Basketbolun Altınordusu...
Darüşşafaka Tekfen Kulübü Başkanı Ümit Başkırt, "Darüşşafaka Tekfen, altyapıda oyuncu yetiştirmeye ve Türk basketboluna sunmaya devam edecektir. Genç oyuncularımızın sahada olmasının yegane sebebi altyapıya verdiğimiz önemdir. Uzun vadede, basketbolun Altınordusu olur muyuz; onu projelendirmemiz gerekiyor" diyor.
07 Şubat 2020 - 15:09 - Güncelleme: 08 Şubat 2020 - 15:18
BERTAN ERMAN
2010 yılında 1. Lig’den düştük ve 2011 yılında 2. Lig’de idik. 2011’in yazında ben başkanlığı
devraldım. 2 sene uğraştık. Türkiye’de, 2. Lig’de var olmak çok zor. Yaşamak çok zor. Sponsorların ilgisi düşüyor. O esnada Doğuş Grubu’nun basketbola bir ilgisi vardı. Doğuş ile bir iş birliği fırsatı yakaladık. Doğuş ile olan iş birliği, buraya ciddi anlamda bir kaynak akışı sağladı.
Doğuş bizim her zaman destekçimizdi. Sponsor olarak olmasa da, salonun adı Ayhan Şahenk Spor Salonu. Bizim her zaman arkamızdaydı. Garanti her zaman destekçimizdi. Velhasıl, 2013-2014 sezonunda Doğuş ile iş birliğimiz başladı ve bu işbirliği 5 sene devam etti. 4 yıl Darüşşafaka Doğuş olarak, 1 yıl ise Darüşşafaka olarak bizi desteklediler.
Sonrasında Tekfen ile iş birliği geldi. 2 yıldır Tekfen ile beraberiz. Tekfen bizim isim sponsorumuz. Bir taraftan biz Tekfen’in sosyal sorumluluk ayağıyız. Bizi Dado (Takım maskotu) ile beraber, birçok noktada insanlara temas etmeye çalışıyoruz. Muhtemelen 1+3 yıllık bir beraberliğimiz olacak. Şu an ikinci yılındayız. Önümüzdeki günlerde zaman değişir ve güzel projeler çıkarsa, Tekfen’in buna dahil olmak isteyeceğine eminim.
Bence biz 2 yıldır, sosyal medyada ciddi anlamda var olan ve var olmaya devam eden, çalışan, fark yaratan bir kulübüz. O açıdan baktığınızda, ilk başta belli bir ajanda ile hareket etmeye başladık.
Sosyal medyayı tesadüfe bırakmadık. Herkesin bir ajandası var. Neyin ne zaman çıkılacağı belli. Bu ajanda, aslında bir disiplinin sonucu. Bu disiplinle biz birçok açıdan, “Sosyal medyada nasıl daha fazla görünürlük sağlarız? Daha fazla ilgiyi nasıl uyandırırız?” diye uğraşırken, ekip de bunu sürekli halde yaptığı için bunun olumlu geri dönüşlerini görüyoruz.
Sosyal medya açısından oldukça farkındalık yaratan bir kulübüz. Bunun da böyle devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda yatırım yapıyoruz zaten. Bu ekiple birlikte güzel şeyler olacak.
Darüşşafaka, daha önce Fatih’te idi. Darüşşafaka, 1995 yılında Sarıyer’e geldikten sonra, buradaki mahallenin adı da Darüşşafaka olarak değişti. Metro durağının adı da Darüşşafaka. Biz gerçekten Sarıyer’in bir mihenk taşı hâline geldik. Önemli olan, buraya geldikten sonra, yerel yönetimle de iş birliği yapmamızdı.
Bence kendimizi sorgulamamız gereken noktalardan biri de bu. Biz iş birliği yapıyorduk; ama bu kadar gün yüzüne çıkan bir iş birliği değildi. İlk kez bu kadar açık bir şekilde Sarıyer’in takımı olduğumuzu, Sarıyer Bölgesi’nde var olduğumuzu, Sarıyerlilerin bize destek vermesi gerektiğini dile getirdik.
