ABD'yi fetheden Avrupalılar
NBA, son yıllarda ABD’li süperstarlar kadar Avrupalı oyuncuların da damga vurduğu bir lige dönüştü. Bu Avrupalı süperstarlar, EuroBasket 2022’de de ülkelerini sırtladı. NBA’in bir gözü de Köln’de, Tiflis’te, Milano’da, Prag’da ve Berlin’de idi…
Beş yıl aradan sonra, Avrupa’da eylül ayını güzelleştiren ve ulusal heyecan uyandıran EuroBasket'te heyecan dolu maçların ardından şampiyonluğa İspanya ulaştı. Bu turnuvada öne çıkan birçok isim vardı. Başrol oyuncularına bakacak olursak, çoğunlukla NBA’de takımlarını sırtlayan isimlerdi.
Bilinen bir gerçek var; NBA’de son 4 sezonun MVP’leri Avrupalı ve bazı isimler, ABD’li süperstarlar kadar konuşuluyor. Öyle ki, Boston Celtics Genel Menajeri Brad Stevens, Türkiye-Fransa maçını Berlin’de canlı takip etti. Milwaukee Bucks’ın yıldızlarından Khris Middleton, Yunanistan’daki takım arkadaşı Giannis Antetokounmpo’yu ABD’deki evinden değil, sahadan izledi. İşte, EuroBasket 2022’yi cazip kılan süperstarlar ve bazı adaylar…
GASOLLER SONRASINDA HERNANGOMEZLER
(İSPANYA: WILLY-NEW ORLEANS PELICANS / JUANCHO-TORONTO RAPTORS)
Normal şartlar altında İspanya’nın bu turnuvada şampiyon olmasını Avrupa’daki basketbol severleri geçtim; İspanya’nın kendisi bile beklemiyordu! Başantrenör Sergio Scariolo, bu turnuvada favori olmadıklarını söylüyordu. Söyleyen kişinin, İspanya’yı EuroBasket 2022 öncesinde, İspanya’yı 3 kez Avrupa ve 2 kez Dünya Kupası şampiyonu yaptığını söyleyelim.
Pau ve Marc Gasol’ün emekliye ayrılmasıyla İspanya’da bir devir kapandı. Boğalar’ın altın çağından bu turnuvada sadece 37 yaşındaki Rudy Fernandez vardı. Sergio Llull ve Ricky Rubio, sakatlıklarından dolayı bu turnuvada değillerdi. Yepyeni bir İspanya… İşte bu noktada yeni bir kardeş ikili ortaya çıktı.
Daha önce pota altına hükmeden Pau Gasol ve Marc Gasol’ün yerini, yine aynı bölgede oynayan Willy Hernangomez ve Juancho Hernangomez aldı. Kariyerini New Orleans Pelicans’ta sürdüren Willy Hernangomez, Pau Gasol kadar olmasa da sırtı dönük oyunları iyi oynuyor. Willy’nin Pau’dan artısı ise defansta daha yıldırıcı ve daha atletik olması. Bu da kabuk değiştiren İspanya’ya büyük bir avantaj sağladı.
Juancho Hernangomez ise kenardan gelerek çok kritik katkılarda bulundu. Juancho’yu da Marc Gasol ile kıyaslayacak olursak, sırtı dönük oyunlarda Marc daha iyi. Atletizm kısmında ise Juancho daha iyi. Baktığımız zaman, ikisinin de bir uzun için iyi şutu var. Zira bu devirde neredeyse herkes şut atıyor.
Ancak buradaki şut kıstasında İspanya’nın uzunlarından aldığı dış atış katkısı… Juancho, bu konuda Marc’tan daha etkili olabileceğinin sinyallerini verdi. Diğer maçlarda, kritik üçlükleriyle sahneye çıkarken, Fransa ile oynanan final maçının kahramanıydı. İkinci çeyrekte oyuna girip art arda attığı üçlüklerle maçı koparan isim olmayı başardı. 9’da 7 üç sayı isabeti ve toplamda 27 sayı, 5 ribaund, 2 top çalma ile oynayan Juancho Hernangomez, final maçının en değerli oyuncusu seçildi.
