Basketbolumuz ve altyapı sorunları
"Altyapıda yapısal ve sistemsel bir değişikliğe ihtiyacımız var. Basketbola tutku ve aşk ile başlayan çocuklarımızı ve gençlerimizi yıllar geçtikçe ‘’Basketbol mu? İyi bir eğitim almak mı ?‘’ tercihine zorlayan yapısal sistemi değiştirmek yada düzenlemek zorundayız. Bu spora başlayan her 100 çocuktan yalnızca 2'si 17 yaşına geldiğinde basketbola devam ediyor. Bu istatistik tüm altyapı sorunlarımızı en çarpıcı şekilde özetler nitelikte..."
26 sene boyunca çok güzel başarılar ve deneyimler yaşadığım oyunculuk yaşantımdan sonra, bu sporun bana kazandırdıklarını, tekrar basketbola geri verebilme ve kalıcı değer katabilme hedefi ile aktif rol alacak şekilde basketbol içinde kalmaya karar verdim. Hedefim; kendisine, yaptığı işe ve bu işin kapsadığı tüm kişi ve kurumlara saygılı, ahlâki değerlere sahip, eğitimli, basketbola tutkulu ve disiplinli sporcular yetiştirip onlarla başarıya ulaşmak.
Altyapıya çok önem veren ve bence birçok kulübe çok önemli rol model olan Botaşspor'dan yetişmem altyapının önemi ve değerini çok iyi anlamamı sağladı. Bence oynadığım dönemde Botaşspor'da elde ettiğimiz başarılarımızın en önemli nedeni aslında başarılı bir altyapı ve basketbol organizasyonu için gerekli olan tüm öğelerin bir araya getirilmesiydi.
Nedir bu öğeler;
1- Kulübe uygun doğru altyapı modelinin seçimi ve uygulanması
2- Sistemli ve düzenli yapılan, geniş çerçevede etkin şekilde yapılan sporcu yetenek tarama sistemi
3- Oyuncu gelişim ve yetiştirme merkezli sistem
4- Doğru ve etkili kaynak kullanımı
5- İşini seven ve tutkuyla bağlı idealist ve hedefleri olan antrenör, idareci ve çalışan kadrosu
6- Kulübün misyonunu koşulsuz destekleyen yönetim kadrosu
7- Doğru ve adil yönetilen rekabet ortamı
8- Altyapı ve üst yapı arasında doğru oluşturulan köprü ve iletişimle sağlanan aile ortamı
Bence tüm bu öğeler (ekleyeceklerimiz olabilir) meyve vermesi hedeflenen ve başarılı olması istenen bir altyapı modeli için olmaz ise olmazlardır.
Aslında altyapı organizasyonlarını konuşurken ülke basketbolunun geleceğini konuştuğumuzu, basketbolun içinde olan tüm paydaşların başarısını ve geleceğini masaya yatırdığımızı unutmamalıyız.
Kendi açımdan neler yapmamız gerektiğini birkaç başlıkta sizlerle paylaşmak istiyorum. Bence önemli yapısal ve sistem değişikliklerine ihtiyacımız var.
1- Basketbola tutku ve aşk ile başlayan çocuklarımızı ve gençlerimizi yıllar geçtikçe "Basketbol mu? İyi bir eğitim almak mı?" tercihine zorlayan yapısal sistemi değiştirmek ya da düzenlemek zorundayız. TBF istatistiklerine bakarsak basketbola başlayan her 100 çocuktan yalnızca 2'si 17 yaşına geldiğinde basketbol oynamaya devam etmektedir. Bu istatistik bize eğitim-basketbol ilişkisinin ne kadar önemli bir şekilde irdelenmesi ve çözüme kavuşturulması gereken bir sorun olduğunu göstermektedir.
Gençlik Spor Bakanlığı, Basketbol Federasyonu ve Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte tespit edilecek doğru bir modelle bu sorunu ortadan kaldırmalıyız. Onları basketbola verdikleri değer ve önem kadar hatta daha fazlasını eğitim hayatlarına vermeleri adına teşvik etmeliyiz.
2- Son yıllarda aileler kız çocuklarını basketbola kıyasla daha kurumsal yapıları, daha iyi kulüp olanakları (tesis, antrenman, ekipman) olan voleybol branşına yönlendirmektedirler. Son yıllarda voleybolda elde edilen başarılar, kadın voleybolunun medyada daha fazla göz önünde olması nedeni ile kız çocukları da voleybol branşını daha fazla tercih etmeye
başladılar. Kadın basketbolunda azalan oyuncu havuzunun genişletilmesi için Basketbol Federasyonu ve Kulüpler olarak ortak bir çalışma yapmalıyız.
3- Kız çocuklarını basketbola özendirecek sosyal sorumluluk projeleri yaratmalı, bu kuşağın dikkatini çekebilmek için yazılı ve görsel medyada dikkat çekecek içerikler üreterek farkındalık yaratmalıyız.
