Hırs| Emre Vatansever
Çukurova Basketbol Başantrenörü Emre Vatansever, “Çukurova Basketbol olarak hedefimizde katıldığımız her yarışmayı kazanmak var. Bunun için her gün her saniye neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Şampiyonlukları sadece bir gün kazanmıyorsunuz. Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an şampiyonluk kazanmalısınız. Bulunduğumuz anın içindeki kazanma isteğimiz sezon sonunda nerede olacağımızı belirleyecek!” diyor.
16 Eylül 2022 - 16:45
RÖPORTAJ: ECE ERGEZ
WNBA de hâli hazırda Chicago Sky'da yardımcı antrenörlük görevime devam etmekteyim. Şu an size bu röportajı verirken WNBA play-offları'nda mücadele ediyorum. Yani şu anki durumum itibari ile hiçbir şekilde WNBA ve Avrupa arasında bir tercih yapmış değilim. WNBA ve Avrupa ligleri birbirlerini takip eden bir takvim içindeler. Chicago Sky ile olan sözleşmem yardımcı antrenör olarak önümüzdeki sezon için de devam ediyor. Türkiye’de ise başantrenör olarak önemli bir yapılanma için teklif bir aldım ve bunu off sezonum olan kış dönemi boyuncu üstlenme düşüncesi ile kabul ettim. İnşallah bu görevimi olması gerektiği gibi bitirip WNBA’deki görevime devam edeceğim.
Çukurova’nın doğru zaman ve doğru yer olmadığını düşünseydim bu kararı almazdım. İyi bir oyuncu kadromuz var. Yerli ve yabancı oyuncularıyla birlikte güvendiğim ve tecrübeli olduklarını düşündüğüm yetenekli bir kadro. Ayrıca organizasyon ve yapılanma olarak Çukurova Basketbol Kulübü, kadın basketbolunda Türkiye’nin en üst noktasında. Kendi salonuna sahip, gelişmiş teknolojiler kullanan, basketbol görgüsü ve bilgisi olan, çağdaş, tecrübeli; ama bir o kadar da öğrenmeye açık bir kulüp. Önemli bir sorumluluk alıyorum. Başarıya aç bir şekilde ve heyecan içinde Mersin’e varacağım gün için sabırsızlanıyorum.
2014-15 sezonunda Galatasaray’daki görevimden ayrıldıktan sonra Amerika’ya, Kolej Dörtlü Finalleri'ni izlemeye gittim. Amacım oradaki maçları seyredip, işleyişi gözlemlerken koçlarla da tanışarak Amerika ile bağlantılarımı başlatmaktı. Yaşamım boyunca Amerika basketbolunu takip ettim ve eşim de bir Amerikalı. Dolayısıyla her zaman Amerika’ya gelebilmenin ve çalışmanın yollarını aradım.
Dörtlü finaller sırasında WNBA takımlarından Seattle Storm’un baş antrenörü Jenny Boucek ile tanıştım. Ona birkaç kez kendimi tanıtma, Türkiye de yaptıklarımı anlatma ve çalıştığım oyunculardan bahsetme fırsatım oldu. O da bundan etkilendiğini, yeni takımında benim bilgi ve tecrübelerimden faydalanabileceğini söyledi. Takımında bana bir yer açabileceğini belirterek kendisiyle çalışmamı teklif etti. Ben de bunun Amerika'daki kariyer başlangıcım için çok iyi bir fırsat olduğunu düşündüm ve kabul ettim ve WNBA maceram böyle başladı.
WNBA’e giden ilk Türk antrenör olmak ve bir de şampiyon olabilmek benim ve ailem için mutluluk ve büyük gurur. Özellikle şampiyonluk tarifi mümkün olmayan bir mutluluk. Beni daha çok mutlu eden ise bir Türk evladı olarak bunları yapabilmek. Benim için en büyük gurur Atatürk’ün ve Türk milletinin kurduğu bu Cumhuriyet’in çocuğu olarak buralara gelmek, buradaki insanların saygısını kazanmak ve ölçülebilir başarılar elde etmek. Eğer bende benden sonraki genç arkadaşlara, jenerasyonlara bunun başarılabildiğinin örneği olabiliyorsam ve hedeflerinin bu noktalar olabileceğini gösterebiliyorsam bu benim için en büyük başarıdır.
