NBA'den bubble hamlesi bekliyorum

Türk spor medyasının duayen isimleri Murat Murathanoğlu ve Bilgin Gökberk ile Hücum Ribaundu, bu ay farklı bir formatla karşınızda. Murat Murathanoğlu, NBA gündemini ele alırken, Bilgin Gökberk ise ING Basketbol Süper Ligi’nde fırtınalar estiren Anadolu Efes ve Pınar Karşıyaka’nın durumlarını değerlendirdi. Ayrıca her iki isim, Fenerbahçe Beko’nun EuroLeague’de yeniden yükselişine ve Rusya basketbolunda, alışılmışın dışındaki gidişata ortak bir parantez açtı; CSKA’nın sallansa da yıkılmayacağı konusunda aynı fikirdeler…
 
- Fenerbahçe Beko'nun THY EuroLeague'de müthiş bir seri yakalamasına karşın, BSL'de özellikle iç sahada üst üste yenilgiler aldı. Bunun sebebi sizce nedir? Sarı lacivertlilerin yerli rotasyonun durumunu nasıl buluyorsunuz?
 
B.G.: Yabancı kuralı yüzünden orada başka bir takımla, burada başka bir takımla oynuyorlar. Fenerbahçe, Obradovic ile EuroLeague'de kazanma alışkanlığı yakalanmıştı. Onun temelini attığı bir gelenek var. Kokoskov da bu sisteme uyum sağlamaya başladı. Takviyeler takıma iyi geldi. Kokoskov Fenerbahçe'yi, Fenerbahçe de Kokoskov'u tanıdı. EuroLeague çok inişli çıkışlı bir lig; herkes birbirini yenebiliyor. Fenerbahçe başlangıçtaki negatif seriyi, pozitife çevirdi. Ama asıl önemli EuroLeague'in sonuna doğru hangi seviyeyi yakalayacakları.
 
- Fenerbahçe'nin EuroLeague'deki başarısında Vesely'ye bir parantez açmak gerekir mi?
 
B.G.: Tabii ki Jan Vesely iyi oynayınca Fenerbahçe çok farklı bir seviyede oluyor. Takımın olmazsa olmazı Vesely.


 
VESELY'NİN FORMASI ASILMALI

- Jan Vesely, Fenerbahçe’de THY EuroLeague’de MVP olduğu sezondan daha iyi işler çıkarıyor. Vesely’i bu çıkışa sürükleyen ne oldu? Basketboldaki  için 'Bir Alex' diyebilir miyiz?

M.M.: Jan Vesely kesinlikle Fenerbahçe forması giyen en özel oyunculardan ve taraftarın da sevgililerinden biri. 'Basketbolun Alex de Souza’sı olur mu?' bilemiyorum. Çünkü futbolda bir gol ve gole giden asistin değeri, basketboldakinden çok daha fazla olduğu için, Alex derken heykeli dikilmiş bir adamdan bahsediyoruz. Bence Vesely’den ziyade, Obradovic’in heykeli dikilmesi lazım böyle bir mukayese yapılacaksa. Ben Alex de Souza ile mukayese edilebilecek, basketbolda bir tek Zeljko Obradovic’i görüyorum.
 
Bunun yanında Vesely’nin forması salonda asılmalı mı? Kesinlikle asılmalı ve hatta Obradovic takımından 1-2 oyuncunun daha forması asılmalı. Çünkü sadece Fenerbahçe değil; Türkiye’de nasıl zamanında Efes, Aydın Örs yönetiminde, Naumoski, Ufuk Sarıca ile vizyon genişletmişti, aynı şeyi Obradovic ile Fenerbahçe yaptı ve “Acaba Final Four’a kalır mıyız?” sorusunu değil, “Acaba şampiyon olur muyuz?” sorusunu gündeme getirdi ve bunda ana kaynak Obradovic.
 
