Hücum Ribaundu | Sancı
Murathanoğlu, "Fenerbahçe Beko'da yaşanan 'bir değişim sancısı mı, yoksa EuroLeague’i ve oyuncuları tanıma süresi mi?' bilemiyorum. Şu aşamada Final Four konuşulmaz; ama play-off’a girebilmek için adım atılması lazım" diyor. Gökberk ise, bu sezon iniş-çıkışlar yaşaması normal olan Fenerbahçe'de koç Kokoskov'un işinin çok zor olduğunu söylüyor.
02 Aralık 2020 - 15:51
Covid-19'un gölgesinde devam eden ligler ve ertelenen maçlarla devam eden süreç... Yalçın Granit'in kaybı... Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko'nun performansları ile yeni sezona 'merhaba' diyecek NBA'in favorileri... Murat Murathanoğlu ve Bilgin Gökberk, Hücum Ribaundu’nun yeni bölümünde basketbol dünyasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
- Türkiye'de ve Avrupa'da ortaya çıkan Covid-19 vakaları nedeniyle birçok maç erteleniyor. Ülke ve dünya genelinde de vakalar artıyor. Sizce bu sezonun devamı nasıl olacak?
M.M.: Bu sezonun devamı pek parlak gözükmüyor açıkçası. NFL’den örnek verirsek, Grup birinciliği için Kansas City Chiefs - Las Vegas Raiders maçı var; maça 3 gün kala, Raiders savunmasından 9 kişi, Covid-19 şüphesiyle karantinaya alındı. Şimdi bu maç oynanacak. Yani birçok lig bence adilliğini yitiriyor. Bu vakalar da artacak; her yerde bunlar konuşuluyor. Ne olacak bilmiyorum; ama bir şekilde, ya bir yerde toplayıp 1 hafta-10 gün içinde bir sürü maç oynatacaklar. Çünkü seyahat sayısı arttıkça, vakalar artıyor. Uçaklar, havalimanları, otobüsler, vakaların artmasında, virüsün yayılmasında birinci etken.
B.G.: Bilim Kurulu'nun yanıtını bilmediği bir soruyu bana soruyorsunuz. Her ihtimal var, sezon devam bile etmeyebilir!
- Virüsün arttığı ortamda hangi ligler ve turnuvalar daha doğru bir politika izliyor?
M.M.: Adil olmadıktan sonra oynamanın anlamı yok. Geçen sezon Baskonia İspanya şampiyonu oldu; ama hiçbiri de kendilerinin tam olarak şampiyon olduklarını söyleyemiyor. Bir maç üzerinden final serisi olur mu? O açıdan adil olacak bir çözüm bulunması lazım; ama bunu bulmak kolay değil. Zaten bunun en doğru politikasını NBA sergiledi; fakat oyuncular da 'bubble' istemiyor. Fikstürleri henüz açıklanmadı. Mümkün olduğu kadar seyahati az sayıya indirecek ve mesafeleri de azaltacak bir fikstür bekleniyor; ama NBA’in de uygulaması kolay ve ucuz değil.
Bubble ile bu işi garanti yapmak tek çözümü; ama diğer liglerde NBA’deki gibi para var mı? Bubble masrafının altından EuroLeague kalkamaz bence. O açıdan belki Çin Ligi… Orada da ne oldu, ne bitti; kimsenin haberi yok. Bubble olmadan her zaman bir risk olacaktır. Özellikle seyahatler oldukça fazla…
B.G.: Geçen sene EuroLeague, NBA'in gösterdiği kararlılığı, tavrı göstermedi. Dünyanın basketbolda iki flaş liginden biri olan EuroLeague, markasını da aşağı çekti. Bizim ligi boşver zaten, kararları kendi alamıyorlar. Geçen sezon iptal kararını kim verdiyse, bana göre yanlıştı.
İNANILMAZ BİR VİZYONER VE BASKETBOL EMEKÇİSİYDİ
- Geride bıraktığımız ay kaybettiğimiz Türk basketbolunun efsane ismi Yalçın Granit'i anlatacak olursanız, hangi yönlerini öne çıkarırsınız?
