Vay be Battal Abim...
Vay be Büyük Kaptan...
Acelen neydi? Daha çok maçlara gidip, maç sonrası sofralar kurup, sohbetler edecektik...
Köylere gidip kuş sesleri dinleyecektik.
Ve daha neler neler...
Ah be Kaptan!
Neredeyse 40 yıldan fazla birlikteydik; ama yeni yeni keşfediyorduk bazı güzel yanlarını... Sevecenliğini, birleştiriciliğini, romantikliğini yene yene görüyor, seni tekrar tekrar seviyorduk.
20'li yaşlardayken 9 yaş büyük farktı. Beşiktaş'a ilk geldiğimde ben 20, sen ise 29 yaşındaydın. Çekinirdim senden, rakiplerin sertliğinden korktuğu kadar; biz de (ben ve diğer guardlar) senin bakışlarından korkardık.
O ayağını göğsüne çeke çeke yaptığın 'cut'lara, pas atarken tam avucuna isabet ettirmeye çalışırdık. Yoksa... Hem topu tutmaya çalışmaz, hem de fırçayı atardın...
Neyse! Çok geride kaldı o günler. Geldik bu yaşlara.
Son zamanlarda sen (çok zor oldu ama) 'Bati Bati' idin benim için. Ben de 'Pöti Pöti' olmuştum senin için.
O kocaman yüreğini dostluğumuza açmıştın.
Yalnız ben mi? Tüm eski basketbolcuların yakın dostu olmuştun...
Ah be Bati Bati! Artık kim biraraya getirecek bizleri?
Kim racon kesecek?
Kim 'Aman kendinize dikkat edin' diye uyaracak bizleri, baba sevecenliğiyle?
Büyük abiydin sen, büyük kaptandın, baba kaptandın.
Bir kere yazmıştım, yineliyorum: 'Baba Kaptan' lakabı kolay kazanılmaz. Ben de Beşiktaş kaptanlığı yaptım; ama benimkisi senin yanında filika kaptanlığıydı.
Elveda Büyük Kaptan! Elveda...
YORUMLAR