Kıdem

Basketbol Süper Ligi'nin emektarları Ender Arslan, Barış Ermiş, Sinan Güler, Cenk Akyol ve Semih Erden ile 'Kıdem'lerini konuştuk... Basketbolumuzun en önemli aktörleriyle değişen ligden tutun da, unutamadığı maçlara kadar; geçmişten bugüne bir yolculuğa çıktık...

Kıdem
16 Kasım 2019 - 14:30

İSTİKRAR
ENDER ARSLAN

"Dürüst olmak gerekirse son 2-3 yıla kadar fiziksel antrenmanlarıma çok önem vermezdim. 2-3 yıldır yaşımın da ilerlemesiyle o idmanlara önem vererek kariyerimi uzatmaya çalışıyorum çünkü basketbolu seviyorum."

LEVENT LEVENTCİ

"Lige girdiğim ilk günle şu anı karşılaştıracak olursam, oynanan basketbol çok değişti. A takıma çıktığım ilk dönemde yetenek çok daha fazla ön plandaydı. Bugün artık fiziğe ve atletizme dayanan bir basketbol var. Önceki dönemde lig özelinde daha az yabancı oyuncu vardı, yerli basketbolcular çok daha fazla süre ve sorumluluk alıyordu. Bu, o dönemde oynayan bizler için bir şanstı. En büyük fark olarak bunu söyleyebilirim. Ancak şu anki ligin rekabetinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Unutamadığım birçok sezon var açıkçası; ancak bir tanesini seçmem gerekirse, Galatasaray ile şampiyonluk yaşadığımız 2012-13 sezonunu söyleyebilirim. Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birine çok uzun yıllar sonra şampiyonluk başarısını getirdik. Takım olarak, kadro olarak hem çok iyi anlaşıyorduk, ayrıca çok güzel basketbol oynadık. Hakikaten en unutamadığım, bir numaraya koyacağım sezon o olur.

Birlikte oynamaktan en çok keyif aldığım kadro olarak, A takımda ilk oynamaya başladığım yılları... Efes'teki kadroyu söyleyebilirim. O kadrodakiler, gençken izlediğim ağabeylerimdi. Kerem Tunçeri, Ömer Onan, Hüseyin Beşok, Kaya Peker... Hem fazla yerli oyuncuyduk hem çok iyi vakit geçiriyorduk hem de çok başarılı sonuçlar elde ediyorduk.

Galatasaray'da şampiyon olduğumuz ve çekirdeğini koruduğumuz kadronun içinde olmak da benim için çok büyük keyifti. Birlikte oynamaktan en keyif aldığım oyuncu olarak Carlos
Arroyo'yu söyleyeceğim. İşimi çok kolaylaştırıyordu. Çok iyi anlaşıyorduk. Hem savunmada
hem de hücumda bakışarak anlaşabiliyorduk.

Kariyerimde çalıştığım her koçtan bir şeyler almaya çalışan bir oyuncuydum. Ancak benim
için kendimi en iyi hissettiğim, en çok potansiyelimi yansıttığım koç Ergin Ataman'dır. Onunla oynarken bütün potansiyelimi parkeye yansıtabiliyordum. İçindeki kazanma isteğini,
oyuncusuna sonuna kadar aşılayan bir koç. Metotlarıyla her zaman iyi performans sergilemenizi sağlayan bir koç.

A takım kariyerimde 1000 maç barajına ulaştığımı sizden öğrendim. Gerçekten fazlaymış
açıkçası. Saha dışında düzgün, iyi yaşayan bir sporcuyum. Dürüst olmak gerekirse son 2-3 yıla kadar fiziksel antrenmanlarıma çok önem vermezdim. 2-3 yıldır yaşımın da ilerlemesiyle o idmanlara önem vererek kariyerimi uzatmaya çalışıyorum; çünkü basketbolu seviyorum. Bence bu devamlılığımın en büyük sebebi, işime olan saygım ve sevgim. Saha dışındaki yaşantıma dikkat etmem de çok önemli.

