Sıfır risk
Murat Murathanoğlu, insan sağlığının her şeyin önünde olduğunu belirterek liglerin ertelenme kararını desteklerken, Bilgin Gökberk ise "Ligler 1 yıl oynanmasa bile ne olur, yeter ki hayat normalleşsin" diyor.
Hücum Ribaundu'nun bu bölümünde koronavirüs’ün hayatımıza ve basketbola etkilerini
konuştuk. İnsan sağlığının önemine değinen Murat Murathanoğlu ve Bilgin Gökberk ile sohbetimize geçelim...
- Koronavirüs'ün NBA'de patlak vermesi diğer organizasyonları nasıl etkiledi?
Murat Murathanoğlu: Koronavirüs’ün NBA’de patlak vermesi, diğer organizasyonları çok önemli etkiledi mutlaka. Çünkü;
1- Amerika olması
2- NBA olması
Yani, spor sanayinin lideri, lokomotifi, kalbi ABD’dir. ABD, NFL’deki beyin sarsıntısı olayından ve ailelere ödenen tazminatlardan sonra bu tür konularda çok hassas, çok dikkatli ama doğrusu da bu. Şimdi Real Madrid’de Trey Thompkins’te çıktı. Olympiakos Başkanı'nda çıktı. Bu tür şeyler daha önce yaşanmadığı sürece, insanoğlu sağlığı geri plana atıyor demeyelim; ekonomiyi de yanına koyuyor ve bu tür ekonomik kayıplar mutlaka
olacaktır. O açıdan NBA, Rudy Gobert’te çıktıktan sonra hiç vakit kaybetmedi ama o döneme kadar, bu virüsün Avrupa’ya, Amerika’ya geldiğini öğrendikten sonra Adam Silver’ın
karar verme süreci eleştiriliyor; o da bir gerçek.
Bilgin Gökberk: NBA hem para kazandıran, hem de içindeki herkese değer katan bir lig. David Stern böyle bir organizasyonu kurmayı başardı. NBA kendisine değer katan her şeyi korumak istiyor. Bu organizasyon kendini korumak istedi ve en önemli olan ilk adımı da onlar attı. Koronavirüs çıkınca da ilk tavrı koydular hiç riske girmediler. Büyüyü bozmadılar.
- Rudy Gobert'in koronavirüs ile ilgili basın toplantısında yaptıkları ve kısa süre sonra bu virüse yakalanmasından ne çıkarabiliriz?
B.G.: Bu tavrın 'Korona bize ne yapar?' ile hiçbir farkı yok. Sığ bir yaklaşım. Ayrıca NBA oyuncuları çok da entelektüel ve eğitimli insanlar değil. Onlardan çok fazla bir şey de beklememek lazım. Aralarından bu modeller de çıkıyor. Ama NBA'e ağaç ağaç bakmamak, ormana bakmak lazım, bu açıdan NBA'in koyduğu tavır önemli. Hem kendini korudu, hem de kendisine para kazandıran oyuncuları.
M.M.: Gobert’in yaptığı çok şanssız bir rastlantı ve çok kötü bir şaka. Çünkü görüntüleri izlediyseniz, mikrofona değdikten sonra muhabirler, gazeteciler, “İlk mikrofonu kim alacak?” diye birbirlerine bakıyor. Kendisi de sonradan özür diledi. Vicdanını temizlemek için de 500 bin dolar da bağış yaptı. Bizim günlük hayatımızda temizliğimize çok dikkat ederiz; ama şimdi çok daha fazla dikkat ediyoruz.
KORKU FİLMİNDE GÖRSEK 'BU KADAR DA OLMAZ' DERDİK
- Siz günlük hayatınıza nasıl devam ediyorsunuz, yeterli önlemleri aldığınızı düşünüyor musunuz?
M.M.: Eve geldiğim zaman ayakkabılarımı, üstümü bir dezenfektan ile temizliyorum. Ellerimizi çok daha fazla yıkıyoruz. Zaten yıkardık da şimdi daha da fazla oldu. Fakat maske takmak; o tür şeyleri yapmıyoruz. Ailenin en yaşlısı benim. Evde 60 yaş üstü olan bir tek ben varım. Zaten bir rahatsızlığın yoksa, bünyen ve direncin güçlüyse, taşıyıcı olarak zarar verebiliyorsun. Yoksa onun etkisinde kalmak, kötü bir gribi ayakta atlatmak gibi bir şey.
