Gönül ister ki başrollerde Türkler olsun

Şaziye İvegin Üner

"Fenerbahçe ve Galatasaray'ın Kadınlar EuroLeague çeyrek finalindeki mücadelesini Türk basketbolu adına gurur duyarak izlesek de; benim en büyük dileğim yerli basketbolcularını, MVP olarak çıkarabilen ve takımlarında kendi Türk yıldız oyuncularını yaratan bir kadın basketbol ekolünü hep beraber uygulayabilmemiz..."
 
Herbalife Nutrition Basketbol Süper Ligi'ne her sezon şampiyonluk hedefiyle başlayan ezeli rakipler Fenerbahçe ve Galatasaray'ın EuroLeague çeyrek finalindeki düellosunda gülen sarı lacivertliler oldu. Ben iki Türk takımımızın daha geç karşı karşıya gelip Fenerbahçe ile birlikte Galatasaray'ı da Final Four'da görmek isterdim.
 
Genel olarak baktığımızda Fenerbahçe’nin kemikleşmiş, derin Türk ve yabancı kadrosu en büyük avantajı... Öyle ki bu sene gelen yabancı oyuncular bile kulübün yapısını bilen eski basketbolcularıydı, bu parkede Fenerbahçe’nin önemli bir avantajı oluyor. Sarı lacivertliler birbirini iyi tanıyan, zorlu maçları beraber oynamaya alışmış, takım arkadaşlarının ne zaman neler yapacağını bilen bir takım kimliğinde... Kaliteli bir kadro derinliğinin de olması önemli avantaj Fenerbahçe için.
 
Gelelim Galatasaray'a... Bu sezon birçok oyuncu değişikliği yapmak zorunda kalan ve sezon içinde önemli yeni transferi olan Angel’ın birkaç maç sonra ülkesine dönmesi gibi önemli olumsuzluklar yaşamış olsa da Galatasaray inatçı karakterinden pek ödün vermedi sezonun bu bölümüne kadar. Maçın gidişatı nasıl olursa olsun mücadeleden geri adım atmıyorlar.
 
2 maçlık EuroLeague düellosuna bu anlamda bakınca kadro derinliği olan ve birbirleri ile oynamaya daha alışkın oyunculara sahip Fenerbahçe öne çıktı. İlk maçta mücadeleye sert müdafaa ile başlayıp kapılan toplar veya alınan savunma ribaundu üzerine hızlı hücum yapmak isteyen bir Fenerbahçe izledik. 
 
Maçın başında sarı lacivertliler, Sabally üzerinden hücum ederek sayılar bulurken; Galatasaray ise iyi oynanmış pick and roller üzerinden Mercedes’e yapılan asistler ile daha çok pota altından bulunan sayılarla rakibine cevap verdi. Sete sette oynanan oyunlarda potaya kararlı ve dikine giden oyuncular başarılı oldu. 
 
Üçüncü çeyreğin ortasından oyun temposunu yükselterek maçın sonuna kadar kontrolü eline alan Fenerbahçe, maçı 17 sayılık fark ile  kazandı. Galatasaray bu karşılaşmada 16'da 11 saha içi isabeti ile oynayan Alina’nın 35 sayısına engel olamadı.
 
Bu mücadelede uzunlarını çok fazla kullanamayan Fenerbahçe’de öne çıkan Sabally’i daha çok hızlı hücumlarda ve oynadığı birebirlerle potaya giderken izledik. Takımının 3'te 1 sayısını atan Alina özellikle hızlı hücumlarda fiziksel gücünün avantajlarını akıllı ve yerinde kullandı.
 
2. maç  yani serinin 2. ayağına Fenerbahçe daha sert ve agresif başlayan takım oldu. Galatasaray ise bu sertliğe aynı derecede cevap veremeyip, hücumda aceleci davranarak top kayıpları yaparak başladı. Fenerbahçe istediği basketbolu daha rahat sahaya koyabiliyorken Galatasaray ise bir türlü yapmak istediği etkili (yapması gereken) baskıyı ve organize hücumları yapamadı.
 
Maçın ilerleyen bölümünde Galatasaray sertleştirdiği müdafaası ile Fenerbahçe’nin hücum akışını durdurmayı bildi. Sarı kırmızılılar hücumda daha organize oynaması gereken yerlerde basit hatalar yapınca kontrolü ele geçiremedi. 
 
Son 7 dakikayı biraz da sayı farkının verdiği rahatlıkla giren Fenerbahçe, hücumda isabetli olmayan erken atışlar kullanırken Galatasaray, iki uzununun agresif oyunu ile farkı kapatıp öne geçti. Galatasaray sonuna kadar mücadeleyi bırakmayarak maçı 10 sayı ile kazanmayı başardı; ama turu geçen ilk karşılaşmada cebine 17 sayılık avantajı koyan Fenerbahçe oldu. 
 
Serinin genelinde inişleri çıkışları olan; ama kontrolü elinden çok kaptırmayan bir Fenerbahçe izledik. Galatasaray ise bu seride daha az top kaybı ile daha organize hücumlar yapabilse (ilk maç 17, ikinci maç 17 top kaybı) ve potasında gördüğü hızlı hücum kaynaklı sayıları azaltabilseydi (ilk maç 14 sayı, ikinci maç 16 sayı) turu daha fazla zorlayabilirdi.
 
Final Four’da UMMC Ekaterinburg ile karşılaşacak Fenerbahçe, hücumda dış oyuncularına daha dengeli rol ve top dağılımı sağlamalı ve pota altı müdafaasını sertleştirmeli. Zandalasini’nin UMMC maçında hücumda ve savunmada katkısının kilit bir rol oynayacağını düşünüyorum. 
 
Fenerbahçe oyun içerisinde Tuğçe ve Olcay’ın özelliklerini daha iyi kullanarak bu oyunculardan daha fazla katkı almayı hedeflemeli, her ikisi de A Milli Takımımızın çok değerli ve önemli oyuncuları ve ben onlara sahada çok daha fazla sorumluluk verilmesini görmek istiyorum.
 
Son yıllarda en büyük eksikliğimiz Türkiye’de ve özellikle Avrupa’da, takımlarında daha fazla ana rolleri üstlenebilecek ve ülke basketboluna lokomotif olacak Türk basketbolcular çıkaramamız. Bu potansiyele sahip oyuncular olduğuna inanıyorum. Artık kadın basketbolu olarak Türk oyuncularımıza daha çok güven vererek, onların takımlarında ana rolleri üstlenmelerini sağlayan bir sistem üzerinde durmalıyız... 
 
Bize tekrar büyük başarıları yaratacak ve kürsüye çıkaracak oyuncularımızı takımlarında daha fazla ön plana çıkarmalıyız. İster kulüplerinde, ister A Milli Takımımızda olsun yakın zamanda katıldığı turnuvada yerli basketbolcusunu MVP olarak çıkarabilen ve kendi yıldız oyuncularını yaratan bir kadın basketbol sistemi en büyük dileğim... Bunu oyuncularımız, antrenörlerimiz, kulüplerimizle hep beraber yapabileceğimize inanıyorum.