Milli takım kulübü olmak
"En çok hoşuma giden de gerek bundan önceki Slovenya maçı, gerekse de son oynanan İspanya ve Karadağ karşılaşmalarında milli takımın; milli takım kulübü haline gelmesi... Bu çok önemli. Federasyon Başkanı'ndan, teknik ekibe; koç Ufuk Sarıca'dan malzemecisine kadar bir bütün halinde 'milli takım kulübü' haline gelindi. Ankara'daki İspanya maçında şahit olduğumuz gibi tüm ulusun bu mücadeleyi desteklemesi, bir milli takım kulübü haline gelinmesi ve bunu hissettirmek çok önemli. Bu istikrar sembolüdür, istikrarlı takımlar bu duruma gelebilir."
- EuroBasket 2019'a lider gitmeyi başaran Potanın Perileri ile başlasak...
- Kadın Milli Takımı'nı kutlamak gerekiyor. 2 Olimpiyat üst üste katılan tek takım branşımız. 2016 Rio Olimpiyatları'nın ardından ,orada da büyük bir jenerasyon değişikliği yaşandı. Onun sancıları çekiliyor ama şu anda iyi bir takım oluştu. Yakından takip etmediğim için ahkam kesmek istemiyorum ama Ekrem Hoca'nın liderliğinde teknik ekip sayesinde iyi bir takım olma yolunda ilerliyorlar.
Dünya Kupası'nda iyi değillerdi, ama deneyim kazandılar. Avrupa Şampiyonası'nda etkili olacaklardır; fakat asıl hedef 2020 Olimpiyatları olacak. Bunu da başarabileceklerine inanıyorum. Genç ve tecrübeli isimleri bir arada barındıran federasyonun da desteklediği iyi bir ekibimiz var.
Uzaktan izlediğim kadarıyla kadın basketbolunda uluslararası alanda özellikle altyapılarda bir zafiyet var. Şimdi Zeynepgül Ene'nin Altyapı Kadın Milli Takımlar Koordinatörlüğüne gelmesi ise önemli bir hamle. Oradan yukarıya doğru bir oyuncu akışının hayata geçmesi gerekiyor. Ayrıca Kadınlar Süper Ligi'ndeki 3+2 yabancı kuralını da Türk basketbolunun gelişimi için olumlu görüyorum.
ÇİN'DEN TOKYO BİLETİ GELEBİLİR
- İspanyollar ile birlikte Çin'deki Dünya Kupası'na gitmeyi garantileyen 12 Dev Adam'ın İspanya ve Karadağ maçları için neler düşünüyorsunuz?
- Ben daha genel bir çerçeveden bakmak istiyorum. 2 yıl önce A Milli Takımımız için verdiğim bir röportajımda, yaşanan jenerasyon değişikliği ve yeni oyuncu havuzuyla birlikte 2017 Avrupa ve 2019 Dünya Kupası sonrası asıl hedefin 2020 Tokyo Olimpiyatları olduğunu söylemiştim.
Jenerasyon değişikliği sancısına rağmen yeni oyuncu havuzuyla 2017 Avrupa Şampiyonası'nda iyi bir ekip oluştu ve millilerimiz ilk 8'i son anda kaçırdı. Şimdi de başarılı bir Dünya Şampiyonası elemelerinin ardından Çin'de tecrübe edinip, 2020 Olimpiyatları'na gidecek dereceyi elde edebilirler.
Son Avrupa Şampiyonu Slovenya, basketbol ülkesi Hırvatistan gibi iddialı ülkelerin gidemediği, yine Rusya ve Finlandiya'dan birinin gidemeyeceği Dünya Şampiyonası'na katılmak önemli. Oraya gitmek bile başarı...
Asıl önemlisi Çin'e giderken oyuncu havuzunun genişlemesi, o gençlerin; tecrübeli oyuncularla bir takım haline gelmesi... En çok hoşuma giden de gerek bundan önceki Slovenya maçı, gerekse de son oynanan İspanya ve Karadağ karşılaşmalarında milli takımın; milli takım kulübü haline gelmesi... Bu çok önemli. Federasyon Başkanı'ndan, teknik ekibe; koç Ufuk Sarıca'dan malzemecisine kadar bir bütün halinde 'milli takım kulübü' haline gelindi. Ankara'daki İspanya maçında şahit olduğumuz gibi tüm ulusun bu mücadeleyi desteklemesi, bir milli takım kulübü haline gelinmesi ve bunu hissettirmek çok önemli. Bu istikrar sembolüdür, istikrarlı takımlar bu duruma gelebilir.
Bunu devam ettirmek, oyuncu havuzunu genişletmek lazım. NBA'deki Cedi, Furkan ve Ersan'ın yanında sakat olan Melih de İspanya ve Karadağ maçlarında forma giyemedi; ama son zamanlarda takımlarında süre alan basketbolcular fark yarattı. Bugün tam hissedilmese de federasyonun aldığı 5 yabancı kararı ile milli takımın ileride daha iyi seviyelere geleceğini düşünüyorum.
SLOVENYA VE İSPANYA FORMALİTE MAÇLARI DEĞİL!