B.G.: Herkes ne yapıyorsa, ben de onu yapıyorum. Mümkün olduğu kadar, uyarılara dikkat ediyorum. Bu medya düzeninde bizim tarafta olmak istiyorsan, yazı yazmak için ek iş kurman lazım. Çünkü para yok. Herkes yandaş kadar şanslı değil. Ben de bir dükkan açmıştım, iki şık sundular; ya 'batmak' ya da koronavirüs'ü kapmak; ben 'batmak' şıkkını seçtim. Dükkanı geçici olarak kapattım.
Mümkün olduğu kadar evde kalmaya çalışıyorum. Ülkede herkesin yaşadığı sorunlarla ben de uğraşıyorum. Maaşlar, ödemeler, krediler, kiralar vs. için arada bir çok kısa olsa da sokağa çıkmak gerekiyor. Ama yarım saatten fazla sokakta kalmıyorum ve şartlara dikkat ediyorum.
Önemli olan ülkedeki sağlıklı ortamın yerine gelmesi ve bunun için her türlü bedeli ödemeyi hazırım. Hayatın devam etmesi için de bugünler bittiğinde ortadan yok olmamak için çalışmamız gerekiyor o 1 saatte.
Bu yaşadıklarımızı korku filminde görsek, 'Bu kadar da olmaz' derdik, ama oldu. Ülkenin sağlını tekrar kazanması için herkes üzerine düşeni yapmalı. Liglerin ertelenmesinin tartışılması bile abestti. 3 yaşlı vatandaşın bile banklarda oturmasından rahatsız olan insanlar, liglerin ertelenip ertelenmemesini tartıştılar çok saçmaydı. Sonunda doğru yol bulundu.
- Koronavirus ile ilgili en doğru adım hangisidir? Siz bir organizasyonun başında olsaydınız, ne türlü önlemler alırdınız?
B.G.: Türkiye'de beni böyle bir organizasyonun başına getirmezler. O yüzden yorum yapmanın anlamı yok; ama 'Ne yaparsın?' diye sordun. Tamam İtalya'da yaşadım; ama orta okul ve liseyi Alman disipliniyle okudum. Ben her türlü teması engeller, direkt ertelerdim tüm organizasyonları. Belki görevden alırlardı beni... Türk oyuncular tepki göstermekten çekindi; ama yabancılar tavır koydu. Bu iş buralara gelmemeliydi. Şu an liglerin ertelenmesi ile doğrusu oldu.
M.M.: Şimdi bir kere en doğru adım, bilgi toplamak. Bu nedenle Adam Silver bir ay süre istedi. Bir de gidişatı görmek için. Kontrol altına alınabiliyor mu? Denizde bir petrol tankerinin batması gibi. Önce o petrolün yayılmasını kontrol altına alırsın. Contain yaparsın. Sonra kontrol edersin ve yok etmeye çalışırsın. Bunun da öyle olması lazım.
İlk önce, Çin’de söylenen -oradan gelen haberlerden yüzde yüz emin olamıyorsun- containment, Avrupa’da yapılabilecek mi? Yoğunluğu belli bir bölge içinde tuttuğun ve onu kontrol altına aldığın zaman, onu gördükten sonra hamleler atılmalı. Ama bu çok kısa sürecek bir şey değil. Bu belli. Çünkü kimsenin o riski alabileceğini düşünmüyorum. Herkes bir aylık süreç verdi.
NCAA'i tamamen iptal edildi. O da çok ağır bir darbe. Amerika’da 400 küsur üniversite var. Spor bütçeleri var. Sadece basketbol değil. NCAA’de play-off ve final four’lar, okullara en fazla para getiren organizasyondu.
Okullar, bir spordan gelen para ile -bazıları için Amerikan futbolu da ikincil veya 1B olabilir- jimnastik, tenis, yüzme… Bütün sporlar finanse ediliyordu. Oraya da ağır bir karar oldu; ama bence önümüzü görmeden, gidişatı görmeden ne tür önlemler alınabilecek? Ligleri tatil ettiler.