Bursaspor'da güzel bir yapılanmanın içindeyiz. Kulüp başkanı, yöneticiler büyük özveriyle
bu takımı buralara getirdi. Ben de elimden geldiğince Bursaspor'a faydalı olmaya çalışıyorum. Bursaspor için oynamak, benim için çok büyük bir keyif. İtici güç olmaya çalışan, motive eden bir taraftar grubu var burada. Takımın çekirdeğinde genç oyuncular var. Ben genelde onlara öğüt vermeyi pek sevmem. Yaptıklarımla, davranışlarımla örnek olmaya çalışmak bana daha doğru geliyor.

Şu an antrenörlüğümü yapan Serkan Erdoğan ve Tutku Açık ile eskiden takım arkadaşlığı
yapmıştım. Onların Bursaspor'da olması, benim buraya gelmemde çok etkili oldu. Saha dışında her zaman iyi ilişkilerimin olduğu, takım arkadaşlığı yaptığım çok önemli iki isim. Onların yapacağı işe, kuracağı düzene güvendiğim için burayı çok düşünmeden tercih ettim. Saha içinde ve dışında onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Onca yıllık takım arkadaşlığından sonra, buraya gelirken 'ilişkimiz nasıl olacak?' diye merak ediyordum. Her oyuncu/antrenör gibi biz de çok iyi ilişkiler içinde, güzel şekilde ilerliyoruz.

Oyunculuk kariyerimi noktaladıktan sonra antrenörlük yapmayı düşünüyorum. Açıkçası iki sene önce buna net olarak karar verdim. Basketbolun içinde kalmak istiyordum; ama tam olarak ne istediğime karar vermemiştim. Ancak antrenörlük yapmak istiyorum ve kesinlikle deneyeceğim bir konu olacak. Şimdilik oyuncuyum ve sonuna kadar buna konsantreyim. Bıraktıktan sonra neler olacağını göreceğiz.

TİPLEME

- Hücumuyla seni en çok zorlayan oyuncu?

- Tony Parker
- Savunmasıyla seni en çok zorlayan oyuncu?
- Doğuş Balbay
- Birlikte oynadığın en iyi 5?
- Carlos Arroyo - Serkan Erdoğan - Hidayet Türkoğlu Ersan İlyasova- Luis Scola
- 2010’ların en iyi ikilisi?
- Dimitris Diamantidis / Mike Batiste
- Tek kelimeyle Bursaspor...
- Savaşçı



LİDER
BARIŞ ERMİŞ


"Saha içi ve dışında Orhun Abi'yle çok şey paylaşıyoruz. Ondan pozitif olmayı öğrendim, saha içinde de bu felsefeyle liderlik yapıyorum. Basketbolumuzda son dönemde sorumluluk almaktan kaçan Türk oyuncu profili oluştu, bu hoş değil."

LEVENT LEVENTCİ

"Basketbola başladığımda ligimizde sahada 3 yabancı, 2 Türk oynama kuralı vardı. O zamandan beri çok şey değişti. O zaman karar verebilen, sorumluluk alabilen, yıldız diyebileceğimiz Türk oyuncular çıkabiliyordu. Ayrıca sınır var diye çok üst düzey yabancılarla oynama şansı buluyorduk. Türk oyuncuların çoğu, kader anlarında karar verebiliyordu. Şimdi tamamen atletizme yönelik, Türk oyuncuların sorumluluk alamadığı, yabancı oyuncuların atletizmleriyle çok fazla basketbol bilgisi olmadan karar verdikleri bir oyun var. Aradaki fark öncelikle atletizm.

Bizim ilk zamanlarımızda böyle bir atletizm seviyesi yoktu. Son yıllardaki en büyük fark sorumluluk alan Türk oyuncuların geri plana çıkması ve tamamen atletizm/yeteneğiyle oynayan yabancı oyuncuların ön plana çıkması.

Unutamadığım sezon için 1.5 sezon söyleyeceğim. Fenerbahçe’den ayrılıp Gaziantep’e gittiğim yarım sezon benim için hem basketbol hem arkadaşlık açısından çok pozitif geçmişti. O sezonu hiç unutamayacağım. Radikal bir karar verip, Tofaş ile TBL’ye geldiğim sezon, hiç kafamda kestiremediğim 2. Lig tecrübesinin bu kadar keyifli geçmesini beklemiyordum. Ancak hem organizasyon hem lig hem takım olarak çok eğlenceli bir sezon geçirdim.