Vesely kesinlikle çok özel bir oyuncu, taraftar tarafından seviliyor... Ama Alex ile mukayese edilecek bir basketbol adamı varsa, bence o adam şu an Obradovic. Eğer Fenerbahçe bu sene EuroLeague’i kazanır, Vesely MVP seçilir ve bir sonraki sene bir daha kazanırsa değişir... Fakat bugünü konuşmak gerekirse, bu mukayeseye Obradovic girer. Oyuncu olarak kimsenin Alex ile mukayeseye girebileceğini düşünmüyorum; ama Vesely gibi, Bogdan Bogdanovic’in, Datome’nin formalarının emekli edilip edilmeyeceği, ileride tartışma konusu olur diye düşünüyorum.
 
SADECE PARA İLE OLMUYOR
 
- Rusya basketbolunda, son zamanlarda ilginç şeyler oluyor. CSKA çalkantılı bir dönem geçirdi. Buna karşın Zenit, son zamanlarda aksasa da ciddi bir yükseliş yakaladı. Hayal kırıklığının önde gideni Khimki defteri kapatıyor. Rusya’da dengeler değişir mi?
 
M.M.: Dipten başlayalım; Khimki zaten sezon başında EuroLeague’in saldırısına uğradı diyebiliriz. Covid-19 nedeniyle genç oyuncularla veya sakat olmasına rağmen mecburen kadroyu doldurmak için eklediği oyuncularla sahaya çıkan bir takımdan bahsediyoruz. Kötü başlangıcın nedeninde EuroLeague’in çok büyük bir payı var. Ama direnç gösteremediler ve bunda takımın kuruluş şeklinin de çok büyük etkisi var.
 
Khimki, bütün takımı Shved’e teslim etmiş ve Shved de ne kadar yetenekli olursa olsun, winner oyuncu değil maalesef. O açıdan Khimki’nin Shved oradayken kolay kolay düzeleceğini tahmin etmiyorum. Artık öyle bir yaşa gelecek ki, “Bu takım tamamen bana bağlı değil, Bu takımın başarısının bir parçası olmalıyım” diye düşünürse düzelme olabilir.
 
Zenit güzel bir kadro kurdu ve Xavi Pascual’in seveceği bir kadro. Süperstar diyeceğimiz isimler olmamasına karşın EuroLeague tecrübesi olan ve rolünü çok iyi benimsemiş oyunculardan kurulu bir takım oldu. Bu sene herkesin iniş-çıkış yaşaması normal. Covid-19 olsun, sakatlıklar olsun… Zenit’in Zalgiris seviyesine gelmesi, beni şaşırtmaz açıkçası. CSKA’yı belki Zenit aşabilecek gibi gözüküyor.
 
B.G.: Ben EuroLeague'de maç seçiyorum. Açıkçası Zenit ve Khimki'nin karşılaşmaları ilgimi çekmiyor. Ama CSKA Moskova için konuşalım... CSKA gibi her zaman başarı beklenen takımlar, dönem dönem motivasyon problemi yaşıyor. Oyuncularda motivasyon kaybı, bir bıkkınlık oluyor. CSKA da bu dönemlerden birinden geçiyor, bu iş sadece parayla olmuyor. Oyuncuların iştahlı, olması başarının alışkanlık olması gerekiyor.
 
M.M.: CSKA hiçbir zaman bir aile havasına giremedi. En çok parayı verdikleri için, en kariyerli oyuncuları oraya getirdiler ama ne zaman baksan, her zaman bir kurtarıcıları vardı; o da Euroleague’in hakemleri. Çok gizli bir şey de değil. O açıdan sevgi ve saygının olmadığı yerde, paranın bol olduğu yerde, ne kadar büyük oyunculardan kurulu bir takım olursan ol, her zaman kırılgan olmaya müsaitsin. İşte o anlarında hep ambulans gibi bir kurtarıcı geldi. Bundan sonra orasının işi biraz daha
zor.
 
Seneye yine bastırırlar parayı ve alırlar. Sakatlıkların da etkisi oldu. Itoudis’in soyunma odasındaki kontrolünü kaybettiğini düşünüyorum. Mike James’in bunda çok önemli bir rolü var. Hiçbir şekilde affedilmemesi gerekirdi. Affedildiği takdirde Itoudis’in değil, Mike James’in patron olduğu ortaya çıkıyor ve bu da soyunma odasında olabilecek en kötü şeylerden bir tanesi.
 
