Gurur duyacağımız bir takım
"Yaklaşık 2-3 sene sonra Türkiye A Milli Basketbol Takımı'na Avrupa ve dünya çapında başarılar getirecek jenerasyonun oyuncuları, olgunlaşmış olacak. Bu jenerasyon yavaş yavaş takımı ele geçirecek ve bir öncekiler gibi gurur duyacağımız bir milli takım oluşacak..."
- TBF'nin desteğiyle TÜBAD'ın gerçekleştirdiği antrenörler semineri ile başlasak...
- Tarafsız bir gözle baktığımda seminer benim bu güne kadar Avrupa’da da Amerika’da da gördüğüm seminerler içinde ilk 5’e girebilecek seviyedeydi. Organizasyon işleyişi ve içeriği son derece doyurucuydu. Türk koçların çok detaylı, çok doyurucu ve kendilerini iyi ifade ettikleri seminerlere denk geldik. Bence bu seminere gelen koçlar çok şanslıydı. Hem bilgi yüklü, hem de bu bilgi yükü oldukça doyurucuydu ve kendini iyi ifade eden koçlar vardı. Bazen çok bilgili olmasına rağmen koçlar kendini iyi ifade edemeyebilir. Herkes mükemmel bir Türkçe’ye sahip olmayabilir ya da iyi bir öğretmen değildir. Bu anlamda katılımcılar bu seminerde oldukça şanslıydı. Başta Aydın Örs olmak üzere Türkiye Basketbol Federasyonu Eğitim Kurulu’nun çok büyük özverisi ve çalışkanlığını gözlemledim. TÜBAD olarak biz de elimizden geleni yaptık.
SPOR ENGEL TANIMIYOR MESAJINI VERDİK...
- Diyabetli çocuklar ile ünlülerin yaptığı özel maçta büyük beğeni topladı, sizin bu konudaki yorumunuz...
- Sosyal sorumluluk projesiyle tip 1 diyabet problemi olan gençler ile bir organizasyon yaptık. Bu sıradan bir maç değil. Böyle bir programın projenin içinde yer aldık. Türk basketbolunda bir yere ulaşmış herkes bir engeli aşarak buralara geldi. Kimisi kilo engelini, kimisi boy engelini, kimisi de rakip engelini aşarak buralara geldi. Hatta örnek gösteriyorum, benim gibi bir cüce nasıl 12 Dev Adam’a koç olduysa, nasıl engellerin aşıldığını düşünün! Esasında basketbolla diyabet rahatsızlığı olan gençlerimizin örtüştüğü nokta da bu...
Rahatsızlıkları ne olursa olsun, engelleri ne olursa olsun profesyonel spor yapabileceklerinin mesajıydı bu proje. Spor engel tanımıyor mesajını verdik. Eskiden Türk koçlar olarak Avrupa’da seminerler gider orada bir şeyler öğrenirdik. Şimdi ise bu durum tersine dönmeye başladı.
DOĞAN'IN HAYALLERİNE HİTAP ETTİK
- TÜBAD Basketbol Turnuvası'na seyircinin ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?
- Doğan Hakyemez Turnuvası’nda Türkiye’nin en değerli takımlarından 4 tanesi (Fenerbahçe, Anadolu Efes, TOFAŞ ve Darüşşafaka) yer aldı. Çok iyi geçti. Doğan Hakyemez’in hem dostu, hem de mesai arkadaşı olarak şunu söyleyebilirim ki; onun aklı fikri gençlerin turnuvaları, organizasyonları ve maçlarındaydı. Eğer Doğan aramızda olsaydı bu turnuvanın her dakikasından zevk alırdı. Bir kere tam onun hayallerine hitap ettiğimizi düşünüyorum. Çok seviyeli bir turnuva oldu. A takımlar için olan turnuvada ise 3 EuroLeague Anadolu Efes, Khimki, Darüşşafaka Tekfen bir de EuroCup ekibi Banvit yer aldı. TÜBAD olarak yapılabilecek en iyi organizasyonları yaptık.
TAŞLAR OTURDUĞU ANDA...
- 12 Dev Adam'ın tam kadro ile çıktığı ve fire vermediği Karadağ ile Slovenya maçlarında Türkiye'ye nasıl buldunuz?
- Yaklaşık 2-3 sene sonra Türkiye A Milli Basketbol Takımı'na Avrupa ve dünya çapında başarılar getirecek jenerasyonun oyuncuları, olgunlaşmış olacak. Örneğin Cedi 95’li, Furkan 97’li… Oyuncular kendilerini güçlendirdikçe, kaslarına kas ekledikçe bu jenerasyon yavaş yavaş takımı ele geçirecek ve bir öncekiler gibi gurur duyacağımız bir milli takım oluşacak. Bu takım oturduğu anda; camia dışındakilerin pek ismini duymadığı çocuklar 20’li yaşlarına gelince, abilerinin yerini rahatlıkla doldurabilecek potansiyelde... Geçen sene Türk Milli Takımı Avrupa Şampiyonası’nda kağıt üzerinde başarısız olurken, bütün Türk basketbol camiası bu başarısız takımı alkışladı. Çünkü o takım sahada dibine kadar mücadele etti ve herkesin saygısını kazandı. Bizler oyuncularımızı sahadaki emeğine göre alkışlıyoruz, skora göre değil. Yeni bir jenerasyon yolda ve takım oturunca da başarılı olacaktır.
ORTA DOĞU ÜLKESİ MİYİZ, YOKSA ÇAĞDAŞ BİR AVRUPA ÜLKESİ Mİ?
- Kapanan kulüpler kervanına Trabzonspor'da eklendi... Bu örneklerin daha fazla çoğalmaması adına önerileriniz neler?
- Birinci neden tabii ki ekonomik yapılanma. Fakat bunların da ötesinde daha makro bir problemimiz var. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları Orta Doğu’nun hemen burnunun dibinde. Bir Orta Doğu Ülkesi miyiz, yoksa çağdaş bir Avrupa ülkesi miyiz, ana problem burada. Eğer Orta Doğu ülkesiysek bu kulüpler açılacaktır, kapanacaktır; gelişi güzel yönetilecek ve aklına esen kulüp başkanlığı yapacaktır. Bu insanlar çocukların parasını ödemeyecektir ve bu yapı devam edecektir. Ama çağının çağdaşı bir ülkeysek, bu sorunları yaşamayacağız. Mali birlik ve düzen çağdaş sistemlerde bulunur. Sınırların Orta Doğu’ya yakın olabilir; ama beyninin içindeki enformasyon çağının çağdaşı olur ve bu sorunu yaşamazsın.
Shakespeare’in de dediği gibi, “Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu..." Ben de diyorum ki, “Çağının çağdaşı mı olmak, yoksa çağını geriden mi takip etmek, işte bütün mesele bu.”
MISTER BASKETBALL: İSMET BADEM
Türkiye'de belli bir jenerasyona basketbol sevgisinin aşılanmasında, basketbolun tanınmasında çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Gerek konuşması, gerek kılık kıyafeti ve tavırlarıyla basketbolun reytingini arttırdı diyebiliriz İsmet Badem için... Amerika'da bulunduğu bir eyalette basketbola katkısı olan insanlara 'Mister Basketball' derler. Türk basketbolunun medyadaki 'Mister Basketball'u diyebilirim. Huzur içinde yatsın, basketbolun içerisinden yetişmiş evlatlarına ve eşine uzun ömürler ve sabır diliyorum.