Plase
NBA heyecanın yeniden başladığı bu sezonda direkt favori olmasa da basketbolseverler tarafından başarı beklentisi yaratan Philadelphia 76ers, New Jersey Nets, Miami Heat, Dallas Mavericks, Denver Nuggets'ı masaya yatırdık. Phila ve Nets'in koçları Doc Rivers ile Steve Nash'in yanında; Buttler'lı Miami, Doncic'in Mavericks'i, Jokic'in liderliğindeki Denver'ı ve onların şampiyonluk şanslarını derledik. Keyifli okumalar...
İDEAL
DOC RIVERS
PHILADELPHIA 76ERS
“Şimdi, sağlığına kavuşmuş bir Ben Simmons’la Joel Embiid’i Doc Rivers’ın Phila'daki sisteminde görmek belki çok doğru… Şunu da unutmamak lazım; Tobias Harris’in en önemli, en iyi olduğu zamanlar, Doc Rivers ile birlikte olduğu Clippers dönemiydi.”
MURAT MURATHANOĞLU
Biliyorsunuz ki, Philadelphia çok önemli değişikliklere gitti. Sadece Doc Rivers değil, basketbol operasyonları başkanı olarak Daryl Morey de geldi Houston’dan. Morey’in ilk açıklamaları da, Ben Simmons ile Joel Embiid’i yan yana görmek olduğu üzere; ki ben de bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü geçen seneye bakarsak, Celtics tarafından ilk turda süpürüldüler ama Ben Simmons yoktu; sakattı ve gerçekten çok kötü şut attılar. Şimdi takıma iki tane şutör aldılar.
Sağlığına kavuşmuş bir Ben Simmons’la Joel Embiid’i Doc Rivers’ın sisteminde görmek belki çok doğru; ama Houston James Harden’ı da yüzde 99 takas edecek. Harden’ın da kabul ettiği takımların başında Daryl Morey’den dolayı Philadelphia geliyor. Bir de Mike D’Antoni orada asistan olduğu için Brooklyn Nets var. Eğer böyle bir takas gerçekleşirse, gidecek isimlerden biri mutlaka Ben Simmons olacaktır. O zaman bambaşka bir Philadelphia takımı değerlendireceğiz. Çünkü kadro değil, aynı zamanda değişmiş bir oyun yapısı olacaktır.
Doc Rivers, geçen sene biriktirdiği krediyi yedi tüketti. Çünkü tamamen Kawhi Leonard’ın isteklerine ve beklentilerine göre bir takım kuruldu. Direksiyon tamamen ona teslim edildi, o ne isterse o yapıldı. Dakikalar Leonard'a göre ayarlandı, bazı maçlar dinlendi… Onun için Philadelphia, Doc Rivers’a bir son durak olmayacaksa, geçen sene büyük beklentilerin altında ezildiği bir sezonun ardından iyi bir geri dönüş yapmalı. Daryl Morey de ona yardım etti.
Al Horford ve Josh Richardson gibi pek uyumu olmayan iki oyuncuyu yollayıp, Danny Green (aynı zamanda çok iyi savunma yapar) ve Seth Curry gibi çok iyi iki şutörü aldı. Bu iki oyuncunun gelmesi, Furkan Korkmaz açısından moral bozucu olabilir. Çünkü en önemli şeylerinden bir tanesi de, iki şutörü alınca Furkan bundan nasıl etkilenir? Orada bir soru işareti var. Onun dışında Dwight Howard da Lakers’taki kafasıyla oynarsa, benç adamı olarak önemli bir transfer olur diye düşünüyorum. Yani Morey, kısa bir sürede önemli eksiklikleri önemli ölçüde giderdi.
Şunu da unutmamak lazım; Tobias Harris’in en önemli, en iyi olduğu dönemler, Doc Rivers ile birlikte olduğu Clippers dönemiydi. 3-4 yıl onun oyuncusuydu. Bu takas olmadığı takdirde (James Harden) Philadelphia’nın bu kadroyla Doğu’da ilk 3’ü bulması biraz zor gibi görünüyor.
