Türkiye Kupası Dörtlü Finali, ilk kez Şanlıurfa'da düzenlenirken organizasyonun artıları ve eksileri dikkat çekti. Güvenlik sorunları ve salon düzeni tartışmalara neden olurken, Fenerbahçe Beko'nun ezici üstünlüğü sahaya damga vurdu. Şanlıurfa’nın sportif organizasyonlardaki geleceği için önemli dersler çıkarıldı.
ING Türkiye Kupası Dörtlü Finali, 14-16 Şubat tarihlerinde Beşiktaş Fibabanka, Mersin Spor, Galatasaray ve Fenerbahçe Beko'nun katılımıyla Şanlıurfa’da gerçekleşti.
Büyük bir tesadüf eseri, bu üç gün boyunca Şanlıurfa’da olacaktım ve hayatı spor organizasyonları içinde geçen biri olarak Türkiye Kupası Dörtlü Finali’ni yerinde izlemek benim için çok özel bir deneyim oldu.
Öncelikle, neden Şanlıurfa’da bulunduğumu da kısaca anlatmak isterim. Yaklaşık beş yıldır Türkiye'nin en büyük turizm firmalarından biri olan Kilit Hospitality Group’ta Sportif Direktör olarak görev yapıyorum. Eşi benzeri olmayan Nirvana Cosmopolitan Hotel ve Cosmos Sports Center bünyesinde, geçtiğimiz yazdan itibaren şirketimizde çalışan engelli mesai arkadaşlarımızla birlikte bir Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı kurduk. Beyaz Gölge Spor Kulübü adıyla TSB 2. Ligi’ne katıldık.
Bu süreç benim için oldukça özel ve anlamlıydı. Her gün yeni bir şeyler öğreniyor, farkındalık oluşturmak için yeni adımlar atıyordum.
Play-off'ta olası rakiplerimizden Ceylanpınar ile Sorgun arasında oynanacak maçı izlemek için Ceylanpınar’a gitme kararını, Türkiye Kupası organizasyonu açıklanmadan çok önce almıştık. Hayatımda ilk kez Şanlıurfa’ya gitmenin heyecanını yaşarken, bu yolculuğu Urfalı takım kaptanım Kadir Akça'nın rehberliğinde en iyi şekilde deneyimleme fırsatı buldum.
Yaklaşık 2.500 kilometrelik yolculuğumuzda yediklerimiz, içtiklerimiz bize kalsın… Ama Göbeklitepe, Balıklıgöl, Eski Çarşı ve Ceylanpınar TİGEM benim zihnimde ve kalbimde çok özel bir yer edindi.
BİR SPOR ORGANİZASYONU OLARAK TÜRKİYE KUPASI
Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF), 66. yılını kutlayan, binlerce organizasyona imza atmış, köklü ve tecrübeli bir kurum. Özellikle TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu ve ekibinin Basketbol Gelişim Merkezi’ne aktardığı bilgi, donanım ve emeği takdir etmemek mümkün değil.
Ancak bu, eksiklikleri dile getirmemize engel değil. TBF’nin tecrübesi büyük, fakat organizasyonun düzenlendiği Şanlıurfa, büyük çaplı sportif etkinlikler konusunda yeterli deneyime sahip değil. Buna rağmen, organizasyonu başarıyla tamamlamak için çabalayan yerel yetkilileri gönülden kutluyorum.
Ne var ki, şehirdeki eksiklikler İstanbul’daki Sinan Erdem Spor Salonu’ndan getirilen ekipmanlarla kapatılmaya çalışılsa da yetersiz kaldı.
SALONUN FİZİKSEL KOŞULLARI VE GÜVENLİK SORUNU
Salonun fiziksel yapısı, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarının aynı anda bulunmasını zorlaştırdı ve ciddi bir güvenlik sorunu doğurdu.
Güvenlik önlemleri salon çok dışında başlıyordu ve bu nedenle maç saatinden önce gelen seyirciler bile içeri girmekte zorlandı. İlk maçın ilk yarısı neredeyse boş tribünlere oynandı.
