Efsaneler Anlatıyor: Fehmi Sadıkoğlu
Siyah beyazlıların basketbola ilk adım attığında da o vardı, ilk şampiyonluğunu kutladığında da... O formayı 1967'den 76'ya kadar sırtından çıkarmadı... Oyuncu, koç olarak görev yaptığı Beşiktaş'ın kadın basketbol takımını da kuran Fehmi Sadıkoğlu, antrenörlük kariyerinde şampiyonluğunu ise 1985-86 sezonunda Galatasaray ile yaşadı...
02 Kasım 2020 - 11:56
Bu röportajın benim hayatımda birçok konu ile ilgili ders aldığım bir söyleşi olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu röportaj için Beşiktaş basketbolunun sembol isimlerinden biri olan, kariyerinde hem oyunculuk döneminde, hem antrenör döneminde lig şampiyonluğu yaşayan, kadın basketboluna da gereken önemi vermiş bir efsane; Fehmi Sadıkoğlu ile buluştuk.
Antrenmanı sonrasında buluşacağımız yeri ayarladık. Ben kahvemi içip beklemedeydim. O sırada da dersimi çalışıyordum. Saati geldiğinde daha iyi bir masaya geçiyordum derken, geçtiğimiz aylarda konuk ettiğimiz Ömer Büyükaycan ile karşılaştım. Selamlaştık ve sohbete başladık. O sırada da Fehmi Sadıkoğlu da geldi. Türk basketbolunun iki efsane ismi arasında kalmanın verdiği mutluluk vardı yüzümde. Size şöyle izah edeyim; ABD’de Jerry West ile röportaj için bir yere gidiyorsunuz ve o bulunduğunuz yerde hem Karl Malone hem de Jerry West var. Onların arasında kalmış genç bir gazeteci olarak neler hissetmezsiniz ki? Ben de buna benzer bir durumu yaşadım.
BASKETBOLA BAŞLAMA SEBEBİM BATUR ABİ'DİR
Fehmi Hoca ile oturduk daha sonra ve konuşmaya bir başladı, ben de can kulağıyla dinledim. Okulda almadığım dersleri alıyordum. İlk olarak basketbola nasıl başladığını anlattı:
“Benim basketbolcu olmamın en büyük sebeplerinden biri, tabii ki spor aşkım; ama asıl sebep Mehmet Baturalp’tir. Her şeyi ondan öğrendim. Onun kendi sisteminde, bugün unutulan uzun pasları Mehmet Baturalp’in kendisi en iyisini yapardı. Engin Muratoğlu (Allah rahmet eylesin) Batur Ağabey'e, "Ya bak bir çocuk var, müthiş oynuyor; bir seyredin" demiş. Engin de Fenerbahçe’nin kaptanı, milli olmuş büyük bir oyuncuydu. O beni Batur Ağabey ile tanıştırdı. Bana "YMCA’e (Genç Hristiyan Erkekler Derneği) geleceksin" dedi. Hatta 1970’lerde şarkısı da vardı aynı isimde… Buradaki YMCA Salonu, Sultanahmet’te simsiyah bir salondu.
FENER'DE OYNUYOR, BİZİMSE KOÇUMUZ
Salona gittim, İstanbul PTT takımı çalışıyor. Pas yapmasını, kurallı oynamasını PTT’de öğrenmeye başladım. Ben 1’e 1 oyunu sıçrama yeteneğiyle çok iyi yapan birisiydim ama takım olarak pek bir haberim yoktu. Batur Ağabey beni süratle eğitti. Hiç maça çıkmazken, Fenerbahçe maçında beni kadroya aldı. Kendisi de Fenerbahçe’de oynuyor. Sezonun sonu. Batur Ağabey, Fener’de ilk 5 başlıyor; ama aynı zamanda PTT’nin antrenörü. Kenara geldi, ‘Fehmi’yi sokun’ dedi. Beni soktular. Topu elime aldım. ‘Geç at’ dedi. Ben de ilk basketimi Batur Ağabey’e karşı attım.