B.G.: Yalçın Abi'yi anlatmak zor. Allah rahmet eylesin. 'Basketbolun Yalçın Abisi'ydi... Hayatı basketboldu. Çok anım, çok hatıram var, beraber yaptığımız onlarca program var. Hem çok severdim, hem çok sayardım. Birbirimize hiç benzemeyen iki insandık; ama şahane programlar yaptık. Çünkü ortak noktamız basketboldu. Huzur içinde uyusun. Net olarak yeri dolmaz. Çok üzüldüm, çok...
M.M.: Yalçın Ağabey çok özel bir insandı. Ben kendimi çok şanslı hissediyorum. Onunla Reebok’ta 1990’lı yıllarda çalışmaya başladım. 2001 Avrupa Şampiyonası’nda, sonra federasyonda… Basketbol aşığı... Sadece Darüşşafaka ve Galatasaray camiaları için değil, Türk basketbolu, Türk sporu için çok çok büyük bir kayıp... İlerlemiş yaşına rağmen her şeyi, yenilikleri, takımları, oyuncuları onun gibi takip eden birisi yoktu. Onun da bir kenara itilmiş, kenara bırakılmış olması da, bizim sporda neden bir şeyleri aşamadığımızı gösteriyor.
Yalçın Ağabey inanılmaz bir vizyoner ve emekçiydi. Onun kadar basketbolun inceliklerini arayan birisini henüz görmedim. Zaten oyunculuğu 27 yaşında bırakmasının sebebi; antrenörlük, basketbol öğretme sevgisiydi. Benim Baskent 34 projesini en çok alkışlayanlardan biriydi. Devamlı, “Kaç oyuncu yetişiyor? Kimler var? Bir şeyler yapabiliyor musun? İmkanların var mı?” diye sorup, öğretme bölümünü, yetiştirme bölümünü ayrı yere koyardı. Furkan NBA’de oynadığında ve bazı oyuncular da 1. Lig’de yer aldığında acayip keyiflenmişti.
Yalçın Abi'yi ayrı bir yere koyup, federasyonların, antrenör birliklerinin, lig kurumlarının her konuda ona danışması gerekiyordu. Çünkü onda o kadar büyük bir birikim, öyle bir basketbol aşkı vardı ki, o mutlaka ve mutlaka çok yeni fikirler çıkarırdı diye düşünüyorum. Nur içinde yatsın. Hem ona hem de Aydan Ağabey’e (pek iyi geçinemezdiler) yakın olma ve onlarla birlikte çalışma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. İkisi de nur içinde yatsın.
BAYERN TRAVMASI DEVAM EDİYOR
- Fenerbahçe Beko'da değişim sancıları başladı diyebilir miyiz? Süreci siz nasıl yorumluyorsunuz?
M.M.: Fenerbahçe’deki değişim sancıları tabii ki olacak. Belki de şanssızlığı, lige müthiş başlaması. CSKA’daki hakem skandalları olmasa, Fenerbahçe 3’te 3 başlamış olacaktı; Kızılyıldız, CSKA ve Efes gibi takımları yenerek!
Kokoskov’un Baskonia maçında takım çok iyi oynarken 5 oyuncu birden değiştirmesi ve belki de antrenmanda bile oynatmadığı bir 5 ile sahada uzun süre kalması, oyunun kontrolünün tamamen Baskonia’ya geçmesi, affedilecek bir durum değil. Kenan Sipahi, Melih Mahmutoğlu, Pierre, Eddie ve Ahmet Düverioğlu. Aklımın ucuna hiç böyle bir 5 gelmezdi. Ancak 30 sayı öndesindir, maçın bitimine 2 dakika kalmıştır belki o zaman.
