The Last Dance bahtsızı Utah Jazz
Utah Jazz, Stockton-Malone ikilisiyle 1990'larda istikrarlı bir takım oldu ama Michael Jordan'nın son dansında Bulls'a mağlup olan takım olmaktan kaçamadı.
Geçtiğimiz hafta NBA’in bahtsız takımlarından Portland Trail Blazers’ın 1990’larda eline geçen fırsatları nasıl sonuçlandıramamasından ve sonunu getirememesinden bahsetmiştik. Yine Batı Konferansı’ndayız ve 1990’lı yılların sonlarındayız. Bu seferki bahtsız takımımız Utah Jazz ve Salt Lake City ekibinin bahtsız ikilisi Stockton&Malone…
1984 NBA Draftı 1. Tur 16. Sıra seçimi John Stockton ve 1985 NBA Draftı 1. Tur 13. Sıra seçimi olan Karl Malone’nun muazzam bir ikili olacağını bilmek pek mümkün değildi. Ancak bu ikili, her geçen gün daha fazla deneyim kazanırken, güçlü rakiplerine karşı bir türlü diş geçirmekte zorlandı. 1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarında Los Angeles Lakers ile Portland Trail Blazers; ilerleyen yıllarda Phoenix Suns, Houston Rockets ve Seattle Supersonics… 1997 yılına gelindiğinde Jazz’i sırtlayan bu ikilinin artık bir şeyler yapması gerekiyordu. John Stockton 35, Karl Malone ise 34 yaşına gelmişti. Artık kariyerlerinin sonları ve iki ismin de tarihteki yerleri asla silinecek gibi değil. Stockton, 15806 asist ve 3265 top çalma ile tüm zamanların en çok asist yapan ve top çalan oyuncusu. Karl Malone da, 36928 sayı ile Kareem Abdul-Jabbar’ın ardından tüm zamanların en skorer ikinci ismi. Stockton ve Malone’un yanında Greg Ostertag gibi fiziksel anlamda önemli bir üstünlük kurabilen genç pivot, Jeff Hornacek ve Byron Russell gibi şutu olan isimlerin yanında Antoine Carr, Howard Eisley ve Adam Keefe gibi görev adamı olan yedek isimlerden oluşan bir kadro vardı. Bu takım, diğer Jazz takımlarına kıyasla, 23 sene boyunca (1988-2011) Utah Jazz’i çalıştıran Jerry Sloan’ın elindeki en iyi Jazz takımıydı.
SON SANİYELERİ ENGELLEYEMEDİLER
Karl Malone (Fotoğraf Kaynağı: Utah Jazz)
1996-1997 normal sezonunda 64 galibiyet ve 18 mağlubiyet elde eden Utah Jazz, Batı Konferansı’nı lider tamamladı ve finallere kadar Play-off müsabakalarında çok zorlanmadı. İlk turda Los Angeles Clippers’ı 3-0 süpüren Jazz, konferans yarı finalinde Los Angeles Lakers’ı 4-1 ile geçti. Konferans finali biraz zorlayıcıydı. Rakip, 1994 ve 1995 sezonunda şampiyon olan, kadrosunda Hakeem Olajuwon ve Charles Barkley gibi deneyimli uzunlarla birlikte Clyde Drexler gibi tecrübeli bir şutör gardı barındıran ve Chicago Bulls ile finalde karşılaşsa ne yapacağı merakla beklenen Houston Rockets vardı. Jazz’ Utah’taki serinin ilk iki maçını sırasıyla 101-86 ve 104-92’lik galibiyetlere ulaşsa da, Houston deplasmanları pek iç açıcı geçmedi. Serinin 3. maçını 118-100 kazanan Rockets, durumu 2-1’e getirmişti. Jazz, serinin 4. maçını kazansa, Utah’taki 5. maçı kazanıp biraz daha dinlenmiş bir şekilde finallere gideceğinden emindi ama işler beklenildiği gibi gitmedi.
Serinin 4. maçında skor 92-92’dir ve Rockets, 6.7 saniyelik bir hücum hakkına sahiptir. Jazz’in oyuncuları mükemmel bir savunma yapsa da, Jeff Hornacek tepede topla buluşan Eddie Johnson’ın maçı kazandıran son saniye üçlüğüne el göstermek için gecikmişti. Houston Rockets seride 2-2’lik eşitliği sağlasa da, Utah Jazz evindeki 5. maçını 96-91 kazanmayı başardı ve evinde konferans finali son maçını değil; NBA final maçlarını oynamak istiyordu. Houston’da yine kıran kırana geçen bir maç ve yine eşitlik vardır. Utah’ın kaderini değiştiren John Stockton, 25 sayıyla maçın en skorer olmasından ziyade son noktayı koyacak hamleyi yapar. Kenardan topu oyuna sokan Jazz karşısında Rockets savunması Karl Malone’a kilitlenmiş ve ikili sıkıştırma yapmıştır. John Stockton geriye koşup topu aldığında, önünde büyük bir boşluk vardır ve Malone’a double team yapanlardan Charles Barkley’in Stockton’ı fark edip yetişmesi, o kısa süre için geçtir. Stockton üçlüğü atmıştır ve Utah Jazz, tarihinde ilk kez finallere kalmıştır. Fakat rakip, NBA’i Michael Jordan ile domine eden Chicago Bulls’tur.
