir. Oysa bu bir düşünce hatasıdır. Çünkü her seferinde yenilseniz bile her maç yeni bir başlangıçtır ve geçmişte aynı şekliyle olumsuz tekrarlamış olması yine aynı durumların başınıza geleceği anlamı taşımamaktadır. Mantıklı baktığınızda her seferinde kazanma ve kaybetme olasılığı aynıdır. Baştan yenileceğinize dair düşünce ile başlanırsa sonuç gerçekten de olumsuz olacaktır. Ardından da “Ben biliyordum, yine düşüncelerim desteklenmiş oldu” dersiniz ve tekrar tekrar benzer takımlara karşı önyargı geliştirirsiniz. Geliştirilen ön yargılarda kolaylıkla kırılmaz.
Etiketlediğiniz insanlarla, takımlarla karşılaştığınızda o etikete uygun bir ruh hali içerisinde olursunuz. Örneğin takımdaki rakibim çok zorlu dediğinizde stres hissedersiniz. Kolay dediğinizde rakibinizi hafife almış olursunuz. Ön yargı sadece zor takımlara karşı da oluşmaz. Bazen basketbolcular sıklıkla yendikleri takımlara karşı da “Bu kolay maç” diyerek rehavete kapılırlar. Bu şekilde rahatlık içerisinde ligde her zaman yendikleri takımlara yenildikleri bir çok duruma şahit oluruz. Garanti olarak görülen puanlar aksine puan kaybına neden olur.
Uzun yıllardır basketbolcu olan profesyonel sporcular yılların getirdiği tecrübeyle benzer başka etiketlerde yapıştırmış olabilirler. Bu etiketlerin neler olduğunu fark etmeli ve değiştirmelisiniz. Etiketlemek psikolojide bir düşünce hatası ve yanlışlığı olarak geçer. Bütün bir ligi, lig içerisindeki takımları, hatta takımdaki oyuncuları tek tek düşünerek onlar hakkında nasıl bir etikete sahip olduğunuzu kağıda yazarak işe başlayabilirsiniz.
Sporcularla çalışırken sıklıkla bu şekilde yazdırarak farkındalık kazanmalarını sağlarım. Yazmak ile düşünmek, sadece zihinden geçirmek arasında çok fark vardır. Eğer yazarsanız yapıştırdığınız etiketleri görsel olarak da fark edip, görsel hafızaya alırsınız ve bu kişilerle takımlarla karşılaştığınızda aklınıza otomatikleşmiş olarak etiketiniz geldiğinde bu etiketlerin işlev bozduğunu fark etmiş olursunuz. Bu ufak ve pratik egzersiz bile duygu durumunuzu kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır.
Özetle zor ya da kolay olarak takımları bu şekilde etiketlemek performansı etkiler. Dolayısıyla her maçın yeni bir başlangıç olduğunu bilerek adım atmalı, yaşanacak belirsizliği iyi yönetmek gerekir.
YORUMLAR