FIBA Youth Basketball Champions League’in, Bursa’da gerçekleşen ilk turnuvasında kupayı Bosna Hersek’ten Igokea m:tel, finalde TOFAŞ’ı 73-66 geçerek kazandı.
Böyle bir turnuvada iki şey çok önemli birincisi organizasyon olarak her şeyi doğru ve zamanında yapmak ikincisi ise ev sahibi olarak rekabete uygun bir takımın olması…
TOFAŞ Genele Menajer Tolga Öngören liderliğinde ekibiyle beraber müthiş bir operasyon başardı. Hepsinin eline sağlık… Yaklaşık 10 yıldır TOFAŞ altyapıda müthiş bir yatırım yapıyor. Sadece basketbolcu çıkarmak değil… Sporunu ahlaklı yapan, disiplinli, becerilerini geliştirmek için çabalayan gençleri arayıp bulup destek vererek doğru ekipler yönetiminde gelişimlerini sağlamaya çalışıyor.
Takımlarımız Avrupa kupalarında başarılı olmak istiyorsa gençlerini de Misak-ı Milli sınırlarında değerlendirebilecek operasyonlara yöneltmeli… Bu turnuva ilk fikir olarak ortaya atıldığında TOFAŞ hemen sahip çıktı ve ev sahipliğine aday oldu. Gönül isterdi ki diğer U18 takımlarımızdan en az 2 temsilci daha turnuvaya dahil olsun. Ama nedense katılmadılar…
Altyapıda bu tür turnuvalara katılım masrafları gider değil tam tersi yatırımın geri dönüşü olarak görmeli ve bunu da yurt dışı yaşıtlarıyla rekabet edecek fırsatları yaratmalılar…
Turnuvanın tekniğine bakarsak her takımdan bazı oyuncular dikkat çekti. Ama benim çok canımı sıkan bir konu oldu. Yıllardır altyapımıza yeterince iyi davranmadığımızdan şikayetçiyim. Gerçek bütçeleri ayırmadığımızdan gerçek antrenörleri altyapıda tutamıyoruz.
Basketbolun içinde kalmak isteyen iyi antrenörler ya dejenere oluyor ya da kendi oyuncularına PT adıyla paralı eğitim vermeye başlıyor. Bana etik olarak hiç doğru gelmiyor. Bireysel antrenmanı kendi antrenöründen almak hiç doğru değil. Neyse bu konu çok uzun daha sonra tekrar girerim.
Şu zamanda spor biliminin inanılmaz geliştiği bir dönem yaşıyoruz. Bu nedenle fiziksel olarak geliştiklerine şahidiz. Hoplayan zıplayan çocukların top hakimiyetinin yerlerde olması, oyunu okuma becerisinin yerlerde olması çok acı, bunu Avrupa’dan gelen diğer 8 takımda da görmek ise şok etti.
Sadece Igokea’yı bu gruptan ayırmam lazım. Kalan 8’i ise ikiye bölerim ama eşit değil. İsrail ekipleri fiziksel olarak sınırlı ama basketbolu olabildiğince doğru ve savaşarak oynuyor. Bu bir İsrail klasiği en azından çizgilerini bozmayan birileri var. Ama iyi niyetle yatırım yapan Tenerife, Murcia, Ludwisburg, Nymburg, Rytas ve Oostende takımlarında bir sürü yetenekli çocuklar var.
Rytas’ı da biraz kenara ayırırsam (ama biraz, çok değil) diğerleri U18 değil de U16 seviyesinde basketbol oynuyorlardı. Kısa ve forvetler ciddi bir spacing, pas zamanlaması, şut seçimi, dribling becerisi sorunu yaşıyor. Uzunlar ise ne savunmada ne de hücumda
alan kullanımını bilmiyor; hep ayakta oynuyorlar. Tenerife uzunları oyunu 3.kattan oynuyor, parmak hassasiyetleri var; seyre acayip heyecan katıyorlar ama çok daha iyi bir basketbol bilgi aktarımına ihtiyaçları var.
TOFAŞ genç takımına gelirsek… Cem Akdağ gibi basketbol aşığı bir dede bu gençler için büyük şans… Cem Abi’nin yanında yine hem sporculuk hem de kişilik olarak çok sağlam bir ekip var. Kısa rotasyonunda Özgür Cengiz önemli bir oyuncu; ancak bana biraz fazla solo geldi. A takım seviyesinde koroda bu tondan söyletmezler buna ne fiziği ne de tarzı çok müsait değil. Becerilerinde zamanlamaya önem vermek zorunda. Aksi durumda TOFAŞ’ın onu konumlandırmak istediği noktaya gelmesi zor olur.
İki takım arkadaşımın evlatları Cem Küçüközkan ve Arda Konuk basketbol sahasına yakışıyorlar ama 18 yaşındalar artık. Gelecek sene planları ne olacak şu anda bilmiyorum; fakat BSL Play-off hedefli bir takımda dakika almaya hazır gözükmüyorlar.
Bu turnuvada özellikle final maçı bu üçlü için önemli bir ders olmalı. Can Çevikel finali iyi oynamasa da saha görüşü ve yönetimine uygun olması beni cezbetti. Daha 17 yaşında, bir sene daha Cem Akdağ’dan çok şey öğrenecektir. Fiziksel olarak artık 4-5 kg kas ekleyip savunmada daha dirençli olursa diğer kısa arkadaşlarını bir anda geçebilir. Batu Eryurtlu ise becerikli ve heyecanlı… Daha 16 yaşında ve önünde zaman ve fırsat var.
Uzun forvetlere gelirsek Evren Demirci de kısalarla aynı durumda; ancak şansı fiziğinin ona zaman kazandıracak olması. Isırgan olup bu zamanı çok iyi değerlendirirse ligin değerli oyuncuları arasına girebilir.
Gelelim uzunlara… Final öncesinde çemberle aralarında ne geçti bilmiyorum ama maçta küstüler! Toplam saha içi isabet 1/14 %7… Toplam 8 ribaunt! Are you kiding me! Şu karşılaşmayı seyredip sadece kötü bir maç oynamış olarak görürlerse geleceklerine büyük ıska geçerler.
Ezcümle; TOFAŞ’ın yarattığı ortamda hiçbir genç oyuncu herhangi bir bahane üretmemeli, üretemez… Böyle iyiniyetli bana göre fazla beyaz yakalı -hatta kolalı beyaz yakalı- bir ekiple çalışmanın konforuna sahip çıkmazlarsa ileride mavi yakalı bile olamazlar.
YORUMLAR