4- Kulüpler altyapılarını oluştururken doğru tarama ve yetenek seçimi yapmalılar. Yeteneğin yanı sıra basketbol branşına uygun doğru fiziksel özelliklere sahip kız çocuklarını seçmeliler. Altyapı sporcularımıza özellikle yapısal olarak yaralanma riski yüksek olan kız çocuklarımıza detaylı yaralanma risk analizleri yapmalı ve düzeltici, koruyucu egzersizler içeren
'Uzun Dönemli Sporcu Gelişim Programı' uygulamalıyız.
5- Kulüp Altyapılarında görev alan antrenörlerimizin üzerinden, altyapı yaş gruplarında şampiyonluk ve derece elde etme baskısını ortadan kaldırıp, onlara A takımlarına ve ülke kadın basketboluna sporcu yetiştirme hedefi vermeli ve desteklemeliyiz.
6- Altyapı antrenörlerimizin özlük haklarını iyileştirmeli, onlara sistemli ve sürekli şekilde verilecek teknik eğitimlerin yanında, spor psikolojisi, çocuk gelişimi ve çocuk koruma eğitimleri verilmesini sağlamalı; sistem içerisinde bunu denetlemeliyiz.
7- Altyapı sporcularımızın daha sağlıklı bir şekilde gelişim göstermeleri ve ileri ki yıllarda sportif yaralanma riskinden uzak bir sporculuk kariyeri sürmeleri için her kulübün kendi bünyesinde 'Atletik Performans Gelişim Departmanı' (fizyoterapist ve atletik performans antrenörlerinin yer alacağı) kurması zorunlu hale getirmeliyiz.
8- Altyapıdan yetişen genç sporcularımızı A takıma çıktıklarında, doğru çalışma modeli ile çalıştıkları, kendilerini yeterli görmeyip sürekli geliştirmeye çalıştıkları sürece bu emeklerinin karşılığını alacakları adil bir yaklaşımla, onları mental olarak destekleyerek A takımda süre vermeli ve yeteneklerini göstermeleri konusunda desteklemeliyiz.
Ben basketbola başladığım Botaşspor’da bu felsefe ile yetiştirildim. Bu sayede çok genç yaşta yüksek özgüven ile önemli süreler aldım ve takımımla beraber geliştim.16-17 yaşında genç bir basketbolcu olarak iyi antrenman yaptığım, eksiklerimi gidermek için ekstra çalışarak emek koyduğum zaman takımda süre alabileceğimden hiç şüphem olmamıştı; çünkü bunu yaptığım zaman Ceyhun (Yıldızoğlu) Abi'nin ve tüm antrenörlerimizin bana ya da bunu yapan sporculara şans vereceğini biliyordum.
Maç içerisinde hata yapsak dahi antrenmanlarda eksiklerimizi gidermeye çalıştığımız için sahada aldığımız süre azalmıyordu; çünkü sistem kısa sürede başarılı olmak yerine A takıma ve Türk basketboluna oyuncu yetiştirmek ve kaynakları doğru kullanarak sürdürülebilir kalıcı başarıları yakalamaktı.
Bu da benim tüm genç sporcuların en önemli problemi olan daha çok süre alamama ve hata yapma kaygısını çok aşırı yaşamadan, daha çok çalışarak eksiklerimi gidererek iyi bir oyuncu olabileceğim inancını yerleştirdi ve uzun vadeli hedefime odaklanmamı sağladı.
9- Altyapıdan yetişen gelecek vadeden sporcuların, A takımda süre alabilecekleri yeni bir yabancı oyuncu sistemi ve kriteri getirmeliyiz, bu alanda radikal değişiklikler yapmalıyız. Pandemi süreci ve sonrasında tüm dünyada yaşanan finansal kriz bize şunu çok daha iyi gösterdi ki, kadın basketbolundaki kaynaklarımızı daha çok üretime kaydırarak, üreten ve değer yaratan bir model izlemeliyiz. Türk kadın basketbolu kendi finansal kaynakları ile 4 yabancılı bir sistemi sağlıklı bir şekilde götürebilecek dinamiklere sahip değil.
Kulüplerimiz ve federasyonumuz hep beraber istişare ederek bu krizden kadın basketbolunu geleceği için radikal kararlar alarak daha doğru bir model üzerinden ilerlemeliyiz.
Doğru altyapı modeli ve planlamasını tüm kulüplerimizde uygulamaya başlamazsak, kulüplerimizde A takımlara, milli takımlara ve ülke sporuna daha fazla Türk kadını yetiştirmeyi ilke edinmezsek, yabancı oyuncu kural ve kriterlerimizi değiştirmezsek her sene altyapı milli takımlarımızın neden uluslararası organizasyonlarda başarısız olduklarını tartışır ve A Milli Kadın Basketbol Milli Takımımızın eski dönemdeki başarılarını bu dönem ile kıyaslamaya devam ederiz.
Ne kadar fazla sayıda kulübümüz doğru altyapı modeli ve sistemi ile ilerler ise bunun faydasını kendi organizasyonlarında mutlaka görecek, bu da dolayısı ile süreç içinde tüm milli takımlarımıza son derece olumlu olarak yansıyacaktır.
Umarım basketbolun tüm paydaşları bir araya gelerek sorunlarımızı hızlıca çözüme kavuştururuz.