Salonun iç yerleşimi ise tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Canlı yayın kameralarının kadrajına giren tribüne basın yerleştirilmişti. Türk basketbol tarihinde bir ilk olarak, en iyi seyir noktasında taraftarlar yerine basın oturuyordu!
Sanki planlamayı yapan mimar, salonun bu tarz bir turnuvaya ev sahipliği yapacağını öğrendiğinde “Eyvah! Ben böyle bir hesap yapmadım!” demiştir…
İkinci yarıda tribünler biraz doldu ve Galatasaray ile Fenerbahçe taraftarları içeri alındı. Ama salonun içindeki sigara dumanı yüzünden maç adeta sis içinde oynandı. Dışarı çıkmadan arka koridorlarda sigara içen seyirciler, her kapı açıldığında salonu dumana boğuyordu.
İlk finalist Beşiktaş Fibabanka oldu ve F4 maçlarının başlangıç saatleri 18:00 ve 20:30 olarak belirlenmişti.
Ancak büyük bir organizasyon hatası yapıldı: Taraftarlar salon dışına çıkarılıp tekrar içeri alınmaya çalışıldı. Bu da maçın başlamasını geciktirdi. Galatasaray – Fenerbahçe Beko maçına hava atışı yapıldığında salonun yalnızca %10’u doluydu.
Bu süreç, salonda olan ama kendi inisiyatifi dışında maça geç alınan taraftarların gerginleşmesine neden oldu. Salonun fiziksel yapısı da taşkın seyirciyle mücadele etmeye uygun değildi. Maçın ikinci yarısında olaylar çıkacağını tahmin ettiğim için, tekerlekli sandalyedeki takım kaptanım Kadir’i korumak adına devre arasında salonu terk ettik.
Nitekim otelimize vardığımda, olaylar nedeniyle maçın ikinci yarısının başlamadığını ve salonun boşaltıldığını öğrendim.
Bu yaşananları doğru analiz edip bir daha tekrar edilmemesi için önlem almalıyız. Spor adamları olarak birbirimizi uyarmak hepimizin görevidir.
PEKİ YA MAÇLAR?
BEŞİKTAŞ FİNALE NASIL GELDİ?
Mersin Spor, maçın son çeyreğine kadar direnç gösterdi, hatta zaman zaman oyunun kontrolünü eline aldı. Ancak Beşiktaş Fibabanka, özellikle Berk Uğurlu ve Kenneth Mathews’in hem savunmada hem hücumda gösterdiği liderlikle galibiyete ulaştı. Mersin, son çeyrekte yalnızca 8 sayı üretebildi ve mücadeleyi burada bıraktı.
FENARBAHÇE BEKO’NUN EZİCİ ÜSTÜNLÜĞÜ
Fenerbahçe Beko, Avrupa’nın en formda takımlarından biri olarak Galatasaray karşısında hiç zorlanmadan galip geldi.
Galatasaray, hem fiziksel hem de mental olarak çok yorgundu. Eli ayağı tutmayan James Palmer ve Sadık Kabaca, toplamda 200 dakikanın dörtte birini işgal ederken kaliteli performanstan çok uzak kaldılar. Hal böyle olunca, derin kadro avantajına sahip Fenerbahçe Beko’ya direnmek mümkün olmadı.
SIKLET FARK İLE ŞAMPİYON
Bu organizasyon, tam anlamıyla “ağır sıklet ile orta sıklet” boks maçı gibiydi.
Galatasaray ve Beşiktaş zaman zaman iyi oyun sergilese de Fenerbahçe Beko, iki maçta da bırakın sarsılmayı, nefes bile aldırmadı!
Finalde Fenerbahçe Beko’da 12 oyuncu da süre aldı ve 10’u skor üretti.
Beşiktaş’ı 104-81 gibi net bir skorla mağlup eden Fenerbahçe, bir kupayı daha müzesine götürdü.
Ve finalin ardından bir temenniyle bitireyim:
Dileriz ki Şanlıurfa başta olmak üzere tüm şehirlerimizde basketbola ilgi artsın. Çünkü spor, sadece rekabet değil, aynı zamanda birliktelik demektir!
[email protected]
YORUMLAR