Takım yolda büyüyor

A Milli Takım Koçu Ufuk Sarıca, "Önemli olan büyük oyuncuları alıp, büyük bir takım olmaktan ziyade, takımı yolda büyütmek. Yolda giderken bir takım kazanımlar elde ediyorsunuz, Türk Milli Takımı'nda da böyle oldu..." diyor.

Takım yolda büyüyor
10 Ağustos 2019 - 10:46
RÖPORTAJ: BERTAN ERMAN

Türk basketbol tarihinin en özel isimlerinden Ufuk Sarıca... Görkemli oyunculuk kariyeri bir yana; antrenör olarak da önemli işlere imza atan Sarıca ile parkede verdiği mücadeleyle büyük sempati toplayan 12 Dev Adam'ı ve ikinci baharını yaşayacağı Pınar Karşıyaka'yı konuştuk.

- Takımlarını yolda büyüttüğünü anlatan Ufuk Sarıca ile Sinan Erdem'deki milli takım kampında bir araya geldik... Dünya Kupası heyecanı gün geçtikçe artıyor ve çok kritik bir grupta mücadele edeceğiz Şanghay’da. Sizce, grubun en kritik müsabakası hangisi olacak?

- Süre azalıyor ve hepimizde buraya katılmanın bir gururu var. Aynı zamanda da, oynayacağımız Dünya Şampiyonası’nın heyecanı var. Klasik olacak belki; ama şampiyonaların ilk günü hep zor olur. Zaten iklim olarak farklı bir bölgede oynayacağız. Arada çok saat farkı olacak. Sonuç itibariyle ben grubu değerlendirdiğim zaman, Japonya maçını çok kritik görüyorum. O da ilk güne düştü. Bence o maçın önemini daha da arttırdı. Daha da kritik hâle getirdi. İlk oynayacağımız Japonya karşılaşması, bence en kritik maç.

- Kadro sayısı 12’ye düşecek ve sizi hangi pozisyon seçimde zorlayacak?

- Kadronun içinde farklı pozisyonları oynayabilen oyuncularımız var. Mesela, Cedi’yi de hep böyle kullandık; hem kısa forvet pozisyonunda, hem de 4 numaralı pozisyonda kullanıyoruz bazen. Bundan dolayı, 4 ve 5 numaraya tamamlayacağımız ekibi oluşturuyoruz.

Hani 3 uzun mu seçeceğiz? Yoksa 2 uzunda bırakıp o söylediğim 4 numaraları; Ersan’ı da yine oralarda kullanabiliriz. Burada belki kritik bir süreç olabilir bizim için seçim aşamasında. Yine aynı şekilde, 1 ve 2 numaralı pozisyonlarında bir yoğunluk var elimizde. Buradaki seçim, açıkçası biraz zorlayacak.



BİR HAYALİMİZ VAR...

- Yine ABD ile eşleştik. 2010 ve 2014 yıllarında karşılaşmıştık. Jenerasyon değişiklikleri olsa da, 2006 yılından beri yenilmiyorlar. ABD sizce nasıl mağlup edilir?


- ABD dediğin gibi, yenilmiyor kimseye. Oraya baktığımız zaman süper kuvvet gibi duruyor. Zor bir maç bizim için. Çünkü çok atlet, yıldız, skorer oyuncuları var. Anlatmama gerek yok. Herkesin tanıdığı, bilindik NBA oyuncularıyla geliyorlar. Kolay bir maç değil tabii ki; ama orada atletizmde, hızda eksik kalıyorsunuz. Bu açığı kapatmamız lazım.

O maçta minimum top kaybıyla oynamak lazım. Tempoyu belki biraz aşağıya çekmek lazım; ama tabii ki aşağıya çekerken skor opsiyonlarını da unutmamak gerek. Çok dengede götürmek lazım. Daha önce zorlamıştık; ama bir periyotta fark yaratabilen bir takım. O yüzden bütün maçı, o 40 dakikayı oynamak lazım.

Bunun bir hayali var. ABD galibiyetini düşündüğünüz zaman, müthiş bir başarı, müthiş bir mutluluk… İnşallah bunu biz başarırız. Bakalım.

Bu milli takımın önceki turnuvalardan farkı ne olacak?

- Bir kere, sahaya çok yakışan bir milli takım var. Bunu zaten elemelerde oynadığımız
maçlarda gösterdik. Çok farklı kadrolarla oynamamıza rağmen, oyuncu grubumuz, oyuncu
arkadaşlarımız ellerinden geleni yaptı.

Teknik ekip, federasyonumuz… Herkes baştan aşağıya Dünya Kupası’na konsantre olmuş
vaziyette. 2 sene önce bunun hedefini koymuştuk. Hiçbir dönemde bir bahane bulmadan, bu süreci başarıyla sonlandırdık. Şimdi aynı takımın, sahada olgunlaşmış, daha kalabalık hâlini, özellikle tam kadro olacağımızı düşünürsek, ki öyle olduğunu umut ediyoruz; çok daha kapasiteli halini sahaya yansıtmaya çalışacağız.