Burası NBA değil. 4-5 oyuncuyu birden değiştirdiğin zaman, hele ki bu kadar tecrübesiz ve birbirini tam anlamıyla tanımayan oyunculardan kurulu bir takımda; mutlaka bir enerji kaybı ve performans düşüşü olacaktır. Bayern Münih maçından beri, işler kötüye gitmeye başladığı anda ipler kopuyor. Bayern maçının belli ki zihinlerde bıraktığı travma halen daha devam ediyor. Bir ara üçüncü çeyrekte farkı 1 sayıya indirmişlerdi; ama son çeyrekte tamamen sahadan silindi Fenerbahçe Beko.
Bu bir değişim sancısı mı yoksa EuroLeague’i ve oyuncuları tanıma süresi mi, bilemiyorum. Efes’te izlediğimiz maçta Peters’ın yaptığı tek şey boş şut atmak. Bu kadar da boş bırakılmaz ki… Gereksiz yardımlar, savunma hataları… Buna değişim süreci mi diyeceğiz, yoksa başka bir isim mi koyacağız, bunu bilemiyorum ama bir kısım hataların değişim sancısı ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Eğer değişim sancısı, Kokoskov’un EuroLeague’i ve oyuncuları tanıma süreci ise; koç nasıl bir ligde antrenörlük yaptığını tam olarak kavrayabilmiş değil. Yani, EuroLeague’de Baskonia gibi zor bir deplasmanda işler bu kadar iyiye giderken 5 oyuncu değiştirilmez.
Bu sezon ilk defa EuroLeague’de bir maça çıkan Kenan Sipahi’yi de birden oyuna alıyorsun. Faydalarını da gördük; Kenan’ın şutu yok ama sertlik getiriyor. Tamam, Vesely’yi oyunda tutar, Brown’ı dinlendirirsin ya da tam tersi. Öyle 3-4 oyuncuyu sahaya aldığında Kenan’ı oyunda tutarsan, savunmaya ekstra sertlik gelirdi. Ama birden bire herkesi değiştirirsen, bu iş EuroLeague’de olmuyor.
Biz nasıl oynayacağını bilmiyorken, Fenerbahçe Beko, savunmadaki gayretiyle, yüksek enerjisiyle çok önemli galibiyetler aldı. Yendikleri takımları da hafife almamak lazım. Herkes 'bu takımdan bir şey olmaz' diyor; ama ben o kadar pesimist değilim. Ama çok önemli adımların atılması lazım. Şu aşamada Final Four konuşulmaz; fakat Play-off’a girebilmek için adım atılması lazım.
B.G.: Fenerbahçe bu süreçleri sezon içerisinde yaşayacak. 5 buçuk yıl Obradovic'le en üst seviyede, sürekli Final Four'larda çok farklı bütçelerle oynayan bir kulübün, bu kadar radikal bir kararda hasar görmesi normal. Koç farklı, bütçe farklı, seviye farklı. Kolay değil Obradovic sonrasını yönetmek.
Koç Kokoskov'un bir sistemi var, merak edilen Fenerbahçe'nin buna ne kadar çabuk uyum sağlayabileceği veya sağlayabilecek mi? Fenerbahçe Beko'dan bu sezon çok farklı performanslar izleyebiliriz. Koçun işi çok zor.
EFES TEMPOYU YAKALAYACAKTIR
- Yükselişe geçen Ergin Ataman'ın Efes'i için neler söylersiniz?
B.G.: Geçen sene iki ligi de domine ederken, ikisinde de liderken virüs yüzünden liglerin ertelenmesi konsantrasyonu etkilemiş; ki normal... Kötü başladılar. Başarılı kadroyu korudular, Ergin Ataman onları motive edip, geçen yılki Efes'in temposunu yakalayacaklarını düşünüyorum. Ama sadece düşünüyorum. Bu pandemi süreci herkesi darmadağın etti, her takımın, her kurumun, her şirketin dengesini bozdu.
Efes'in EuroLeague'in favorilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu süreci en iyi yöneten, sporcularının kafasını virüsten en çabuk kurtaran takım başarılı olacak. Efes de şu anda bunun için, oyuncuların konsantrasyonunu arttırmak için uğraşıyor zaten.