Simmons 24 yaşında, Embiid 27 yaşında. İkisi de kariyerlerinde çok önemli sakatlıklar geçirmiş. NBA için olgunlaşma yaşları da geliyor. Bazen böyle durumlarda yetenekli oyuncular, çok önemli sıçramalar yapabiliyor. Modern 5 numaranın tarifi değişmiş olsa da, Embiid’in, boyalı alanda biraz daha fazla vakit geçirip etkili olması gerektiğini belirtmek lazım.
Harden takası olursa da, Houston’daki Small Ball’a Embiid’in fiziğine rağmen uyum sağlayabileceğini düşünüyorum. Eğer geçen seneki gibi oynamaya devam ederse… Philadelphia’yı Harden’ın takasının olup olmayacağı açısından değerlendirdim; ama iki şutörün gelmesi ile Furkan’ın alacağı süre ve sorumluluklar açısından iyi değil.
LİDER
STEVE NASH
BROOKLYN NETS
"Nash’in oyunculuk dönemindeki en büyük artısı ve onu efsane yapan yanları; oyun zekası ve doğuştan lider karakterli olmasıydı. Bu özelliklerini oyuncularına geçirebilir, takım kimyasını iyi yönetebilirse Nets, sezonun izlemesi en keyifli takımına dönüşebilir."
KEMAL ILIKKAN
NBA’de yeni sezon başlarken, Doğu’da takımların güçlendiği görüşü hakim… Bu görüşü destekleyen en büyük örnek ise sanırım Brooklyn Nets’in taşıdığı potansiyel ve koç koltuğuna Steve Nash’i oturtmuş olmaları. Tabii ki, Kevin Durant’ın Doğu’ya geçişi de önemli bir faktör…
Nash’in oyunculuk kariyeri '10 numara'ydı. Futbolu çok seven Kanadalı, neden '10 numara' forma giydiğini Amerikalılar’a açıklamakta zorlanmıştı. Bakalım, kendisini koç olarak kabul ettirmekte de aynı zorluğu yaşayacak mı?
Sezona 3’te 3’le giriş yapmış olmaları, bunu yaparken 119 sayı ortalamasıyla hücum potansiyelini ortaya koymaları başlangıç için hiç fena değil. Tabii ki, yaz döneminde akıllardaki en büyük soru, işin savunma kısmında ne yapacaklarıydı. Celtics’i 89, Warriors’ı 99 sayıda tutmaları da, bu hiç fena olmayan başlangıcın diğer sebepleri.
Geçen sezon sadece 20 maça çıkabilen Kyrie Irving ile 2 büyük sakatlıktan gelen ve geçen sezonu tamamen oynamadan geçiren Kevin Durant’ın pozitif sezon başlangıçları Nets’in hedefleriyle paralellik gösterdiğinden '10 numara' açılış olduğu düşünülebilir.
Yetenek toplamı fazla oyunculardan kurulu bir takımı 82 maçlık uzun bir sezonda yönetmek elbette kolay olmayacak. Özellikle, Irving gibi bir ismi idare etmek hiç kolay değil. Seveni sevmeyeni bol bir yıldız olarak "NBA’in Teodosic’i” tadında bir kariyer sonuna yaklaşan Irving’den maksimum verim alınabilmesi halinde, takımın diğer parçalarının daha kolay yönetilebileceğini herkes biliyor.
Nash ve Irving farklı tiplerde iki oyun kurucuydu, bakalım bu birliktelikten nasıl bir sonuç ortaya çıkacak? Nets’in Doğu Finali oynamayı başarıp başaramayacağından, hatta Durant’in 3. sakatlığı yaşayıp yaşamayacağından daha çok merak ettiğim bu…
Pahalı bir takım olan Nets’in başına çaylak bir koçun getirilmesi en çok tartışılan konu oldu. Ama Nash’in yardımcılarına bakıldığında güven bunalımı kolay aşılıyor. Sonuçta, Mike D’Antoni gibi bir isim, Nash’in oyunculuk kariyerinde koçluğunu yapmış biri. Bugün ise hücum paternlerini yöneten yardımcı rolünü o üstleniyor. Yine, Jack Vaughn’ın Orlando Magic’in başında 3 sezon geçirmiş olması da önemli. Bir arada oynama deneyimi düşük oyunculardan kurulu takımın başında, koçluk deneyimi hiç olmayan bir isim var evet, ama kenar yönetimi o kadar da endişe verici değil.
