NBA'de Dame zamanı
NBA’de sezon başladı ve ilk maçlarda Portland Trail Blazers fırtınası esti. Rip City’nin büyük bir yükünü Damian Lillard çekse de onu besleyecek isimler, doğacak yeni yıldızlar kendini hissettiriyor. Ancak yıllardır Portland’a liderlik eden Lillard, sezon başında, “Bu zaman Portland zamanı, Dame Zamanı!” der gibi…
Bana NBA tarihinin en talihsiz takımını sorsanız, gözüm kapalı Portland Trail Blazers derim. Bu takım, geçmişte inanılmaz kadrolar gördü. 1977’de şampiyon olan Portland'dan daha da iyilerini… 1990’ların başında Clyde Drexler’lı, Terry Porter’lı kadro 2 final yaptı; ama 1990’da Bad Boys Detroit’e, 1992’de Jordan’lı Bulls’a takıldı. Görebileceği en iyi kadro 1999-2000 sezonundaydı; Arvydas Sabonis, Rasheed Wallace, Scottie Pippen ve dahası… Batı Finalleri’nin son maçının son çeyreğinde Lakers’ın geri dönüşü karşısında final kaçırdı. 2000’lerin sonlarında Brandon Roy ve Greg Oden ile yeni bir heyecan; ama ikisinin de talihsiz sakatlıkları ve erken biten kariyerleri…
Portland Trail Blazers, en son 2018-2019 sezonunda, Damian Lillard önderliğinde Batı Konferansı Finalleri’ni gördü; ama son yılların en flaş takımı Golden State karşısında süpürülmekten kurtulamadı. Bunun haricinde Blazers’ın ciddi bir başarısı yok. Portland halkı başarıya aç…
Rip City, geçen sezon yeni bir yapılanmaya gitti ve başantrenörlüğe, özellikle oyunculuk döneminde Detroit ve Denver’daki performanslarıyla hatırladığımız Chauncey Billups’ı getirdi. Ancak Lillard’ın en büyük destekçisi C.J. McCollum, sezon arasında New Orleans’ın yolunu tuttu ve oyuncu kadrosu bazında bir zayıflama oldu. Neticesinde 27 galibiyet ve 55 mağlubiyetlik bir performansla normal sezonu 13. sırada tamamladı; yani sondan üçüncü! Play-off kaçtı.
Ancak bu yıl takım kimyası oturmuş vaziyette… Şimdi Blazers’ın 4 maçta 4 galibiyetine bakalım: Blazers sezonun ilk maçında, Sacramento Kings deplasmanında takım ruhunu gösterdi. “Kings alıyor” denilen anda sadece Damian Lillard, elini taşın altına sokmadı. Bu sezon Detroit’ten gelen Jerami Grant ve geçen sezon C.J. McCollum takasında kadroya dahil olan Josh Hart, son dakikalarda devreye girdi ve Blazers, Sacramento deplasmanından 115-108’lik galibiyetle ayrıldı.
Sezonun ikinci karşılaşması, Kings’e göre daha zor bir rakipti; 2021’in Batı Şampiyonu ve NBA Finalisti Phoenix Suns. Chris Paul-Devin Booker-Deandre Ayton üçlüsü, Lillard ve arkadaşlarına zor anlar yaşattı. Uzatmaya giden maçta Phoenix Suns önemli fırsatları kaçırdı ve Blazers evinde 113-111’lik galibiyete uzandı. Damian Lillard’ın 41 sayı ve 7 ribaundluk perfomansı öne çıktı.