M.M.: Bayern Münih’in Efes’i yenmesi beni çok şaşırttı. Özellikle de maçın sonunun kötü oynaması... Belli bir seviyeyi yakalarlar mı bilemiyorum. Farklı gelişmeler de var. Sadece Efes için geçerli değil, birçok takım için böyle. Oyuncuların tamamen basketbola odaklanması ne kadar zor; bunu bizim bilmemiz mümkün değil; ama bu şartlarda odaklananlar tamamen bunu başarıyor. Başında da bence Bayern geliyor.
Başta Zalgiris herkesi yeniyor gibi bir görüntü veriyordu; ama son maçlarda şapkaları düştü. Obradovic’in bu sezon dinlenme kararının ne kadar doğru olduğunu gösteren bir sezon olduğunu gösteriyor. Larkin’in form tutması zaman alacaktır. Bu sezon birçok oyuncu için bir form tutmak kolay olmayacak. çünkü antrenmanlara ara verdiğin zaman, zaten fikstür yoğunluğundan doğru dürüst antrenman yapma durumun olmuyor. Covid-19’dan dolayı 1 hafta, 15 gün antrenman kaçıran oyuncularla istikrar yakalamak pek kolay gözükmüyor.
Kadrosu geniş olan takımların çok büyük bir avantajı var. Gördüğüm kadarıyla da bunların başında Efes ve Barcelona geliyor. Larkin uyum sağladığı takdirde ki sağlayacaktır; Efes’in favorilerden olmasını bekliyoruz. Sezon başında en büyük favorim Efes idi; ama Dunston’ın bu sezon da sakatlanması kritik. Dunston Efes için çok önemli. Çünkü Bayern maçında pota altında onun yokluğunu hissettiler. Pleiss çok büyük bir özveri ile oynuyor belki; ama Pleiss’ın ve Sertaç’ın fiziksel olarak sahaya yansıttıklarıyla Dunston’ın yansıttıkları çok farklı. Özetle Efes’ten hala ümitliyim.
LEBRON İSTERSE 40'INDA BİLE BAŞARIR!
- NBA'de yeni sezonun başlama tarihi belli oldu. Sizce kimler favori? Geri dönüş yapacak bir takım var mı?
B.G.: Murat gibi hayatı NBA olan bir arkadaşımız var, üstelik bu sorduğun sualleri ona da soruyorsun. Bu soruyu o cevaplasın, NBA ile yatıp, NBA ile kalkıyor, o anlatsın...
M.M.: Tamam o zaman ben anlatayım Bilgin... NBA’de Draft yeni yapıldı, takaslar yeni oluyor. Favorileri konuşmak için erken. Westbrook Houston’dan ayrılmak istiyor. Harden Brooklyn’e gitmek istiyor. Milwaukee Jrue Holiday ve Bogdanovic’i alarak Giannis’e, “Gitme, kal! Biz sana şampiyonluk için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız” mesajını vermeye çalışırken, Bogdanovic opsiyonunu kullanmayacağını ve serbest oyuncu piyasasını test edeceğini açıkladı. James Harden Brooklyn’e giderse, bir sürü şey değişir.
Dediğim gibi konuşmak için erken; ama geçen sezona baktığımız zaman Batı'da Lakers, Clippers, Nuggets ve Mavericks’i söyleyebilirim. Houston’ı eklemiyorum; orada yaşanacak durumlara göre çok şey değişir. Doğu’da da Milwaukee, Miami, Boston… Philadelphia ne olacak? Al Horford’ın kontratından kurtuldular ve orada Daryl Morey yine aktif olacaktır. Takaslar bittiğinde nasıl bir takım olduklarını görmek lazım. Ama Nets’in de katılımıyla, Doğu’dan finallere çıkmanın da adayları iyice arttı. Bakalım, geçen sene yıldızları sakatken sergilediği enerjiyi ve arzuyu Durant ve Irving ile de sergileyecek mi?
