"Anadolu Efes iki yıl önce ucundan tuttuğu EuroLeague şampiyonluğunu bu kez ıskalamadı.
Önce CSKA Moskova’yı, ardından Barcelona’yı iki çekişmeli maçlar sonunda yenerek tarihinde ilk kez Avrupa’nın en büyük kupasını kaldırmayı başardı. Ergin Ataman’ın kurduğu takım iki saha içi lideri Micic ve Larkin’le hedefe ulaştı."
1992 yılı, İstanbul’da bir kulübün toplantı odası… Güçlü basketbol takımının yeni transferi Makedon oyun kurucu, kulüp yöneticileriyle sözleşme detaylarını konuşuyor. Avrupa kupalarında sadece 1 tur için prim maddesi var. “Çeyrek final, final için niye prim yok?” diye soruyor. Sanki o oyuncu bilhassa sormuş gibi o takım daha önce hiç yapılmayanı yapıyor ve Avrupa’da finale çıkıyor.
İşte başrolde de şimdi dergimizin yazarı olan o oyuncu Petar Naumoski’ydi ve sanki bugünlerin sinyalini vermişti. Hedefi Avrupa’nın zirvesi olarak belirledikten 29 yıl sonra Efes Pilsen ya da bugün bildiğimiz adıyla Anadolu Efes, Avrupa’nın en büyüğü oldu.
Arada Final Four’lara gittiler, defalarca kapısından döndüler, 2019’da bu kez finalde hayal kırıklığına uğradılar. Geçen yıl EuroLeague’in en iyi takımıyken yarıda kalan sezona üzüldüler. Bu sezon bir sürü iniş çıkış yaşadılar; ama her seferinde geri dönmeyi başardılar.
Nihayet Köln’de Avrupa basketbolunun en büyük kupasını kaldırmayı başardılar. Önce yarı finalde buraların gediklisi CSKA Moskova’yı, daha sonra finalde favori Barcelona’yı yenerek tarihlerindeki ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazandılar.
Şimdi Lanxess Arena’daki iki unutulmaz geceye ve Anadolu Efes’in Final Four 2021 macerasına dönelim. Aslında Anadolu Efes, Köln’e tüm Euroleague’in en iyi hücum takımı (ORAT 104.6) olarak gelmişti. Geçen sezonki seviyenin (ORAT 109.4) altında kalsalar da ellerinde geçen yılın en iyi oyuncusu Shane Larkin ve bu sezonun çiçeği burnunda MVP’si Vasilje Micic vardı.
Ancak 28 Mayıs Cuma akşamı daha ilk yarı final maçı Anadolu Efes – CSKA’nın henüz başında gördük ki bu Final Four’da da çoğu kez olduğu gibi kan, ter ve gözyaşı hakim olacak. İlk çeyrekte Efes, belki de sezonun MVP’si seçilmenin moraliyle oynayan Micic’in önderliğinde 25-15 öne fırlamıştı ki bitime 6 saniye kala Sırp oyun kurucu CSKA’lı Lundberg’in sağını kapatıp sert bir darbe alma pahasına hücum faulü yaptırdı. O da çok iyi biliyordu ki her top büyük önem taşıyordu her maçta ve bazı kritik anlarda savunmadaki direnç kilit unsur olacaktı.
CLYBURN DİRENDİ
Efes, özellikle ilk yarıda Micic’in liderliğinde (14 sayı, 5 asist, 2 ribaaund) skorda üstünlüğü hep elinde tuttu. 15 dakikada Micic’in üçlüğü ile fark 15 sayıya kadar çıktı: 39-24. Beaubois (9 sayı) ve Sertaç Şanlı (8 sayı 4 ribaund, 3 blok) ona destek verince Efes devrenin son dakikasında farkı 16 sayıya kadar çıkardı: 49-33.
Ancak tıpkı ilk çeyreğin sonundaki gibi iki basit hata CSKA’nın devre arasına 49-37 ile bir nebze olsun umutlu gitmesini sağladı. CSKA Moskova ilk yarıda dış şutlarda etkisiz kalıp bol bol top kaybederken maça tutunmalarını sağlayan oyuncu Will Clyburn’dü (6/8 şut, 2/2 serbest atış).
Üçüncü çeyreğin başında da tablo pek değişmedi. Anadolu Efes ritmi kontrol ediyor, Micic atmayı sürdürüyor, Simon-Sertaç bağlantısı işliyordu. 25 dakikada fark 20 sayıya (64-44) kadar çıktı. Tam Efes bitirici darbeyi vurdu vuracak derken sahneye CSKA koçu İtudis’in ilk yarıda bankta unuttuğu Iffe Lundberg çıktı. Savunmanın diğer oyunculara konsantre olmasından faydalanarak bu çeyrekte 10 sayı birden attı ve yarı finalin erken bitmesine engel oldu.
