"Yeni jenerasyonun da katılımıyla karma iyi bir takım oluştu. Etkili oyuncular var; ama henüz tam bir takım gibi oynamıyorlar. Hücumda çok kopuk kopuk olsalar da, bireysel kaliteleriyle farkı kapatıyorlar. Uzun vadeli çalışmayla bireysellikten daha öteye gidilerek; biraz daha takım gibi oynayacaklarını düşünüyorum."
- TBF'nin desteğiyle TÜBAD'ın gerçekleştirdiği antrenörler semineri ile başlasak...
- Seminer planladığımız gibi ilerledi ve 500'e yakın katılımcı oldu. Bu gayet iyi bir sayı...
Çetin Hoca (Yılmaz) etik kurallar ve bir basketbol antrenörü nasıl olur konusunda çok güzel bir sunumla başlattı semineri... Turnuvaya iştirak eden takımların antrenörlerinden seminerde yer almaları adına ricada bulunmuştuk. Ahmet Gürgen, Ahmet Çakı, Ergin Ataman ve Bartzokas. Maalesef Bartzokas son anda seminere gelmekten vazgeçti. Hâlbuki sözlü anlaşma yapılmıştı. Bir de Murat Özyer, onların yöneticileriyle yazılı olarak da irtibat kurmuşu; ama o gelmedi. Belki daha iyi oldu... Hakan Demir bize bu konuda yardımcı olmuş oldu. Nihayetinde gayet de kaliteli bir organizasyon oldu ve herkes memnun kaldı.
TÜBAD OLARAK BİZ BİR MİSYON ÜSTLENDİK
- Diyabetli çocuklar ile ünlülerin yaptığı özel maçta büyük beğeni topladı, sizin bu konudaki yorumunuz...
- Bu sosyal sorumluluk projesi Murat Özyer’in ön ayak olduğu, Batur Abi'nin de çok büyük enerji ile desteklediği bir projeydi. Hatta geçen sene Batur Abi'nin en çok mutlu olduğu şey o organizasyon olmuştu. Turnuva ve seminerin güzel olması da onun mutlu olmasında etkili olmuştu. Bu sene yine tekrarını yaptık.
Bu sene de gayet güzel oldu. Bu bizim için artık olmazsa olmaz şeylerden bir tanesi. Farkındalık yaratmak gerekiyor. Diyabetli çocuklar da bu ülkenin evlatları. Bu herkesin başına gelebilecek bir şey. Bu tür şeylere biz ne kadar önder olabilirsek, o kadar bizi mutlu eder. TÜBAD olarak biz bu misyonu 2 yıldan beri üstleniyoruz ve gayet iyi gidiyor.
DOLU DOLU BİR BASKETBOL HAFTASI OLDU
- TÜBAD Basketbol Turnuvası'na seyircinin ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?
- Seyirciye teşekkür etmek lazım ama turnuvaya ilgi daha fazla olabilirdi diye düşünüyorum. Burada üç tane THY EuroLeague takımı var. Banvit’i de yine EuroCup’ta mücadele edecek çok kaliteli bir takım olarak görürsek, tribünlerdeki seyircilerin sayısının daha fazla olmasını beklerdim. Salon güzel, atmosfer güzel... Bunu geleneksel hale getirdik... Bu sene önce rahmetli Doğan Hakyemez Gençler Turnuvası'yla başladık, sonra seminer ardından da rahmetli Batur Abi adına düzenlenen turnuva ile organizasyon sona erdi. Dolu dolu bir basketbol haftası oldu ve gelenler çok memnun oldu. Ben daha büyük bir ilgi olacağını düşünüyordum. Belki okulların yeni açılması ve bu nedenle insanların bir sürü meşgalesi olması, çeşitli takımlardaki yöneticilerin, antrenörlerin belki hazırlık safhasında olması burada etken olmuş olabilir. Biraz hayal kırıklığı yaşadım diyebilirim.
ÇİN'E GİDEBİLMEK İÇİN 1 MAÇ DAHA VAR...
- 12 Dev Adam'ın tam kadro ile çıktığı ve fire vermediği Karadağ ile Slovenya maçlarında Türkiye'ye nasıl buldunuz?