Turnuva genelinde fırtına estiren Willy Hernangomez ise toplam 9 maçta 17.2 sayı, 6.9 ribaund ve 1 asist ortalamalarıyla turnuvanın en değerli oyuncusu oldu. İspanya, grup aşamasında nispeten kolay maçlar oynadı. En kritik maçta bizim onları elimizden kaçırmamızla, eleme aşamasında nispeten daha kolay eşleşmeler yaşayan İspanya, yarı final ve finalde kalitesini gösterdi. Hernangomez Kardeşler de bu turnuvadaki başarılarıyla Gasol Kardeşlerden bayrağı devraldı.
ŞANSLI AMA KALİTELİ
RUDY GOBERT (FRANSA – MINNESOTA TIMBERWOLVES)
EuroBasket 2022’nin en şanslı takımlarından biri de Fransa ve Horozlar’a öncülük eden Rudy Gobert… Belki de bundan daha iyi kısa açıklama olamaz Fransa ve Gobert adına. NBA’de yılın savunmacısı seçilmiş; ama liderliğini üstlendiği Utah Jazz’den umduğunu bulamamış Rudy Gobert, EuroBasket 2022’ye Minnesota’ya transferi sonrasında giriş yaptı. Ev sahibi Almanya, Slovenya, her ne kadar güç kaybetse de bir ekol olan Litvanya ve sürpriz yapmayı elinden kaçıran Bosna-Hersek’in yer aldığı grupta üçüncü oldu.
Kadro kalitesine bakınca, Fransa’nın grup üçüncülüğü bir hayal kırıklığı. Son 16’da Milli Takımımız ile eşleşen Fransa, Rudy Gobert sayesinde ayakta kaldı. Cedi’nin kaçırdığı serbest atışlar ve sonrasında top kaybı. Fransa için en son şansta topu tipleyen Rudy Gobert… O atış basket olmasaydı, şu an buradaki yazı bambaşka olurdu. Neyse…
Daha sonra İtalya karşısında benzer bir durum yaşandı. Yarı finalde ise turnuvanın sürprizi Polonya’yı 41 sayı farkla geçen Fransa, finalde İspanya engeline takıldı. Aslında Fransa, kağıt üstünde kaliteli bir takım. Ancak burada kalitesini tam yansıtan tek yıldız Rudy Gobert idi. O da 12.8 sayı, 9.8 ribaund ve 1 asist ortalamalarıyla tamamladığı turnuvada en iyi 5’e seçildi. Belki de Gobert, Fransa forması ile Minnesota’ya bir mesaj verdi…
BENDEN ŞEF OLUR
DENNIS SCHRODER (ALMANYA – LOS ANGELES LAKERS)
Bu turnuva, 2005’teki finalden sonra, Almanya’nın içinde ukde kalacak EuroBasket olabilir. Nowitzki sonrasında Dennis Schröder’in önderliğini üstlendiği Almanlar, disiplin anlayışını bu turnuvada en iyi şekilde yansıttı.
Yarı finalde İspanya’ya kaybetseler de hiç vazgeçmeyen, oyunundan ödün vermeyen bir Almanya vardı. Bu Almanya’ya da önderlik eden Dennis Schröder, oynadığı maçlarda sahaya hakimdi. Turnuva esnasında serbest oyuncu statüsündeki Schröder, bire bir oyunlarda top kontrolünün ve tercihlerinin ne kadar iyi olduğunu ve basketbol kalitesini gösterdi. Kendisi de attı, takım arkadaşlarına da attırdı. 22.1 sayı, 2.3 ribaund ve 7.1 asist ortalamaları tutturan Schröder, hem ülkesine büyük bir heyecan yaşattı hem de EuroBasket 2022’nin en iyi 5’ine seçildi.
Eminim ki, Schröder de kendi evinde 29 yıl önceki başarının yenilenmesini bütün Alman vatandaşları gibi isterdi ama Panzerler’i gelecekte Schröder önderliğinde güzel günler bekliyor…
REKORDAN HAYAL KIRIKLIĞINA
LUKA DONCIC (SLOVENYA-DALLAS MAVERICKS)
Bu dergide Luka Doncic’i birçok kez yazdık. Dirk Nowitzki’den sonra Dallas Mavericks’in aradığı prens yine Avrupa’dan çıktı dedik. Her geçen gün üzerine ekleyen ve inanılmaz bir oyuncuya dönüşen Doncic, yüzölçümü Ankara’dan küçük, nüfusu İstanbul’un sekizde biri kadar olan Slovenya’nın gururu olmaya devam etti ve ediyor…
Almanya’daki grup aşaması, Slovenler için bir hayli zordu; bulundukları grup bir ölüm grubuydu. Bu ölüm grubunda ev sahibi Almanya’yı, atletik ve son çeyrekleri iyi oynayan Fransa’yı, eski gücünde olmasa da bir ekol olan Litvanya’yı yenerek liderliği garantiledi. Yenildikleri tek takım da güzel bir sürprizin kıyısından dönen Bosna-Hersek idi.
