NBA’de bu sezon, kağıt üzerinde çok da düşünülmeyen bir finalle sona erdi. Bütün play-off boyunca her şeye gebe olan bu süreçte Denver Nuggets, Finaller’de Miami Heat’i geçti ve NBA’de ilk kez şampiyon oldu.
Bu sezon büyük bir heyecana sahne olan NBA, Denver Nuggets ile Miami Heat arasında seyir zevki olan bir 'Final Serisi' ile sona erdi. Daha oturaklı olan Nuggets, mucize peşinde koşan Heat’e şans tanımadı ve NBA şampiyonluğunu Colorado Eyaleti’ne armağan etti. Peki, final maçları nasıl geçti; hep birlikte bakalım…
1. MAÇ: NUGGETS 104-93 HEAT
Serinin birinci maçında takımların başrolleri ne yapacak diye merakla bekliyordum. İki takım da kolektif anlamda başarılı işlere imza attı bu sezon... Ama süperstarların kader belirleyici olduğu yerdir play-off ve Finaller. Hâliyle de gözler Nikola Jokic ve Jimmy Butler’daydı.
Denver Nuggets, karşılaşmanın son çeyreğini saymazsak, yapacağını yaptı ve oyun karakterini yansıttı. Jokic, sessiz ve sakin bir şekilde, sahada olduğu 40 dakika 26 saniye boyunca hem Bam Adebayo ile olan eşleşmesinde hem de ters eşleşmelerde nokta atışı paslara, doğru yerde şutlara imza attı. Joker’in ilk final maçında da 27 sayı, 14 asist ve 10 ribaundla triple double yapması da bunun rakamlara yansımasıydı.
Jamal Murray de kararlı bir oyun ortaya koyup Nuggets’a 26 sayı katkıda bulundu ama galibiyette Jokic ve Murray kadar Michael Porter Jr. ve Aaron Gordon’ın rollerini iyi bir şekilde oynaması ve Nikola Jokic’e nefes aldırması pay sağladı.
Aslında Denver Nuggets üstündü diyorum ama Heat’te işlemeyen birçok şey vardı. Jimmy Butler, takımda o başrolü üstlenmiş gibi değildi ki, eğer bir süperstarsanız, bu tarz maçlarda 13 sayıda kalmanız takımınıza faydadan çok zarar verir.
Miami Heat adına sahada bütün ihale Bam Adebayo’nun üzerine kalmıştı. İçeride, dışarıda, smaçta, ribaundda… 26 sayı ve 13 ribaund, bir final serisi maçında kıymetli ama asıl oyuncudan gereken katkı gelmeyince ve çok büyük bir yükle Jokic gibi bir basketbol beynine karşı mücadele edince, 48 dakikanın sonucu için yeterli olmuyor.
Florida ekibinde işlemeyen bir diğer unsur da Max Strus idi. Strus, o gün Miami’nin güvendiği dağlara kar yağdırdı; 9’da 0 üçlük atarak… Şutuna güvenilebilecek Duncan Robinson ve Caleb Martin’den de sadece 3’er sayı geldi. Hâl böyle olunca, Heat’in seride 1-0 geriye düşmesi kaçınılmaz oldu.
Burada Miami Heat Başantrenörü Erik Spolestra’nın da ne yaptığını tam kestiremedim açıkçası. Son çeyrekte yakalamaya ramak kalmıştı ama maçın geneli, Bam Adebayo ve beklenmedik x-factor Haywood Highsmith dışında Heat adına düzgün giden bir şey yoktu. Acaba sinir bozucu Celtics serisinin yorgunluğu mu vardı? Yoksa Spolestra bir boksör gibi rakibini mi tartıp denedi? Bunun sonucu ikinci mücadelede anlaşılacaktı. Çünkü Denver’ın domine ettiği bir maçın son çeyreğinde aradaki fark 9 sayıya kadar inmişti…
2. MAÇ: NUGGETS 108-111 HEAT
Miami Heat’in play-off genelinde, Celtics’i süpürememesinden ve işi son karşılaşmaya bırakmasından dolayı Nuggets’a göre bir maç yorgunluğu vardı. Bu serinin ilk sınavına da yansımıştı. Sonuçta Denver’ın dinlenme ve Miami’ye karşı daha çok çalışma fırsatı vardı. Bunu da gördük.
