Efes nasıl kurtulur?
Basketbolumuzun önemlisi ve lokomotif kulübü Anadolu Efes, Mission Impossible (Görevimiz Tehlike) filminin benzeri yöntemle kendini imha ediyor!
Atıf Yılmaz'ın 1986 yapımı Brecht Estetiği'ne uygun epik filmi 'Asiye Nasıl Kurtulur?' Asiye'nin (Müjde Ar) kurtarılmak için Fuhuşla Mücadele Dernekleri Başkanlığı'ndan yardım istemesiyle başlar. Bağışlayın 15. sırada dip yapan Anadolu Efes’i kurtarılma gereksinime daha sarkastik örnek bulamadım.
Sahibinden eski Efesli olduğum için durumdan endişeliyim. Gelin güvey oluş nedenimi; Celal Sılay, 'Bana ne mi dedin...Nasıl sana ne? Sana ne mi dedin?.. Nasıl bana ne?' diye çok güzel nakaratlamıştır.
Oyuncusu olduğum, ünlü foto-röportör Gökşin Sipahioğlu’nun kurduğu Kadıköyspor'u, Moda'da Cem Sokak’taki Assomption Klisesi'ne ait, yazın basketbolun kalbinin attığı o ünlü açık hava basketbol sahası... Saint Joseph Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde sonra yüksek lisansını New York'ta yaparak basketbolsever hâline gelen Tuncay Özilhan, 'Yeni Dünya'da gördüklerini doğup büyüdüğü kente taşımak ve Efes Pilsen logosunu da bir basketbol takımının formasında görmek istedi. Özilhan, 1976'da devraldığı Anadolu Efes'in çift Avrupa şampiyonluğuna uzanan 'İmparatorlar Yürüyüşü'nü başlattı.
Müessese kulübünü geniş tabanlı camia kulübü hâline getirdi. Bütün yıldız oyuncular ve marka koçlar bu yuvadan çıktı. Anadolu Efes’in reklam yasağı olan ürünü içinde güzel bir örtü olan kurumsal yapıda işler çok güzel giderken bu yıl akıl tutulması yaşanarak marka, kara deliğe düştü.
‘Bana ne oldu da ben bilemem eski hâlimi hiç göremem’ şarkısını mırıldanır oldular. Çifte şampiyonluktan sıradanlaşmaya geçişin anatomisi pattanadak şöyle oluştu: Bilirsiniz tarlayı zararlı otlardan temizlemek, verimini artırmak amacıyla, sürüp dinlenmeye bırakmaya 'nadas' denir. Sanırım Anadolu Efes bu sene için tam olarak böyle yapmak istedi ama bana sorarsanız yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
KIRK YILLIK KANİ OLMADI YANİ...
Ergin Ataman'dan sonra Erdem Can'ın da koruyucu meleği olmayı sürdüren Shane Larkin'in pozisyon üretmesine endeksli basketboluyla EuroLeague'de önüne gelen hemen her takıma maçın sonunu getiremeden peş peşe yenildi Efes!
Gerçek şu ki; EuroLeague'de Erdem Can'ınki gibi 'vur kır parçala' tarzı amatör koçluk olmaz, sofistike basketbol bilgisi gerektirir. El hak iyi bir asistan koç, bunu da saha içindeki koç Larkin’e yardımcı oluşundan anlıyoruz ama hepsi o kadar!
Beğenilmeyip gönderilen Dzanan Musa’nın Real maçında bize 40 sayı atması ve 40 dakika solunu kapatmadan onu ihmal eden koçun sarmal hatalarıyla kantarın topuzu iyice kaçtı.
Yıllar içinde zorlukla pekiştirilen taraftar motivasyonu yok olmadan bu yıla 'kayıp sezon' kaydı düşülüp Fenerbahçe'de başarılı olduğu gözüken, uzun vadeli bir yeniden yapılanma ile fabrika ayarlarına dönme olayına girmek gerek.
Çifte şampiyon genlerini geri kazanım işlem algoritması şöyle olmalı: Tek başına koç değişikliği kesmez ve de yetmez. Efes basketbolumuzun önemlisidir...
Baştan kara etmiş, öğrenilmiş çaresizlik yaşayarak ligin dibine oturan, kazanmayı unutmuş Efes ancak; işin başına -paranın ışığa tutulduğunda gözüken filigranı gibi- operasyonun patron CEO'su olacak bir GENEL MENAJER getirerek kurtulur. Basketbolun her şeyine hâkim olabilecek, takım kurgusunu simsarlardan kurtaracak, üst seviyede basketbolu oynayarak, yaşayarak öğrenmiş Fenerbahçe’nin Gherardini’si benzeri biri olmalıdır bu.
Sıkıntıyı aşmak için izlenecek yol, algoritma; tek yetkili genel menajerin bu yılı en az kayıpla kapayarak gelecek yılların koçunu seçmesi şeklinde olmalı ki sıradanlaşmaktan kurtulsun Efes...