Milli takımda oynadığım her kadrodan büyük keyif alıyordum. Takım bazında Tofaş’ta oynadığım her seneden büyük keyif aldım. Aile ortamıyla, keyif alarak oynadığımız bir atmosfer var burada. Başarıyı getiriyor bu hava. Orhun Ene’nin kurduğu kadrolarla Tofaş’ta oynamak her zaman büyük keyif benim için.

Birlikte oynamaktan en çok keyif aldığım oyuncu Sammy Mejia. Fazla atletizmi olmadan zekasıyla yeteneğiyle çok rahat liderlik yapabilen, saha dışında da aramın çok iyi olduğu bir oyuncu Mejia. Orhun Ene’nin basketbol hayatımda yeri çok özel. Daha kendimi tam ispatlayamamışken, 24-25 yaşımda yolum kesişti Orhun Ene ile... Ağabey/kardeş ilişkisiyle nasıl iyi bir guard olabileceğimi anlattı bana. Bandırma’ya beraber gittik, ilk guard olarak bana sorumluluk verdi. Bu sorumluluğun altından beraber kalktık.

Herhangi bir takımda tek başıma olsam bu yükün altından kalkamayabilirdim. Orhun Ağabey'in her zaman benim arkamda durması, benim de ona güvenip onu mahcup etmemek için ekstra çalışmam… Orhun Ağabey ile çok şey paylaşıyoruz saha içi ve saha dışında. Ondan öğrendiğim en önemli şey her zaman pozitif olabilmek. Saha içinde de bu felsefeyle liderlik yapmaya çalışıyorum.

Tofaş’ta 5. seneme giriyorum. Burası bir aile, Bursa güzel bir şehir. Ancak bizim geldiğimiz sene taraftarlar basketbola küsmüştü. Beş senede sempatik, pozitif, izlemesi keyifli, yabancı oyuncular ve altyapısından yetiştirdiği oyuncularla iyi hava yakalayan bir takım görüntüsü verdik. Çoğu maçımızda tribünler doldu. TBL’de 250 kişiye oynarken daha sonra yaklaşık 6 bin 500 kişiye oynadık. Bence en önemli konu bu.

Sempatik görüntüsüyle uzun seneler basketbola hizmet edecek bir kulüp Tofaş. Genç oyuncularla bütün gelişim zamanlarını beraber geçirme zamanı buldum. Özellikle TBL döneminde. Hep onlara tavsiyeler verdim çünkü potansiyelli oyunculardı. Tek yapmaları gerekenin çalışmaktan vazgeçmemeleri olduğunu söyledim. Küsmek, kulübe ve koça suç bulabilmek en kolayı. En zoru pozitif olup her şeyi fırsata çevirmek, çalışmak, eksiklerini bilmek, kendiyle barışık olmak…

Muhsin, Yiğit, Berkan ve Berk bunlara inandı. Ayrıca onlara yeni Türk oyuncularda seyrederken beğenmediğim 'sorumluluk almaktan kaçan oyuncu' profilinden kaçınmalarını söyledim. Yetenekli Türk oyuncularımız var; ama sorumluluk almaktan kaçan Türk oyuncu profili ortaya çıktı son yıllarda.

Basketbolu bıraktıktan sonra basketbolun içinde kalmak isterim. Antrenörlük mü yoksa başka bir görev mi bilmiyorum; ama hâlâ oynamaktan, basketbola kafa yormaktan, maç seyretmekten, yeni şeyler öğrenmekten mutluluk duyuyorum. Doğru bir organizasyonla, güvendiğim inandığım bir antrenörle kendimi denemek isterim. Yaşanacakları zaman gösterecek."

TiPLEME

- Hücumuyla seni en çok zorlayan oyuncu?

