100. yıla yakıştı
"Uzun zamandır özlemini çektiğimiz EuroLeague şampiyonluğu Cumhuriyetimizin 100. yılında geldi, ardından da KBSL'deki mutlu son Fenerbahçeli kızlara çok yakıştı..."
Cumhuriyet'in 100. yılında gelen EuroLeague şampiyonluğu Fenerbahçe adına çok anlamlı oldu. Dile kolay özlenen kupaya 9. Final Four'da ulaşıldı. Görev tamamlandı ve tüm Fenerbahçelilerin istediği oldu... Finale çıkmak anlamlı; ama kupayı bir türlü alamamak camiada gerginlik yaratıyordu. Fenerbahçe'nin Avrupa'daki büyüklüğü zaten biliniyordu fakat artık tescillendi. Yatırım devam ettikçe bu kupanın geleceğinden adım gibi emindim... Ve çok anlamlı bir yılda kupayı müzemize götürmüş olduk.
İtalyan ekip Famila Schio karşılaşmasında gergin başlasak da 2. yarı kalitemizi -müdafaada savaşarak- daha çok ortaya çıkardık. Schio takımı da iyiydi; ama onları Courtney Vandersloot'un performansıyla geçtik. Kayla McBride'in skorlu oynayamaması bizi zora sokarken, özellikle Brenna, Emma ve Courtney başarılı oynadı..
Türk finaline gelirsek... Öncesinde Çukurova'nın ev sahibi Prag'ı yenmesi müthiş bir başarıydı. Türk basketbolu adına da iki Türk takım uzun zaman sonra final oynadı. Finale gelirsek aslında basketbol adına anlatılacak çok da bir şey yok. Brenna Stewart denen oyuncu maça imzayı attı... Kayla, Alina, Olcay'ın performanslarını iyi olsa da aslında İlk devrede maçı bitirdi Brenna... Öyle ki finalde rekor kırarak Diana Taurasi'yi (31) bile geride bıraktı 35 sayısıyla! Malkovich kenara almasaydı belki daha da fazla da atacaktı...
Çukurova Stewart'ı tutmayı başaramadı... Prag maçında ellerinden geleni yapıp finale çıktılar, bütün enerjileri de ev sahibi ile oynadıkları mücadelede bitmiş gibiydi... Fenerbahçe'ye karşı pek varlık gösteremediler.
Koç Maljkovic sezon boyu hücumda top paylaşımını iyi sağladı. Savunmada da onun bir sistemi var, her zaman her yerde -milli ya da kulüp takımı fark etmeksizin- o oyun planını parkeye koydu. Fakat Fenerbahçe'deyken ve bu kadar özel oyunculara sahipken sıkıntıya düştüğü anlarda müdafaada kendi sisteminden vazgeçip; alternatifler üretti. İşte bu detay onu başarıya götürdü. Elindeki fizikli oyuncuların switch yapması bile yeterliydi. F4'te de iki maçta da öyle oldu. Schio karşısında switch'e döndükten sonra oyun kırıldı, Çukurova karşısında da direkt switch ile çok iyi savunma yapılarak başlandı.
Burada bir parantez de sarı lacivertli kızların yoğun maç temposuna açmak gerekiyor. Final Four'dan döner denmez Galatasaray ile KBSL (Kadınlar Basketbol Süper Ligi) yarı finali ardından da Çukurova ile final serisi... İnanılmaz bir tempo ile oynadılar, Çukurova ise Final Four öncesi BOTAŞ karşılaşmasını oynadığı için dinlenme fırsatı buldu.
Sarı lacivertl kızlar deplasmandaki ikinci karşılaşmada Galatasaray'ı zor da olsa yendiler, bu galibiyete ayrı bir parantez açmak lazım. EL şampiyonluğunun rüzgârını arkasına alan Fenerbahçe, aslında ev sahibi avantajını kaptığı final serisinin o ilk maçında kupayı müzesine koymuştu! Avrupa şampiyonluğunun moraliyle final serisinde Çukurova'yı süpüren sarı lacivertli kızlar hak ettikleri bir şampiyonluk daha aldı.
Sezon boyunca Emma istikrarı ile öne çıktı, zaten EuroLeague'de de sezonun MVP'si o seçildi. Ocak ayında gelen Stewart ise asıl performansını EL çeyrek finali ile birlikte arttırarak en değerli zamanda kalitesini ortaya koydu ve kupalar geldi. Sahada kararlı, karakterli oyuncuların oluşu bu zaferleri getirdi. Büyük karakter gösteren sarı lacivertli oyuncuları tebrik ediyorum.