Nuggets’ın öne geçmesiyle Heat’in nasıl bir karşılık vereceği merak konusuydu. Serinin ikinci maçında koç Erik Spolestra’nın bazı konulara özel çalıştığı bariz ortadaydı. Bunlardan en belirgini, Max Strus - Michael Porter Jr. eşleşmesindeydi. Serinin ilk karşılaşmasında silik bir oyun ortaya koyan Strus, bu kez başlar başlamaz potaya iki üçlük gönderdi. Maç genelinde 10’da 4 üçlük atan Max Strus, toplamda 14 sayı kaydetti. Lakin Strus’un ilk çeyrekte Porter Jr.’a yaptığı defans da dikkat çekiciydi.
Sonrasında Michael Porter Jr.’ı Gabe Vincent tuttu. Özellikle bu iki ismin yaptığı defans, Denver’ın bir skor musluğunu tıkadı; Porter Jr’dan sadece 5 sayılık bir katkı geldi. Yani, takımın en önemli üçüncü skor opsiyonundan. Gard yıldızların kapışmasında da Jimmy Butler, Jamal Murray’e ciddi bir üstünlük kurdu. Butler sorumluluğu hissetmiş olmalı ki, 21 sayı ve 9 asistle bunu rakamlara yansıttı.
Miami’de takımın en skoreri Gabe Vincent, ilk maça göre skor katkısını 4 yükseltti ve 23 sayı kaydetti. İlk mücadelede Heat adına bütün ihalenin üstüne kaldığı Bam Adebayo da 21 sayı ve 10 ribaundla double double yaptı ama diğer oyuncuların devreye girmesi, takım geneline nefes aldırdı.
Denver Nuggets’a bakınca… Heat’in maç genelinde yaptığı savunma ile birçok sayı musluğunun tıkanması, tüm ihalenin Nikola Jokic’e kalmasına neden oldu. Jokic’in istatistiği de 41 sayı 11 ribaund ve 4 asist. Burada 4 asist çok dikkat çekiyor. Peki bu neyin göstergesi? Dikkatli bir şekilde Miami Heat’in takım savunmasına bakınca, bu karşılaşma öncesinde Nikola Jokic’in nerelere pas atacağı üzerine çalışıldığının!
Çünkü Nuggets’ta diğer sayı musluklarının açılması, Joker’in paslarından geçiyor. Heat işte burayı tıkadı. Denver, maç genelinde 2 çeyrekte kendisi gibi oynayabildi ama Spolestra’nın karşılaşma içindeki dokunuşları da Miami’nin geri dönüp karşılaşmayı almasında etkili oldu.
Son çeyreğe ayrı değinmek lazım. Miami burada Duncan Robinson’ı devreye soktu. İlk maçın suskun isimlerindendi. Robinson’ın gerek içeriden, gerekse dışarıdan bulduğu isabetler, Nuggets defansının konsantrasyonunda belli kaymalara neden oldu; Robinson’a odaklanıp Gabe Vincent’ı unutmak gibi…
Son dakikalarda Nuggets mücadeleye ortak olacak noktaya da geldi ama çalışılmış defans, Miami Heat’e galibiyeti ve bununla birlikte saha avantajını getirdi. İlk 2 maçı kıyaslayınca da, Erik Spolestra’nın kafasında belli şeylerin olduğunu ve buna çok iyi çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık heyecanla beklenen şeyler, Miami’de oynanacak maçların nasıl sonuçlanacağı ve 5. maçta takımların Denver’a nasıl döneceği idi…
3. MAÇ: HEAT 94-109 NUGGETS
Serinin belki de kaderini belirleyen maçlar üçüncülerdir. Ya şampiyonluk yolunu yarılarsınız, ya da sadece bir galibiyete daha ihtiyaç duyarsınız. Miami’de serinin eşitliği ve saha avantajının Heat’e geçmesi, işin rengini değiştirmiş gibiydi. Miami Heat’e güven artmıştı ama Denver Nuggets’ın da kendi sahasında kaybetmesinin ardından büyük ve önemli bir telafiye ihtiyacı vardı.