Nets organizasyonu yakın tarihte en büyük başarısını Jason Kidd’in liderliğinde yaşamıştı. 2003 play-off serisinde Celtics ve Pistons’ı peş peşe süpürüp finalde Spurs’e yem olduklarında Jason Kidd vardı. NBA tarihinin en iyi guardları arasında üst sıralarda bulunan bu iki isim, Nets tarihine de birlikte geçebilir. Biri oyuncu olarak, biri koç olarak… Gerçi Kidd’in Milwaukee Bucks’taki koçluk başlangıcı pek istediği gibi gitmemişti; ama şimdi Lakers’ta o da yardımcı antrenör olarak gelişimini tamamlamaya çalışıyor. Yani, Mike D’Antoni gibi büyük bir koç nasıl Nash’in yardımcısı olabiliyorsa, başarısız bir başlangıcın ardından daha küçük bir role soyunan Kidd gibi örnekler gayet normal.
Nash’in oyunculuk dönemindeki en büyük artısı, onu efsane yapan yanları oyun zekası ve doğuştan lider karakterli olmasıydı. Bu özelliklerini oyuncularına geçirebilir, takım kimyasını iyi yönetebilirse Nets, sezonun izlemesi en keyifli takımına dönüşebilirler. Zaten ilk 3 maçta verdikleri mesaj da bu yöndeydi. Konferans Finali ya da NBA Finali gelir mi bilemeyiz; ama hem vadettiği basketbol hem de uyandırdığı merakla, bu sezonun en izlenesi takımlarından birinin Brooklyn Nets olduğu kesin.
HIRS
JIMMY BUTLER
MIAMI HEAT
"Daha önce "Asla Miami Heat forması giymem” diyen Butler, geçen sezon aradığı fırsatı Miami Heat’te buldu. Lakers karşısındaki talihsizlikler neticesinde kaybedilen final hâlâ akıllarda. Butler ve arkadaşları, şimdi yeni sezona bilendiler ve Miami Heat yine sürpriz yumurtadan çıkmaya hazır.”
BERTAN ERMAN
Bazı spor organizasyonlarında, şu pandemi döneminde birçok sürpriz yaşandı. NBA de bu organizasyonlardan biriydi. En büyük sürpriz ise, hiç şüphesiz ki, ciddi anlamda bir süper starın olmadığı Miami Heat’in, Doğu Konferansı Yarı Final Serisi’nde favori gösterilen Milwaukee Bucks’ı elemesi ve sonrasında Boston Celtics’i geçerek adını finale yazdırmasıydı.
Heat, her ne kadar Lakers’a Final Serisi’nde 4-1 kaybetmiş olsa da, rakibini zorladığı birçok an oldu. Her oyuncunun bu büyük başarıda önemli etkisi vardı. Ancak Jimmy Butler, herkese, “Ben de Giannis ve Kawhi gibi bir süper star
oyuncuyum” dedi.
Aslında Jimmy Butler’ı bu kategoriye koymak biraz zor dersek yalan olmaz. Geçmişine bakınca, sakat Derrick Rose döneminde Chicago Bulls’u istenilen noktaya ulaştıramaması, Minnesota Timberwolves’ta yaşadığı problemler, Sixers’ta kendini bulamaması… Ligde Jimmy Butler’ın bir türlü takım liderliği konusunda istediği ortamı bulamaması ve yaşadıkları, onun başka bir döneme yelken açmasını kaçınılmaz kıldı.
