TON FARKI: Larkin 'Milli Takım'a faydalı olur mu?

Ribaund yazarları Alp Ulagay ile Coşkun Teziç, gündemi meşgul eden Shane Larkin'in Türk Milli Takımı'nda oynaması üzerine görüşlerini kendi çerçevelerinden değerlendirdi...

KEREM GÖNLÜM: LARKIN NOKTA ATIŞ OLUR

A Milli Takım için ismi geçen Shane Larkin, çok yönlü skorerliği, atletik özellikleri ve oyun zekası ile ay yıldızlılar için biçilmiş kaftan olur.

Son dönemde, basketbol kamuoyunu en çok meşgul eden konu, A Milli Basketbol Takımımızın devşirme oyun kurucusu oldu. Anadolu Efes'le geçen sezondan bu yana ekstra işler yapan Shane Larkin'in, ay yıldızlılar ile anılması birçok çevreyi heyecanlandırdı.

Bu gelişmenin heyecan kaynağı ise, Ergin Ataman Efes'i adım adım Avrupa'nın zirvesine taşırken ABD'li yıldızın bu yükselişte ortaya koyduğu karakter oldu...

Bu güne kadar oyun kurucu pozisyonunda devşirme olarak Wilbekin ve Ali Muhammed'in forma giydiği ay yıldızlılar, bu ikiliden çok da ekstra bir katkı almadı. Bu ikili arasında son olarak Çin'deki Dünya Kupası'nda gösterdiği performansla vasatı aşamayan Scottie Willbekin için ayrı bir parantez açalım...

Pozisyonu itibarıyla 1.88'lik boyuyla uzun ve yapılı bir oyuncu olan Willbekin atletik özellikleri ve her zaman rekabete hazır olmasıyla öne çıkıyor. Scottie Willbekin, hızlı düşünen ve tempoyu ne zaman arttırıp, düşüreceğini de bilen yapısıyla tanınırken Darüşşafaka'da güzel işlere imza attı. Ama beklentilerin aksine, milli takımda bir türlü o farkı yaratmayı başaramadı. Özellikle Çin'deki performansıyla sınıfta kaldı.

Devşirme alternatifleri arasında en kuvvetli isme gelirsek, bu isim tartışmasız olarak şahane işler yapan Larkin. Efes'i deyim yerindeyse sırtında taşıyan Larkin, bu kontenjanı bileğinin hakkıyla alan oyuncu...

Sayı katkısının yanında, savunmaya da destek veren Shane Larkin, işler iyi gidiyorsa oyunu forse edip, kendi egosu için sistemi kesinlikle bozmuyor. Yani yıldız kimliğine rağmen tam bir takım oyuncusu. Bu da onu gerçekten çok kilit ve etkili bir oyuncu yapıyor.

ABD'li yıldız için söyleyebileceğimiz tek eksi ise yaz idmanlarını pek de sevmemesi... Bu söyleyeceğimiz tek eksi yön olduğu için tolere edilebilir gözükse de bunun tam da kritik turnuva dönemlerine rast geldiğini vurgulamamız gerekiyor.

Özete gelirsek, bu verilerin ışığında evet Scottie Willbekin iyi bir oyuncu; ama Shane Larkin mükemmel bir oyuncu! Milli takım yetkililerinin de gönlündeki ismin Shane Larkin olduğunu tahmin etmek zor değil. Şartların olgunlaşması hâlinde, Larkin'in ay yıldızlılara faydalı olması dileğiyle...



ALP ULAGAY: LARKIN DEĞİL ÇÖZÜM LAZIM

Türk Milli Takımı 10 yıldır bozuk plak gibi aynı yerde takılmış kalmış durumda. Ve bu süreçte bir transfer oyuncunun tüm sorunları çözmesi bekleniyor. Ancak asıl sorun bambaşka bir yerde…

Preldzic, Dixon, Wilbekin, Larkin… İki yıl sonra belki Jackson, daha sonra Maxwell, daha da sonra belki Williams… Bu liste böyle uzayıp gidecek galiba. Ve biz daha yıllarca asıl meseleyi ıskalayıp transfer oyuncuları konuşmaya devam edeceğiz.

