Basketbol kokulu adamlar
"Türkiye’de Kobe-Shaq etkisi yaratan Rivers-Griffith, basketbol anılarımızın arasında özel bir yere sahip... 34 yaşında kazanmaya aç bir yıldız olarak ülkemize gelen David Rivers ile Avrupa'nın en iyi pivortlarından Rashard Griffith, Efes Pilsen dominasyonuna meydan okuyup üst üste iki sezon Türkiye şampiyonu olacak TOFAŞ'ın o efsane kadrosunun yapı taşları oldu."
05 Nisan 2019 - 10:51 - Güncelleme: 06 Nisan 2019 - 11:00
KEMAL ILIKKAN
90’larda çocuk olmanın tadını almış ve o yıllarda basketbola aşık olmuş herkesin anılarında Fanatik Basket Gazetesi'nin ayrı bir yeri vardır. Unutamadıklarımdan biri de Avrupa Şampiyonu Olympiakos’un Amerikalı yıldızı David Rivers’la o dönem yapılan röportajdı.
Rahmetli İsmet Badem röportajın sonuna ufak bir soru iliştiriyor; “Bir gün Türkiye’de oynamak ister misin?” 34 yaşındaki yıldız guard ise “Neden olmasın?” cevabını veriyor ve 3 ay sonra TOFAŞ’a imzayı atıyor. Daha da önemlisi ise buraya sağlam bir kontrat için değil, hâlâ kazanmaya aç bir yıldız olarak gelmesiydi. İsmet Abi’nin “Basketbol kokuyor” dediği bu
adamın ülkemize gelmesi, Türk basketbolunda o güne kadar yapılmış en ses getiren transferdi.
Profesyonel kariyerine TOFAŞ'ta başlayıp 97'de Avrupa Şampiyonu olmak için kulurulan Maccabi kadrosunda yer bulan ABD'li pivot Rashard Griffith geri dönünce, Efes dominasyonuna meydan okuyup üst üste iki sezon Türkiye Şampiyonu olacak o efsane kadro yola koyulur.
David Rivers henüz 2. maçında Fenerbahçe’ye 37 sayı atınca niyetini belli etmişti. O sezon tam 10 maçta 20’li sayıları gördü. Griffith’le yakaladığı uyum, uzunların bugünkünden daha değerli olduğu bir dönem için şampiyonluk şifreleriydi. Rivers, şaşaalı kariyerine rağmen mütevazıIıktan vazgeçmez, centilmenlikten ödün vermez, aldığı yüksek paranın hakkını vermeye çalışır ve serbest atış kaçırmazdı!
Bir dönem kapanmış bir kulübe iki şampiyonluk kazandırmanın ötesinde yetiştirdiği gençler de Türk basketboluna hediyesidir. Bu yazıyı yazarken bulamadım; ama geçmişte acıklı hikâyesini okumuştum. Geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle basketbola veda etmenin kıyısından döner. Hem de öyle bir döner ki Notre Dame Üniversitesi bu dönüşünü ödüllendirir. Los Angeles Lakers’taki çaylak sezonunda NBA finali oynamış olması ise belki de o yıl babasını silahlı saldırıda kaybetmesine karşılık ilahi bir ödüldü, kim bilir…
David Rivers’ın kariyerinin son maçında, Efes Pilsen potasına 40 sayı atıp 2. şampiyonluğu getirişi de dün gibi aklımdadır... Rashard Griffith daha sonra soluğu Kinder Bologna’da aldı. İtalyan devinin Avrupa’da esip gürlediği Manu Ginobili, Marko Jaric ve David Anderson’lu kadro finalde Tau Ceramica’yı 3-2’yle geçip Euroleague şampiyonu olurken, onun 14 sayı, 10 ribaundluk 'double-double'ının katkısı büyüktü. Yine de bana bir daha asla TOFAŞ’taki kadar başarılı olamamış gibi gelir.
Geniş cüssesine ve her an panyayı parçalayacakmış gibi duran fiziğine oranla çırpı gibi bacakları vardı. Pota altında durdurulması imkânsız olduğundan, dönemin NBA yıldızı Shaquille O’Neal’a benzetilirdi. Ancak, rakip takımlar Shaq’a taktik faul yapıp çizgiye götürmeyi tercih ederken Griffith’e bu taktik sökmezdi. Çünkü çizgiden de isabetli oynardı.