John Stockton'ın Utah Jazz'e 1997 yılında finali getiren atışı (Fotoğraf Kaynağı: Utah Jazz)
Chicago’da oynanan serinin ilk maçında başa baş geçen bir durum söz konusudur. Karl Malone, bitime 9 saniye kala faul almayı başarır ve beraberliği Jazz lehine bozacak serbet atış şansları vardır; lakin ikisini de kaçırır. Kalan sürede Micahel Jordan son sözü son saniyede söyle ve Bulls serinin ilk maçını 84-82 kazanır. Serinin 2. maçında da 97-85’lik galibiyete ulaşan Bulls, saha avantajını kaybetmez. Serinin 3. ve 4. maçları, Utah Jazz’in galibiyetleriyle sonuçlansa da, 5. maçta inanılmaz bir şey olur. Ateşli hastalık geçiren Michael Jordan, maç kadrosunda yer alır ve attığı 38 sayıyla Chicago Bulls’un 90-88 galip gelmesinde başroldedir. Chicago’daki serinin 6. ve son maçı da başka bir dramadır. Maçın son dakikasına 86-86 berabere girilmiştir ve düğüm bir şekilde çözülecektir. Düğümü Bulls çözer. Steve Kerr ile Michael Jordan’ın mola sırasında anlaşmaları ve Kerr’ün aldığı sorumlulukla orta mesafeli şutu atması, Bulls’u bitime 5 saniye kala öne geçirir. Jazz mola sonrasında topu kenardan çıkarsa da, savunma ustası Scottie Pippen o topu Bulls’a kazandırır. Kısa süredeki hızlı hücumda Toni Kukoc son basketi atar ve Chicago maçı 90-86; seriyi de 4-2 kazanarak 5. şampiyonluğuna ulaşır. Jazz ilk fırsatı değerlendiremez.
RÖVANŞ ŞANSINI DEĞERLENDİREMEDİLER
Jazz pivotu Greg Ostertag, Michael Jordan'ı savunuyor (Fotoğraf Kaynağı: Utah Jazz)
İlk final mutlu sonla bitmemişti ama bir sonraki sezon da Utah Jazz için parlak geçecekti. 62 galibiyet ve 20 mağlubiyetle normal sezonu Batı Konferansı lideri olarak tamamlayan Jazz, Play-off ilk turunda, kendi konferansında zorlandığı Houston Rockets’ı 3-2 ile geçmeyi başarmıştı. Akabinde San Antonio Spurs’ü 4-1’le eleyen ve Batı Konferansı Finali’nde Los Angeles Lakers’ı 4-0 ile süpüren Jazz, bir kez daha Chicago Bulls’un karşısındadır. Ayrıca, saha avantajı da Jazz’dedir.
Utah, serinin ilk maçını 88-85 kazansa da, Micahael Jordan gerçeği, Salt Lake City ekibinin başını ağrıtmaya devam edecektir. Deplasmanda 93-88’lik galibiyete uzanan Chicago Bulls, seriyi 1-1’e getirip saha avantajını da eline geçirmiştir. Chicago’daki 3. ve 4. maçları Bulls kazanırken, 5. maçta Karl Malone’un 39 sayılık performansıyla deplasmanda 83-81’lik galibiyete erişen Jazz, evinde oynanacak kalan iki maçı da kazanıp rövanşı almak ister. Ama nafile…
14 Haziran 1998’de “The Last Dance” adıyla anılacak olan Michael Jordan’ın Chicago Bulls ile son maçı, Utah Jazz’e rövanşı verdirtmeme maçı da olmuştur. Utah’a ilk finalin kapısını açan Stockton, bitime 41 saniye kala attığı 3 sayılık basketle takımını 86-83 öne geçirir. Ancak kalan sürede Michael Jordan sahneye çıkar. Majesteleri, önce bir turnike ile farkı 1 sayıya düşürür. Sonraki Jazz hücumumda topu çalan Jordan, Byron Russell’a hayatında unutmayacağı bilek kırdıran crossover hareketini yapıp orta mesafeli şutu gönderir. Kalan 5 saniyelik sürede de Karl Malone, seriyi son maça taşıma şansını değerlendiremez. Sonuç: Bulls’un ikinci Three Peat’i ve bir devrin sonu.
1990’ların sonlarına dağlı forması ve Stockton to Malone ile dikkatleri üzerine çeken Utah Jazz, son 22 yılda final yüzü göremedi. Salt Lake City ekibinin son 20 yıldaki en büyük başarısı, Mehmet Okur’un da kadrosunda bulunduğu 2006-2007 sezonunda konferans finaline kalmasıydı. Ancak San Antonio Spurs’e 4-1 kaybetmekten kurtulamamışlardı.
Peki, Stockton ve Malone’un kariyerleri?
Stockton 2003 yılına kadar Utah’ta forma giydi ve NBA’e damga vuran bir oyun kurucu olmasına karşın şampiyonluk yüzüğü alamadı. Karl Malone da, 2003 yılında Jazz’den ayrılıp dönemin en kuvvetli takımlarından Los Angeles Lakers’a gitti ama Lakers’ın final serisinde Pistons’a kaybetmesiyle son yüzük şansını da kaçırdı.
Manşet Fotoğrafı Kaynağı: Karl Malone