Daha sonra Türkiye Şampiyonası’na gittik. O zaman Muhafızgücü çok kuvvetli bir takımdı. Diğer rakipler kolaydı. İlk maçta ilk 5 başladım, 32 sayı. İkinci maçta da ilk 5 başladım, yine 32 sayı. Son maç Muhafızgücü ile… O maçta oynamadım. Kaybettik. Tabii ki benden dolayı değildi. Batur Ağabey’e bu maçta neden oynatmadığını sordum. Bana ileride çok büyük bir oyuncu olacaksın" dedi.
Günümüz şartlarında, profesyonel bir ortamda asla olmayacak bir şeyin yaşandığını duymak beni de şaşırtmıştı açıkçası. Ancak o dönemin ruhu, birlikteliği, rakip olsalar da bunun sadece sahada kalması ve daha bir sürü güzel yanları… Fehmi Sadıkoğlu’ndan bunları duyduğum zaman, hem bir okulda ders dinler gibiydim, hem de günümüzle bir mukayese yaptığım zaman dersimi alıyordum. O dönem oyuncuların adım adım gelişmelerini sağladıklarını, temeli sağlam atıldığını; bu konuda Baturalp, Yalçın Granit, Cavit Altunay gibi isimlerin önemlerini daha iyi kavradım.
BEŞİKTAŞ TAKIM KURUYOR 'SEN GEL' DEDİLER..
Biz tekrardan Fehmi Hoca’nın kariyerine geri dönelim. Bakın, Beşiktaş’a nasıl geçmiş? “Büyükada’da tatil yapıyordum ama aynı zamanda da basketbolumu geliştirmek için çalışmalarıma devam ediyordum. Bir gün telefon geldi, ‘Beşiktaş takım kuruyor. Sen geç’ denildi.
Emin Bengisu var; Allah uzun ömürler versin. Beni de ailecek tanıyor. Fehmi’yi aldık, Ünal Büyükaycan’ı aldık…’ diyor. Ona 'Benimle kimse konuşmadı' yanıtını verdi. Bana, ‘Sen şimdi vapura atla, saat 17.00’de burada ol’ dedi. 14.30'da vapur var, oraya gitme vaktimle sicil lisansımın olması imkansız gibi. Saat 19.00’a kadar beklettiler mi? Ben sicil lisansa geldim, imzamı attım. Ve orada Beşiktaş basketbolunun esas üç kurucusu - bu anlattıklarım bence tarihtir - Sedat Kesen, Emin Bengisu ve Coşkun Ergün. Ayrıca, müthiş bir Beşiktaş taraftarı, tribünleri dolduruyor ve ilk defa futboldan sonra bir branş seviliyor. Biz namağlup İstanbul birincisi olduk, ardından Türkiye Ligi kuruldu. Direkt o lige geçtik. Dediler ki, "Türkiye 1. Ligi kuruluyor, Beşiktaş da gelecek. 2 yıl ileri atlamış olduk.”
1977 Beşiktaş Kadrosu
İLK ŞAMPİYONLUKTA OYUNCU-ANTRENÖRDÜM
İşte, yavaş yavaş Kara Kartal’ın ilk altın dönemine geliyoruz. 1974-1975 sezonundaki şampiyonluğun aslında uzun süren bir birikimin sonucu olduğunu Fehmi Sadıkoğlu çok güzel bir şekilde anlatıyor:
“Bana savunmayı öğreten, 2. Küme’de şampiyon olan takımın antrenörü Tuğrul Demir idi. Ancak Türkiye Ligi’ndeki ikinci sezonumuzda, takımın başına Cavit Altunay geçti. Modern ve ileri görüşlü bir antrenördü. O dönem hızlı hücumları ve zone pressleri uygulayan ilk antrenördü. Sonradan Ankara DSİ bunu ilk yapan takım diye geçtiler; ama biz zone pressi DSİ’den daha farklı olarak yapıyorduk. Bu şekilde bir sürü büyük takımı yenebiliyorduk. Çok iyi dereceler alamıyorduk.
Genelde ilk 5 içinde kalıyorduk. Çünkü transfer yapamıyorduk, içimizden yetişen genç oyuncularla oynuyorduk. Giderek gelişti Beşiktaş ve benim kaptanlığım döneminde de başkan beni antrenör-oyuncu seçti. Benimle birlikte Tom Davis de oyuncu-antrenör olmak istediğini söyledi. Tabii ki oyuncularla konuştuk. Kabul edildi ve o sezon benim ve Tom Davis’in organizasyonuyla Türkiye şampiyonluğu geldi.”