Son çeyrekte ise CSKA koçu İtudis son bir hamle yaparak sahadaki 5’ini iyice kısalttı ve baskıyı artırdı. İlk dakikada buldukları iki çabuk üçlükle beraber maç adeta yeniden başladı. CSKA gerektiğinde sert fauller yaparak Efes’in hızını kestiği gibi potaya gitmeye başladı. Aslında bitime 5 dakika kala fark hâlâ 10 sayıydı Efes lehine (81-71).
Ama son 5 dakika sanki 55 dakika gibi geçti. Efes koçu Ergin Ataman ancak 4:30 kala takımı kısaltma yoluna gitti. Açıkçası bu gecikmiş bir hamle oldu; çünkü CSKA maçın ritmini eline geçirmişti. Ardından bir de Larkin krizi çıkıverdi. Maçın başından itibaren bir türlü şut ritmini bulamayan Amerikalı-Türk yıldız bu yüzden ekstra işler yapmaya kalkınca neredeyse her şeyi yüzüne gözüne bulaştırıyordu. Şutları girmediği gibi hatalar da yaptı. 3:50 kala potaya gitmeye çalışırken kaybettiği top CSKA için hızlı hücum sonunda gelen bir basket faule dönüştü (81-75).
ATAMAN’IN LARKIN KRİZİ
Bitime 3 dakika kala Micic de sorumsuzca beşinci faulünü alınca Ergin Ataman büyük bir ikileme düştü. Micic’siz son 3 dakikada mecburen moralsiz Larkin’i oyuna yeniden almak zorunda kaldı. CSKA başta Clyburn olmak üzere bol bol serbest atış çizgisine gelerek adım adım farkı eritti ve son dakikaya sadece bir sayı geride girmeyi başardı (87-86).
Ancak son dakikada daha soğukkanlı kalabilen Efes’ti. Rus takımı potaya gitmek yerine dengesiz üçlükleri kullanıp kaçırırken son savunma ribaundunu maçın silik ismi Larkin aldı ve son serbest atışla skoru belirledi (89-86). Böylece Efes 2019 finalindeki mağlubiyetin rövanşını da almış oldu.
Maçtan sonra Ergin Ataman da Larkin’in iyi oynamadığını, kafaca iyi olmadığını hatta son dakikaları onunla oynamak istemediğini; ama mecbur kaldığını itiraf ediyordu. Efes için pozitif taraf Sertaç ve Beaubois’nın skora müthiş katkılarıydı. Buna karşın üç uzun Dunston, Moerman ve Singleton 40 dakikayı sadece bir şut isabeti ve 7 sayıyla tamamladı.
SIRA GELDİ DEV FİNALE
30 Mayıs Pazar günü ise Anadolu Efes bu kez final için Barcelona karşısındaydı. Bakalım iki gün önceki Larkin krizi bertaraf edilebilmiş miydi? Koç Ergin Ataman sanki hiçbir sorun yokmuşçasına alışılmışın tersine Larkin’i ilk 5’e koydu ve üç kısayla maça başladı.
Daha ilk iki dakikada gördük ki Barcelona adam değişmeli savunmayla Efes’in şutörlerine en ufak bir üçlük fırsatı vermemeyi amaçlıyordu. Keza Efes de topa baskıyı iyi yapınca set hücumunda rakibine rahat sayı fırsatı vermedi. Karşılıklı sert savunmaların test edildiği bu ilk çeyrekte Efes, tamamını Sertaç’ın attığı 8 sayıyla 8-6 önde geçti.
Burada herhalde Sertaç’a bir parantez açmak lazım. Son yıllarda Türk takımları Final Four’un hatta final maçının gediklisi. Ancak Türkiye’de yetişmiş oyuncular bu maçlarda figüran bile olamadılar. Zaten normal sezonda da çifte vatandaşlar hariç Türk oyuncuların pek esamesi okunmuyordu ya. İşte Sertaç Şanlı iki sezondur bu eğilimi tek başına değiştirdi. Tırnaklarıyla kazıyarak süresini artırdı ve bu sezon da Efes’in ilk 5 oyuncusu oldu. Finalde de takımını maça sokan oyuncuydu.
NİHAYET LARKIN
İlk çeyrekten itibaren gördük ki sert savunmalar can yakacak, skorerler zorlanacak ve iki takım da bol bol serbest atış çizgisine gidecek. Yine de ilk 10 dakika gördüğümüz Kuric’in de devreye girmesiyle Barcelona’nın kontrolü ele geçirip sayılık bir fark yakalamasıydı. Micic- Larkin ikilisi ise 0/4 şut isabetiyle sadece 3 sayı üretebilmişti.
İkinci periyotta Efes’e hareket getiren iki oyuncu Pleiss ve Moerman oldu. Doğup büyüdüğü Köln şehrinde sahaya çıkmanın motivasyonuyla 5 kritik sayı bulan Pleiss’a, Moerman da 4 sayı ve 5 ribauntla katkı yapınca Efes maça yeniden tutundu.
Finaldeki oyunun sertliğini şöyle anlatmak lazım: 14 dakikada iki takımın 8’er top kaybı vardı ve toplam üçlük isabeti 15’te 2’ydi. Ancak skor yeniden kafa kafaya gelince Larkin-Micic ikilisi nihayet sahneye çıktı.