İkinci karşılaşmada sadece skor olarak devreye girebilen Jokic ve ilk maça göre düşük bir performans sergileyen Jamal Murray’den gelecek katkılara çok ihtiyaç duyan bir Colorado ekibi sahadaydı. Diğer tarafta da, Nuggets gibi seride öne geçmek isteyen bir Heat…
İlk çeyrekte iki takım da birbirlerine karşı ne yapacaklarını gösteren bir oyun ortaya koydu ve ikinci 12 dakikaya girildiğinde 24-24’lük eşitlik vardı. Ancak ikinci ve üçüncü çeyrekten itibaren, konuk ekip Nuggets’ın ağırlığı söz konusuydu. Daha doğrusu, yıldızların karşılaşmasında Jokic - Murray ikilisinin Butler - Adebayo ortaklığına karşı üstünlüğü… Çünkü, bu maçta her iki taraf için de beklenen diğer katkılar fazla olmadı.
Miami’de Jimmy Butler’ın 28 sayısı vardı ve takımın en skoreriydi. Fakat 2 ribaund ve 4 asist, bir süperstarın 'Finaller’de takımını sırtlayacağı tarzda bir istatistik değil. Ya asist ve ribaund sayılarını arttırman ya da bu kadar ribaund ve asiste karşın 35-40 sayı atman lazım. Bam Adebayo da 22 sayı ve 17 ribaund kaydetti.
Nuggets’ta ise tarihi performanslar vardı. Nikola Jokic’in 32 sayı, 21 ribaund ve 10 asistlik performansı, Finaller’de ilk defa bir oyuncunun 30+ sayı, 20+ ribaund ve 10+ asistle triple double yapması anlamına geliyordu. Maçın en skorer oyuncusu Jamal Murray de 34 sayı, 10 ribaund ve 10 asistle oynadı. Bu da Jokic ile Murray'nin bir final maçında 30’ar sayı kaydedip triple-double yapan ilk ikili olmasını sağladı.
Aslında süperstarlar dışında beklenen bir katkı gelmedi yazdım ama Denver Nuggets’ta beklenmedik bir katkı vardı. O isim de 21. sıradan draft edilen çaylak Christian Braun’un 15 sayı, 4 ribaund ve 1 asistlik katkısıydı. Sayıya da bakınca, maçın farkı ortaya çıkıyor. Rakamsal olarak galibiyetin farkını belirlemek güzel bir şey ama büyük resme bakınca, Nuggets için külçe altınlar kadar değerli bir katkıydı. Çünkü Braun’un bu performansı olmasaydı, yine kafa kafaya sonuçlanacak bir sonuç ortaya çıkacaktı.
Nuggets, 109-94 kazanarak seride 2-1 öne geçip saha avantajını tekrardan ele aldı ama bu serinin gidişatı için hiçbir şeyin göstergesi değildi. Hem de Nuggets’ın karşısında akıllara gelmeyecek Doğu Konferansı Finalleri’ni kazanan Miami Heat olunca…
4. MAÇ: HEAT 95-108 NUGGETS
Heat için ayakta kalma ve kendini gösterme maçıydı. Denver Nuggets için ise burada da bir galibiyet alıp bir sonraki karşılaşmada, kendi sahasında kupayı kaldırma hesaplarının ilk ayağı…
Serinin 4. maç sonunda 3-1 Nuggets üstünlüğünde olacağını kestirebiliyordum. Ancak Miami’de iki net galibiyet alacak şekilde olması, pek de aklıma gelen bir şey değildi. Her karşılaşmanın hikâyesi ayrıdır. Kimi maçta yıldızlar sahaya çıkar, kimisinde arka plandaki isimler öyle bir oynar ki, takımı çok rahatlatır ve daha büyük adımlar atmasını sağlar. Nuggets’ın bu galibiyetinde de yıldızlardan çok yan roldeki isimler öne çıktı.
Bu isimlerin başında Aaron Gordon geldi. Colorado ekibinde 27 sayı, 6 ribaund ve 6 asistle oynayan Gordon ile birlikte Bruce Brown’ın 21 sayılık x-faktör katkısı, serinin bu maçını belirleyici oldu.
