Mart ayında Doğu Londra’da, Olimpiyat Parkı’nın içindeki Cooper Box Arena’da Türk Telekom Genel Menajeri Önder Külçebaş ile laflıyoruz. Bana neredeyse sıfırdan bir takım ve yapı kurmanın zorluklarından bahsediyor. Sadece oyuncu kadrosunda ya da teknik kadrodan değil, aynı zamanda tesislerden, kulübün tüm organizasyonundan da konuşuyoruz. “Fitness salonunu bile baştan inşa ettirdik” diyor Ankara Spor Salonu’ndaki değişiklikleri aktarırken...
Başkentin gözbebeği salonu nasıl bir basketbol üssü haline getirdiklerini anlatıyor. Ama bunun ötesinde Külçebaş kurulmasında büyük payı olduğu takımdaki herkesten övgüyle bahsediyor: “Oyuncu ya da staff olsun, hep iyi insanların bir araya geldiği bir ortam oluşturduk. Yoksa bu kadar kısa sürede bu yepyeni kadronun bu kadar iyi sonuçlar alması mümkün olmazdı.”
Son derece haklı: 12 yeni oyuncu, ilk kez bir araya gelmiş bir staff ve yepyeni hedefler. Bu kadar yeni ile kısa sürede iyi bir karışım ortaya çıkarmak kolay bir iş değil gerçekten. İşte burada devreye çaylak başantrenör Erdem Can faktörü giriyor. Çaylak yazmama bakmayın,
Erdem Can neredeyse 25 yıllık bir bench deneyimiyle Türk Telekom’daki başantrenörlük koltuğuna oturdu.
Tab Baldwin’den Simone Pianigiani’ye, Zeljko Obradovic’ten Quin Snyder’a birçok ünlü ve başarılı koça asistanlık etmişti geçen yıla kadar. BSL parkelerinde toz yutmuşluğu çoktu; ama bir yandan da EuroLeague arenasında yıllarca görev yapmış, NBA’in şov dünyasını da görmüştü.
Türk Telekom’un ve dolayısıyla Önder Külçebaş’ın geçen yaz başında Erdem Can’ı ikna etmesi çok uzun sürmedi. Can, 42 yaşında artık birinci sorumlu olarak sahaya çıkması zamanının geldiğini biliyordu. Haziran ayında imzayı atıp kolları sıvadı. Ellerinde muhtemelen BSL’nin sekizinci ya da dokuzuncu bütçesi vardı. Üstelik BSL’de yeni sezona kadro kurmak için haziran ayı geç bir vakittir. Ama Önder Külçebaş’la kafa kafaya verip dengeli bir kadro oluşturmayı başardılar.
Mesela Tyrique Jones’u ve EuroCup’ın en değerli oyuncusu Jenian Grant’i İtalya’dan getirdiler. Yine Fransız Axel Bouteille’i İspanya’dan gelmeye ikna ettiler. Buna karşılık Taylor ve Sestina önceki sezonu BSL’de geçirmiş iki yabancıydı ve ligin dinamiklerine hâkim iki oyuncuydu. Onların yanına Erkan ve Rıdvan gibi çıkışta iki yerliyi ve Mehmet ile Semih gibi iki deneyimli oyuncuyu eklediler.
Yine de sezon başı bu malzemeden iyi bir yemek çıkıp çıkmayacağına dair bir şüphe vardı elbette. Benim sezon öncesi kanaatim Türk Telekom’un BSL’de 5-8 arası bir yerde olacağı yönündeydi. Bununla beraber EuroCup’ta da B grubunda orta sıralarda tutunurlar diye
düşünmüştüm. Buna karşılık Ankara ekibi sezona Bursaspor deplasmanı hariç neredeyse hatasız başladı. Bu süreçte Taylor ve Grant takımı sırtlayan iki oyuncu oldu. Kısa sürede ligde liderlik koltuğuna oturdular.