Takas ve transfer sonrasında konuşmak doğru olur. Belli ki takas ve transfer döneminde çok aktif takımlar olacaktır; bunun başında da Philadelphia geliyor. Bekleyip görmek lazım.
- Peki ya LeBron, 36'sında da şampiyonluk yaşayabilir mi?
B.G.: LeBron'dan bahsediyoruz, tamamen ona kalmış bir şey... Eğer isterse 40'ında bile başarır.
- Türkiye'de ve Avrupa'da ortaya çıkan Covid-19 vakaları nedeniyle birçok maç erteleniyor. Ülke ve dünya genelinde de vakalar artıyor. Sizce bu sezonun devamı nasıl olacak?
M.M.: Bu sezonun devamı pek parlak gözükmüyor açıkçası. NFL’den örnek verirsek, Grup birinciliği için Kansas City Chiefs - Las Vegas Raiders maçı var; maça 3 gün kala, Raiders savunmasından 9 kişi, Covid-19 şüphesiyle karantinaya alındı. Şimdi bu maç oynanacak. Yani birçok lig bence adilliğini yitiriyor. Bu vakalar da artacak; her yerde bunlar konuşuluyor. Ne olacak bilmiyorum; ama bir şekilde, ya bir yerde toplayıp 1 hafta-10 gün içinde bir sürü maç oynatacaklar. Çünkü seyahat sayısı arttıkça, vakalar artıyor. Uçaklar, havalimanları, otobüsler, vakaların artmasında, virüsün yayılmasında birinci etken.
B.G.: Bilim Kurulu'nun yanıtını bilmediği bir soruyu bana soruyorsunuz. Her ihtimal var, sezon devam bile etmeyebilir!
- Virüsün arttığı ortamda hangi ligler ve turnuvalar daha doğru bir politika izliyor?
M.M.: Adil olmadıktan sonra oynamanın anlamı yok. Geçen sezon Baskonia İspanya şampiyonu oldu; ama hiçbiri de kendilerinin tam olarak şampiyon olduklarını söyleyemiyor. Bir maç üzerinden final serisi olur mu? O açıdan adil olacak bir çözüm bulunması lazım; ama bunu bulmak kolay değil. Zaten bunun en doğru politikasını NBA sergiledi; fakat oyuncular da 'bubble' istemiyor. Fikstürleri henüz açıklanmadı. Mümkün olduğu kadar seyahati az sayıya indirecek ve mesafeleri de azaltacak bir fikstür bekleniyor; ama NBA’in de uygulaması kolay ve ucuz değil.
Bubble ile bu işi garanti yapmak tek çözümü; ama diğer liglerde NBA’deki gibi para var mı? Bubble masrafının altından EuroLeague kalkamaz bence. O açıdan belki Çin Ligi… Orada da ne oldu, ne bitti; kimsenin haberi yok. Bubble olmadan her zaman bir risk olacaktır. Özellikle seyahatler oldukça fazla…
B.G.: Geçen sene EuroLeague, NBA'in gösterdiği kararlılığı, tavrı göstermedi. Dünyanın basketbolda iki flaş liginden biri olan EuroLeague, markasını da aşağı çekti. Bizim ligi boşver zaten, kararları kendi alamıyorlar. Geçen sezon iptal kararını kim verdiyse, bana göre yanlıştı.
İNANILMAZ BİR VİZYONER VE BASKETBOL EMEKÇİSİYDİ
- Geride bıraktığımız ay kaybettiğimiz Türk basketbolunun efsane ismi Yalçın Granit'i anlatacak olursanız, hangi yönlerini öne çıkarırsınız?
B.G.: Yalçın Abi'yi anlatmak zor. Allah rahmet eylesin. 'Basketbolun Yalçın Abisi'ydi... Hayatı basketboldu. Çok anım, çok hatıram var, beraber yaptığımız onlarca program var. Hem çok severdim, hem çok sayardım. Birbirimize hiç benzemeyen iki insandık; ama şahane programlar yaptık. Çünkü ortak noktamız basketboldu. Huzur içinde uyusun. Net olarak yeri dolmaz. Çok üzüldüm, çok...
