Eski Yugoslav ekolüne en yakın Sırplar
"Yugoslavya’da en dominant oyuncular Sırplardan ve Hırvatlardan çıkardı. Daha sonra Slovenler ve Boşnaklar… Bugün, ülkelerin parçalanmasından sonra bence en çok Sırplar bu karakteri korudu ve benzer çalışmalar yaptı. Kesinlikle Hırvatistan ve Slovenya’dan da muhteşem oyuncular çıkıyor; ama işin geneline bakacak olursak, başta Sırbistan geliyor."
Efes’in, Türk ve Avrupa basketbolunun unutulmaz isimlerinden Petar Naumoski ile yeni yılla birlikte belirli bir konu üzerine soru-cevap bölümü yapmaya başladık. Geçen ay Avrupa’da oyun kurucu-antrenör ilişkilerini ele aldığımız Naumoski ile bu ay basketbol kültürleri ve ekolleri üzerine konuştuk. Eski Yugoslav ekolünden ABD’deki düzene dair önemli tespitlerde bulunan Petor Naumoski, Litvanya’yı örnek ülke olarak gösterdi.
PARA DEĞİL AŞK!..
- Eski Yugoslavya ekolünden gelen bir isimsiniz. Sizin de formasını giydiğiniz KK Split (Jugoplastika/Pop 84) takımı, bu ekolün en güzel örneklerinden biriydi. Sizin birlikte olduğunuz o dönemlerde neler öncelikliydi?
- Buradaki en önemli sebeplerden biri, imkânlar doğrultusunda iyi oyuncuları geliştirme ve çıkarmaktı. Benim bu spora motivasyonum, tutkumu göstermek ve her gün kazanmaktı. Para benim için motivasyon değildi, çünkü çok fazla para yoktu. Bence basketboldaki başarılarımızın en büyük sebebi, bu spora olan aşkımızdı ve her şeyin başında bu geliyordu.
Yugoslavya döneminde lig çok zordu ve en üst seviye basketbolcular vardı. Bu da ülkedeki tüm takımların altyapıya büyük önem vermesini sağladı. Yabancı oyuncuların olmadığı yerde, genç basketbolcular çıkarmanız lazım ve böylece kaliteli genç oyuncular çabucak şans buluyordu. Burada bireysel gelişimlerini sağlıyor ve kesinlikle bu fırsatı başarıya çeviriyorlardı. Bunun sonucunda da sistem çalışıyordu. Bence hepimiz buna tanıklık ettik.
O DÖNEM EN DOMİNANT SIRPLAR VE HIRVATLARDI
- Yaşanan trajediden sonra, şu an hangi ülke eski Yugoslav ekolünü en iyi şekilde temsil ediyor? Ya da hangi ülke hangi kısmını temsil ediyor?
- Öncelikle Yugoslavya’dan en dominant oyuncular Sırplardan ve Hırvatlardan çıkardı. Daha sonra Slovenler ve Boşnaklar… Bugün, ülkelerin parçalanmasından sonra bence en çok Sırplar bu karakteri korudu ve benzer çalışmalar yaptı. Burada oyuncular, kendilerini kanıtlamak ve kazanmak için oynuyor. Kesinlikle Hırvatistan ve Slovenya’dan da muhteşem oyuncular çıkıyor; ama işin geneline bakacak olursak, en başta Sırbistan geliyor.
Maalesef şimdiki seyirciler Amerikan Milli Takımı ile Yugoslav Milli Takımı’nın karşılaşma durumlarını bilemeyecekler. Şimdi Eski Yugoslavya Bölgesi’nden çıkan bazı oyuncular NBA’deki takımlara liderlik yapıyor.
ABD’DE ÖZEL BİR PROFESYONELLİK VAR
- Amerika basketbolda bambaşka bir seviye, onlar basketbolu yaşıyor. Bir tür yaşam tarzı. NCAA’den NBA’e… NBA ve Avrupa basketbollarına bakınca, mantalite olarak ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
- NCAA'deki çalışmaları ve organizasyonları; bunların NBA ile Avrupa organizasyonuyla olan bağlantılarını ve tüm standartlarda oyuncular yaratma konusundaki kararlılığımızı karşılaştırabileceğimizi sanmıyorum!
Amerika’da bu meslek bence kapsamlı bir eğitim ve her oyuncunun kendi etrafındaki kararlılığı ile oluyor... Bu da her koç ve üniversitede özel bir profesyonellik ve tutkuyu getiriyor. Avrupa’da çok az kulüp oyuncu yetiştirme üzerine çalışıyor; ama bu olması gerekenden uzak bir durum. Amerikalılar bunu yapıyor ve sonra bu iki farklı sistem devreye girdiğinde, daha fazla güç, daha fazla fiziksel yatkınlık ve tamamen eğitimli bir basketbolcu ortaya çıkıyor.
Bazı istisnalar olabilir. Ancak spor salonunda ve sahada geçirilen zaman, yaklaşımın kendisi gibi... Koçların aradığı basketbolculara göre aradaki fark su yüzüne çıkıyor.
İSTANBUL DOMİNE EDİYOR AMA…
- Eğer Türkiye’deki basketbol kültüründen bahsedecek olursak, hangi takımlar veya hangi şehirler diğerlerine göre daha iyi?
- Türkiye’de, genel olarak bu spor kültürünün 1990’ların başlarında oluştuğunu ve bu dönemde birçok kulübün ve şehirlerin basketbol kültürü oluşturduklarını düşünüyorum. Sonuçlara baktığımızda, İstanbul’daki takımlar kesinlikle domine ediyor ama Bursa, İzmir ve Ankara’nın da kendi standartları var.
Türkiye'de sonuçlar finansal oluyor. Oyuncu yetiştirip onlara fırsat verme, onları oynatma üzerine değil. Bu da çok az Türk oyuncunun katkı sağlamasına neden oluyor. Bunun dengesini daha iyi bir şekilde sağlayan takımlar, bu sporda daha iyi bir gelişim sağlıyor ve kültür oluşturuyor. Bunun göreceli bir sonuç olduğunu düşünüyorum ve bunu değerlendirdiğim için pek memnun değilim.
LİTVANYA’YI KIYASLAYAMAM!
- Bir kulüp nasıl bir basketbol kültürü oluşturur ve bir ülke nasıl basketbolda bir ekol olur?
- Avrupa’da bir basketbol kültürü örneği vereceksek, bu spora aşkları ve tutkularıyla Litvanya’yı söyleyebilirim ve hiçbir ülke ile kıyaslamam. Onlar basketbolu okullarında ders olarak veriyor. Bunu Avrupa’nın başka bir ülkesinde göremezsiniz. Belki de bu, her şeyden önce nasıl sağlıklı insanların yetiştirildiğine, daha iyi ve daha başarılı bir ülkeye katkıda bulunan bu büyülü sporun kültürünü, sevgisini ve gelişimini nasıl sürdürebileceğimize dair iyi örnek olabilir.