- Milli Takımımızın gelecek yaz oynanacak Dünya Kupası öncesi Ufuk Sarıca'nın hazırlık döneminde neler yapması gerekiyor?
- Bu konuda uzaktan ahkam kesmek istemem. Gerek federasyon, gerekse Ufuk ve ekibi en iyi hazırlık programlarını yapacaklardır. Formalite gibi görünse de kalan Slovenya ve İspanya karşılaşmaları, millli takım konseptini geliştirmek ve bazı oyuncuların tecrübe kazanması adına önemli maçlar. O iki maç bitecek, ligler bitecek ve onun ardın da iyi bir hazırlık programı yapacaklardır. Burada önemli olan yeteri kadar hazırlık maçı, hazırlık turnuvası oynamak, takımın hem fiziksel, hem de zihinsel yani psikolojik olarak şampiyonaya hazır olması lazım.
Hazırlık döneminde asıl önemli olan sakatlık olmaması, bazen sert geçen bu dönemleri sağlıklı bir şekilde atlatıp, turnuvaya katılabilmek en önemli olgu. Türk Milli Takımı'nın hazırlıklarını en iyi şekilde yapacağını ve NBA oyuncularının da gelmesiyle o sürecin olumlu şekilde ilerleyeceğini düşünüyorum.
DOĞUŞ ÇOK ÖZEL BİR ROL MODEL
- Başta Doğuş Balbay olmak üzere FIBA - EuroLeague çekişmesinde 4 günde 3 farklı şehirde 3 resmi maça çıkan oyuncular için neler söylemek istersiniz?
- Bu kolay bir şey değil, Doğuş sıradan bir oyuncu değil. O hakikaten Türk basketbolunda yeni yetişen oyuncular için bir rol model... Ben Doğuş'u Fenerbahçe altyapısından, A takıma çıktığı yıldan itibaren tanıyorum. Fenerbahçe'deyken 17 yaşında NCAA'e gitti. Amerika'da da ağır sakatlıklar geçirmesine rağmen, dikkatli davranarak hem fundamental, hem fiziksel olarak kendini sürekli geliştirdi. Hâlâ da geliştiriyor, şu anda Doğuş 29 yaşında...
Her şeyi iyi yapıyor, savunmada top çalması, aldığı ribaund, açık alandaki hünerleri, içeri penetre ederek pas organizasyonunu iyi yapması, oyun kurucu olarak da her şeyi yapan komple bir basketbolcu. Tek eksiği şutu deniyordu son maçlara bakınca hem milli takım, hem de Efes'te kritik zamanda kritik atışlar yaptı ve bu özelliğini de geliştirdi.
Bunların hepsi çok önemli ama burada hepsinden daha önemlisi gençlere tavsiyem rol model olarak, Doğuş'un karakter yapısını iyi tahlil ve analiz etmeleri... Düşünün bu kadar agresif savunma yapan, rakibin en önemli oyuncusunu tutan bir basketbolcu, devamlı oyunun içinde atak ve agresif; ama herkes tarafından sevgi ve saygıyla karşılanıyor. Rakipler de buna dahil... Hem liderlik özelliği olan, hem de herkese saygı gösteren, insan herkesle iyi geçinen, gerektiği zaman agresifliğini ortaya koyan bir rol model. Türk basketbolu böyle bir oyuncuya sahip olduğu için çok şanslı... Özel hayatı, aile hayatı, kendini geliştirmesi ve eğitimi ile çok güzel bir örnek.
TÜRK BASKETBOLUNUN GELECEĞİ İÇİN UMUTSUZ DEĞİLİM
- Jenerasyon değişiklerinin ardından Türk basketbolunun geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?
- Aşağıdan oyuncu geliyor... Zaman zaman 'Türk basketbolu ne olacak deniyor?' ama ben umutsuz değilim. Tek tek saymayayım ama Banvit, Tofaş ve Efes gibi altyapı üretiminde çok başarılı olan kulüplerimiz var. Diğer kulüpler de altyapıdan kaliteli oyuncu yetiştirme sürecine başladı.
Basketbol Gençler Ligi (BGL) organizasyonunun da bu fitili ateşlediğini düşünüyorum. BGL geçen yıl federasyonun çok önemli bir projesi olarak ortaya çıktı. Bazı kulüpler belki zorla yatırım yapmaya başladı; ama bunun faydalarını ileride görecekler. Bu devran hep bu şekilde dönmez. Ekonominin zora girdiği bu gibi zamanlarda, yabancı oyunculara ayıracakları bütçeyi, altyapıdan gelen kaliteli oyunculara yer vermeleri zorunlu hale geliyor. Zorunluluktan öte Türk oyuncuların takımda daha fazla yer alması, kulübe aidiyet hissiyle bağlanmasını da sağlıyor. 1 ya da 2 sezon oynayıp giden yabancı oyuncu ile o kulübe aidiyetle bağlı olan yerli oyuncu bir değil. Günün şartlarında menajerlik sisteminde bazı zorluklar yok değil ama: bunların da bir şekilde aşılacağını düşünüyorum.