M.M.: Yalçın Ağabey çok özel bir insandı. Ben kendimi çok şanslı hissediyorum. Onunla Reebok’ta 1990’lı yıllarda çalışmaya başladım. 2001 Avrupa Şampiyonası’nda, sonra federasyonda… Basketbol aşığı... Sadece Darüşşafaka ve Galatasaray camiaları için değil, Türk basketbolu, Türk sporu için çok çok büyük bir kayıp... İlerlemiş yaşına rağmen her şeyi, yenilikleri, takımları, oyuncuları onun gibi takip eden birisi yoktu. Onun da bir kenara itilmiş, kenara bırakılmış olması da, bizim sporda neden bir şeyleri aşamadığımızı gösteriyor.
Yalçın Ağabey inanılmaz bir vizyoner ve emekçiydi. Onun kadar basketbolun inceliklerini arayan birisini henüz görmedim. Zaten oyunculuğu 27 yaşında bırakmasının sebebi; antrenörlük, basketbol öğretme sevgisiydi. Benim Baskent 34 projesini en çok alkışlayanlardan biriydi. Devamlı, “Kaç oyuncu yetişiyor? Kimler var? Bir şeyler yapabiliyor musun? İmkanların var mı?” diye sorup, öğretme bölümünü, yetiştirme bölümünü ayrı yere koyardı. Furkan NBA’de oynadığında ve bazı oyuncular da 1. Lig’de yer aldığında acayip keyiflenmişti.
Yalçın Abi'yi ayrı bir yere koyup, federasyonların, antrenör birliklerinin, lig kurumlarının her konuda ona danışması gerekiyordu. Çünkü onda o kadar büyük bir birikim, öyle bir basketbol aşkı vardı ki, o mutlaka ve mutlaka çok yeni fikirler çıkarırdı diye düşünüyorum. Nur içinde yatsın. Hem ona hem de Aydan Ağabey’e (pek iyi geçinemezdiler) yakın olma ve onlarla birlikte çalışma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. İkisi de nur içinde yatsın.
BAYERN TRAVMASI DEVAM EDİYOR
- Fenerbahçe Beko'da değişim sancıları başladı diyebilir miyiz? Süreci siz nasıl yorumluyorsunuz?
M.M.: Fenerbahçe’deki değişim sancıları tabii ki olacak. Belki de şanssızlığı, lige müthiş başlaması. CSKA’daki hakem skandalları olmasa, Fenerbahçe 3’te 3 başlamış olacaktı; Kızılyıldız, CSKA ve Efes gibi takımları yenerek!
Kokoskov’un Baskonia maçında takım çok iyi oynarken 5 oyuncu birden değiştirmesi ve belki de antrenmanda bile oynatmadığı bir 5 ile sahada uzun süre kalması, oyunun kontrolünün tamamen Baskonia’ya geçmesi, affedilecek bir durum değil. Kenan Sipahi, Melih Mahmutoğlu, Pierre, Eddie ve Ahmet Düverioğlu. Aklımın ucuna hiç böyle bir 5 gelmezdi. Ancak 30 sayı öndesindir, maçın bitimine 2 dakika kalmıştır belki o zaman.
Burası NBA değil. 4-5 oyuncuyu birden değiştirdiğin zaman, hele ki bu kadar tecrübesiz ve birbirini tam anlamıyla tanımayan oyunculardan kurulu bir takımda; mutlaka bir enerji kaybı ve performans düşüşü olacaktır. Bayern Münih maçından beri, işler kötüye gitmeye başladığı anda ipler kopuyor. Bayern maçının belli ki zihinlerde bıraktığı travma halen daha devam ediyor. Bir ara üçüncü çeyrekte farkı 1 sayıya indirmişlerdi; ama son çeyrekte tamamen sahadan silindi Fenerbahçe Beko.