Her maçı kazanmaya aday bir milli takımımız olacak. O mücadeleyi veren bir milli takımımız olacak. Turnuvanın gidişatında maçlar kaybedilir, kazanılır; ama sahada önemli olan o duruştur. Bunu başaracak bir takım olacak sahada. Söylediğim gibi, grupta ABD’nin olması, bence biraz şanssızlık. Herkes 'ABD ile eşleşmeyeceğiz' diyor ama, ileride onlar ile eşleşmemek için ilk iki aşamayı tamamlamanız lazım. Fakat bu grup aşamalarında ABD hep bir sırayı dolduracak. Dolayısıyla, 1 takım aday olacak gruptan çıkmaya. Bu bakımdan kolay değil. Ama ben bu takıma, bu oyunculara güveniyorum. Elimizden geleni en iyi şekilde hazır olup sahaya koyacağız inşallah. 

SON 8'E KALMAK BAŞARI

- Peki, NBA’den gelen oyunculara parantez açmak gerekirse, neler söylemek istersiniz?


- Çok değerli oyuncular. Özellikle yıllardır NBA'de olan Ersan'ın tecrübesi de ortada. Geçen sene Cedi hakikaten çok süreler aldı. Çok sorumluluk aldı. Furkan’a alabildiği kadar aldı diyelim. Aslında çok tercih edilmedi; ama koçu tarafından oynatıldığında o da hep iyi performans verdi aslında. Bir sakatlığı oldu. Furkan genç bir oyuncu; 21 yaşında. Dolayısıyla onlar da bu heyecanı yaşıyorlar.

Üçü de değerli. O değeri, buradaki diğer oyuncularımızla beraber yüceltmeye çalışacağız. Biz hep beraber o takım olgusunu sağlıyoruz; ama bize güç katacaklar tabii ki.

Japonya ve Birleşik Devletler’den bahsettik. Grubumuzda bir Avrupa takımı var; Çekya. Jan Vesely ve Tomas Satoransky gibi tehlikeli oyunculara sahipler. Onlar hakkında düşünceleriniz nelerdir?

- Grubumuzda ABD'den sonra daha tehlikeli, organize rakip Çekya gibi gözüküyor. Ama ben, hem turnuvanın ilk maçı olması hem de unutmayalım; Japonya sonuç itibariyle bir sonraki sene için Olimpiyatlar’a hazırlanıyor.

Dolayısıyla, turnuvada da bir hazırlık içindeler. Onlarda da değişik bir basketbol stili var ve tanımıyoruz. Dolayısıyla ilk gün olunca da, bizim için en tehlikeli rakip dedim. Ama Çekya, senin söylediğin gibi, Satoransky, Vesely, Blake Schilb gibi, bu tip iyi oyuncuları olan organize olan bir takım.

Çekya ile geçen sene Super Cup’ta oynamıştık Almanya’da. Maçın içinde geri düşmüştük. Oradan gelip kazandık ama bu ölçü olmaz. Sonuç itibariyle Japonya’yı geçtikten sonra Çekya, rakibimiz olarak son güne kalacak. Ama turnuvaya iyi bir giriş yaparsak, inşallah o maçı da kazanacağımızı düşünüyorum. Tabii ki onlar da tehlikeli bir takım.

- Milli takım için en büyük başarı sizce ne olur?

- Eğer son 8’e kalabilirsek, müthiş bir başarı bence.



KARŞIYAKA'DA YAŞANMIŞLIĞIMIZ VAR

- Pınar Karşıyaka’ya geri döndüğünüzde, muazzam bir tören olmuştu. Ben hatırlamıyorum daha öncesinde böyle bir organizasyonu. Yüksek bütçeli İstanbul takımlarına önemli antrenörler geldi. Ama hiçbiri sizin gibi karşılanmadı. Karşıyaka’nın buradaki farkı nedir?


- Orada bizim yaşanmışlığımız olan koskoca 4 sene var ve ben oraya ilk geldiğimde, 1 sene evvel play-off’a girmemiş bir Karşıyaka vardı. O 4 senenin sonunda, EuroLeague’de oynayan bir Karşıyaka vardı. Bu arada geçen sürede kazanılan kupalar, şampiyonluklar... Hep beraber. O tribünden bahsetmiyorum bile.

Karşıyaka bir semt ve o semtin içinde insanlar, basketbolu ve o sevgiyi yaşıyor. O sahadaki tutku birleşti. İtiraz, istek… Beraber kutladık. Mesela, ben ilk başta bunu yaptığımda insanlar çok şaşırdı. Genelde herhangi bir koç, oyuncularla ortada sıçrayarak, zıplayarak maç kazanımını kutlamıyordu. Karşıyaka’da bunu ilk yaptığımda herkes şaşırmıştı. Ama sonra baktık ki, herkes orada bir ailenin parçası oldu. Orada güzel bir aile havası yarattık.