Bu maçların hepsinde Slovenya’yı yukarıya taşıyan isim Luka Doncic oldu. Bazen skor bakımından, bazen asistleri ve ribaundlarıyla… Ama hep Doncic’ten bahsedildi. Özellikle, grup aşamasının son maçı olan Fransa karşılaşmasında yaptıkları inanılmazdı. Attığı 47 sayıyla Fransızları geride bırakmak yetmemiş gibi, EuroBasket’te Yunanistan’ın efsane ismi Nik Galis’i geride bırakarak, turnuvanın bir maçta en çok sayı atan ikinci oyuncusu oldu.
Fakat Doncic ve Slovenya, turnuvanın en büyük kötü şokunu yaşadı; çeyrek finalde Polonya’ya elenerek şampiyonluk unvanlarını koruyamadı ve dahası, favorilerden biri oldukları bu turnuvada madalya alamadı.
KADERİN CİLVESİ
NIKOLA JOKIC (SIRBİSTAN-DENVER NUGGETS)
Yakın bir zamanda Nikola Jokic hakkında yazdıklarımı hatırlayın… Bir süperstarsınız ama bütün yük üstünüze biniyor. Eninde sonunda bu yükü tek başına sırtlayamazsınız. Jokic, geçen sezon NBA’de MVP oldu ama takımı Denver Nuggets, Nikola Jokic’e tam anlamıyla destek olamadı ve Golden State tarafından, ilk turda kapıya konuldu.
EuroBasket tabii ki NBA’den çok farklı bir organizasyon. Ancak takım kimyası, mental durum, sizi teknikten öteye taşır. Bir de Avrupa’da saha içi kadar saha kenarındaki yönetim de önemlidir. Sırbistan Milli Takımı’nda, Jokic’e destek olacak isimler vardı; Vasilije Micic, Vladimir Lucic, Nikola Kalinic… Fakat buradaki sorun, artık antrenörlük kariyerine nokta koyması gereken Svetislav Pesic idi.
Pesic’in takım kimyasını tam oturtamadığı, bize karşı son anlarda kazandıkları Dünya Kupası Elemeleri maçında da belli ediyordu. Grup aşamasında Sırbistan, aslında normal olan bir sonuca imza attı; hiç kaybetmeden grup lideri olarak bir üst tura çıktı. Fakat Sırplar, Son 16’da kendine inanmış, takım ruhu kendilerinden kat kat yüksekte olan Pozzecco yönetimindeki İtalya karşısında büyük bir şok yaşadılar ve çeyrek final göremeden elendiler. Turnuvayı 21.7 sayı, 10 ribaund ve 4.3 asist ortalamalarıyla tamamlayan Nikola Jokic için yine bir hayal kırıklığı söz konusuydu.
YAZIK OLAN PERFORMANS
GIANNIS ANTETOKOUNMPO (YUNANİSTAN – MILWAUKEE BUCKS)
Bir performans nasıl olur da hak ettiği noktaya ulaşamaz? Bu sorunun cevabını Giannis Antetokoumpo’nun Yunanistan Milli Takımı ile inanılmaz işler çıkarmasına karşın yarı final görememesi olabilir. Şu an Fenerbahçe Beko’nun da başında olan Dimitris Itoudis’in oynattığı sistem ile Milwaukee Bucks’ta gösterdiği yeteneklerini Yunan formasında birleştiren Giannis, yaşadığı sakatlık sürecine rağmen, hiçbir şey olmamış gibi canavar modunu açtı.