Shane Larkin
- Savunmasıyla seni en çok zorlayan oyuncu?
- Doğuş Balbay
- Birlikte oynadığı en iyi 5?
- Kerem Tunçeri - Bojan Bogdanovic - Sammy Mejia - Hidayet Türkoğlu - Mehmet Okur
- 2000’lerin en iyi ikilisi?
- Sarunas Jasikevicius / Anthony Parker
- Tek Kelimeyle Tofaş...
- Aile



DÖNÜŞ 
SİNAN GÜLER


"Geçtiğimiz sezon sonu olabilecekleri düşünürken, yaşında etkisiyle basketbolu
bırakmayı düşündüğüm bile oldu. Selçuk Ağabey, (Ernak) ailem ve Darüşşafaka
Yönetimi ile yaptığım konuşmalar sonrası Daçka'ya geri döndüm."

BERTAN ERMAN

"Açıkçası, bu yaz benim için biraz farklı geçti. Hem ailemle vakit geçirmek adına hem fiziksel ve mental anlamda dinlenmek adına… Geçtiğimiz sezonun sonuna doğru kafamda olabilecekleri düşünürken, belirli beklentilerim vardı ve yaz içerisinde bu beklentilerin yavaş yavaş kayboluşunu gördüğüm noktada, farklı düşüncelere girdiğim anlar da oldu.

Yaşında getirdikleriyle basketbolu bırakmayı düşündüğüm anlar bile oldu. Ancak daha sonrasında hem Selçuk Ağabey (Ernak) ile hem ailemle hem de Darüşşafaka Yönetimi ile yaptığım konuşmada, basketbol adına halen yapabileceklerimi yeniden hissetmeye başladım. Aynı zamanda, buradaki organizasyona dahil olmanın, keyifli bir ortama girmemi sağlayacağını düşündüm. Bu konuşmaların sonucunda Darüşşafaka’ya geri döndüm.

Yalçın Ağabey (Granit), zaten düşündüğünü söylemekten hiçbir zaman çekinmemiş, Türk basketboluna yaptıkları ve verdikleriyle ne istediğini anlatır. Yalçın Ağabey ile sohbetimizi yaparken direkt söylediği şey, beni sahada görmek istediğiydi. Onu da dinlememek hâliyle
ayıp olurdu. Yalçın Ağabey’in basketbol adına en güzel işlerini yaptığı yerlerden biri olan Darüşşafaka’da bunu yapabiliyor olmak ve devam edebiliyor olmak güzel.

Baktığımız zaman, profesyonel kariyerimde 14. senem. Erkan’ın (Veyseloğlu) 17 yaşında, Muratpaşa’da başladığını düşünürsek, muhtemelen 20. senesidir. Bu noktada ikimizin fikir olarak arkadaşlarımıza katacağımız çok şey var; ama aynı zamanda önemli olan şey, gençlerin enerjisine nasıl dahil olabildiğimiz, bu enerjiyi nasıl büyütebildiğimiz.

Sezona iyi başladık dediğimiz noktada, aslında oyun içerisinde fazla iniş-çıkış var. Oyun olarak birbirimize alışma noktasındayız. Takıma baktığınız zaman, Berk Demir ve Emircan Koşut’un sakatlıkları var. Bu iki oyuncu ile birlikte Kartal Özmızrak ve Doğuş Özdemiroğlu haricindeki oyuncuların hepsi yeni. Yabancıların da hepsi yeni; sadece bir tanesi Avrupa’da uzun süre oynuyor. Biraz zaman alacak ama takım olarak yapmamız gerekenleri anlamış durumdayız. Yavaş yavaş alışarak daha iyi şeyler yapacağız.

Bu sezon benim için manevi anlamda da farklı bir sezon olacak. Annem ile yaptığımız konuşma içerisinde, ‘Kızının seni sahada görmesini isterim’ sözü vardı. Şu an için konuşmak çok erken ama umarım ki, sezonun sonlarına doğru kızım da sahadaki yerini almaya başlar. Bunun manevi olarak ayrı bir motivasyonu ve enerjisi var.

