Draft 2019
"Yeni jenerasyonun en büyük yıldızları NBA’e adım attı... Peki kimler kazandı, kimler şaşırttı, kimler kaybetti?"
ALİ KONAVİÇ
DENGEYİ DEĞİŞTİRECEKLER
ZION WILLIAMSON
New Orleans Pelicans:NBA, her zaman için bir oyuncunun diğerlerinden yarım boy da olsa ön plana çıktığı bir lig. 90’larda Jordan’ın güdümüne giren lig, 2000’lerin başında önce Shaq ve arkasından Kobe devriyle LeBron’a kadar olan süreci geçirdi. LeBron James; 2010’ların neredeyse tamamını bireysel olarak domine etti ve artık yavaş yavaş kariyerinin son 2-3 'zirve' sezonuna giriyor.
Yerine gelebilecek birçok aktif isim var elbette; ancak Zion Williamson bu draft sınıfının mensupları arasında bu ışığa sahip belki de tek isim. Bu draft kesinlikle Zion’ın draftı’ydı ve daha lige girmeden dengeleri çoktan değiştirdi. Pelicans, Anthony Davis ekseninden Zion eksenine kaymak için hiç vakit kaybetmedi. Alvin Gentry’nin takımının tempolu basketboluna olan uyumluluğunu ve Davis takasında gelen parçaların varlığını da hesaba katarsak; Pelicans, Zion önderliğinde play-off hesaplarına hemen başlayabilir.
JA MORANT
Memphis Grizzlies: Conley-Allen-Gay-Randolph ve Gasol. Memphis’in özellikle San Antonio’nun hiç hatırlamak istemeyeceği sert beşinin miadı dolalı epey olmuştu. Son olarak
Gasol’ün de takaslanmasıyla iskeletin geride kalan tek parçası, franchise’ın bayrak oyuncusu Conley’di.
Ancak Memphis, onunla ne uzayacağını, ne de kısalacağını gayet iyi biliyordu. Nihayet bu değişikliğe cesaret etmelerini sağlayacak mücevher karşılarına çıktı. Ja Morant, yırtıcı stili, doğal skorerliği ve yaratıcılığıyla takımın direksiyonunu emanet edebileceğiniz tarzda bir guard. Oyununda başta 'şut' olmak üzere yukarı çekmesi gereken noktalar var elbette; ancak mevcut durumuyla dahi müthiş bir heyecan iklimi yaratıyor.
COBY WHITE
Chiago Bulls: Yeniden yapılanma sürecinde son ve belki de en önemli taşı arayan Chicago Bulls, Coby White ile aradığı guardı buldu desek abartmış olmayız. Sanıyorum, 5 veya 6’dan gidecek diye epey korkmuşlardır; ancak nihayetinde muradına ermiş bir Chicago var.
Basketbolda çok basit bir kural olarak, eksik bir dişli parkedeki diğer 4 dişliyi geriye çekerken; yerli yerinde 5 dişli, kalite toplamı tartışılsa dahi birbirlerini yukarı çekerek hayatta kalmayı başarıyor. Chicago için Coby White eklemesi bunun için hayati öneme sahip. Her şeyden önce temposuyla ve spacing’e katkısıyla takıma çok daha modern bir görüntü katacaktır.
Bunun dışında tavanı yüksek ve insiyatif alabileceği bir takımda bu tavana daha hızlı ulaşması mümkün. Tıpkı Sexton gibi ilk etapta zorlanabilir; ancak sezonun devamında White’tan ve Chicago’dan bir çıkış göreceğimize eminim.
KAPANIN ELİNDE KALIYOR
CAM REDDISH
Atlanta Hawks: Draft'in en iyi şutörlerinden biri olarak kabul edilen Cam Reddish, çok iyi fiziği ve top hakimiyetini de şutuna katarak özel bir oyuncu profili çiziyor. Paul George’a benzetilmesi de başlı başına bu sınıf içerisindeki ayrıcalıklı konumunu ifade ediyor.