Bir şampiyonluk nasıl gelir diye soralım sizlere; sahi, nasıl gelir? Sadece sahada oynadığınız topla mı? Bunu iyi oynayıp mutlu sona ulaşabilmeniz için iyi bir kimya yakalamanız lazım ki, bunu sadece antrenmanlarda veya maçlarda sağlayamazsınız. Fehmi Hoca da bunu çok iyi vurguluyor:
“Biz, her gece masalar kurup, briç, king turnuvaları yapardık. Puanlar verirdik. Akşamları beraber yemek yeriz. Bir gün birimizin evinde, bir başka gün başka birisinin evinde. Genelde daha çok benim evimde, Ateş’in (Çubukçu) evinde; büyük ağabeylerin evinde toplanılırdı. Hurşit Baytok, Faruk Çağan bizim içimizde, Beşiktaş kültürünü görerek büyüdü. Şu konuda iddialı konuşabilirim; Beşiktaş bir yemek buluşması yaptığı zaman, 40 kişi gelir. Üç nesli bir araya getirebiliriz. Ne mutlu ki bana, o bağı kuran insanlardan biriyim. Ateş Çubukçu, rahmetli Ünal Büyükaycan; az önce oğlu ile birlikteydik. İren İmre; o da Beşiktaş için birçok şeyini verdi.”
1977 Beşiktaş Kadın Takımı Başantrenörü Fehmi Sadıkoğlu
Konuşmalar devam ederken, Fehmi Sadıkoğlu bir gizli başarısından bahsetti. Aslında bu gizli başarının çok önemli bir şey olduğunu belirtmem lazım basketbol için; kadınların basketboldaki yeri. Fehmi Sadıkoğlu, oyuncu olduğu zamanlarda Beşiktaş’ın kadın basketbol takımını kurduğunu anlattı:
“Yenilmez armada gibi bir takım kurduk. Oradan insanlara nasıl davranacağımı, kişisel gelişiminin nasıl olacağını, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimimizin nasıl olacağınız bizlere öğretti. Soyunma odasının terini, duşunu, kavgasını bildiğim için seve seve antrenörlüğü tercih ettim. Kadın basketbolundaki deneyimler ve takım arkadaşlarımın da desteğiyle, o zaman kulüpte yeteri kadar bütçe de yoktu ve ben basketbolu bıraktıktan sonra A takımın başına geçtim.”
PAUL DAWKINS İNANILMAZ BİR ADAMDI
Ancak Fehmi Sadıkoğlu, 1974-1975 sezonu sonrası Beşiktaş ile mutlu sonu göremedi. Sadıkoğlu’nun antrenörlük döneminde dikkat çeken şampiyonluğu, 1985-1986 sezonunda Galatasaray ile olmuştu. Sarı kırmızılılar ile bu başarıyı elde eden Fehmi Hoca’ya, geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden Paul Dawkins’in nasıl bir oyuncu olduğunu sordum. Fehmi Hoca, Hem Paul Dawkins’i hem de onunla iyi bir ikili olan Michael Scearce’ü anlattı:
“Paul Dawkins Galatasaray’a ilk geldiğinde Beşiktaş’ı çalıştırıyordum. Karşımda inanılmaz bir adam vardı. 1, 2, 3, 4, 5… 1.96 boyunda ama tüm pozisyonları oynuyor. Ne atsa sokuyor, ne istiyorsan vardı. Tabii ki, ben onun yanında Michael Scearce’ten de bahsetmek isterim. Çünkü Scearce de takımı için kendini feda eden az gördüğüm yabancılardan bir tanesiydi. Beli ağrıyordu. Maçlara çıkmadan önce kendini asardı omuru açılsın diye. Ona rağmen yerden yere atlardı. Hücum ribaundu canavarıydı. Oradan oraya atlar, en sonunda basketi atardı.”
Aslında Fehmi Sadıkoğlu’nun anlattığı daha çok şey vardı. Ancak sayfalara sığmadı... Fehmi Ağabey'den hayata ve basketbola dair birçok ders aldım.
TİPLEME
- En beğendiğiniz koçlar?
- Pat Riley, Phil Jackson
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Magic Johnson
- En iyi 5'iniz?