Genel olarak basketbol endüstrisi bambaşka bir yere geldi. Türk basketbolu olarak, bu endüstrinin gelişimine ayak uydurduğumuz yerler de var, uyduramadığımız yerler de var. Ayak uydurduğumuz yerlerden bir tanesi, şu basketbola ciddi anlamda yatırım yapan 3 ülkeden biriyiz. Finansal olarak, oyuncu olarak, altyapı olarak…

Hatta altyapılarda, milli takımlar seviyesinde, yarı finalden aşağısını başarı olarak
görmüyoruz. O endüstrinin önemli bir dişlisi olmak çok önemli. Finansal açıdan bakınca, EuroLeague’deki sponsorlardan 2-3 tanesi Türk şirketler. Bununla beraber, Türkiye’de
basketbola olan ilgi ortada...

Milli takım bazında madalyalı 2 şampiyona var. Kulüpler bazında, son 10 yılda farklı farklı kulüplerin Avrupa şampiyonlukları var. Basketbola olan yatırım ve ilgi artıyor. Ama bence geride kaldığımız bir nokta var ki, bunun üzerine de çalışılıyor. Çaba gösterilmeyen bir şey değil; sporcuların gelişiminde doğru yerlere kanalize edilmesi ve sporcularımızın doğru yönlendirilmesi.

Bu noktada Türkiye Basketbol Federasyonu’ndan küçük kuruluşlara kadar -gerek biz ailecek yapıyoruz, gerekse Cedi Osman da yapıyor- belirli yatırımlar yapılıyor. Mühim olan konu, gerçekten oyuncu yetiştirirken nasıl geliştiğine önem vermemiz.

EuroCup tarafında sezona iyi başladık ama kazanabileceğimiz bir maçı (Badalona) deplasmanda kaybetmek kötü oldu. Ama şu an en önemli olan konu, gruptan en iyi avantajla çıkabilmek ve yolumuzu çizebilmek. Grupta neler yapabileceğimizi net bir şekilde görüyoruz. Gruptan nasıl avantajlı çıkarsak, ileriye öyle taşıyacağız."

TiPLEME

- Savunmada seni en zorlayan oyuncu?

- Alexey Shved
- Hücumda seni en zorlayan oyuncu?
- Göksenin Köksal
- En iyi 5'in?
- Shane Larkin - Vassilis Spanoulis - Vladimir Micov - Nicolo Melli - Jan Vesely
- En zorlu deplasman?
- Karşıyaka
- Tek kelime ile Darüşşafaka...
- Okul



İNANÇ
CENK AKYOL


"Sigortam.net İTÜ, sağlam temeller ve sistem üzerine kurulmuş, ve doğru tercihler yapılarak belli bir aşama kaydeden bir kulüp. Bu takımın gerçek potansiyelini -çok kısa zamanda- tüm basketbol camiasına göstereceğine olan inancım sonsuz."

OĞULCAN ÇOKSAYAR

"Basketbolun temposu ve oyuncuların atletik özellikleri her yıl artarken oynanan basketbolun kalitesi ise her yıl kötüye doğru gidiyor. Çoğu kulübün yaşadığı ekonomik sıkıntılar, yabancı transferinde ekipleri yanlış tercihlere mahkum bırakıyor. Bu nedenle kulüplerin aldığı yabancı oyuncuların kalitesi ile doğru orantılı olarak, ligimizin kalitesinin kötüye doğru gittiğini söyleyebilirim.

Tabii ki bu değerlendirmeyi yaparken THY EuroLeague ve 7Days EuroCup'ta mücadele eden takımları tenzil ediyorum. O seviyedeki takımların yabancı oyuncularının kalitesi yüksek; fakat bunların dışında kalan Süper Lig ekipleri ekonomik şartların da zorlamasıyla yabancı oyuncu transferlerinde iyi tercihler yapamıyorlar. Bu durum Süper Lig'in kalitesini de olumsuz yönde etkiliyor.