Aslında değişik; tersten geldi bu iş. “Mahalle kültürünü tekrar canlandırabilir miyiz?” kısmına döndük. Belki de güzel şeyle çıkacak ama bu projenin daha başındayız. Önümüzdeki günlerde sonuçlarını, meyvelerini göreceğiz.
Umarım Darüşşafaka, Sarıyer ilçesinin takımı haline gelir. Darüşşafaka, Türk basketboluna her zaman oyuncu yetiştiren bir kulüp oldu. Bu sezon da genç bir takımın olması tesadüf eseri değil. Bundan sonra da olması için burada altyapıların öne çıktığı, yeni projeler
oluşturmaya çalışıyoruz.
Ligde 500 maçın üzerinde oynayan oyuncularla ilgili bir liste hazırlamışlar. Hazırlanan listede yer alan 10 oyuncunun 8 tanesi Darüşşafaka’da forma giymiş. Bu gurur verici bir şey. Burada 500 maçı geçen Sinan Güler de var; Oğuz Savaş, Cevher Özer de...
Ama bu isimlerin hepsinin yolu bir şekilde Darüşşafaka’dan geçmiş. Ne güzel ki, Darüşşafaka bir fanatikler kulübü değil. Daçka, tüm kulüplere aynı uzaklıkta durmaya çalışan, sporun öncelikli olduğunu bilen, sağlıklı iletişimin kurulduğu bir ortamı oluşturdu. Darüşşafaka, bu sebepten dolayı, altyapıda oyuncu yetiştirmeye ve Türk basketboluna sunmaya devam edecektir. Aslında genç basketbolcularımızın sahada olmasının yegane sebebi de bizim altyapıya önem vermemizdir. Dolayısıyla uzun vadede, basketbolun Altınordusu olur muyuz; onu projelendirmemiz gerekiyor.
TİPLEME
- En beğendiğiniz koç?
- Zeljko Obradovic
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Michael Jordan
- En iyi 5'iniz?
- Mehmet Baturalp, Scottie Wilbekin, Doğuş Özdemiroğlu, Yalçın Granit, Micheal Eric
- En zorlu deplasman?
- Pınar Karşıyaka
- İki kelime ile Darüşşafaka Tekfen...
- Vazgeçmek yok!
2010 yılında 1. Lig’den düştük ve 2011 yılında 2. Lig’de idik. 2011’in yazında ben başkanlığı
devraldım. 2 sene uğraştık. Türkiye’de, 2. Lig’de var olmak çok zor. Yaşamak çok zor. Sponsorların ilgisi düşüyor. O esnada Doğuş Grubu’nun basketbola bir ilgisi vardı. Doğuş ile bir iş birliği fırsatı yakaladık. Doğuş ile olan iş birliği, buraya ciddi anlamda bir kaynak akışı sağladı.
Doğuş bizim her zaman destekçimizdi. Sponsor olarak olmasa da, salonun adı Ayhan Şahenk Spor Salonu. Bizim her zaman arkamızdaydı. Garanti her zaman destekçimizdi. Velhasıl, 2013-2014 sezonunda Doğuş ile iş birliğimiz başladı ve bu işbirliği 5 sene devam etti. 4 yıl Darüşşafaka Doğuş olarak, 1 yıl ise Darüşşafaka olarak bizi desteklediler.
Sonrasında Tekfen ile iş birliği geldi. 2 yıldır Tekfen ile beraberiz. Tekfen bizim isim sponsorumuz. Bir taraftan biz Tekfen’in sosyal sorumluluk ayağıyız. Bizi Dado (Takım maskotu) ile beraber, birçok noktada insanlara temas etmeye çalışıyoruz. Muhtemelen 1+3 yıllık bir beraberliğimiz olacak. Şu an ikinci yılındayız. Önümüzdeki günlerde zaman değişir ve güzel projeler çıkarsa, Tekfen’in buna dahil olmak isteyeceğine eminim.