Bu bir değişim sancısı mı yoksa EuroLeague’i ve oyuncuları tanıma süresi mi, bilemiyorum. Efes’te izlediğimiz maçta Peters’ın yaptığı tek şey boş şut atmak. Bu kadar da boş bırakılmaz ki… Gereksiz yardımlar, savunma hataları… Buna değişim süreci mi diyeceğiz, yoksa başka bir isim mi koyacağız, bunu bilemiyorum ama bir kısım hataların değişim sancısı ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Eğer değişim sancısı, Kokoskov’un EuroLeague’i ve oyuncuları tanıma süreci ise; koç nasıl bir ligde antrenörlük yaptığını tam olarak kavrayabilmiş değil. Yani, EuroLeague’de Baskonia gibi zor bir deplasmanda işler bu kadar iyiye giderken 5 oyuncu değiştirilmez.
Bu sezon ilk defa EuroLeague’de bir maça çıkan Kenan Sipahi’yi de birden oyuna alıyorsun. Faydalarını da gördük; Kenan’ın şutu yok ama sertlik getiriyor. Tamam, Vesely’yi oyunda tutar, Brown’ı dinlendirirsin ya da tam tersi. Öyle 3-4 oyuncuyu sahaya aldığında Kenan’ı oyunda tutarsan, savunmaya ekstra sertlik gelirdi. Ama birden bire herkesi değiştirirsen, bu iş EuroLeague’de olmuyor.
Biz nasıl oynayacağını bilmiyorken, Fenerbahçe Beko, savunmadaki gayretiyle, yüksek enerjisiyle çok önemli galibiyetler aldı. Yendikleri takımları da hafife almamak lazım. Herkes 'bu takımdan bir şey olmaz' diyor; ama ben o kadar pesimist değilim. Ama çok önemli adımların atılması lazım. Şu aşamada Final Four konuşulmaz; fakat Play-off’a girebilmek için adım atılması lazım.
B.G.: Fenerbahçe bu süreçleri sezon içerisinde yaşayacak. 5 buçuk yıl Obradovic'le en üst seviyede, sürekli Final Four'larda çok farklı bütçelerle oynayan bir kulübün, bu kadar radikal bir kararda hasar görmesi normal. Koç farklı, bütçe farklı, seviye farklı. Kolay değil Obradovic sonrasını yönetmek.
Koç Kokoskov'un bir sistemi var, merak edilen Fenerbahçe'nin buna ne kadar çabuk uyum sağlayabileceği veya sağlayabilecek mi? Fenerbahçe Beko'dan bu sezon çok farklı performanslar izleyebiliriz. Koçun işi çok zor.
EFES TEMPOYU YAKALAYACAKTIR
- Yükselişe geçen Ergin Ataman'ın Efes'i için neler söylersiniz?
B.G.: Geçen sene iki ligi de domine ederken, ikisinde de liderken virüs yüzünden liglerin ertelenmesi konsantrasyonu etkilemiş; ki normal... Kötü başladılar. Başarılı kadroyu korudular, Ergin Ataman onları motive edip, geçen yılki Efes'in temposunu yakalayacaklarını düşünüyorum. Ama sadece düşünüyorum. Bu pandemi süreci herkesi darmadağın etti, her takımın, her kurumun, her şirketin dengesini bozdu.
Efes'in EuroLeague'in favorilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu süreci en iyi yöneten, sporcularının kafasını virüsten en çabuk kurtaran takım başarılı olacak. Efes de şu anda bunun için, oyuncuların konsantrasyonunu arttırmak için uğraşıyor zaten.
M.M.: Bayern Münih’in Efes’i yenmesi beni çok şaşırttı. Özellikle de maçın sonunun kötü oynaması... Belli bir seviyeyi yakalarlar mı bilemiyorum. Farklı gelişmeler de var. Sadece Efes için geçerli değil, birçok takım için böyle. Oyuncuların tamamen basketbola odaklanması ne kadar zor; bunu bizim bilmemiz mümkün değil; ama bu şartlarda odaklananlar tamamen bunu başarıyor. Başında da bence Bayern geliyor.
