Ne 10 yıldı ama!

2010’ları kapatmaya hazırlandığımız şu günlerde, gündemin zirvesinde bu on yılın enleri tartışması var. Hemen her alanda bu tartışmanın yapıldığını görmek mümkün, NBA’in de bunun dışında kalması elbette beklenemez. Hatta bu konunun en hararetli tartışıldığı alanların başında lig geliyor ki, bize de kendi perspektifimizden en iyi 10 oyuncuyu belirlemek düşüyor.

Ne 10 yıldı ama!
15 Aralık 2019 - 10:23
MURAT MURATHANOĞLU / ALİ KONAVİÇ



1 - LEBRON JAMES

2010’ların en iyi oyuncusu birçok parametre göz önüne alındığında LeBron James gibi gözüküyor. Bu 10 yıllık sürece 3 şampiyonluk, 3 MVP’lik ve 9 All NBA 1 Takım payesini sığdırdı. Ancak LeBron’un performansını sadece sayılara indirgemek saygısızlık olur. Gelecekte bu 10 yıl konuşulduğunda hikâyenin merkezinde LeBron’un kazandıkları, kaybettikleri olacak. Sadece kendisi değil, olumlu ve olumsuz hikâyelerindeki yan aktörler bile 2010’ları tanımlarken o kadar kıymetli ki.

LeBron’suz bir Dallas şampiyonluğu örneğin, daha renksiz olacağı çok bariz. Veya Dwyane Wade’in kariyeri. Bu ligin son 10 yılında hemen her noktada ‘Kral’ın dokuşunu görmek mümkün. Yeteneklerini Cleveland’dan güney sahillerine taşıyarak başladığı bu süreçte yeniden şehrine dönüşü ve Cavaliers’a ilk NBA şampiyonluğunu getirmesi hiçbir zaman unutulmayacak.

Bugünlerde 35’ine gelmiş olan LeBron’un Hollywood’daki hikâyesiyse başka bir yazının konusu. Ama bazılarına göre tarihin en iyi oyuncusu olan bu adamı en azından 2010’lar özelinde ilk sıranın bir altına dahi yazmak doğru olmaz.



2- KAWHI LEONARD

Kawhi Leonard, 2011 yazında San Diego State çıkışlı bir oyuncu olarak lige adımını attığında özel bir oyuncu olduğu zaten biliniyordu. Ancak tavanı neydi? Popovich’in dokunuşu Kawhi’da neleri değiştirebilirdi?

2018’de Spurs formasını tartışmalı bir biçimde sırtından çıkarttığı güne kadar Leonard, San Antonio’da büyük bir hikâye yazdı. Dünyanın en önemli koçlarından biriyle güçlerini birleştirdi, 2014’te bir hanedanı yıktı. 2019’da da bu kez Kanada’da, ligin gördüğü belki de en güçlü hanedanlık olan Golden State’in fişini çekti.

O Golden State, San Antonio kariyerinin kırılma anlarından birinin başrolündeydi ve Leonard’ın cevabı parkede olmuştu. Her iki final serisinin de MVP’si oldu. Ama her şeyden öte bulunduğu her yere heyecanı ve şampiyonluğa aday bir seviyede yarışmacılığı getirdi. Bugünlerde bunu Clippers formasıyla yapıyor ve artık 29 yaşında olan bu adam geriye dönüp baktığında imzasını attığı bir 10 yıllık süreç görüyor. Çok iyi bir savunmacı, haksız rekabet yaratan bir fizik gücü, geri adım atmayan bir lider. Kawhi Leonard, 2010’ların basketbol makinesi. Ve önünde bu tecrübelerle, büyük söz sahibi olacağı yıllar var.



3- STEPHEN CURRY

Stephen Curry’i daha çok 'basketbolu değiştirenler' listelerinin başında görmeye alışığız. Bu elbette yanlış bir yaklaşım değil. Ancak bence yetersiz. Curry, sadece basketbolu değiştiren oyuncular arasında değil, kendi jenerasyonundaki tüm oyuncular arasında en saygın yeri hak ediyor.

LeBron, Kawhi ve Durant gibi olağanüstü bir fiziğe sahip değil; ancak kariyeri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Curry, 2009 yılında adım attığı ligi, bir daha eskisi gibi olamayacak bir yer haline getirdi. 2015 ve 2016’da arka arkaya MVP ödülünün yanısıra, Golden State hanedanlığının lideri olarak 2015, 17 ve 18 şampiyonluklarını kazandı.

Durant’in katılımı sonrası kullanım yüzdesi belki değişti; ancak o ve yarattığı tehdit, Warriors basketbolunun merkezinde kalmaya devam etti. Tarihin en büyük şutörü veya en kötü ihtimalle şutörlerinden biri olan Curry, listenin zirvesine de son derece yakın bir noktada konumlanıyor.