Larkin sürekli çembere yöneldi ve sertliğe aldırmadan faulleri almaya başladı. Böylece Efes devrenin bitimine 1:22 kala 7 sayılık bir avantaj yakaladı (36-29). Son dakikada karşılıklı kaçan serbest atışlara karşın Efes soyunma odasına 39-36 önde gitti.
GASOL KUMARI
Üçüncü çeyrek dendi mi bu sezon Efes’te Micic vakti geldi demektir. Sırp oyun kurucu gerçekten de Köln’de de üçüncü çeyreğe alıştığı gibi başladı ve sazı eline aldı. Özellikle adam değişmelerde Barcelona onu savunmakta zorlanmaya başladı ve 24 dakikada dört sayılık oyunla Micic farkı 11 sayıya kadar çıktı (52-41).
İşte burada Barcelona koçu Jasikevicius bir kez daha Gasol kumarını oynamaya karar verdi. Çünkü Mirotic hem savunmada takım yük olmaya başlamıştı hem de hücumda neredeyse hiç katkı verememişti. Ancak Gasol’ün girmesi de Efes’in kısalarının hızını pek kesemedi. Micic atmaya ve attırmaya devam etti. (59-48).
Barça’nın oyunda kalabilmesini sağlayan isim ise yarı final kahramanı Higgins’ti. Üst üste attığı 8 sayıyla takımını takip mesafesinde tutmayı başardı. İlk kez karşılıklı dış şutların atıldığı bu yüksek skorlu çeyreği Mirotic’in ilk isabetli şutu noktaladı: 65-58.
İki yıl önce Vitoria’da final maçında Efes on çeyreğe altı sayı geride başlamış ve CSKA’ya 4 sayıdan fazla yaklaşamamıştı. Bu sefer farklı bir senaryoyla başladık. Efes kaçtı, Barcelona hep kovaladı. Ancak bu çeyreğin ilk 2.5 dakikasında Efes skor bulamadı. Sertaç üzerinden oynamak isteseler de bir türlü sayı çıkmadı, üzerine bir de Gasol’un sert bloku geldi.
Efes bu tıkanıklıktan Larkin-Sertaç üzerinden bir alley-opp’la kurtuldu. Ancak bitime 5 dakika kala devreye giren Mirotic’in turnikesiyle Barcelona beraberliği yakaladı: 69-69. Bu aşamada Micic yine dört fauldeydi ve Efes’te son dakikalar stresi başlamıştı. Mola dönüşü yeniden oyuna giren Micic yaklaşık 7.5 metreden acayip bir üçlük göndererek Efes’i rahatlattı.
SOĞUKKANLI EFES
Son 3 dakikada ise Micic ve Larkin topu ısrarla istediler. Micic, artık yorulmuş ve faulleri artmış Barcelona savunmasını her fırsatta delerek çembere gitti. Son dakikaya Efes 5 sayılık üstünlükle girince (81-76) Barça’da zorlama atışlar başladı. Davies, Kuric, Mirotic peş peşe çemberi dövdü.
Son 30 saniye içinde önce Larkin’in (2/2), sonra Micic’inki (1/2) Efes’i 84-78 önde tuttu. Kuric’in Dunston’ın faulü sonrası üçte üç atması Efes’i biraz terletse de 7 saniye kala Micic işi bitirdi: 86-81.
Böylece Efes ilk çeyrekten sonra aldığı üstünlüğü maç sonuna kadar sürdürerek EuroLeague şampiyonluğuna ulaştı. İlginç nokta sezon boyunca yüzde 40’la maç başına 10.3 üçlük isabeti bulan Efes’in finalde 4/18’de kalmasıydı. Bunun üstüne bol bol hücum ribaundu verme hastalığı da yine hortladı (Barcelona 17).
Tüm bunlara karşın lacivert beyazlılar Barcelona’yı yüzde 37’lik toplam şut isabetinde tutup faul çizgisinde de çok az hata yapınca zafere ulaşmış oldu. Zaten toplam 55 faul yapılması ve toplam 64 serbest atış kullanılmasının da etkisiyle olsa maçın süresi 2 saat 20 dakikayı buldu.
ALKIŞLAR ERGİN ATAMAN'A
Bu arada iki sezondur Avrupa’dan NBA’e el sallayan Micic – Larkin ikilisinin bir kez daha takımlarını sırtlarken el ele final maçının en iyi oyuncusu seçildiklerini Sırp gardın da Final Foru MVP’si olduğunu hatırlatalım. Peki ya koç Ergin Ataman? Her zaman polemikleri, iddialı konuşmayı seven Ataman; Saporta Kupası, EuroChallenge, EuroCup’tan sonra kariyerindeki tek eksik EuroLeague’i de kazanmış oldu. Üç yıldır bu takımı bir arada tutması, pandemi döneminde motivasyonu yüksek tutması ayrıca takdire şayan.
YORUMLAR