Başta Zalgiris herkesi yeniyor gibi bir görüntü veriyordu; ama son maçlarda şapkaları düştü. Obradovic’in bu sezon dinlenme kararının ne kadar doğru olduğunu gösteren bir sezon olduğunu gösteriyor. Larkin’in form tutması zaman alacaktır. Bu sezon birçok oyuncu için bir form tutmak kolay olmayacak. çünkü antrenmanlara ara verdiğin zaman, zaten fikstür yoğunluğundan doğru dürüst antrenman yapma durumun olmuyor. Covid-19’dan dolayı 1 hafta, 15 gün antrenman kaçıran oyuncularla istikrar yakalamak pek kolay gözükmüyor.
Kadrosu geniş olan takımların çok büyük bir avantajı var. Gördüğüm kadarıyla da bunların başında Efes ve Barcelona geliyor. Larkin uyum sağladığı takdirde ki sağlayacaktır; Efes’in favorilerden olmasını bekliyoruz. Sezon başında en büyük favorim Efes idi; ama Dunston’ın bu sezon da sakatlanması kritik. Dunston Efes için çok önemli. Çünkü Bayern maçında pota altında onun yokluğunu hissettiler. Pleiss çok büyük bir özveri ile oynuyor belki; ama Pleiss’ın ve Sertaç’ın fiziksel olarak sahaya yansıttıklarıyla Dunston’ın yansıttıkları çok farklı. Özetle Efes’ten hala ümitliyim.
LEBRON İSTERSE 40'INDA BİLE BAŞARIR!
- NBA'de yeni sezonun başlama tarihi belli oldu. Sizce kimler favori? Geri dönüş yapacak bir takım var mı?
B.G.: Murat gibi hayatı NBA olan bir arkadaşımız var, üstelik bu sorduğun sualleri ona da soruyorsun. Bu soruyu o cevaplasın, NBA ile yatıp, NBA ile kalkıyor, o anlatsın...
M.M.: Tamam o zaman ben anlatayım Bilgin... NBA’de Draft yeni yapıldı, takaslar yeni oluyor. Favorileri konuşmak için erken. Westbrook Houston’dan ayrılmak istiyor. Harden Brooklyn’e gitmek istiyor. Milwaukee Jrue Holiday ve Bogdanovic’i alarak Giannis’e, “Gitme, kal! Biz sana şampiyonluk için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız” mesajını vermeye çalışırken, Bogdanovic opsiyonunu kullanmayacağını ve serbest oyuncu piyasasını test edeceğini açıkladı. James Harden Brooklyn’e giderse, bir sürü şey değişir.
Dediğim gibi konuşmak için erken; ama geçen sezona baktığımız zaman Batı'da Lakers, Clippers, Nuggets ve Mavericks’i söyleyebilirim. Houston’ı eklemiyorum; orada yaşanacak durumlara göre çok şey değişir. Doğu’da da Milwaukee, Miami, Boston… Philadelphia ne olacak? Al Horford’ın kontratından kurtuldular ve orada Daryl Morey yine aktif olacaktır. Takaslar bittiğinde nasıl bir takım olduklarını görmek lazım. Ama Nets’in de katılımıyla, Doğu’dan finallere çıkmanın da adayları iyice arttı. Bakalım, geçen sene yıldızları sakatken sergilediği enerjiyi ve arzuyu Durant ve Irving ile de sergileyecek mi?
Takas ve transfer sonrasında konuşmak doğru olur. Belli ki takas ve transfer döneminde çok aktif takımlar olacaktır; bunun başında da Philadelphia geliyor. Bekleyip görmek lazım.
- Peki ya LeBron, 36'sında da şampiyonluk yaşayabilir mi?
B.G.: LeBron'dan bahsediyoruz, tamamen ona kalmış bir şey... Eğer isterse 40'ında bile başarır.
YORUMLAR