Aslında ben devşirme tabirini hiç sevmiyorum: Bu askeri ve ilkel tabir yerine ‘transfer’ deyimini kullanıyorum. “Milli Takım’da transfer olur mu?” derseniz bal gibi oluyor işte. “Türkiye Erkek Milli Takımı’nda da 2011’den beri Emir Preldzic, Bobby Dixon ve Scottie Wilbekin transfer oyuncu olarak yer aldı. Diğer ülkeler başvurmuyor mu?” diye sorarsanız elbette başvuruyorlar. Makedonya’dan Tunus’a İsrail’den Japonya’ya birçok milli takım ekseriyetle bir ABD’liyi transferle kadrosuna katıyor yıllardır.

Preldzic çoktan devreden çıktı, Dixon yaşlandı ve Wilbekin de arzu edilen etkiyi yaratmadı. Bu sebeple gözler Anadolu Efes’in Amerikalı yıldızı Shane Larkin’e çevrildi. Hedef Larkin’i bir an evvel Türk vatandaşı yapıp Olimpiyat Elemeleri’nde oynatmak. Larkin’in yeteneğine, potansiyel katkısına diyecek bir şey yok. Ama bu nüfusa ve genç potansiyeline sahip bir ülkenin sürekli milli takıma alınacak yabancı oyuncuya odaklanması son derece garip.

Dünya Kupası’nda gördüğümüz gibi A Milli Takım’daki oyuncular kulüplerinde süre alamıyor, görev adamı kimliğinin dışına çıkamıyor. NBA’den gelen üç oyuncu olmasa iyice sıradan bir takıma dönüşecek Türkiye. Demek ki hem oyuncu yetiştirme kısmına hem de potansiyelli gençlere oyun süresi temin etmede ciddi bir hamle yapma zamanı gelmiş durumda.

Bundan sonraki 10 yılı da kaybetmemek için bu iki konuda bir planlama ve yenilemeye ihtiyaç var. Artık TBF, gençlere süre vermek için takım mı kurar, kulüpler bazı gençleri bir yıllığına Avrupa’ya mı gönderir yoksa BSL’de yabancı kısıtlaması mı gelir bilemem; ama bir önlem gerektiği muhakkak.

Yoksa 2030’da da “Hangi yabancıya vatandaşlık versek acaba?” diye sorup dururuz birbirimize. Peki soruyorum size: Bizim asıl milli takımlarla ilgili asıl meselemiz hangi yabancı oyuncuyu transfer edeceğimize karar vermek midir? Mesela Larkin’in formu düşerse veya bu oyuncuyla da bir anlaşmazlık çıkarsa bir sonraki büyük turnuvada başka bir transfer oyuncu mu bulunacak?

Tabii ki böyle değil: Asıl mesele erkeklerde milli takım sisteminin tıkanmış olması. 1990’larda ve 2000’lerde yetişmiş kuşaklar basketbolu bırakınca yerlerini doldurmak mümkün olmadı. 2010’daki dünya ikinciliğinden beri yerimizde sayıp duruyoruz. EuroBasket’te bir tane çeyrek final bile görmedik. 2019 Dünya Kupası’nda 22’nciliğe kadar
düştük.

Peki çare nedir? Yeni bir transfer yabancı seçmek mi? Larkin’in tek başına milli takımı sırtlaması mı? Çare tabii ki bu değil. Biz asıl sorunun oyuncu yetiştirmede ve yaş gruplarında yetişen oyuncuları A Milli Takım’a aktarmada olduğunu kabullenmedikçe Wilbekin, Larkin, Williams veya adı her neyse transfer oyuncuda takılıp kalacağız.

shanelarkin anadoluefes millitakım 12devadam wilbekin alimuhammed tonfarkı ribaunddergi