Miami’de Jimmy Butler ve Bam Adebayo; iki süperstar toplamda 45 sayı kaydederken, Gordon ve Brown toplam 48 sayı üretti. Heat’te kritik isimler tam anlamıyla sahneye çıkamadı. Özellikle Max Strus, serinin ilk maçındaki gibi bir oyun ortaya koydu ve sayı bulamadı. Bu seride önemli katkılar veren Gabe Vincent sadece 2 sayı kaydedebildi. Böylece Denver Nuggets’ın çift hane farklı galibiyeti geldi. Miami’de iki maçta da galip gelen Nuggets için artık tek bir şey kaldı; evinde kupayı kaldırmak…
5. MAÇ: NUGGETS 94-89 HEAT
Denver şehrinin basketbol tarihindeki en büyük gün gelip çatmıştı. Takvimler, ABD’de 12 Haziran 2023’ü gösteriyordu. Buz hokeyinde Colorado Avalanche, Amerikan futbolunda ise Denver Broncos, yüksek rakımlı şehre zirvede olmanın sevincini yaşatmıştı. Sıra basketbola gelmişti…
Celtics Serisi’nde olduğu gibi 'Finalleri' de son maça kadar taşımak isteyen Miami Heat, Bam Adebayo’nun smacı ile karşılaşmaya başladı. Ardından Max Strus’un üçlüğü geldi. Ancak Denver buna 12-0’lık bir seriyle cevap verdi. Miami de Strus ve Adebayo’nun çabalarıyla bu seriye karşılık verdi, ilk 12 dakikayı da 24-22 önde kapadı.
İkinci çeyrekte Heat adına Kyle Lowry ve Jimmy Butler da devreye girdi. Bu da Florida temsilcisinin oyunun kontrolünü elinde tutmasını sağladı. Heat devre arasında 51-44 üstündü ama Nuggets ikinci periyotta ciddi bir fark yemedi ve direnç gösterdi.
İşte, Nuggets’ın gösterdiği o direncin sonuçları üçüncü ve dördüncü periyotlarda sonuç verdi. Mücadele kıran kırana bir vaziyet aldı. Jokic, Murray ve Porter Jr.’ın performansları, Denver’ı maça ortak etti. Miami Heat, Lowry’nin bulduğu üçlükle son 12 dakikaya 71-70 önde girdi. Denver Nuggets, takım kimliğini ortaya koydu ve dördüncü çeyrekte oyunun kontrolünü sağladı. Fakat Miami’nin pes etmeye niyeti yoktu ve Florida ekibinin maçın son 1 dakika 38 saniyesinde 89-88’lik üstünlüğü vardı.
Sonra ne mi oldu? Bruce Brown ile yeniden öne geçmeyi başaran Nuggets, maçın en kritik savunmalarını doğru bir şekilde yaptı ve bu 48 dakikanın sonu, NBA’de 2022-2023 sezonunun da sonu oldu.
Karşılaşmayı 94-89 alan Denver Nuggets, seriyi de 4-1 kazandı ve tarihlerindeki ilk NBA şampiyonluğuna ulaştı. Daha önce ABA’da mücadele eden ve 1976 yılında NBA’e katılan Nuggets’ın, ABD basketbolunun ve hatta dünya basketbolunun zirvesinde yer alma özlemi sona erdi. 5. maçta 30.2 sayı, 14 ribaund ve 7.2 asist ortalamaları tutturan Nikola Jokic, sezon öncesi hayatını kaybeden NBA efsanesi Bill Russell’ın adını taşıyan Finaller MVP’si ödülünü aldı.
Bu ödül, birçok ilki de barındırıyordu. Jokic, Finaller MVP’si seçilen ilk Sırp basketbolcu olmakla birlikte 21 yıl sonra bu ödülü kazanan ilk pivot olmayı da başardı. (Bundan önce Finaller MVP’si olan son pivot, 2002 yılında Shaquille O’Neal idi.)
YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI MI?
Bir önceki sayıda tahminim, Nuggets’ın seriyi 4-1 kazanacağı yönündeydi ve öyle de oldu. Sadece bunun oluş şekli beni şaşırttı. İkinci maçta Nuggets seriyi 2-0 yapar, Miami’de 1 karşılaşma kazanır ve seri 5 maçta, Denver’da biter diye düşünüyordum. Serinin ikinci sınavında Miami galibiyete ulaşınca, “Acaba bir mucize daha mı?” diye düşünmedim değil. Ancak ikinci maç sonrasında takım kimliğini sahaya yansıtan Nuggets, Miami’de iki karşılaşma birden kazandı.
Denver Nuggets böylece NBA’de kendini kanıtladı. Jokic, Murray ve diğer oyuncular, bu mutlu sonu hak etti. Belki de Jokic, Stephen Curry’nin gard merkezli NBA oyununu değiştirdi. Nikola Jokic’i takip edecek Domantas Sabonis, Alperen Şengün, Victor Wembanyama gibi pivotlar var. Nuggets’ın bu zaferi, belki de NBA’de yepyeni bir dönemin başlangıcı…
YORUMLAR