Üçüncü maç, deplasmanda yaşlı kurtlar LeBron James, Russell Westbrook ve Anthony Davis’in önderliğindeki Los Angeles Lakers’a karşıydı. İlk yarıda her iki takımın da basit hatalar yaptığı maçta Portland Trail Blazers, Damian Lillard’ın skor yükünü çekmesiyle bir üstünlük sağlamıştı. Ancak ikinci yarıda Lakers, kimliğine döndü ve AD-LeBron ikilisi ile maçın en başlarında kurduğu üstünlüğü yakaladı. LA Lakers bu işi bitirecek gibiydi; ama sahneye yine Damian Lillard çıktı ve “Dame Time!” (Dame Zamanı) dedi. Jerami Grant’in bitime 3 saniye kala attığı basket ve LeBron’un son saniyede Lillard üzerinden kaçırdığı geriye çekilerek atışı, Blazers’a (106-104) galibiyeti getirdi.
Bu zor galibiyetler, Rip City’nin de özgüvenini yükseltti. Fakat Blazers, dördüncü maçta, Kuzey Batı Grubu’ndaki önemli rakiplerinden Denver Nuggets’a karşı iyi bir ilk yarı geçirmedi. İkinci çeyreği son saniyesinden Lillard’ın basketiyle kendine gelen Portland, ikinci yarıda Lillard-Simmons ikilisiyle 135-110’luk net bir galibiyete uzandı.
İlk dört maça bakınca, zorlukların üstesinden gelen, takım olgusunu herkese gösteren bir Portland Trail Blazers var. Şimdi bu yüksek kimyalı takımın liderine bakalım...
BÜYÜK SORUMLULUK
DAMIAN LILLARD
2012 yılında 1. tur 6. sıradan seçilen Damian Lillard, ilk sezonunda 19 sayı, 3.1 ribaund ve 6.5 asistlik performansıyla, 2012-2013 sezonunda yılın çaylağı olmuştu. Aradan 10 yıl geçti ve Lillard, bu süreçte çok tecrübelendi, büyük maçlar kazandırdı ve daha da önemlisi, Brandon Roy veya Greg Oden gibi sakatlık çilesi çekmeyip sönmedi.
Portland Trail Blazers Başantrenörü Chauncey Billups’ın, pozisyon olarak mevkidaşı olan öğrencisi Damian Lillard hakkında, Matt Barnes ve Stephen Jackson’ın Showtime Basketball’daki podcast programında yaptığı açıklamanın bir kısmına bakalım: “Sadık bir oyuncu… Kendisinin bir önceki jenerasyonunun kumaşı var.” Bu sözler aslında Lillard’ın Portland Trail Blazers’taki misyonunu ve oyuna bakışını açıklıyor.
Damian Lillard’ı bu bakımdan 1990’ların başlarındaki takımda Clyde Drexler’ın durumuna benzetebiliriz. O zamanlarda Batı’nın en iyi takımlarında bir 'süperstar'ı destekleyecek 2-3 isim vardı. Lakers’ta Magic’in yanında James Worthy ve Divac, Phoenix’te Charles Barkley’in yanında Kevin Johnson, Dan Majerle…
Drexler’ın yanında tam anlamıyla bir yıldız var mıydı? Terry Porter, Jerome Kersey ya da Buck Williams, Kevin Duckworth? Blazers’ta Clyde Drexler’ın yanındaki oyuncular iyi oyunculardı; ama Lakers ve Suns’taki oyuncuların bir tık altıydı. Şimdi, Batı’nın tepesindeki takımlara bakınca, Warriors’ta Curry’nin yanında Klay Thompson, Draymond Green ve Jordan Poole; Suns’ta Devin Booker’ın yanında Chris Paul… Blazers’ta Lillard’ın yanında iyi performans gösterenler var; ama 30 yıl önce Drexler’ın yanındaki isimler gibi… Bu nedenle Damian Lillard’ın üstünde büyük bir sorumluluk var. O da bunun bilincinde oynuyor…
KISA KISA POTANSİYELLER
Portland Trail Blazers’ı avantajlı kılan bir diğer durum, Damian Lillard’ın yanında, yıldız oyuncuyu çabuk yaşlandıracak isimlerin olmaması… Bu noktada da dört oyuncu göze çarpıyor.