Bir söz vardır; “Büyük lokma ye, büyük konuşma!” Bu söz tam da Jimmy Butler’ın geçen sezonki durumunu anlatıyor. 2012 yılında kendisi ile yapılan bir röportajda, “Asla Miami Heat forması giymem” diyen Butler, geçen sezon aradığı fırsatı Miami Heat’te buldu. Bam Adebayo, Tyler Herro, Kendrick Nunn, Duncan Robinson gibi genç ve yetenekli potansiyeller ile Goran Dragic’in tecrübesine, Jimmy Butler gücü eklendi ve Miami Heat beklenmedik işlere imza attı. Özellikle de Jimmy G. Buckets…
Normal sezonda 58 maça çıkan Jimmy Butler, 19.9 sayı, 6.7 ribaund, 6 asist ve 1.8 top çalma ortalamalarıyla mücadele etti. Jimmy sahanın her yerindeydi ve genç kadroyu saha içinde yöneten isimdi. Lakin herkes, Butler'dan belli bir yere kadar bir şeyler bekliyordu ve ötesine geçeceğini düşünmüyordu. Doğu Konferansı’nda herkes Milwaukee’yi, Toronto’yu, Boston’ı gösteriyordu. Heat’in Jimmy Butler önderliğinde bir kadro ile bu takımların arasından sıyrılacağını düşünmüyordu.
Ne var ki, normal sezonu 5. sırada bitiren bir takım için serinin ilk maçında Indiana Pacers’ı süpürmek, ikinci turda normal sezonun parlayan yıldızı, konferans lideri Milwaukee’yi deyim yerindeyse diplere gömmek, Konferans Finali'nde de Boston Celtics gibi yapısı ve sistemi oturmuş bir takımı geçmek büyük bir iş ve başrolde birçok kez takımın en skorer oyuncusu olan Jimmy Butler…
Heat, final serisinde büyük talihsizlikler yaşadı. Florida ekibi, şampiyonluğu Los Angeles Lakers’a kaptırırken, kritik maçlarda sakatlıkları meydana gelen Bam Adebayo ve Goran Dragic’ten önceki turlardaki gibi yararlanamadı. Yük iyice Jimmy’nin üzerine bindi. Adebayo ve Dragic geri dönse de bir limiti aşamadı ve kupa Kaliforniya’nın Melekler Şehri’ne gitti. Ancak Miami Heat, Jimmy Butler önderliğinde gösterdiği bu mücadele ile gönüllerin şampiyonu oldu.
Gerek Jimmy Butler, gerekse başantrenör Spolestra, “Biz işleri bu noktaya kadar getirdik. Dahası neden olmasın?” düşüncesindeler. Lakers karşısındaki talihsizlikler neticesinde kaybedilen final halen daha akıllarda. Butler ve arkadaşları, şimdi yeni sezona bilendiler ve Miami Heat yine sürpriz yumurtadan çıkmaya hazır.
SEYİR ZEVKİ
LUKA DONCIC
DALLAS MAVERICKS
"NBA’in detaylarda en maharetli başantrenörü Rick Carlisle, daha 21 yaşında olmasına rağmen ligin en iyi oyuncusu tartışmalarına giren Luka Doncic ve 2.21’lik ‘Unicorn’ Kristaps Porzingis. Dallas Mavericks, yine NBA’in en keyifli takımlarından biri olacak…"
LEVENT LEVENTCİ
Geride bıraktığımız sezonu yedinci sırada tamamlayan Dallas Mavericks, aslında şanssız bir play-off eşleşmesinde Clippers ile eşleşti. Kıl payı 7. sırada kalıp, Denver ile eşleşmeyi kaçıran Mavs için beklentiler çok yüksek değildi. Ancak Doncic’in parladığı, Porzingis’in sakatlıklarla boğuşmasına rağmen faktör olabildiği, bubble döneminde Brunson’ın yokluğunu telafi etmek için takıma katılan Trey Burke’ün beklenmedik katkılarıyla fark yarattığı seriyi 6 maça kadar götürmeyi başardılar.
