Ah be çocuklar!
"Eskilerin dediği gibi 'ayakkabılarımızı yollasak yeneriz' dediğimiz maçları minik takım hatalarıyla kaybettik! Demek ki isimler sahada mücadele etmeyince maç kazandırmıyormuş! Polonya’nın sahaya koyduğu mücadelenin birazını biz gösterseydik Avrupa Şampiyonu olarak kutlamalar hâlâ devam ediyor olacaktı. Çocuklar çok üzdünüz çok; ama her şeye rağmen seviyoruz sizi..."
Gürcistan'da başlayıp Berlin’de biten EuroBasket, sanırım onlarca yıla damgasını vuracak bir şampiyonaydı. FIBA'nın fiyaskolarından tutun da, hakemlerin saçma sapan kararlarına kadar çoğu takımın kaderi ile oynandı.
Benim de 200'den fazla terlettiğim milli forma, her zaman her şeyin üzerinde olmuştur... Zaman zaman sakat zaman zaman hasta olsak da, çok zorlu bir sezon geçirip dinlenmeye ihtiyacımız olan zamana turnuvalar denk gelse de; o milli görev her şeyin üzerindeydi. Kimi zaman başarılı olduk kimi zaman da başarısız; ama her zaman kanımızın son damlasına kadar savaştık.
Bu sene milli takımımız açıklandığında 'Ne güzel kadro, tecrübeli NBA oyuncularımız var, Ömer Faruk gelmese ne olur o kaybeder! Ligde de süre alan oyuncular Melih, Şehmus, Onuralp ve Buğrahan'ın yanında Euroleague şampiyonu kadronun koçu Ergin Ataman ve oyun kurucusu Shane Larkin bizde, keyifle seyredeceğim finale kadar yürüyecek bir kadromuz var' diye düşündüm... Hatta eleştirilsem de kendi olduğum kadroları da bir kenara koyarak, 'Bu en iyi kadromuz' dedim.
Gel gör ki Tiflis’teki görece kolay olan gruptaki performansımız da iyi değildi! Oynadığımız İspanya ve Fransa maçları var ki; yıllarca kafamızı taşlara vuracağımız karşılaşmalar olacağını bilmeden hoyratça hatalar yaptık! NBA oyuncumuz ve son zamanların medyatik ismi Cedi Osman'ın kaçırdığı fauller hata kabul etmeyecek cinstendi; ama topu oyuna sokamadan kaybetmek de canımızı çok yaktı...
Tüm olumsuzluklara rağmen EuroBasket 2022'de son 16'ya kaldık ve neredeyse kazandığımız (!) Fransa maçını akla hayale sığmayacak hatalarla kaybettik.
Uzun yıllar konuşulacak bir ilginçlikler şampiyonası geride kaldı... Elimizden kaçırdığımız Fransa ve İspanya final oynadı. Gencecik kadrosuyla şampiyon olan 'İspanyollar'ı, bizim milliler televizyondan izlerken akıllarından şu geçmiştir: Tüm otoritelerin şampiyon olur dediği Doncic'li Slovenya’yla bile karşılaşmadan tereyağından kıl çeker gibi Avrupa şampiyonu olmamız işten bile değildi!
Eskilerin dediği gibi 'ayakkabılarımızı yollasak yeneriz' dediğimiz maçları minik takım hatalarıyla kaybettik! Demek ki isimler sahada mücadele etmeyince maç kazandırmıyormuş! Polonya’nın sahaya koyduğu mücadelenin birazını biz gösterseydik Avrupa Şampiyonu olarak kutlamalar hâlâ devam ediyor olacaktı. Çocuklar çok üzdünüz çok; ama her şeye rağmen seviyoruz sizi..."