O adam gelmeyecek
"BGL en çok da uzun vadede değerli... Toplum olarak biri çıksın, hemen 30 sayı atsın, 20 ribaund alsın, Jordan olsun istiyoruz. Bu gezegende 60 yıl geçirdim ve 3 özel isim gördüm: Michael Jordan, Magic Johson ve Larry Bird. Özetle o bekledikleri adam gelmeyecek!"
TÜBAD olarak eylül ayı ortasında bir basketbol haftası yaptık. Süper Lig ekiplerimiz Beşiktaş Sompo, TEKSÜT Bandırma, Galatasaray Doğa Sigorta ve Türk Telekom'un katıldığı Mehmet Baturalp Turnuvası üst düzeydi. Baturalp anısına düzenlediğimiz turnuva Beşiktaş-Galatasaray finaliyle noktalandı.
Doğan Hakyemez TÜBAD'ın kuruluşunda menajer gözüyle büyük katkı vermişti. Aslında menajerdir, ama Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı'nı 2. Lig'den, 1. Lig'e çıkardığı pek bilinmez... Gençlere verdiği önem ise bilinirdi. Doğan hemen her gün bana ya da arkadaşlarımıza, "Şu takımdaki genci seyrettiniz mi?" diye sorardı. Her zaman yeni Orhunlar, Harunlar, İbrahimler bulma amacındaydı. Biz de onu anmak için TÜBAD olarak bir gençler turnuvası düzenledik. Unutulmasın gençlere önem veren spor adamları hafızalarda kalır...
Gençlerden bahsetmişken 3. sezonu başlayacak Basketbol Gençler Ligi'ne (BGL) de değinelim. Her şeyden önce sabır gerekli... BGL'nin basketbolumuza önemli katkı vereceğini düşünüyorum, özellikle de uzun vadede... Hiçbir şey bugünden yarına olmaz.
Diyelim ki genç bir basketbolcu kardeşimiz, son topu yarı sahadan atıp maçı kazandırdı. Yine diyelim ki rakip takımın koçu da 'Hadi oradan şansa bak' diye bağırdı. O iş öyle kolay değil! Bu oyuncu basketbola 10 yaşında başlasa ve günde 300 şut atsa bu yılda 100 bin şut eder. 10 yılda 1 milyon şut eder. Yani 30 yaşına geldiğinde kabaca 2 milyon şut atmıştır. Yani orta sahadan atıp soktuğun şut şans değil, alın teridir, emektir.
Ya da şu genç çıksın hemen basketbolcu olsun! O işler de öyle değil... Önce o gence dakika vereceksin, oynatacaksın. O gencin önündeki yabancı engelini kaldıracaksın! Takımında süre vereceksin ya da BGL'de oynatacaksın ki; sonrasında da yukarılara çıkıp basketbolunu oynayabilsin.
O yüzden BGL'nin faydalı olduğuna inanıyor, federasyonun bu konudaki çalışmalarını da olumlu buluyorum. Biz Türk toplumu olarak bir basketbolcu hemen çıksın, 30 sayı atsın, 20 ribaund alsın, Michael Jordan olsun istiyoruz. Böyle düşündüğümüz sürece basketbolumuz bir yere gelmez.
Ben bu gezegende 60 yıl geçirdim ve 3 özel isim gördüm: Michael Jordan, Magic Johson ve Larry Bird. -O seviyede değiller ama Kobe Bryant ve LeBron James'i de katalım- Gezegene sayılı gelen bu isimler de maalesef Türkiye'de değil! Özetle o bekledikleri adam gelmeyecek!
Mesela biz TÜBAD olarak gençlerin önünü açmak adına, yabancı oyuncu sayısının azalması için federasyona görüş bildirdik. Kulüplerin baskısına rağmen, TBF, -önceleri
pek arzu etmese de- bizim iyi niyetli talebimizi kabul etti ve tüm eleştirileri göze alıp geçen sezon yabancı sayısını 5'e indirdi.
Antrenörler için de kriterler geldi. Artık elini koluna sallayarak gelip burada koçluk yapamıyor yabancı antrenörler. Avrupa şampiyonasında derece yapmadıysan Türkiye'de koçluk yapamıyorsun.
Eskiden adam Belgrad'da son maçını oynuyor, karşılaşma bitimi formayı çıkarıp; ertesi sabah İstanbul'a gelip ülkemizde koçluk yapıyordu. Böyle iş olur mu! Federasyon bu konuda da görüşlerimize değer verip gereken adımı attı.
Şimdi sıra yabancı oyuncu sınırlamasını basamak basamak götürüp 4+1'e getirmek. Bu gençlerimize daha fazla fırsat vermiş olacak. Biz böyle yeni önerilerle gideceğiz, onlar belki kabul edecek, belki diretecek. Ama biz basketbolumuzun gelişmesi adına gereken her şeyi yapacağız.
Bu arada yabancı sınırlaması talebimizin ırkçılık olarak görülmesini istemem. Bizim ABD ya da Sırp pasaportuyla derdimiz yok, bizim tek dergimiz Türk basketbolcularının aldığı süreleri arttırmak. Dolayısıyla da Türk Milli Takımı'na oyuncu çıkmasını sağlamak. Ligimizde çocukları 3 dakika oynatıyoruz sonra Dünya Kupası'nda Çekya'ya yenilince 'tu kaka' yapıyoruz. Bu doğru değil.
Düşünün rüyasında, ABD ile maç yapacağını ve son saniyelerde kaçırdığı serbest atışlar yüzünden kaybedeceğini göremeyecek insanlar, bugün çıkmış milli takımı insafsızca eleştiriyor. Bu hiç hoş bir tablo değil. En başta dediğimi en sonda da tekrar edeyim: Önce biraz sabır...