NBA güzel bir kural koymuş; bulunduğunuz şehrin dışına çıkmayın. Mümkün olduğu kadar evinizde kalmaya bakın. Antrenmanlar, toplantılar iptal. Her gün de takımın doktoru ya da antrenörü, kendi oyuncularını arayıp kendisi ve evindeki gelişmelerle ilgili bilgi alacak. Bu çok mantıklı geldi bana.
ERTELEMENİN GEÇ GELMESİ LİGİN TADINI TUZUNU KAÇIRDI
- ING Basketbol Süper Ligi'ne gelen erteleme kararı ve bu süreçte oynanan seyircisiz maçlar için neler söylersiniz?
B.G.: Ligin illa bitmesi gerekmiyor havada kalabilir. Ana amaç kulüpçülük olmamalı. Ne bedel olursa. 1 yıl basketbol ya da futbol oynanmayabilir, ölmeyiz. Avrupa'da EuroLeague'de biraz geç kaldı. Darüşşafaka-Bologna maçını oynattılar, Fenerbahçe, Valencia'ya gitmek zorunda kaldı. Ama sonunda doğru yolu buldular. İlginç olan NBA'de aralıksız 15 yıl oynamış Hidayet Türkoğlu'nun başında olduğu federasyonun bu konuda çok geç kalması... Türkiye Futbol Federasyonu da bu konuda çok geç kaldı; ama sonunda devlet devreye girdi ve ligler ertelendi.
M.M.: Bizim ligin ertelenmeden önce seyircisiz devam etmesi, ligin tadını tuzunu da kaçırdı. Çünkü Galatasaray, Karşıyaka ile oynuyor ve yabancıları eksik. Oynamak istemiyorlar ve onları da suçlayamazsın. Tofaş, Fenerbahçe’ye geliyor ve belki de en önemli iki yabancısı yok. O açıdan sağlığı bir kenara bırakın, liglerin dengelerinin bozulmasına da yol açardı böyle devam etseydi. Neyse ki alınan son kararla ertelendi.
- Gerek NBA, gerekse diğer organizasyonlar, bu virüsten dolayı hangi açılardan kötü etkilenir? Bu işin ekonomik boyutu sizce nedir?
B.G.: Türkiye'de A'dan Z'ye herkes ekonomik olarak etkilendiği bir dönemde, ligler kimsenin umurunda değil. Ligleri yönetenler düşünsün. En azından benim umurumda değil!
M.M.: Bu virüsten en kötü etkilenecek olan şey ekonomik düzen. Televizyon anlaşmaları var, maç yok. Bu nasıl telafi edilecek? NBA anlaşması, Oyuncular Birliği ile takım sahiplerinin son anlaşmasında, oyunculara maaşını ödememe hakkı var takımların bu tür durumlarda. 3-5 gün fazla bir şey olmayabilir: ama bu olay ikinci aya geçerse, şimdi düşünün! Bir NBA oyuncusu, 60 günde 20-25 maç oynuyor. Bu da neredeyse bir sezonluk parasının dörtte birinin ödenmemesi demek.
En büyük kriz, ekonomik açıdan olacak. Kriz yönetiminde olduğu gibi, bunu iyi yöneten, buradan imaj olarak avantajlı çıkabilir. Bence NBA o durumu yakalamış durumda. Herkes Adam Silver’ın alacağı kararlara bakıyor gibi bir şey var. Halbuki Avrupa’da ilk vaka, ocak ayında Fransa’da çıkmıştı. Enteresandır ki Real Madrid, ocak ayında Fransa’da oynadı. Şimdi tam tarihini bilmiyorum.
Böyle bir şey olduğu zaman, EuroLeague’in containment açısından en az 10 maçı iptal etse, Real Madrid’e gelme dese… Thompkins Real Madrid’de oynuyor. Bundan sonra Real Madrid’in maçlarına bakıyorsunuz, Fenerbahçe ile de oynamış. Hakemler her yere gidiyor, başka kupalarda da görev alıyor. O açıdan birçok şeyi etkileyecektir; ama birinci derecede kulüplerin, liglerin, federasyonların ekonomik boyutu kötü etkilenecek.
- Litvanya Ligi'nde lider bulunan Zalgiris şampiyon ilan edildi. EuroLeague ya da Avrupa liglerinde bunun bir örneği yaşanabilir mi?