Anfernee Simons (Şutör gard): C.J. McCollum’un New Orleans’a gitmesinden sonra ilk 5’e yükselen ve daha fazla süre bulan Simons, Lillard’ın yanında Batman’in Robin’i olma yolunda ilerliyor. Denver Nuggets ile oynanan dördüncü maçta, ikinci yarıda öne çıkan isimlerden biriydi. 12’de 7 üçlük isabeti ve 29 sayı, 3 ribaund ve 5 asistle Anfernee Simons, sahada kaldığında da takımı +14 farka sahipti. Önceki 3 maçta kötü üçlük performanslarını değil de Denver karşısındaki dış atış isabetine benzer oyunlar çıkarırsa, hem Blazers’a hem de Lillard’da çok büyük katkı sağlayacak. Kariyerinin 5. sezonunda olan Simons için de bu sezon hünerlerini göstermek için en uygun dönemlerden biri…
Josh Hart (Şutör gard-kısa forvet): Villanova ile NCAA’de neler yapacağını gösteren; ama NBA’de tam anlamıyla bir şeyleri oturtamayan Josh Hart da Portland da kendini buluyor. McCollum takası sonrasında New Orleans Pelicans’tan gelen Hart, geçen sezon Rip City için oynadığı 13 maçta 19.9 sayı, 5.4 ribaund, 4.3 asist ve 1.2 top çalma ortalamaları yakaladı ki, bu da Portland’ın kendisi için doğru adres olduğunun bir göstergesi. Ribaundlara önemli katkıda bulunan Josh Hart, Blazers’ın daha iyi noktalarda olması için sakatlanmadığı takdirde, oynayacağı 82 normal sezon maçının en az 60’ında çift hanelerde sayı üretmesi ve en az bu maçların yarısında double-double yapması gerekir.
Jerami Grant (Uzun forvet): Düşük seviyedeki Detroit Pistons’ta kendini yükselten Jerami Grant, kariyerinde daha iyi başarılar elde etmek için takasla daha iyi bir adrese geldi. Sahaya koyduğu enerjisi ve atletizmi ile sorumluluktan kaçmayan ve önemli sayı katkılarında bulunan Grant, Lillard’ın ve Simons’ın asistleriyle çok iyi beslenecek bir forvet… İlk 4 maçta 17 sayı ortalaması yakalayan Jerami Grant, bu bantlarda takılır ve 15 sayı ortalamasının aşağısına düşmezse, Portland için ciddi bir fayda sağlar.
Jusuf Nurkic (Pivot): 2019-2020 sezonunda yaşadığı sakatlık sonrası yavaş yavaş toparlanan ve EuroBasket 2022’de büyük bir sürpriz yapmanın kıyısından dönen Bosna-Hersek Milli Takımı’nın da önemli bir yıldızı olan Jusuf Nurkic, NBA’de tecrübelenmiş bir pivot. Kendisinden çok daha atletik oyunculara karşı mücadele veriyor; ama bunu savunmada doğru konumu sağlayıp göstereceği sertlikle rakiplerinin kendisinden çekinmesini sağlayabilir.
HENÜZ YOLUN BAŞI
Bu yazı yayınlandığında Portland Trail Blazers, Miami Heat ve Houston Rockets ile karşılaşmış olacak. Belki 6’da 6 olacak ve ay sonunda Batı’nın zirvesinde yer alacak. Belki de ilk mağlubiyetini veya mağlubiyetlerini tadacak. Ancak ilk 4 maç bize şunu gösteriyor; kısa vadede olmasa da uzun vadede final kovalayacak bir Portland Trail Blazers’ın temelleri atıldı ve büyütülüyor.
Yaklaşık yarım asırdır şampiyonluğa, 30 yıldır finale hasret bir Portland var. Billups ve öğrencileri bunun bilincinde sahaya çıkıyor; bunu izlerken hissediyorsunuz. Bakalım, Oregon ekibinin makus talihini bu ekip kırabilecek mi?