4- KEVIN DURANT

Bir basketbol makinesi yaratılsa bu aşağı yukarı Kevin Durant’e benzerdi. Hiç şüphe yok ki, o 2010’ların en büyük oyuncularından biri. Şu an Brooklyn’le kontratlı bir oyuncu olarak sakatlığı sebebiyle kenarda oturuyor; ama 2010’lar onun için hiç de böyle geçmedi. 2010’lara ligin doğal sayı kralı adaylarından biri olarak başladı. Bu gömleği de fazlasıyla iyi biçimde taşıdı.

Genç Oklahoma City çekirdeğine liderlik etti, konferans finalinde Dallas’a elendikleri sezonun ardından çok daha güçlü döndüler ve bu kez sezonu NBA Finallerine kadar taşıdılar.

Ancak Miami güçlüydü, Miami LeBron, Wade ve Bosh’a sahipti. Thunder’da yaşadığı bu güç dengesi problemini, 2010’ların sonlarına doğru Durant, LeBron’a yaşatacak, 2017 ve 18’de Finallerin MVP’si olurken, Golden State formasıyla; LeBron’un Clevelandı’na hiç merhamet göstermeyecekti. Filmi yine biraz geri sardığımızda 2014’ün sezon MVP’si ve 4 kez ligin sayı kralı bir Durant görüyoruz ki, bunlar ligin bu 10 yılında yarattığı etkiyi bize biraz olsun izah eden istatistikler.

Thunder formasıyla bir şampiyonluk hikâyeyi çok başka bir boyuta getirebilir miydi? Elbette... Ancak bazen Klay Thompson’ın eli tutabiliyor. Peki hikâye bitti mi? Bu büyük sakatlık sonrası neler olacağını zaman gösterecek ancak buraya kadar olan kısım olağanüstüydü.



5- JAMES HARDEN

Kevin Durant’in finallere giderken liderlik yaptığı Thunder’ın genç çekirdeğinin çok özel bir parçası da Harden’dı. O günkü yapıdaki rolü bugünün Harden’ın oynadığı rolden çok daha farklıydı elbette; ancak parkede olduğu her dakikayı daha heyecan verici kılan bir isimdi Harden.

Özel bir şutördü, iyi bir yönlendiriciydi. Arka alanda her şeyi alabileceğiniz bir isimdi. Peki bir MVP kumaşı var mıydı? Bunu bize Houston formasıyla gösterdi. Rockets onu takımın merkezine koydu ve bir MVP yarattı. 2018’de ligin en değerli oyuncusu seçilmesinin yanı sıra, 5 kez de All NBA en iyi beşine seçilen Harden; Rockets’ın Warriors duvarına çarptığı 'işgal yılları'na şahit oldu; ancak henüz 30’una yeni girmiş bir isim ve küçük prenslikler döneminin yeni kralı olmak için güçlerini eski bir dostla birleştirmiş durumda.

2020’lerin Harden ve Rockets’a neler getireceğini kestirmek güç ancak 2010’lar NBA’e Harden gibi ikonik bir ismi kazandırdı.



6- KOBE BRYANT

Kobe Bryant listelerde altta olmayı pek sevmez. Bu yüzden defalarca basınla karşı karşıya gelmiştir ama söz konusu bir 2010’lar listesiyle yapacak pek bir şey yok. Bir gün bir 2000’ler listesiyle kendisinin gönlünü alma ümidiyle, hiç de fena bir konumda olmadığı 2010’larda Bryant neler yapmış buna bakalım.

10 yıllık bu sürecin açışış şampiyonluğunun mimarı olması onu başlı başına özel kılıyor. Bu 10 senenin ilk 7 yılında aralıksız All-Star olarak kalabilmesi de zaten koruduğu seviyeyi gösteriyor. Hatta bunu ligin en iyi beşi ve savunma beşine seçildiği yılların bir kısmının bu 10 yıla denk düştüğünün altını çizerek güçlendirebiliriz.

Lakers tarafından hem 8 hem de 24 numaralı forması emekli edilen bir efsaneyi daha geriye yazmak doğru gelmedi. Ancak 2010’ların son bölümünü bir kitap ve kısa film yazarı olarak geçirdiği unutulmamalı. Kobe Bean Bryant, özel çok özel bir adam ve 1996’dan 2016’ya kadar basketbolseverlerin hayatını iki, üç gecede bir güzelleştirmeyi hiç ihmal etmedi.



7- DWYANE WADE

LeBron James’in dokunduğu kariyerlerden bahsederken Wade’e ufak bir değinmiştik; ancak onun kariyerini sadece bu başlık altında yorumlamak haksızlık olur. Asıl Mr. Miami Heat o ve 2010’lar özelinde ligin en unutulmaz isimlerinden biri olduğu kesin. Sadece emeklilik sezonu bile Wade’in ne kadar büyük bir figür olduğunu göstermeye yeter; ancak filmi biraz geriye sardığımızda son derece şatafatlı bir kariyer rastlıyoruz.

2010'larda 2 NBA şampiyonluğu, bir kez All NBA en iyi beşi, bir kez All Star maçı MVP'si. MVP’si. Ve elbette tüm bu payelerin ötesinde Miami Heat basketboluna hem 2006’da hem de 2010’larda, iki farklı senaryoda iki farklı dönemde şampiyonluk getirmiş bir adam.