Bu yaşanmışlıklar süre gelince ki, ben 1 senede, 2 senede gitmedim Karşıyaka’dan. 4 senelik bir süreç yaşadık ve bir süreci tamamladık. Bir bebek gibi idi Karşıyaka. İlk senede, Avrupa’da final oynadık; kaybettik. İkinci sene Türkiye Kupası. Üçüncü sene Cumhurbaşkanlığı Kupası ve üstüne şampiyonluk. Son senede EuroLeague. Aşama aşama gelince, oradaki o yaşanmışlıklarla beraber, karşılıklı bir sevgi var.

Ben de Karşıyaka’yı ve Karşıyaka taraftarlarını çok seviyorum. Onlar da gerçekten beni çok
seviyor. Ve o tutku, bir anda… Dediğin gibi, ben de hayatımda hiç yaşamadım ve görmedim de. İmza töreninde 500-600 kişilik bir taraftar grubumuz vardı. Geldiler ve o güne eşlik ettiler. Sonuçta, bu sevgi, saygı, beraberlik ve yaşanmışlıklar ile ilgili bir şey düşünüyorum.

- Karşıyaka ile ilgili hedefleriniz neler?

- Aslına bakarsan 3-4 sene plan yapmakla olmuyor. Kolay değil. Ben Karşıyaka’ya ilk gittiğimde de 2 sene diye gitmiştim; ama aşamalar oraya getirdi bizi. Yine ne olur;  bilmiyorum. İnşallah tekrarı olur.

Neden olmasın? Ben zaten kısa süreli işler yapmanın peşinde değilim. İşimiz çok da kolay değil. Tekrardan bir takım oluşturacağız. Belki 10 tane oyuncusu yeni bir takım. Sezonun başı mutlaka zor olacaktır yeni oyuncularla. Kuvvetli takımların olduğu bir ligde oynuyoruz. Fenerbahçe’nin ve Anadolu Efes’in şu transferlere ayırdığı bütçeler, bir anda kendilerini diğer takımlardan çok üst gruba koyuyorlar, ayırıyorlar. Ama iş, sadece bütçe ile de gitmiyor. Çok iyi paranız veya çok iyi oyuncularınız olsa da, yakalayamıyorsunuz.

BİZ YİNE DENEYECEĞİZ!

- Bunu siz ispat ettiniz.


- Ama bunu tekrar başarmak çok kolay değil. En önemlisi denemek, vazgeçmemek. Şampiyon olabilirsin. Bir gün yine kaybedebilirsin. Sonra tekrar şampiyon olabilecek misin? Bunu denemek lazım. Onu hissetmek lazım. Biz, sahada bu takımı yaratmaya çalışacağız.

- Karşıyaka 3 senedir play-off yapamıyor. Taraftarlar bu durumdan hiç memnun değildi. Karşıyaka’nın tekrardan o eski günlerine dönmesi için değişmesi gereken en önemli şey nedir?

- Bu, başarı ile doğru orantılı olan bir şey. Tekrardan bizim o havayı yakalamamız lazım. Önce, sahada mücadele edecek o takımı yaratıp, sonra o tutkuyla beraber tribünleri kale haline getirmek lazım. Tekrardan insanları, “Yapıyoruz, kazanıyoruz!” oraya getirmek
lazım. Tabii ki bu, en başta bizlere düşen bir görev. Takımdaki o ölü toprağı kaldırmak lazım. Bizden sonra 3 senedir play-off oynayamadı Karşıyaka. Bence Karşıyaka’sız play-off olmaz.

İlla Karşıyaka sezonu şampiyon tamamlayacak demiyorum ama Karşıyaka, Türk basketbolunda hakikaten bir nefer. Orada taraftarıyla, salonuyla, sahada ki mücadelesiyle
olması gereken bir takım. O yüzden, bir play-off’u bir amaç olarak değil, araç olarak görüyoruz. Fakat bu aracı ilk sene mi kullanırız; ikinci senede mi daha yukarılara taşırız? Bunlar, bir oluşumun, bir yapılanmanın süreci. Biraz sabretmek lazım; ama sabır demek, oturacağız ve meyve büyüyecek değil yani.

Yolda giderken bir kazanımlar elde ediyorsun. Takım yolda büyüyor. Önemli olan bu bence... Büyük oyuncuları alıp, büyük bir takım olmaktan ziyade, insanı mutlu eden daha zor olanıdır bence... Yolda büyütebildiğin mühimdir. A Milli Takım'da da buna benzer bir şey
oldu. Oyuncuların güveni, oyunculuklarını yükselttiğin zaman, takımı da yüceltiyorsun ve yükseltiyorsun. Biz bunları yapıp değiştireceğiz. Orada tekrar hep beraber o tutkuyu yaşayıp, Karşıyaka’yı tekrar korkulu bir takım haline getirmeye çalışacağız.

TİPLEME
- En beğendiğiniz teknik adam?

- Aydın Örs
- En iyi basketbolcu?
- Michael Jordan
- En zorlu deplasman?
- Sırbistan ya da Yunanistan
- En iyi ilk 5'iniz?
- Petar Naumoski - Harun Erdenay - Hidayet Türkoğlu - Dejan Bodiroga - Arvydas Sabonis
Tek kelime ile Türkiye...
- Gurur
- Tek kelime ile Pınar Karşıyaka...
- Tutku

YORUMLAR

  • 0 Yorum