Her yerin kendine has dinamikleri var. Kültürel farklıklar yaşam tarzı ekonomik sosyal durum ve bunun gibi bir sürü etken. Zamanla da bunlara alışıyorsunuz ve uyum sağlıyorsunuz. Zaten o uyumu sağlamazsanız uzun süre var olmanız mümkün değil. Şunu söyleyebilirim ki benim için en büyük zorluk kariyerimi sıfırdan tekrar inşa etmek oldu. Türkiye’de bir yerden başladım ve 15 sene içerisinde bir kariyer elde ettim. Bu kariyer ne kadar istediğiniz yer ve mevki olmasa da sonuçta yıllarla yaratılmıştı. Amerika’ya geldiğimde sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Koçların ve basketbol camiasının güvenlerini tekrar kazanıp Amerika’daki Emre’nin kariyerini inşa etmek zorunda kaldım. Bu da çok kolay olmadı. Çok şükür 8 yıl gibi kısa bir zamanda WNBA takımlarında birinci yardımcı antrenör olabilecek duruma geldim ve birkaç WNBA takımı başantrenörlüğü için ismim geçmekte...
Kariyerim boyuncu çok değerli koçlarla çalışma fırsatı buldum. Onlardan çok şey öğrendim. Kendi tarzımı ve stilimi şekillendirmemde her birinin bana kattıkları oldu. Bunun için kendilerine minnettarım. Zafer Kalaycıoğlu da bu değerli koçlar arasında en önemlilerinden biri. Yakın Doğu Üniversitesi ile beraber geçirdiğimiz iki başarılı sezon boyunca bana güvenmiş ve çok önemli sorumluluklar vermişti. Birçok maçı baş antrenör olarak yönetmeme izin verdi. O dönemde çok tecrübelendiğimi düşünüyorum. Egosu olmayan paylaşmayı bilen ve en önemlisi büyütmeyi seven bir abim. O aileden biri benim için. Bu sezonda bilgisi ve tecrübesi ile bize çok şeyler katacağına eminim.
Çukurova Basketbol olarak hedefimizde katıldığımız her yarışmayı kazanmak var. Bunun için her gün her saniye neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Şampiyonlukları sadece bir gün kazanmıyorsunuz. Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an şampiyonluk kazanmalısınız. Bulunduğumuz anın içindeki kazanma isteğimiz sezon sonunda nerede olacağımızı belirleyecek!
Hem Avrupa’da hem de Amerika’da uzun yıllardır görev alıyorum. Kendime has bir basketbol tarzım oluştuğunu düşünüyorum. Bunu da elimden geldiğince yansıtmaya çalışacağım. Buradaki en önemli nokta oyuncu grubu. Neyi ne kadar ve nasıl yapabildiğimiz bu sene oynayacağımız basketbol tarzını yapılandırmamızdaki kilit nokta. Umarım bu kazanmayı başarabilen bir basketbol olur.
WNBA de hâli hazırda Chicago Sky'da yardımcı antrenörlük görevime devam etmekteyim. Şu an size bu röportajı verirken WNBA play-offları'nda mücadele ediyorum. Yani şu anki durumum itibari ile hiçbir şekilde WNBA ve Avrupa arasında bir tercih yapmış değilim. WNBA ve Avrupa ligleri birbirlerini takip eden bir takvim içindeler. Chicago Sky ile olan sözleşmem yardımcı antrenör olarak önümüzdeki sezon için de devam ediyor. Türkiye’de ise başantrenör olarak önemli bir yapılanma için teklif bir aldım ve bunu off sezonum olan kış dönemi boyuncu üstlenme düşüncesi ile kabul ettim. İnşallah bu görevimi olması gerektiği gibi bitirip WNBA’deki görevime devam edeceğim.
Çukurova’nın doğru zaman ve doğru yer olmadığını düşünseydim bu kararı almazdım. İyi bir oyuncu kadromuz var. Yerli ve yabancı oyuncularıyla birlikte güvendiğim ve tecrübeli olduklarını düşündüğüm yetenekli bir kadro. Ayrıca organizasyon ve yapılanma olarak Çukurova Basketbol Kulübü, kadın basketbolunda Türkiye’nin en üst noktasında. Kendi salonuna sahip, gelişmiş teknolojiler kullanan, basketbol görgüsü ve bilgisi olan, çağdaş, tecrübeli; ama bir o kadar da öğrenmeye açık bir kulüp. Önemli bir sorumluluk alıyorum. Başarıya aç bir şekilde ve heyecan içinde Mersin’e varacağım gün için sabırsızlanıyorum.
2014-15 sezonunda Galatasaray’daki görevimden ayrıldıktan sonra Amerika’ya, Kolej Dörtlü Finalleri'ni izlemeye gittim. Amacım oradaki maçları seyredip, işleyişi gözlemlerken koçlarla da tanışarak Amerika ile bağlantılarımı başlatmaktı. Yaşamım boyunca Amerika basketbolunu takip ettim ve eşim de bir Amerikalı. Dolayısıyla her zaman Amerika’ya gelebilmenin ve çalışmanın yollarını aradım.