B.G.: Bunun konuşulması bile doğru değil. 2 haftalık süreç çok hassas, belki lig hiç oynanmayacak; belki seneye de oynanmayacak. Lig devam etmeyecek, belki sıralama bu şekilde olacak, belki play-off olacak. EuroLeague erteledikten sonra Türkiye'de basketbol oynanacak hâli yok. Efes ve Fenerbahçe para harcıyor diğerlerinin hâli korkunç, bu korona yokken bile birçok yabancı oyuncu ülkeyi terk etmişti.
Ekonomik olarak TBF bu ligi zenginleştiremedi, sonu ne olur dersen zor bir şey. Ülke olarak bir karar verilecek Bu konu Federasyon'u aşar, 1 ay sonra konuşulmalı.
M.M.: Evet, Litvanya’da Zalgiris şampiyon ilan edildi. Ukrayna’da da benzer bir karar alındı. EuroLeague’de ve diğer Avrupa liglerinde buna benzer bir karar alınır mı? Bence alınamaz. EuroLeague’de play-off oynanmadan, Final Four oynanmadan, sezonun bitimine 6 hafta kala şampiyonu ilan etmek, Jordi’yi koltuktan indirir; söyleyeyim size.
Burada, sürece göre benim aklıma gelen birtakım şeyler var. Uzadı ama çok uzamadı. Belki play-off. Play-off’u 5 üzerinden değil de 3 maç üzerinden yapıp, sonra Final Four. İlk aklıma gelen o.
İkincisi, normal sezonu haftada iki maça çıkarıp, çabuk bitirip, play-off’u kaldırarak Final 8 olabilir, Eskiden Saporta Kupası’nda vardı bu. İlk 8 takımla Final 8 yapmak. Çok uzadı; bir ihtimal de şu andaki 8 takımla bir Final 8 yapmak; ama o biraz tepki alır. Çünkü alt taraf çok karışık. Çok çok uzadı; son çare olarak da ben ilk 4 takımı alıp Final Four yapılmasını görüyorum. CSKA ile Barcelona birbirine çok yakınsa, 3 maçlık bir seri oynatıp, oradan çıkacak takımı Final Four’a almak da olabilir gibi...
Tabii ki hoş değil. EuroLeague’e aykırı. Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu sezon böyle bir şey olsaydı, Fenerbahçe Final Four’a gidemeyecekti. Ama her şeyin çok olumsuz etkileneceği kesin.
NCAA kadar olmaz hepsi. Zannetmiyorum. Çünkü hiçbir sporun şampiyonu yok. Bu sezon, oyuncuların ve koçların istatistikleri için oynanmış gibi bir hâl aldı.
LİGLERİ DÜŞÜNECEK HÂLİMİZ YOK!
- Son olarak bu konuya ilişkin eklemek istedikleriniz nelerdir?
B.G.: Belediye bankları söküyor. Ülkenin yarısından fazlası belki iflas edecek, bu şartlarda liglerin devam edip etmemesi, benim önem sıramda ilk 10'a girmiyor.
M.M.: Son olarak, eklemek istediğim şey şu. Sağlık olunca bu işin şakası yok. Maalesef bu kadar kazanç endeksli bir düzene geldik ki, hem sayı olarak hem skor olarak hem puan olarak hem para olarak hem mevki olarak… Şimdi nüfusun geneline baktığın zaman, rakam olarak kaç kişi öldüğü büyük gözükmüyor ama şu anda… Sonuçta hepsinin bir ailesi vardı. Hepsi bir kayıp. Hepsinin hayatında torunları olabilir, çocukları olabilir. Bu tür şeyler ilk baş gösterdiğinde, mutlaka ve mutlaka çok kesin kararların alınması gerekir. Bu biraz da bir ders oldu. İnsanlar eskiye nazaran temizliğe daha çok dikkat ediyor. Çin’de hava kirliliği azalmış. Ben biliyorum. Çünkü Bahçeşehir’de oturduğumuz son dönemde, komşumuzun Çin’de çocukları olmuştu. Hava kirliliğinden dolayı buraya taşınmışlardı.
Doğanın bir yerde bize bir uyarısı. Bir yol gösterişi. 'İnsanlar mevkiden, paradan vazgeçer mi?' bilmiyorum; ama bunda yaşayamayacak durumdaysan, ne mevkinin ne paranın ne
de gücün hiçbir önemi yok. Bence biraz da bundan ders çıkarmak gerekir diye düşünüyorum.
YORUMLAR