- Magic Johnson, Michael Jordan, Julius Erving, Moses Malone, Wilt Chamberlain
- En zorlu deplasman?
- Karşıyaka (Hiç iddialı olmadığı dönemde bile)
- İki kelime ile Beşiktaş...
- Her şey
FEHMİ SADIKOĞLU
Doğum tarihi: 21 Eylül 1945
Boy: 1.75m
Pozisyon: Gard
KARİYERİ
1967-1979 Beşiktaş
Antrenmanı sonrasında buluşacağımız yeri ayarladık. Ben kahvemi içip beklemedeydim. O sırada da dersimi çalışıyordum. Saati geldiğinde daha iyi bir masaya geçiyordum derken, geçtiğimiz aylarda konuk ettiğimiz Ömer Büyükaycan ile karşılaştım. Selamlaştık ve sohbete başladık. O sırada da Fehmi Sadıkoğlu da geldi. Türk basketbolunun iki efsane ismi arasında kalmanın verdiği mutluluk vardı yüzümde. Size şöyle izah edeyim; ABD’de Jerry West ile röportaj için bir yere gidiyorsunuz ve o bulunduğunuz yerde hem Karl Malone hem de Jerry West var. Onların arasında kalmış genç bir gazeteci olarak neler hissetmezsiniz ki? Ben de buna benzer bir durumu yaşadım.
BASKETBOLA BAŞLAMA SEBEBİM BATUR ABİ'DİR
Fehmi Hoca ile oturduk daha sonra ve konuşmaya bir başladı, ben de can kulağıyla dinledim. Okulda almadığım dersleri alıyordum. İlk olarak basketbola nasıl başladığını anlattı:
“Benim basketbolcu olmamın en büyük sebeplerinden biri, tabii ki spor aşkım; ama asıl sebep Mehmet Baturalp’tir. Her şeyi ondan öğrendim. Onun kendi sisteminde, bugün unutulan uzun pasları Mehmet Baturalp’in kendisi en iyisini yapardı. Engin Muratoğlu (Allah rahmet eylesin) Batur Ağabey'e, "Ya bak bir çocuk var, müthiş oynuyor; bir seyredin" demiş. Engin de Fenerbahçe’nin kaptanı, milli olmuş büyük bir oyuncuydu. O beni Batur Ağabey ile tanıştırdı. Bana "YMCA’e (Genç Hristiyan Erkekler Derneği) geleceksin" dedi. Hatta 1970’lerde şarkısı da vardı aynı isimde… Buradaki YMCA Salonu, Sultanahmet’te simsiyah bir salondu.
FENER'DE OYNUYOR, BİZİMSE KOÇUMUZ
Salona gittim, İstanbul PTT takımı çalışıyor. Pas yapmasını, kurallı oynamasını PTT’de öğrenmeye başladım. Ben 1’e 1 oyunu sıçrama yeteneğiyle çok iyi yapan birisiydim ama takım olarak pek bir haberim yoktu. Batur Ağabey beni süratle eğitti. Hiç maça çıkmazken, Fenerbahçe maçında beni kadroya aldı. Kendisi de Fenerbahçe’de oynuyor. Sezonun sonu. Batur Ağabey, Fener’de ilk 5 başlıyor; ama aynı zamanda PTT’nin antrenörü. Kenara geldi, ‘Fehmi’yi sokun’ dedi. Beni soktular. Topu elime aldım. ‘Geç at’ dedi. Ben de ilk basketimi Batur Ağabey’e karşı attım.
Daha sonra Türkiye Şampiyonası’na gittik. O zaman Muhafızgücü çok kuvvetli bir takımdı. Diğer rakipler kolaydı. İlk maçta ilk 5 başladım, 32 sayı. İkinci maçta da ilk 5 başladım, yine 32 sayı. Son maç Muhafızgücü ile… O maçta oynamadım. Kaybettik. Tabii ki benden dolayı değildi. Batur Ağabey’e bu maçta neden oynatmadığını sordum. Bana ileride çok büyük bir oyuncu olacaksın" dedi.