Hâl böyleyken Reddish’in ilk 5’ten dahi seçilebileceği konuşuluyordu. 7 veya 8. sıradan gitmesi ise %100 ihtimal olarak kabul ediliyordu; ancak Reddish, 10. sıraya kadar düştü ve Atlanta bu ikramı geri çevirmedi. Zaten hâlihazırda kaliteli bir genç iskeleti olan Atlanta için, gecenin kazananı demek abartı olmaz. Zira Duke çıkışlı kanadın da eklenmesiyle çok özel bir genç beşe sahip olan Hawks, Trae Young önderliğinde artık yola çıkmaya hazır.
SEKOU DOUMBOUYA
Detroit Pistons: Draft'in en genç oyuncusu olan Doumbouya, lige profesyonel basketbol ortamından geliyor. Limoges ile bu sezon yaklaşık 30 maça çıkan Doumbouya, şimdiden çok özel bir savunmacı. Geliştirebileceği hücum yetenekleriyle birlikte Draymond Green gibi, modern basketbol için hayati öneme sahip bir oyuncuya dönüşebilir. Sınıfın en iyi 10 oyuncusundan biri olarak gösterilen Doumbouya’nın 15. sıraya kadar düşmesi de Detroit’in şansı.
NBA tecrübesini aldıktan ve özellikle hücum anlamında bazı özelliklerini keskinleştirdikten
(%30 seviyesinde olan üçlüğünü yukarı çekmek gibi) sonra Doumbouya, bu sınıfın en iyi 2-
3 oyuncusundan biri olarak anılır hâle gelebilir.
NASSIR LITTLE
Portland Trail Blazers: Lise basketbolunun en dikkat çekici potansiyellerinden biri olarak adım attığı NCAA kariyeri çok iyi başlamayan Little, çareyi dev bir adım atarak NBA olmakta buldu. Bu kararının kariyerine nasıl yansıyacağını göreceğiz; ancak draft anlamında kendisini bir miktar arka planda bıraktığı kesin.
Portland ise bu durumdan faydalanmaya çalışan takım oldu. Lotaryadan gitmesi beklenen
Little’ı, 25’e kadar düşmüşken kaçırmak istemediler. Açıkçası iyi de yaptılar. Lillard ve
McCollum’un yanına elit bir 3&D! Hiç fena fikir değil.
SORU İŞARETLERİ
BOL BOL
Denver Nuggets: 2018’den bakıldığında bu draft'in en iyi 5 oyuncusundan biri olarak gösterilen Bol Bol, 44. sıradan seçilme şansı bulabildi. Denver gibi zaten elinde birçok değerli parça bulunan bir takım için alınabilecek bir risk. Ancak Bol Bol’un sağlık durumu ciddi bir soru işareti olarak önümüzde duruyor.
RUI HACHIMURA
Washington Wizards: Gonzaga çıkışlı Japon forvet Rui Hachimura bu draft'ta, lotarya içinde olup olmayacağı tartışılan bir isimdi. Önemli bir yetenek, NBA uyumluluğu soru işareti yaratsa da değerli bir skorer. Ancak 9. sıradan seçilmesiyle beraber zaten üzerinde yoğunlaşan bu soru işaretleri iyice artacaktır. Bazen oyuncular için olması gereken yerden 4-5 adım önde dahi draft edilmek son derece tehlikelidir. Hachimura bu sınıf içerisinde bu sorunu en çok yaşayacak isim gibi gözüküyor.
ROMEO LANGFORD
Boston Celtics: Celtics’in ilk tur 14. sıradaki pick'ini nasıl değerlendireceği ciddi bir merak konusuydu; zira haziran ayı içerisinde takım içi dengeler öyle değişti ki. Irving’ten sonra Horford da gelecek sezon Boston forması giymeyecek gibi gözüküyor ve bu Ainge Kampı'nın elini gitgide daraltıyor. Bu noktada iyice değerli hâle gelen bu pick'i Indiana çıkışlı guard Langford’dan yana kullandılar. Büyük bir, birebir silahı; ancak şutu, dribblingi, tercihleri. Hücum anlamında her departmanda NBA yeterliliği tartışılmaya çok açık.
YORUMLAR