Dörtlü finaller sırasında WNBA takımlarından Seattle Storm’un baş antrenörü Jenny Boucek ile tanıştım. Ona birkaç kez kendimi tanıtma, Türkiye de yaptıklarımı anlatma ve çalıştığım oyunculardan bahsetme fırsatım oldu. O da bundan etkilendiğini, yeni takımında benim bilgi ve tecrübelerimden faydalanabileceğini söyledi. Takımında bana bir yer açabileceğini belirterek kendisiyle çalışmamı teklif etti. Ben de bunun Amerika'daki kariyer başlangıcım için çok iyi bir fırsat olduğunu düşündüm ve kabul ettim ve WNBA maceram böyle başladı.
WNBA’e giden ilk Türk antrenör olmak ve bir de şampiyon olabilmek benim ve ailem için mutluluk ve büyük gurur. Özellikle şampiyonluk tarifi mümkün olmayan bir mutluluk. Beni daha çok mutlu eden ise bir Türk evladı olarak bunları yapabilmek. Benim için en büyük gurur Atatürk’ün ve Türk milletinin kurduğu bu Cumhuriyet’in çocuğu olarak buralara gelmek, buradaki insanların saygısını kazanmak ve ölçülebilir başarılar elde etmek. Eğer bende benden sonraki genç arkadaşlara, jenerasyonlara bunun başarılabildiğinin örneği olabiliyorsam ve hedeflerinin bu noktalar olabileceğini gösterebiliyorsam bu benim için en büyük başarıdır.
Her yerin kendine has dinamikleri var. Kültürel farklıklar yaşam tarzı ekonomik sosyal durum ve bunun gibi bir sürü etken. Zamanla da bunlara alışıyorsunuz ve uyum sağlıyorsunuz. Zaten o uyumu sağlamazsanız uzun süre var olmanız mümkün değil. Şunu söyleyebilirim ki benim için en büyük zorluk kariyerimi sıfırdan tekrar inşa etmek oldu. Türkiye’de bir yerden başladım ve 15 sene içerisinde bir kariyer elde ettim. Bu kariyer ne kadar istediğiniz yer ve mevki olmasa da sonuçta yıllarla yaratılmıştı. Amerika’ya geldiğimde sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Koçların ve basketbol camiasının güvenlerini tekrar kazanıp Amerika’daki Emre’nin kariyerini inşa etmek zorunda kaldım. Bu da çok kolay olmadı. Çok şükür 8 yıl gibi kısa bir zamanda WNBA takımlarında birinci yardımcı antrenör olabilecek duruma geldim ve birkaç WNBA takımı başantrenörlüğü için ismim geçmekte...
Kariyerim boyuncu çok değerli koçlarla çalışma fırsatı buldum. Onlardan çok şey öğrendim. Kendi tarzımı ve stilimi şekillendirmemde her birinin bana kattıkları oldu. Bunun için kendilerine minnettarım. Zafer Kalaycıoğlu da bu değerli koçlar arasında en önemlilerinden biri. Yakın Doğu Üniversitesi ile beraber geçirdiğimiz iki başarılı sezon boyunca bana güvenmiş ve çok önemli sorumluluklar vermişti. Birçok maçı baş antrenör olarak yönetmeme izin verdi. O dönemde çok tecrübelendiğimi düşünüyorum. Egosu olmayan paylaşmayı bilen ve en önemlisi büyütmeyi seven bir abim. O aileden biri benim için. Bu sezonda bilgisi ve tecrübesi ile bize çok şeyler katacağına eminim.
Çukurova Basketbol olarak hedefimizde katıldığımız her yarışmayı kazanmak var. Bunun için her gün her saniye neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Şampiyonlukları sadece bir gün kazanmıyorsunuz. Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an şampiyonluk kazanmalısınız. Bulunduğumuz anın içindeki kazanma isteğimiz sezon sonunda nerede olacağımızı belirleyecek!
Hem Avrupa’da hem de Amerika’da uzun yıllardır görev alıyorum. Kendime has bir basketbol tarzım oluştuğunu düşünüyorum. Bunu da elimden geldiğince yansıtmaya çalışacağım. Buradaki en önemli nokta oyuncu grubu. Neyi ne kadar ve nasıl yapabildiğimiz bu sene oynayacağımız basketbol tarzını yapılandırmamızdaki kilit nokta. Umarım bu kazanmayı başarabilen bir basketbol olur.
YORUMLAR