Bir yandan da EuroCup’ta beklentinin ötesinde sonuçlar alan bir Telekom izlemeye başladık. İlk altı maçta alınan beş galibiyet Avrupa sahnesinde de Erdem Can ve öğrencilerinin işi ciddiye aldığının bir kanıtıydı. Sezonun bu ilk kısmında Türk Telekom için birkaç kilit maçtan bahsetmek lazım.
Bunlardan biri EuroCup’ın üçüncü haftasında Ankara’da oynadıkları Hapoel Tel Aviv karşılaşmasıydı. Bu kupanın gediklilerinden Hapoel sezon boyunca 90’lı, hatta 100’lü skorları sık sık izletti bize. Telekom’un onları ikinci yarıda sadece 37 olmak üzere 77 sayıda tutup yenmesi iddialarını ortaya koymak açısından önemliydi. Diğeri de aralık ayında İstanbul’daki Fenerbahçe maçıydı elbette. Bir nevi BSL’de liderlik mücadelesi olan karşılaşmadan Türk Telekom son çeyrekteki seyirci baskısına rağmen direnmeyi ve 82-75’lik bir zaferle ayrılmayı başardı.
Yeni yılda takımın hızının kesilmesini bekleyenler de yanıldı. Erdem Can’ın kadroyu dengeli kullanmayı bilmesi, çekirdek kadroda ciddi bir sakatlık yaşanmamasıyla her iki cephede diri kalmayı başardılar. Burada sahneye çıkan iki isme değinmeden geçmek olmaz. Biri Axel
Bouteille. Fransız oyuncu üç sezonu İspanya’da geçirdikten sonra Ankara’da bu kariyer sıçramasını yapacağını herhâlde kendi de beklemiyordu. 17.8 maç başına sayı ortalamasıyla EuroCup’ın en skorer dördüncü oyuncusu olan Bouteille, aynı zamanda yüzde 44.8’le attı üçlük çizgisinin gerisinden. Play-off’taki üç maçta bu rakamları daha da yukarı çekti ve Telekom’un finale kadar gitmesinde büyük rol oynadı.
Diğer ise Erkan Yılmaz. Geçen sezon Bahçeşehir’de yakaladığı çıkışı bu sezon bir üst kademede sürdürmeyi başardı. Sahanın her iki tarafındaki katkısı bir yana EuroCup yarı final maçının bitimine iki saniye kala yaptığı blok belki de sezonun en önemli anı olacak takımı için. Hırsı ve enerjisiyle takımın kilit isimlerinden biri hiç şüphesiz.
Son olarak yine Erdem Can’la bitirelim. Londra’da bir buçuk saatlik idmanlarındaki ciddiyetini ve temposunu bizzat gördüm. Bunun tüm sezon boyu böyle olduğuna dair bir şüphem yok. “Ankara’da idman öncesi her oyuncunun salona erken gelip hazırlık yapmasını istiyorum hep. İdman çok uzun sürmez; ama bu hazırlık ve sonrasında bireysel idmanlarla toplam 4-4.5 saati salonda geçiriyorlar. Onlardan verim almak için bu ortamı oluşturmam gerekiyordu. Şu ana kadar da başarılı olduk” diye anlatmıştı bana sezon başından bu yana yaşanan süreci.
İlk büyük hedefleri olan EuroCup'ın finalinde verdikleri inanılmaz mücadeleye karşın ev sahibi Gran Canaria’ya yenilmeleri biraz burukluk yaratmış olabilir. Ama önlerinde daha BSL Play-off’ları var. Orada finali hedeflediklerine şüphem yok. Bununla beraber bir beklentim daha var. Sadece bir sezonluk ciddi bir çalışmayla Ankara basketboluna böyle bir heyecan getirmişken, kimi maçlarda Ankara Spor Salonu’na neredeyse 10 bin seyirci çekmişken bu projenin devam etmesi. Erdem Can ve öğrencileri şimdi bunun üzerine birkaç tuğla daha eklemeli…
YORUMLAR