Türkiye’de Kobe-Shaq etkisi yaratan Rivers-Griffith, basketbol anılarımızın arasında işte böyle özel bir yere sahip. Rashard Griffith, 2007-08 sezonunda Pınar Karşıyaka formasıyla
ülkemize dönse de artık ayakları yavaşlamış, eski gücünü yitirmiş, 35 yaşında bambaşka birisiydi. TOFAŞ’ı David Rivers’la birlikte bir üst seviyeye taşırken, kendisini Avrupa’nın en iyi pivotları arasına kabul ettirmişti Griffith.
90’larda çocuk olmanın tadını almış ve o yıllarda basketbola aşık olmuş herkesin anılarında Fanatik Basket Gazetesi'nin ayrı bir yeri vardır. Unutamadıklarımdan biri de Avrupa Şampiyonu Olympiakos’un Amerikalı yıldızı David Rivers’la o dönem yapılan röportajdı.
Rahmetli İsmet Badem röportajın sonuna ufak bir soru iliştiriyor; “Bir gün Türkiye’de oynamak ister misin?” 34 yaşındaki yıldız guard ise “Neden olmasın?” cevabını veriyor ve 3 ay sonra TOFAŞ’a imzayı atıyor. Daha da önemlisi ise buraya sağlam bir kontrat için değil, hâlâ kazanmaya aç bir yıldız olarak gelmesiydi. İsmet Abi’nin “Basketbol kokuyor” dediği bu
adamın ülkemize gelmesi, Türk basketbolunda o güne kadar yapılmış en ses getiren transferdi.
Profesyonel kariyerine TOFAŞ'ta başlayıp 97'de Avrupa Şampiyonu olmak için kulurulan Maccabi kadrosunda yer bulan ABD'li pivot Rashard Griffith geri dönünce, Efes dominasyonuna meydan okuyup üst üste iki sezon Türkiye Şampiyonu olacak o efsane kadro yola koyulur.
David Rivers henüz 2. maçında Fenerbahçe’ye 37 sayı atınca niyetini belli etmişti. O sezon tam 10 maçta 20’li sayıları gördü. Griffith’le yakaladığı uyum, uzunların bugünkünden daha değerli olduğu bir dönem için şampiyonluk şifreleriydi. Rivers, şaşaalı kariyerine rağmen mütevazıIıktan vazgeçmez, centilmenlikten ödün vermez, aldığı yüksek paranın hakkını vermeye çalışır ve serbest atış kaçırmazdı!
Bir dönem kapanmış bir kulübe iki şampiyonluk kazandırmanın ötesinde yetiştirdiği gençler de Türk basketboluna hediyesidir. Bu yazıyı yazarken bulamadım; ama geçmişte acıklı hikâyesini okumuştum. Geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle basketbola veda etmenin kıyısından döner. Hem de öyle bir döner ki Notre Dame Üniversitesi bu dönüşünü ödüllendirir. Los Angeles Lakers’taki çaylak sezonunda NBA finali oynamış olması ise belki de o yıl babasını silahlı saldırıda kaybetmesine karşılık ilahi bir ödüldü, kim bilir…
David Rivers’ın kariyerinin son maçında, Efes Pilsen potasına 40 sayı atıp 2. şampiyonluğu getirişi de dün gibi aklımdadır... Rashard Griffith daha sonra soluğu Kinder Bologna’da aldı. İtalyan devinin Avrupa’da esip gürlediği Manu Ginobili, Marko Jaric ve David Anderson’lu kadro finalde Tau Ceramica’yı 3-2’yle geçip Euroleague şampiyonu olurken, onun 14 sayı, 10 ribaundluk 'double-double'ının katkısı büyüktü. Yine de bana bir daha asla TOFAŞ’taki kadar başarılı olamamış gibi gelir.
Geniş cüssesine ve her an panyayı parçalayacakmış gibi duran fiziğine oranla çırpı gibi bacakları vardı. Pota altında durdurulması imkânsız olduğundan, dönemin NBA yıldızı Shaquille O’Neal’a benzetilirdi. Ancak, rakip takımlar Shaq’a taktik faul yapıp çizgiye götürmeyi tercih ederken Griffith’e bu taktik sökmezdi. Çünkü çizgiden de isabetli oynardı.
Türkiye’de Kobe-Shaq etkisi yaratan Rivers-Griffith, basketbol anılarımızın arasında işte böyle özel bir yere sahip. Rashard Griffith, 2007-08 sezonunda Pınar Karşıyaka formasıyla
ülkemize dönse de artık ayakları yavaşlamış, eski gücünü yitirmiş, 35 yaşında bambaşka birisiydi. TOFAŞ’ı David Rivers’la birlikte bir üst seviyeye taşırken, kendisini Avrupa’nın en iyi pivotları arasına kabul ettirmişti Griffith.
YORUMLAR