Halihazırda yerli ve yabancı oyuncular için getirilen bir kural var. Basketbol Süper Ligi'nin kalitesini arttırmak adına planlanmış olan bir sistemin, ne yazık ki ekonomik sıkıntılardan dolayı istenileni veremediğini düşünüyorum. Sonuçta yeni kuralın ardından kulüpler bazında elde ettiğimiz başarıları nasıl gözardı edemezsek, aynı şeyi milli takımın aldığı başarısız sonuçlar için de -maalesef- söylemek zorundayız. Bu önemli konuda çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyorum.

Genel menajerimiz Uğur Türker'in inanılmaz ikna kabiliyetiyle beni kadrosuna katan Sigortam.net İTÜ Basketbol Ailesi'ne bana geçen sezon böyle bir şans verdikleri için ne kadar teşekkür etsem az olur. Sigortam.net İTÜ, Uğur Türker'in, 3-4 sezondur ince ince dokuduğu bu proje, alınan doğru kararlar ve yapılan doğru tercihler neticesinde sonuç vererek hepimizin hayalini kurduğu ING Basketbol Süper Ligi'nde bu sezon oynama fırsatını bizlere tanıdı.

Sigortam.net İTÜ olarak her ne kadar, son anda kurulmuş bir takım gibi gözüksek de durum tam olarak böyle değil. Sigortam.net İTÜ sağlam temeller ve sistem üzerine kurulmuş bir kulüp. Az önce de belirttiğim gibi doğru tercihler yapılarak kurulan bu takımın gerçek potansiyelini çok kısa zamanda tüm basketbol camiasına göstereceğine inancım sonsuz.

Tamam kabul ediyorum, Süper Lig'e iyi bir başlangıç yapamadık ve üst üste mağlubiyetler aldık. Fakat biraz zaman geçtikten sonra ve takım olarak iyi bir uyum yakaladığımızda başarılı sonuçlar alacak potansiyeldeyiz. Ben de hem bu süreçte hem de daha sonrasında takımımın başarısı için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Kariyerim boyunca unutamadığım sezona gelirsek... Benim için bunun tek bir cevabı yok. Biliyorsunuz uzun zamandır basketbolun içerisindeyim... Ama benim içim unutulmaz sayılacak iki farklı sezon ve iki farklı dönem var. Bunlardan ilki 2009-2010 sezonunda Air Avellino forması giydiğim dönemdi. O sezon yaşadıklarım benim için gerçekten çok değerliydi...

Unutamadığım diğer sezon ise Galatasaray'da geçirdiğim 2012-2013 sezonuydu. O dönem sarı kırmızılı forma altında mücadele ediyordum ve o sezonu benim açımdan unutulmaz
buluyorum. Her iki sezonun da benim için yeri farklıdır. Basketbolda yeni sezon ve yeni hikâyelere devam ediyoruz."

TiPLEME

- Hücumda seni en çok zorlayan oyuncu?

- David Hawkins
- Seni savunmada en çok zorlayan oyuncu?
- David Hawkins
- 2010'lu yılların en iyi oyuncu ikilisi?
- Federer/Nadal
- Birlikte oynadığın en iyi 5?
- Carlos Arroyo- Ender Arslan - Antonio Granger- Kerem Gönlüm- Nikola Prkacin
- Tek kelime ile İTÜ
- Gelenek



ODAK
SEMİH ERDEN


"İstanbul dışında olmamın avantajı, şu anda basketbola daha odaklı olmam. Yalnızca basketbol adına işler yapmak istiyorum. Kariyerim açısından bu kararın olumlu etkilerini çok net olarak görüyorum."

BERTAN ERMAN

"Yurt dışındaki tecrübelerim Partizan ve NBA’i bir kenara koyacak olursak, Süper Lig kariyerim boyunca İstanbul dışına hiç çıkmamıştım. ING Basketbol Süper Ligi'nde bu zamana kadar Darüşşafaka, Fenerbahçe, Anadolu Efes, Beşiktaş ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nde oynadım. Bu sezon başında ilk kez İstanbul’un; düzenimin kurulu olduğu yerin dışına çıktım.