Günümüz şartlarında, profesyonel bir ortamda asla olmayacak bir şeyin yaşandığını duymak beni de şaşırtmıştı açıkçası. Ancak o dönemin ruhu, birlikteliği, rakip olsalar da bunun sadece sahada kalması ve daha bir sürü güzel yanları… Fehmi Sadıkoğlu’ndan bunları duyduğum zaman, hem bir okulda ders dinler gibiydim, hem de günümüzle bir mukayese yaptığım zaman dersimi alıyordum. O dönem oyuncuların adım adım gelişmelerini sağladıklarını, temeli sağlam atıldığını; bu konuda Baturalp, Yalçın Granit, Cavit Altunay gibi isimlerin önemlerini daha iyi kavradım.
BEŞİKTAŞ TAKIM KURUYOR 'SEN GEL' DEDİLER..
Biz tekrardan Fehmi Hoca’nın kariyerine geri dönelim. Bakın, Beşiktaş’a nasıl geçmiş? “Büyükada’da tatil yapıyordum ama aynı zamanda da basketbolumu geliştirmek için çalışmalarıma devam ediyordum. Bir gün telefon geldi, ‘Beşiktaş takım kuruyor. Sen geç’ denildi.
Emin Bengisu var; Allah uzun ömürler versin. Beni de ailecek tanıyor. Fehmi’yi aldık, Ünal Büyükaycan’ı aldık…’ diyor. Ona 'Benimle kimse konuşmadı' yanıtını verdi. Bana, ‘Sen şimdi vapura atla, saat 17.00’de burada ol’ dedi. 14.30'da vapur var, oraya gitme vaktimle sicil lisansımın olması imkansız gibi. Saat 19.00’a kadar beklettiler mi? Ben sicil lisansa geldim, imzamı attım. Ve orada Beşiktaş basketbolunun esas üç kurucusu - bu anlattıklarım bence tarihtir - Sedat Kesen, Emin Bengisu ve Coşkun Ergün. Ayrıca, müthiş bir Beşiktaş taraftarı, tribünleri dolduruyor ve ilk defa futboldan sonra bir branş seviliyor. Biz namağlup İstanbul birincisi olduk, ardından Türkiye Ligi kuruldu. Direkt o lige geçtik. Dediler ki, "Türkiye 1. Ligi kuruluyor, Beşiktaş da gelecek. 2 yıl ileri atlamış olduk.”
1977 Beşiktaş Kadrosu
İLK ŞAMPİYONLUKTA OYUNCU-ANTRENÖRDÜM
İşte, yavaş yavaş Kara Kartal’ın ilk altın dönemine geliyoruz. 1974-1975 sezonundaki şampiyonluğun aslında uzun süren bir birikimin sonucu olduğunu Fehmi Sadıkoğlu çok güzel bir şekilde anlatıyor:
“Bana savunmayı öğreten, 2. Küme’de şampiyon olan takımın antrenörü Tuğrul Demir idi. Ancak Türkiye Ligi’ndeki ikinci sezonumuzda, takımın başına Cavit Altunay geçti. Modern ve ileri görüşlü bir antrenördü. O dönem hızlı hücumları ve zone pressleri uygulayan ilk antrenördü. Sonradan Ankara DSİ bunu ilk yapan takım diye geçtiler; ama biz zone pressi DSİ’den daha farklı olarak yapıyorduk. Bu şekilde bir sürü büyük takımı yenebiliyorduk. Çok iyi dereceler alamıyorduk.
Genelde ilk 5 içinde kalıyorduk. Çünkü transfer yapamıyorduk, içimizden yetişen genç oyuncularla oynuyorduk. Giderek gelişti Beşiktaş ve benim kaptanlığım döneminde de başkan beni antrenör-oyuncu seçti. Benimle birlikte Tom Davis de oyuncu-antrenör olmak istediğini söyledi. Tabii ki oyuncularla konuştuk. Kabul edildi ve o sezon benim ve Tom Davis’in organizasyonuyla Türkiye şampiyonluğu geldi.”