CSKA'nın çok iyi bir uzun rotasyonu vardı. Clyburn ve Milutinov’un sakatlıklarının etkisi oldu; ama geniş bir rotasyonu var ve Final Four’un en önemli adaylarından bir tanesi. 12. adamları bile başka bir EuroLeague takımında ilk 5 olmasa bile 6-7 kişilik rotasyon içinde olacak oyuncular.
 
CSKA’nın yanına veya yerine Zenit’in ya da Khimki’nin geçebileceğini zannetmiyorum. Zenit, en iyi hali ile Zalgiris olur ama CSKA gibi sürekli Final Four yapacak bir takım olacaklarını düşünmüyorum. CSKA’nın düşüşünün de uzun süreli olacağını zannetmiyorum. Basarlar parayı, en iyi oyuncuyu alırlar.


 
FAVORİ EFES AMA KAF KAF’IN RUHU VAR
 
- Anadolu Efes'e gelirsek... Özellikle ING Basketbol Süper Ligi'nde namağlup ilerliyorlar. EuroLeague'de de takım ritim yakaladı. Siz lacivert beyazlıların performansını nasıl buluyorsunuz?
 
B.G.: Efes zaten iyi ve etkili bir takım, Larkin de iyi oynayınca daha etkili oluyorlar. Efes'in Türkiye'de aldığı sonuçlar normal, EuroLeague başlangıcı kötüydü. Geçen sene EuroLeague'in yarıda kalmasıyla yaşadıkları psikolojik düşüşten çok etkilenmişler. Daha yeni yeni EuroLegue'e konsantre oluyorlar.
 
Efes her yarışmaya hazır, her iki ligde de favori. Her oyuncunun birebir oynayabilmesi, tam bir hücum takımı olmaları en dikkat çekici özellikleri. Ama bu kadar yüksek potansiyelli bir hücum takımının, bu kadar iyi müdafaa yapması da pek alışılagelmiş bir durum değil ve bu onların en öne çıkan özelliği... Bu da zaten Ergin Ataman'ı özel bir koç haline getiriyor. Çok iyi hücum ediyorlar, gerektiğinde de çok iyi müdafaa yapıyorlar. Özetle Türkiye'nin iki EuroLeague takımı da çok formda ve şu an iyi gidiyorlar.
 
- Efes'ten sonra BSL'deki en istikrarlı takım hiç şüphesiz Pınar Karşıyaka. Kaf Kaf, Ufuk Sarıca ile yeniden şapkadan tavşan çıkarabilir mi?
 
B.G.: Karşıyaka her zaman tehlikeli takım, Ufuk Sarıca gibi iyi bir koçları var. Her bütçe ile şampiyonluğa oynayabiliyorlar, aynı Yunan takımları gibi... Böyle bir geleneğe sahipler, basketboldan anlayan, hesabı kitabı bilen Turgay Büyükkarcı gibi iyi bir başkanları var. Bir de arkalarında basketbol ile yatıp kalkan, enerjisi çok yüksek Karşıyaka camiası var. Evet rakipleri Efes ve Fenerbahçe'ye nazaran kadro dezavantajları var; ama Karşıyaka'nın basketbol ruhu bu dezavantajı kapatıyor.


 
AÇIK ARA UTAH, AÇIK ARA MIAMI
 
- NBA’in geride kalan bölümünde en beğendiğiniz takımlar ve oyuncular hangileri olur?
 
M.M.: NBA’de bu sezon en büyük sürprizi tabii ki Utah Jazz yaptı. İnanılmaz oynuyorlar. Geçen sene play-off yaptılar. Denver’a inanılmaz bir seri sonunda elendiler; ama şu an yüzde 83’e yakın galibiyet yüzdesi var. Evlerinde iyi oynamışlardır; ama deplasmanlarda da iyi oynuyorlar şu an. Hakikaten sürpriz olarak uzak ara Utah’ı koyabiliriz.
 
Onun dışında yine sürprizler arasında Phoenix Suns’ı da koyabiliriz; ama çok da büyük bir sürpriz değil. Chris Paul’ün gidişi ile… Geçen sene Bubble’da 8 maçı da kazanmasına rağmen play-off’a girememişlerdi; ama bazı şeylerin sinyalini vermişlerdi. San Antonio’da, “Acaba bir düşüş olur mu? Play-off yapamayan bir takım görüntüsü verir mi?” diye konuşuluyordu; ama şu ana kadar onlar da play-off sıralamasında 6. sırada. Gerçi Batı’da takımlar birbirine çok yakın; ama onları da sürprizler arasına koymak lazım.
 
Oyunculara geldiğimizde, MVP ödülü LeBron James’e verilecek gibi bir hava var; ama Nikola Jokic’in müthiş oynadığını belirtmek lazım. Aynı şekilde Stephen Curry'nin de sakatlık sonrası ve Klay Thompson olmadan gösterdiği performans harika. Joel Embiid diyeceğim; ama bir oynuyor bir oynamıyor. Ancak baktığımız zaman, Doğu’da Embiid, en iyi oyuncu yarışında bayrağı Antetokounmpo’dan almış gibi gözüküyor.
 
Onun dışında Zion Williamson bireysel olarak iyi. Geçenlerde bir istatistik gördüm; topa her değdiğinde en çok en çok sayı üreten oyuncu sıralamasında birinciydi. Bu da sürprizler arasına girmemeli belki; ama o da bu sene gayet iyi başladı ve güzel sürprizler arasında yer aldı.
 
- Peki, aynı şekilde, sezonun geri kalan bölümünde, NBA’de yaşanan en büyük hayal kırıklıkları hangileri?
 
M.M.: Mecburen Miami Heat ile başlamak lazım. Geçen senenin finalisti; ama bu değerlendirmeyi yaparken, NBA’in bubble olmadan adil olmamaya açık bir lig olduğunu gördük. Covid-19’dan etkilendiler. Ama şartlara göre bir değerlendirme yapmak gerekiyorsa, Doğu’da Miami Heat’i, Batı’da Dallas Mavericks’i rahatlıkla söyleyebilirim.
 
Aynı zamanda, Batı’da iki Los Angeles ekibini zorlayan takımın Denver olması bekleniyordu; ama dediğim gibi çok özel şartlar var. Buna hayal kırıklığı dememek lazım. Şanssızlıklar ve beklentilerden uzak kalmak demek daha doğru olur.  
 
İkinci yarı fikstürünü NBA bir nedenle açıklamadı. NFL’de bunu gördüler. Beyzbol rezaletti. Maçlar oynansın diye kuralları değiştirdiler. NBA’de bunu gördü. Ben burada ikinci yarıda 'lokal mi olur, yoksa genel mi olur?' bilemiyorum; ama NBA’in bubble’a geri dönmesini bekliyorum ve bu benim için sürpriz sayılmaz.
 
B.G.: O konuda NBA Yönetimi en doğru kararı verecektir. Oldukça profesyonel şekilde ilerliyorlar. 
 


CEDİ PEK FENA GÖZÜKMÜYOR, FURKAN…
 
- Son olarak, Cedi Osman ve Furkan Korkmaz’ın bu sezonki performanslarını nasıl buluyorsunuz?
 
M..M.: Cedi’den de, Furkan’dan da bu sezon daha iyi bir performans bekliyordum açıkçası. Özellikle de Furkan’ın Doc Rivers geldikten sonra, ona daha güvenildiğini gördük; ama özellikle son maçlarda bir güven sarsıntısı yaşıyor. İkisinin de şut yüzdelerinin 40’ın altında olmaları çok parlak bir şey değil. Cedi, 11 sayı, 3 küsur ribaund ve 2 küsur asistle pek fena gözükmüyor. Maç başına 25-26 dakika oynuyor.
 
Furkan’ın oynadığı takım çok daha iddialı olduğu için, Furkan’ın kredisi biraz daha az diyebiliriz. Ama ben ikisinden de daha istekli ve istikrarlı bir performans bekliyordum. Özellikle Doc Rivers’ın Furkan’a güvenmesinden yola çıkarak Furkan’ın daha rahat oynayacağını, kendine baskı yapmadan işi akışına bırakacağını düşünüyorum. İnşallah son maçlarda yaşadığı düşüş geçicidir. Philadelphia, Doğu’da en iddialı takımlardan bir tanesi.