Bence biz 2 yıldır, sosyal medyada ciddi anlamda var olan ve var olmaya devam eden, çalışan, fark yaratan bir kulübüz. O açıdan baktığınızda, ilk başta belli bir ajanda ile hareket etmeye başladık.
Sosyal medyayı tesadüfe bırakmadık. Herkesin bir ajandası var. Neyin ne zaman çıkılacağı belli. Bu ajanda, aslında bir disiplinin sonucu. Bu disiplinle biz birçok açıdan, “Sosyal medyada nasıl daha fazla görünürlük sağlarız? Daha fazla ilgiyi nasıl uyandırırız?” diye uğraşırken, ekip de bunu sürekli halde yaptığı için bunun olumlu geri dönüşlerini görüyoruz.
Sosyal medya açısından oldukça farkındalık yaratan bir kulübüz. Bunun da böyle devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda yatırım yapıyoruz zaten. Bu ekiple birlikte güzel şeyler olacak.
Darüşşafaka, daha önce Fatih’te idi. Darüşşafaka, 1995 yılında Sarıyer’e geldikten sonra, buradaki mahallenin adı da Darüşşafaka olarak değişti. Metro durağının adı da Darüşşafaka. Biz gerçekten Sarıyer’in bir mihenk taşı hâline geldik. Önemli olan, buraya geldikten sonra, yerel yönetimle de iş birliği yapmamızdı.
Bence kendimizi sorgulamamız gereken noktalardan biri de bu. Biz iş birliği yapıyorduk; ama bu kadar gün yüzüne çıkan bir iş birliği değildi. İlk kez bu kadar açık bir şekilde Sarıyer’in takımı olduğumuzu, Sarıyer Bölgesi’nde var olduğumuzu, Sarıyerlilerin bize destek vermesi gerektiğini dile getirdik.
Aslında değişik; tersten geldi bu iş. “Mahalle kültürünü tekrar canlandırabilir miyiz?” kısmına döndük. Belki de güzel şeyle çıkacak ama bu projenin daha başındayız. Önümüzdeki günlerde sonuçlarını, meyvelerini göreceğiz.
Umarım Darüşşafaka, Sarıyer ilçesinin takımı haline gelir. Darüşşafaka, Türk basketboluna her zaman oyuncu yetiştiren bir kulüp oldu. Bu sezon da genç bir takımın olması tesadüf eseri değil. Bundan sonra da olması için burada altyapıların öne çıktığı, yeni projeler
oluşturmaya çalışıyoruz.
Ligde 500 maçın üzerinde oynayan oyuncularla ilgili bir liste hazırlamışlar. Hazırlanan listede yer alan 10 oyuncunun 8 tanesi Darüşşafaka’da forma giymiş. Bu gurur verici bir şey. Burada 500 maçı geçen Sinan Güler de var; Oğuz Savaş, Cevher Özer de...
Ama bu isimlerin hepsinin yolu bir şekilde Darüşşafaka’dan geçmiş. Ne güzel ki, Darüşşafaka bir fanatikler kulübü değil. Daçka, tüm kulüplere aynı uzaklıkta durmaya çalışan, sporun öncelikli olduğunu bilen, sağlıklı iletişimin kurulduğu bir ortamı oluşturdu. Darüşşafaka, bu sebepten dolayı, altyapıda oyuncu yetiştirmeye ve Türk basketboluna sunmaya devam edecektir. Aslında genç basketbolcularımızın sahada olmasının yegane sebebi de bizim altyapıya önem vermemizdir. Dolayısıyla uzun vadede, basketbolun Altınordusu olur muyuz; onu projelendirmemiz gerekiyor.
TİPLEME
- En beğendiğiniz koç?
- Zeljko Obradovic
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Michael Jordan
- En iyi 5'iniz?
- Mehmet Baturalp, Scottie Wilbekin, Doğuş Özdemiroğlu, Yalçın Granit, Micheal Eric
- En zorlu deplasman?
- Pınar Karşıyaka
- İki kelime ile Darüşşafaka Tekfen...
- Vazgeçmek yok!
YORUMLAR