Bir şampiyonluk nasıl gelir diye soralım sizlere; sahi, nasıl gelir? Sadece sahada oynadığınız topla mı? Bunu iyi oynayıp mutlu sona ulaşabilmeniz için iyi bir kimya yakalamanız lazım ki, bunu sadece antrenmanlarda veya maçlarda sağlayamazsınız. Fehmi Hoca da bunu çok iyi vurguluyor:
“Biz, her gece masalar kurup, briç, king turnuvaları yapardık. Puanlar verirdik. Akşamları beraber yemek yeriz. Bir gün birimizin evinde, bir başka gün başka birisinin evinde. Genelde daha çok benim evimde, Ateş’in (Çubukçu) evinde; büyük ağabeylerin evinde toplanılırdı. Hurşit Baytok, Faruk Çağan bizim içimizde, Beşiktaş kültürünü görerek büyüdü. Şu konuda iddialı konuşabilirim; Beşiktaş bir yemek buluşması yaptığı zaman, 40 kişi gelir. Üç nesli bir araya getirebiliriz. Ne mutlu ki bana, o bağı kuran insanlardan biriyim. Ateş Çubukçu, rahmetli Ünal Büyükaycan; az önce oğlu ile birlikteydik. İren İmre; o da Beşiktaş için birçok şeyini verdi.”
1977 Beşiktaş Kadın Takımı Başantrenörü Fehmi Sadıkoğlu
Konuşmalar devam ederken, Fehmi Sadıkoğlu bir gizli başarısından bahsetti. Aslında bu gizli başarının çok önemli bir şey olduğunu belirtmem lazım basketbol için; kadınların basketboldaki yeri. Fehmi Sadıkoğlu, oyuncu olduğu zamanlarda Beşiktaş’ın kadın basketbol takımını kurduğunu anlattı:
“Yenilmez armada gibi bir takım kurduk. Oradan insanlara nasıl davranacağımı, kişisel gelişiminin nasıl olacağını, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimimizin nasıl olacağınız bizlere öğretti. Soyunma odasının terini, duşunu, kavgasını bildiğim için seve seve antrenörlüğü tercih ettim. Kadın basketbolundaki deneyimler ve takım arkadaşlarımın da desteğiyle, o zaman kulüpte yeteri kadar bütçe de yoktu ve ben basketbolu bıraktıktan sonra A takımın başına geçtim.”
PAUL DAWKINS İNANILMAZ BİR ADAMDI
Ancak Fehmi Sadıkoğlu, 1974-1975 sezonu sonrası Beşiktaş ile mutlu sonu göremedi. Sadıkoğlu’nun antrenörlük döneminde dikkat çeken şampiyonluğu, 1985-1986 sezonunda Galatasaray ile olmuştu. Sarı kırmızılılar ile bu başarıyı elde eden Fehmi Hoca’ya, geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden Paul Dawkins’in nasıl bir oyuncu olduğunu sordum. Fehmi Hoca, Hem Paul Dawkins’i hem de onunla iyi bir ikili olan Michael Scearce’ü anlattı:
“Paul Dawkins Galatasaray’a ilk geldiğinde Beşiktaş’ı çalıştırıyordum. Karşımda inanılmaz bir adam vardı. 1, 2, 3, 4, 5… 1.96 boyunda ama tüm pozisyonları oynuyor. Ne atsa sokuyor, ne istiyorsan vardı. Tabii ki, ben onun yanında Michael Scearce’ten de bahsetmek isterim. Çünkü Scearce de takımı için kendini feda eden az gördüğüm yabancılardan bir tanesiydi. Beli ağrıyordu. Maçlara çıkmadan önce kendini asardı omuru açılsın diye. Ona rağmen yerden yere atlardı. Hücum ribaundu canavarıydı. Oradan oraya atlar, en sonunda basketi atardı.”
Aslında Fehmi Sadıkoğlu’nun anlattığı daha çok şey vardı. Ancak sayfalara sığmadı... Fehmi Ağabey'den hayata ve basketbola dair birçok ders aldım.
TİPLEME
- En beğendiğiniz koçlar?
- Pat Riley, Phil Jackson
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Magic Johnson
- En iyi 5'iniz?
- Magic Johnson, Michael Jordan, Julius Erving, Moses Malone, Wilt Chamberlain
- En zorlu deplasman?
- Karşıyaka (Hiç iddialı olmadığı dönemde bile)
- İki kelime ile Beşiktaş...
- Her şey
FEHMİ SADIKOĞLU
Doğum tarihi: 21 Eylül 1945
Boy: 1.75m
Pozisyon: Gard
KARİYERİ
1967-1979 Beşiktaş
YORUMLAR