Pınar Karşıyaka'ya gelmemin ve İzmir'de yaşamamın hem avantajları hem de dezavantajları var. Avantajı, şu anda basketbola daha odaklı olmam. Tüm düşüncemi takıma ve basketbola veriyorum, yalnızca basketbol adına işler yapmak istiyorum. Kariyerim açısından verdiğim bu kararın en büyük avantajlarından biri kesinlikle bu. Bir avantaj da tabii ki Ufuk Ağabey'in (Sarıca) varlığı...

Ufuk Ağabey’in Pınar Karşıyaka ile imzalaması benim buraya gelişimi kolaylaştıran önemli faktör oldu. Ufuk Ağabey ile hem Beşiktaş’ta hem Türk Milli Takımı’nda beraber çalıştık. Daha öncesinde beraber çalıştığımız için Pınar Karşıyaka'da da her şey çok olumlu ilerliyor. Onu iyi tanımanın faydasını görüyorum. Ben onun ne istediğini biliyorum, Ufuk Ağabey de benim tüm potansiyelimi biliyor. Böylece güzel bir sinerji yakaladık.

Pınar Karşıya'da kısa sürede hep birlikte bir aile olmayı başardık... Sanırım ben ve takım arkadaşlarım adına en önemlisi de bu. Amath M’Baye Fransa’dan, ben ve Ufuk Ağabey, Türk Milli Takımı'yla gittiğimiz Çin'deki Dünya Kupası'nın ardından takıma katıldık. Tabii ki Dünya Kupası nedeniyle bizim takıma geç katılmamız Pınar Karşıyaka için bir dezavantaj yarattı. Ancak biz takım olarak çabuk adapte olduk ve yakaladığımız bu uyumu maçlarda ve antrenmanda gösterdiğimize inanıyorum. Özellikle Süper Lig'e galibiyet serisiyle başlamamız büyük moral oldu. Pınar Karşıyaka'da oluşan bu sinerjiyi de bu şekilde sürdürmek ve başarılı bir sezon geçirmek istiyoruz.

Benim Karşıyaka taraftarı ile ilgili düşüncelerim her zaman pozitifti. Karşıyaka taraftarları takımlarına en iyi şekilde fayda sağlamaya çalışıyorlar ve takımlarının başarısı için önemli bir itici güç oluyorlar.

Tüm basketbol kariyerim boyunca Pınar Karşıyaka taraftarını her zaman gıptayla izliyordum. Şimdi de bu sezon onların önünde oynamak nasip oldu. Bu beni gerçekten çok mutlu ediyor, taraftarlarımız en büyük gücümüz. Bu sezon buradayım... Ve taraftarlar bana desteklerini hiç esirgemiyorlar. Onlara da çok teşekkür ediyorum.

Karşıyaka, basketbolla yaşayan bir semt. Çok güzel bir basketbol kültürü var, burada olmaktan mutluyum. Bu sezonki en büyük hedeflerimizden bir tanesi de FIBA Europe Cup’ta şampiyonluk yaşamak.

Pınar Karşıyaka olarak geçen sezon çeyrek finalde elenmiştik. Takımımızın daha önce bir EuroChallenge finali var. EuroChallenge finali İzmir'de talihsiz bir şekilde kaybedilmişti. Fakat bu kadroya kupa yakışır, bu sezon o Europe Cup'ta mutlu sona ulaşacağımızı düşünüyorum.

Basketbol Süper Ligi’nde de hedefimiz ilk dörde kalmak olacak. Son 3 sezondur ligde pla-yoff’a kalamayan bir Pınar Karşıyaka var. İnşallah, taraftarımızın mutlu edeceğiz ve başarılı bir sezon geçireceğiz.

TiPLEME

- Hücumda seni en çok zorlayan oyuncu?
- Öyle bir oyuncu söyleyemeyeceğim.
- Savunmada sizi en çok zorlayan oyuncu?
- Cemal Nalga.
- En iyi 5’in?
- Kerem Tunçeri - Mehmet Yağmur - Cedi Osman - Ersan İlyasova - Semih Erden.
- 2010’lu yılların en iyi ikilisi?
- Mehmet Yağmur - Semih Erden.
- Karşıyaka'yı nasıl anlatırsın?
- Yaşamanız gerek
 


YORUMLAR

  • 0 Yorum