- Yeni jenerasyonun da katılımıyla karma iyi bir takım oluştu. Pozisyon pozisyon baktığımız zaman oldukça etkili oyuncular görüntüsü var; ama henüz tam bir takım gibi oynadıklarını söyleyemeyiz. Özellikle hücumda çok kopuk kopuk oynadıklarını düşünüyorum. Ama bireysel kaliteleriyle o farkı kapatıyorlar ve milli takıma önemli katkılarda bulunuyorlar. Dünya Şampiyonası’na katılmayı garantilediklerinde, uzun vadeli çalışmayla bireysellikten daha öteye gidilerek; biraz daha takım gibi oynayacaklarını düşünüyorum. O yolda ilerleyeceklerini düşünüyorum. Şu aşamada bize gerekli olan maçları ve puanları kazanmaktı. Çin’e gidebilmek için bir maç kazanmaya daha ihtiyacımız var. Önümüzdeki maçlar için biraz endişem var. Çünkü NBA’de mücadele eden oyuncularımızdan mahrum kalabiliriz. Ama en azından kendi sahamızda bir maç kazanırız diye düşünüyorum.
TEK ÇÖZÜM YOLU KULÜPLER İÇİN MALİ KRİTER!
- Kapanan kulüpler kervanına Trabzonspor'da eklendi... Bu örneklerin daha fazla çoğalmaması adına önerileriniz neler?
- Türk basketbolunun en önemli problemi bu. Burada da tek çözüm yolunun kulüplere mali kriterler getirilmesi, belli bir teminat ortaya koymaları ve ancak bunlar sağlandığı zaman ligde mücadele edebilmelerinden geçtiğini düşünüyorum. Yoksa daha nice kulüplerin kapanacağını, nice antrenör ve oyuncuların işsiz kalacağını görebiliriz.
Şu anda Türk basketbolunu en büyük sorununun bu olduğu düşünüyorum. Zaten Türkiye ekonomik olarak bir dar boğazda. Bir de kulüplerin hesapsız, kitapsız harcamaları ve geçmişten kalan cezaları onları zor duruma düşürüyor. Bu da Türkiye liglerinin değerini düşüren en büyük faktör.
TÜRKİYE'DE BASKETBOLLA UĞRAŞAN
HERKESİN İSMET'E BİR VEFA BORCU VAR
İsmet Badem'le tanışmamız çok eskilere dayanıyor. O Jandarma Gücü'nde askerlik yaparken, ben de DSİ'de oyuncuydum. Daha sonra ben Efes'e geldim, o da medyada spor yazarlığı ve yorumculuk yapmaya başladı. Efes'teydik Murat Murathahoğlu ile birlikte İsmet, bizim deplasman seyahatlerimize gelirdi. Evet biz Efes ile önemli başarılar kazandık; ama bu başarıların Türkiye sathında ses getirmesi İsmet ile Murat sayesinde oldu. Murat'ın sunuculuğu, İsmet'in kendine has yorumları... Halk o yorumları çok benimsedi ve bu sayede biz çok tanındık ve yol kat ettik. İsmet bana 'Sizin sayenizde' tanındık derdi, bu karşılıklıydı tabii ki... Daha sonra ben Fenerbahçe'ye gittiğimde onun FBTV'de program yapması için ön ayak oldum. Beraberliğimiz hep sürdü, çok şey paylaştık... Bir iki anekdotu ise hatırlıyorum...
'Ben karıma yapmadığım methiyeleri sana düzdüm; ama beni bir yemeğe götürmedin' diye bana takılırdı. Hakikaten beni her zaman savunur ve benim hakkımda övücü kelimeler kullanırdı. Eleştirdiği günler de olurdu, ama bunlar yapıcı eleştirilerdi.
Onun evi bizim Merter'de idman yaptığımız salonun hemen arkasındaydı, gelir maçları izlerdi. Hiç unutmuyorum Efes'le şampiyon olduğumuz bir günün ertesinde, sabah 07.00'de ben yine tesislere gittim, o gelince bana; "Ya senin burada ne işin var, dün şampiyon oldunuz bugün salona geliyorsun' diye çıkıştı. Ben de ona önümüzdeki sezonun planlamasını yapacağımızı anlattım.
Sonra Fanatik Basket hamlesi de çok önemli... Uçakta sohbetimizde diğer gazeteci arkadaşlar ona "O gazete en fazla 2 hafta çıkar yaşamaz" dediler. "O da görürsünüz" derdi ve yıllarca çıkan Fanatik Basket, gazeteciler için bir okul oldu...
Basketbol aşkı sonsuzdu 3-4 bin civarında panele katıldı. İnsanlara basketbolu anlatır, Atatürk'ü anlatır ve alkışlatırdı... Çok büyük bir kayıp, ani olması beni çok yaraladı. Doğan ve Battal'dan sonra çok üst üste geldi. Onun Türkiye'de basketbolu sevdirmesi de yadsınamaz bir gerçek. Türkiye'de basketbolla uğraşan herkesin ona bir vefa borcu var ve ben kendimi de böyle görüyorum. Allah rahmet eylesin, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Ben yaşadığım sürece onu ve yaşadıklarımızı unutmuyorum. Onu seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim.
YORUMLAR