Big Three sonrası dönemde Miami’deki o kargaşa ve kötü geçen iki yıl sonrası Chicago, Cleveland dönemleriyle Heat’ten uzak kaldığı günler Wade için unutmak isteyeceği günler gibi gözüküyor; ama yeniden dönüşü ve neredeyse 15 yılına imzasını attığı bu camiada ve ligde saygın bir şekilde emekli oluşu gerçekten yerli yerindeydi. Müthiş skorerliği, gerek liderliği gerekse LeBron döneminde ikinci adam olarak yaptıklarıyla Dwyane Wade, bu 10 yılın en unutulmaz oyuncularından biri.



8- CHRIS PAUL

NBA tarihinin topla en zarif oyuncularından biri olan Chris Paul her zaman için özel seyirci ve ilgisini kendisiyle birlikte gezdirdi. Aksi zaten mümkün değildi. Çok yetenekliydi, sadece iki gözü yok gibiydi. Bununla birlikte büyük de bir rekabetçiydi.

Clippers’ta Griffin’le kurduğu ortaklık bir konferans finali dahi getirmedi; ancak Paul bu süreçte 3 kez yılın en iyi beşine seçilirken, 6 kez de yılın en iyi savunma beşinde kendisine yer buldu. Bu sezonların ikisinde de ligin asist kralıydı. Arka arkaya dört sezon yılın en çok top çalan oyuncusu olduğunu da es geçmemek lazım.Fakat bu bireysel başarılar buruktu ve rotayı Houston’a kırdı.

Harden’ın krallığında bir ikinci aktör olarak Golden State canavarıyla başa çıkmaya çalıştılar. Yapabilirlerdi, olmadı. Paul 2018’de, Batı finalinin son maçında parkede olsa Kawhi’dan önde Warriors’a büyük darbeyi vuran taraf onlar olabilirdi. Ancak dedik ya, olmadı ve yol ayrımı da kaçınılmaz oldu.

Warriors’un panzehiri olmaya çalışırken kendini zehirleyen Rockets’tan gönderilen Paul, bugünlerde Thunder’la kendisi için bir enteresan hikâyenin içerisinde. Ancak 2010’lar tartışmasız onun yıllarıydı.



9 - RUSSELL WESTBROOK

Russell Westbrook her zaman için tartışılan bir figür. Herhalde kendisiyle alakalı en tartışmasız ifade budur. Ancak benim açımdan tartışılmayacak bir yönü de müthiş bir basketbolcu olduğu. Müthiş bir kazanan veya kazandırıcı olduğunu iddia etmek güç, elde böyle bir done de yok. Ama o parkedeyse, dünya onun etrafında dönüyor.

Bu 10 yıllık sürecin 8 yılında bir All NBA takımında kendisine yer bulmaya başardı. Bir kez de MVP oldu. Bir NBA ve bir konferans finalini de cepte tutmak lazım. İki kez sayı ve iki kez de asist kralı. Yetmezse triple-double ortalama tutturduğu üst üste 3 sezon.

Kabul edelim ki, Westbrook sevimliliği bir tarafa, basketbolun gerçeklerini konuşuyorsak bu oyunu bu 10 yıllık süreçte en iyi oynayan isimlerden biri. Artık oyunu daha olgun biçimde algılayıp, yüzük için oynama zamanının geldiğini de zaten algılamaya başladığını düşünenlerdenim. Houston’da huzuru bozmaz ve sınırı olmayan basketbol yeteneklerini doğru kanalize ederse; kariyerindeki son eksik parçayı da tamamlayabilir. Evet, şampiyonluk.



10- ANTHONY DAVIS

Anthony Davis, 2012 yılında lige kendi sınıfının açık ara en iyi oyuncusu olarak girdiğinde Kentucky’deki koçu Calipari onun NBA’e son derece hazır olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyordu. Basketbol sahasına girdiğinde yapamadığı hiçbir şey yoktu. Nitekim NBA kariyeri de bu doğrultuda gelişti.

Şimdilerde geride bıraktığı New Orleans kariyeri 'takım başarısı' anlamında Davis’i tatmin etmiş değil, zaten bu yüzden yeteneklerini LeBron’la Los Angeles’ta birleştirmeye karar verdi; ancak bireysel olarak yaptıkları onu geride bıraktığımız 10 yıllık sürecin en özel oyuncularından biri yapmaya yetti bile.

3 kez All NBA en iyi beşi, 3 kez ligin blok kralı, yılın en iyi savunma beşi, 6 kez All Star. Olimpiyat, Dünya ve NCAA şampiyonu. Peki sırada ne var?
Elbette NBA şampiyonluğu. Davis henüz 27 yaşında ve 2010’larda ortaya koyduklarıyla hem şampiyon hem de MVP bir oyuncu kumaşına sahip olduğunu bizlere defalarca gösterdi. Karşısına çıkabilecek tek şey sakatlık olabilir. Ancak geride bıraktığı bu 8 yıl, onu bu listenin en genç oyuncusu yapmaya yetiyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum