Misli.com ile BSL Röportajları | Erdem Can & Önder Külçebaş

Türk Telekom'un başarılı Koçu Erdem Can, "Ülkemize getirdiğimiz başarı, yaşattığımız mutluluk bizim için çok özel bir duygu ama daha henüz biten bir şey yok... Sezon devam ediyor EuroCup geride kaldı sırada Basketbol Süper Ligi hedefi var..." diyor.

Misli.com ile BSL Röportajları | Erdem Can & Önder Külçebaş
30 Mayıs 2023 - 13:12 - Güncelleme: 30 Mayıs 2023 - 13:24
RÖPORTAJ: ECE ERGEZ


 
Türk Telekom olarak sezon başında kendimize birtakım hedefler koymuştuk. Ben onları sürekli dillendirmek yerine her gün daha iyiye giderek ulaşabileceğimiz en iyi noktaya gelmemizi hedefledim. Şu anda da o sürecin bir parçası içindeyiz. Avrupa ayağını tamamlamış olsak da sırada Basketbol Süper Ligi (BSL) var. Dolayısıyla ben resme bütün olarak bakmayı tercih ediyorum. Ülkemize getirdiğimiz başarı, yaşattığımız mutluluk bizim için çok özel bir duygu. Ama daha dediğim gibi henüz biten bir şey yok.
 
Biz Eurocup'ta sezon başından beri favori gösterilmeyen bir takımdık ve play-off ilk iki turunda maçlara ev sahibi avantajıyla çıktık. Bunların da üzerimizde bir gerginliği oldu. O stresi hem Brescia hem Ulm maçında yaşadık. İkisi de iyi takımlardı ve biz gerginliği üstümüzden atmakta zorlandık; fakat sonra ritmimizi bulabildik.
 
BİZ BİR SİSTEM TAKIMIYIZ
 
Biz kolektif olarak beraber hareket edip, an geldiğinde de kime neye ihtiyaç varsa onu ortaya koyduğumuz bir sistem içerisindeyiz. Bir sistem takımı olduğumuza inanıyorum. Erkan'ın (Yılmaz) Prometey karşısındaki o son bloğu da işte böyle bir sistemde ortaya çıkan andı. Bir başka maçta bir başka oyuncumuz sahneye çıkıyor. Ben o anlarda hangi oyuncumuza gidersem onun maksimumla mücadele edeceğini biliyorum.
 
Ankara'nın basketbol kültürünün ve potansiyelinin farkındayım. Biz llk gün işimizin başına geçtiğimizde bu kültürü tekrar canlandırmak, insanlara o enerjiyi verebilmek, şehrimizi ve ülkemizi gururlandırabilecek şeyler yapmak istiyorduk. Şu an aldığımız geri dönüşler ve gördüklerimiz de bizi bu anlamda mutlu ediyor. Ankara'da doğmuş, büyümüş burada eğitim almış ve antrenörlüğü de bir süre buralarda yapmış biri olarak bu durum beni çok gururlandırıyor. Ama ben gerçekten bundan sonraki BSL maçlarımızda salonumuzun tamamen dolmasını hak ettiğimizi düşünüyorum. Ankaralı tüm basketbolseverleri salonumuza bekliyoruz.
 
TÜRK OYUNCULARA POZİTİF AYRIMCILIK YAPIYORUM
 
Ben Türk oyuncularımıza olabildiği kadar pozitif ayrımcılık yapmak isteyen bir antrenörüm. Onların kredisinin yüksek olmasını istiyorum. Çünkü bizim sahip olduğumuz takım misyonumuzda Türk basketboluna katkı ve ileriye götürmek var. Bunu yaparken de Türk oyuncularla ileri gidebilmek, onları daha değerli hâle getirmeyi de amaçlıyoruz. Fakat buna oyuncularımızın da açık ve çalışmaya hazır olması gerekiyor. Çünkü bu sadece sizin istemenizle olacak bir şey değil. Dolayısıyla Erkan (Yılmaz), Rıdvan (Öncel), Berk (Demir) ve diğer Türk oyuncularımız, kendilerini mümkün olduğu kadar bu sistemin içerisinde ileriye götürmek için zorlayan isimler.
 
Kadromuzdaki tecrübeli oyuncular Mehmet (Yağmur) ve Semih (Erden) zamanı geldiğinde takım için reaksiyon veren basketbolcular. Dolayısıyla yerli isimler basketbolumuz için önemli.., Türk oyuncuları ileriye götürmek için çabalıyoruz. Buradaki başarı başta da dediğim gibi bir takım başarısı. Ben buraya ilk geldiğim gün genel menajerimiz Önder Külçebaş ile asbaşkanımız Savtekin Şentürk'e nasıl bir ortamda çalışmak istediğimi ve kafamdaki kurguyu  anlattığımda; sonuna kadar benim yanımda olacaklarını söylediler ve buna başkanımız Yusuf Kıraç da katıldı. Kendi işimi çok sağlıklı bir şekilde odaklanmamı sağladılar. Bu bir antrenör için çok kıymetli bir durum.


 
HEDEFİMİZ BAŞARIDA SÜREKLİLİK
 
Şu an güzel bir başarı elde etsek de daha çok yolumuz var. Henüz her şeyin çok başındayız. Ama yolun başında da bu kadar güzel başarılar yaşamak tabii ki hepimizi çok mutlu ediyor. Umarım bunu böyle sürdürebiliriz, bizler için asıl önemli olan sürekliliği sağlayabilmek...
 
Bir kupa kazanmak o şehirdeki basketbol kültürünü tekrar canlandırmak için de kıymetli. Hep söylediğim gibi burada bireysel hiçbir bir başarı yok. Biz ne başarırsak takım hâlinde başarıyoruz. Burada bize güzel imkanlar veren kulübün de o istikrarı yakalaması, şehre tekrar hareketlilik gelmesi de çok önemli. Kalıcılık hedefleyen yapılarda bu etkenlerin gelmesi bu anlamda çok değerli ve kıymetli oluyor. Bu başarılar sonunda ben antrenör olarak da daha değerli ve iyi olacağım. Onu zaten biliyorum; ama öncelik, benim oyuncularımın ve takımın daha iyi hâle gelmesi...  Kulübümün, şehrimin ve ülkemin basketbol anlamında temsilini yükselmesi... Dolayısıyla bu motivasyonla yaklaştığınız zaman bu başarılar, başantrenörlüğünüzün 10. ayın da ya da 5. yılında gelmiş, çok önemli olmuyor.
 
O ÖDÜL SADECE BENİM BAŞARIM DEĞİL
 
EuroCup'ta 'yılın antrenörü' seçilmem de sadece benimle ilgili bir başarı değil. Ben bunu tek başıma yapmadım. Bu bizim takım olarak birlikte başardıklarımızdan sadece biri. Ben tek tek isim sayarsam birini atlamak istemem o yüzden takımımdaki her oyuncuma, teknik ekibimdeki herkese ve Savtekin Şentürk ile başkanımız Yusuf Kıraç'a çok teşekkür ederim. Bu başarı bu bütün herkesin inancı ve yaptıklarıyla ortaya çıktı. Yani bu kolektif olarak yakaladığımız bir başarı.
 
Ben bir antrenör olarak oyuncularım ve takımım için en iyi olan yolu bulmaya çalışıyorum. Aslında göründüğüm kadar sevecen bir insan da olmuyorum sahada. Onun da farkındayım. Hem antrenmanda hem de maçlarda ben talepkâr biriyim. Daha iyiye gitmesi için oyuncuları her zaman zorlamaya çalışıyorum. Ama özünde onları çok sevdiğimi ve onların gelişimini umursadığını da onlara hissettirmeye çalışıyorum. Çünkü başarı doğru insanların birbirine güvenmesi ile oluşur diye düşünüyorum.
 
Oyuncuların bu güven ortamını yarattıktan sonra; başarının tanımını ne olarak yaptığınız da önemli. Yani başarı oyuncumuzun 10 ay öncekinden çok daha bir iyi bir oyuncu olması ya da takımınızın 10 ay öncekinden çok daha iyi basketbol oynayan bir takım olması olabilir. Oyunları ve organizasyonuyla ayakları daha yere basan, disiplinli bir organizasyon olması yahut şehrinizin basketbolu daha benimseyip sahiplenmesi de olabilir. Bunların hangisini yapıyorsak bunun başarılı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla da olaya böyle baktığım için de genel fotoğrafı tek tek spesifik davranışların üzerinden değerlendirmenin çok da faydası olmadığı kanısındayım.



TAKIM KİMYASİ
ÖNDER KÜLÇEBAŞ

 
"Bizim ilk hedefimiz kimyayı yakalamaktı. En çok mesaiyi bunda harcadık. Bize en doğru olabilecek isme gitmeye çalıştık. Biz bütçemizin bir kısmını sezon başında transfere eklemek yerine buradaki organizasyonumuzu daha iyiye götürmek için harcadık. Görev dağılımını iyi yapmak ve eksikleri de olabildiğince tamamlamak koçumuz Erdem Can'ın işlerini kolaylaştırdı. Bizim de yaratmak istediğimiz ortam tam da buydu zaten."
 
Beni Türk Telekom'a getiren isim asbaşkanımız Savtekin Şentürk oldu. Ondan sonra çok güzel bir ekip olarak iyi bir birliktelik yakaladık. Başkanımız Yusuf Kıraç ise bize organizasyonu tamamen emanet etti. Bu inanın klasik bir övgü konuşması değil; ama bizlere geldiğimiz ilk gün böyle güvenip, arkalarına bakmadan her şeyi emanet etmeleri motivasyonumuzu da yükseltti.
 
İlk günden beri bu organizasyonda koyulmuş hedefler vardı, sadece bunları dillendirmek istemiyorduk. Biz Erdem Can ile ilk olarak Ataşehir'de buluşup tüm sezon hedeflerini burada koyduk. Daha imzalar atılmadan biz yol haritamızı çizmiştik bile. Devamında hızla takımı oluşturmaya başladık.
 
Bizim ilk hedefimiz kimyayı yakalamaktı. En çok mesaiyi bunda harcadık. Bize en doğru olabilecek isimlere gitmeye çalıştık. Biz bütçemizin bir kısmını sezon başında transfere eklemek yerine buradaki organizasyonumuzu daha iyiye götürmek için harcadık. Burada eksik olan veya daha iyi olmasını düşündüğümüz parçalara da transferlerdeki kadar titizlikle yaklaştık. Burada böyle düşünmemizin sebebi yapının kalıcı olarak yukarı seviyeye taşınmasını istememizdi.  Oyuncular için iyi bir ortam yaratmayı amaçladık. Organizasyon olarak görev dağılımını iyi yapmak ve eksikleri de olabildiğince tamamlamak koçumuz ve teknik ekibin işlerini kolaylaştırdı. Böylece tam konsantre sadece kendi işlerine odaklanabildiler. Bizim de onlar adına yaratmak istediğimiz ortam tam da buydu zaten.
 
Aynı zamanda bu benim A takım seviyesindeki ilk genel menajerlik görevim; ama yani 'böyle bir ilk sene' kesinlikle hayal etmedim! Burada evet benden ve koçumuzdan bahsetsek de bize bu iyi zemini ortamı yaratan çok kıymetli insanlar var. Benim ilk senem değil de sanki 30. senemmiş gibi hissettiren İsmail Güvenç ve Serhat Dikmen... İkisi olmasaydı ben bu sezonu kendi adıma böyle geçiremezdim. Çünkü beni hiçbir detayla uğraştırmadılar. Hep asıl yükleri kendileri aldı. Ben de gerçekten sadece yapmam gereken kısımlara daha sağlıklı bir şekilde yönlenebildim.
 
Erdem Can gerçekten herkese eşit ve adil yaklaşan bir koç. Biraz önce antrenmanda en büyük fırçayı Tyrique (Jones) yedi mesela. Bir öncekini de Batuhan'a (Acar) atmıştı. Hani isimler değişse de onda tepki hep aynı. Tüm oyuncularına sorumluluk veriyor ve hepsinden çok çalıştırıp, bunu tekrar istiyor. Böyle adil sistem olduğu için de herkesi memnun ediyor. Onun dışında bu sistemin bu kadar kusursuz işlemesinde ben, Erdem Can, başkanımız Yusuf Kıraç ve asbaşkanımız Savtekin Şentürk en önemli parçalar olduk. Bizim aramızda iyi bir uyum var ve kimse birbirinin alanına girip o saygı basamağını da bozmuyor.
 
Mesela ben Erdem Can'a taktiksel anlamda kendisi danışmadığı sürece hiçbir şey söylemem, o da aynı şekilde bana işimle ilgili bir şey demez. Oyunculara gösterdiğimiz o tutumun aynısını kendimizde de yakalayınca asıl başarının geldiğini düşünüyorum.
 
Ankara'da oynadığımız EuroCup maçlarında taraftarların gösterdiği destek bizim için çok kıymetliydi. Taraftar ayağa kalkınca saha adeta küçüldü ve rakibi orada boğmaya başladık. Biz bu destek karşısında bir anda uyandık ve maçları kazanmasını bildik. Ama artık salonumuzun daha çok dolmasını bekliyoruz. Kalan Basketbol Süper Ligi maçlarında da Ankaralı tüm basketbolseverleri tribünlere davet ediyorum.
 
Bu arada o kadar güzel destekler görmeye başladık ki. Bana telefonumdan olsun, sosyal medyadan olsun çok güzel mesajlar atıyorlar. 'Lütfen bu takımı koruyun, bu yapı bozulmasın' diye yazıyorlar. Evet benim de şimdiki en büyük görevim bu yapıyı olabildiğince korumaya çalışmak. İnanın bunun için şimdiden çalışmaya başladım.
 
Maçlardan sonra bir gün boyunca Allah'a şükrettim. Neye şükredeyim biliyor musunuz? Bu kadar insan var ve bir kişi beni rahatsız etmiyor ve o insanların yüzünden o mutluluğu izliyorsun ya o çok güzel bir duygu... Bu benim için en büyük mutluluk. Yani bakıyorum böyle insanlar, verdikleri o emeklerin karşılığını alıyorlar ya çok mutlu oluyorum.
 
Tüm bu saydıklarım olunca takım da bu yapı içerisinde kendini değerli hissetti. Olması gereken saygıyı ve adil yaklaşımı da sonuna kadar gördüler. Bundan sonrası da onlar da bitiyordu. Ellerinden gelenleri hepsini sahada ortaya koyarak bize böyle özel bir sezon yaşattılar.
 
Belki çoğu kişi benimle aynı düşünmeyebilir; ama şunu ayrıca belirtmek isterim... Takımın içinde tecrübeli, değerli ve oyuncuların 'abi' diyecekleri isimlerin olması inanın çok önemli. Çünkü takımdaki dengeleri de onlar koruyor ve sorumluluk almış oluyorlar. Bu anlamda Mehmet Yağmur ve kaptanımız Semih Erden'in varlığı gerçekten bizim için çok çok değerli. Şu an onlar sürelerinden feragat edip, takımı daha çok oyunda tutma konusunda bize yardımcı oluyorlar. Nerdeyse 20 senedir yaptıkları işi bırakıp başka bir role girmeye çalışıyorlar. Bu inanın ikisi için de hiç kolay değil. Buradaki Fenerbahçe Beko maçında Mehmet attığı iki şuttan sonra oturdu ağladı. Basketbolcu her zaman oynamak ister... Ama gelin görün ki biz böyle özel bir takım kimyası yarattık.

YORUMLAR

  • 0 Yorum