Grup aşamasında Yunanistan gayet rahattı. Son 16’da Çekya ile eşleşen Yunanistan, maçın en kritik eşleşmesinde gereken üstünlüğü kurmuştu. Giannis, Avrupa’nın en iyi uzunlarından Jan Vesely’e sahayı dar etti. Vesely’i çaresiz bırakan Greek Freak, takımının çeyrek finale çıkmasını sağladı. Ancak Giannis Antetokunmpo, bu turnuvanın en çok eleştirilen noktasına takıldı; hakem kararları. Almanya maçının sonlarına doğru ikinci sportmenlik dışı faul nedeniyle oyun dışı kalan Giannis, böyle bir sorunla karşılaşmasaydı, belki de Almanya yerine Yunanistan madalya alacaktı.
29.3 sayı, 8.8 ribaund ve 4.7 asist ortalamalarıyla MVP performansı göteren Greek Freak, en iyi 5’e seçilmekle yetinmek kaldı; ama kendisi bundan hiç tatmin olmamıştır.
GELECEĞİN YILDIZ ADAYLARI
BİZİM UMUDUMUZ
ALPEREN ŞENGÜN (TÜRKİYE – HOUSTON ROCKETS)
Bu turnuva içimizde keşkelerle dolu bir hayal kırıklığıyla tamamlandı; ama bir yerde umut varsa, gelecek için olumlu bakabiliriz. Bizim de bu turnuvada olumlu olarak nitelendireceğimiz durum, Alperen Şengün’ün göstermiş olduğu performans.
Tiflis’te grup lideri olmak da mümkündü. Ancak İspanya’nın ardından ikincilik de beklenecek bir sonuçtu. Bu konuda da grup genelinde en önemli katkılar Alperen Şengün’den geldi. Fakat Fransa maçında Alperen’in, maçın sonlarında kenarda kalması tartışılır. Alperen Şengün'ün 22 dakika süre aldığı Fransa maçında 8 sayı, 5 ribaund ve 1 top çalma ile oynadı. Daha fazla süre alsaydı, daha fazla katkı görür müydük? Cevabı evet.
Henüz 20 yaşında takımı birçok alanda sırtlayan isim olan Alperen Şengün, gelecekte onun etrafında kurulacak bir Milli Takım’da daha başarılı olabilir. Bu da ilerleyen zamanda ay yıldızlıların daha iddialı, daha başarılı ve madalya peşinde koşacak bir takım olmasını sağlayacaktır.
Devir gardların devri mi gerçekten? Fransa’ya öncülük eden Rudy Gobert, Yunanistan’a öncülük eden Giannis Antetokounmpo ve İspanya’nın şampiyon olmasını sağlayan Hernangomez Kardeşler, pota altı oyuncuları. Alperen, gelecekte fiziksel olarak daha atletik ve teknik olarak daha iyi bir şuta sahip olursa, gelecek yıllarda bir madalya kazanma olasılığımız daha yüksek olur.
YOKTAN VAR OLDU
SIMONE FONTECCHIO (İTALYA – UTAH JAZZ)
İtalya Milli Takımı, EuroBasket 2022’nin en renkli, en heyecan verici, en keyifli takımlarından biri oldu. Oynadıkları oyunu teknik açıdan değerlendirmek pek mantıklı olmaz. Çünkü İtalya’nın oynadığı basketbol, tamamen tutkuya ve inanca dayalı bir basketboldu.
Çılgın koç Gianmarco Pozzecco yönetimindeki Azzuri de yeni bir jenerasyon yakalıyor. Kulüpler bazında Olimpia Milano ve Virtus Bologna ile yeniden yükselişe geçen İtalya, Milli Takım’da da bir aşama kaydetti.
Bu takıma önderlik eden Simone Fonteccio, aslında oynadığı kulüplerde hiç öne çıkan bir isim değildi. Geçen sezon Baskonia’da 11 sayı, 4.4 ribaund ve 2.4 asist ortalamalarıyla oynayan forvet, NBA’in radarına takıldı ve gelecek sezon Utah Jazz’de forma giyecek. Fontecchio da NBA’de oynayacak biri olduğunu kanıtlamak istiyordu.
Bu tutkulu İtalya Milli Takımı ile müthiş bir patlama yaşayan Simone Fontecchio, İtalya’nın gruptan son anda çıkmasında ve ardından Son 16’da Sırbistan’a şok yaşatmasında başroldeydi. Turnuvayı 19.4 sayı, 4 ribaund ve 2.7 asist ortalamalarıyla tamamlayan Fontecchio, hem yoktan var oldu hem de İtalya’nın geleceği için yeni bir umut…