Gelecekte NBA’i neler beklediğini anlamak için önemli bir göstergeydi bu seri. Dallas, şampiyonluk favorisi rakibini sonuna kadar zorlamış, düzensiz Clippers’ı zor durumlara sokmuştu.
Geçen sezon 100 pozisyon başına 116.7 sayı atarak NBA’in en verimli hücum takımı apoletini takan Mavericks, işin savunma kısmında yaşadığı sıkıntılar sebebiyle ciddi bir şampiyonluk adayına dönüşememişti. Transfer dönemini hareketli geçiren Mavericks, işin savunma kısmında hâlâ problemli olarak gözükse bile yaptığı hamleler sayesinde önemli bir gelişme sağlayabilir.
Miami’de 2018-2019 sezonunda sergilediği etkileyici performansın ardından Jimmy Butler takasının parçası olarak Sixers’a gönderilen Josh Richardson, kaotik Sixers yapısında istediğini bulamadı. Ancak savunma ağırlıklı olmak üzere oyunu çift yönlü oynayabilen Richardson’ı takasla kadroya katmak, Dallas adına transfer döneminin en önemli eklemesi oldu.
Wes Iwundu, James Johnson gibi ufak hamlelerde de takımın yapısını bozmayacak oyunculara yönelen Dallas adına transfer döneminin en büyük kaybı, Richardson’ı alabilmek için Sixers’a takas ettikleri Seth Curry oldu. Aile mirasına uygun olarak NBA’in en keskin şutörlerinden olan Seth Curry, Doncic’i hücumda en iyi tamamlayan oyunculardandı. Ayrıca Delon Wright’ın ayrılığı da önemli.
Jalen Brunson’ın sakatlıktan dönmesi, Trey Burke’ün bubble’da takımla yakaladığı uyum ve Josh Richardson’ın hücum etkisi hesaba katılınca, Dallas’ın transfer dönemini verimli geçirdiği aşikâr. Potansiyelli çaylaklar Josh Green ve Tyrell Terry’nin performansları, merak uyandırıyor.
Kadrosunda Finney Smith, Maxi Kleber, Marjanovic, Cauley Stein gibi yan parçaları bulunduran Dallas adına Dwight Powell’ın sakatlıktan dönmesi çok önemli. İkili oyun bitiriciliği konusunda kadrodaki en iyi isim olan Kanadalı uzun, Doncic’in elini rahatlatıyor. Herkesin şut atabildiği takımda potaya saplanabilen tek oyuncu Powell. Geçen sezon onun yokluğunu hissetmişti Mavericks.
Eldeki umut verici malzemeye rağmen şampiyonluk yolunda Dallas’ın en iddialı 2-3 takımdan biri olduğunu söylemek hayalcilik olur. Carlisle’ın NBA’deki en değerli koçlardan biri olduğu kesin; ancak onun elinde sihirli bir asa yok. Takımın en önemli oyuncularından Doncic, Tim Hardaway Jr. ve Porzingis, işin savunma yönünde aksayan isimler. Kolektif çaba, iyi coaching ile Mavericks bir seviye yakalayacaktır savunmada. Ama bu seviyenin şampiyonluk seviyesi olması, herkesi
şaşırtır.
NBA standartlarında yavaş bir ilk adıma sahip olmasına rağmen inanılmaz tekniği sayesinde durdurulamayan Doncic, 2.21 m. boyunda olmasına karşın saf şutörleri aratmayacak kadar hassas bileklere sahip Kristaps Porzingis ve NBA’in en şahsına münhasır takım sahiplerinden Mark Cuban… Dallas’ı yakından takip edeceklerin bu sezondan keyif almaması, şaşırtıcı olur.
Tatil dönüşü Doncic’in dönemlik kilo fazlalarına, devam eden sakatlığı sebebiyle sezonun başını kaçıracak Porzingis’in yokluğuna rağmen gün geçtikçe Dallas’ın oyunu oturacak ve izleyenlere zevk vermeye başlayacaktır. Yine NBA’in en verimli hücumuna sahip olması muhtemel Mavericks, Doncic’in MVP seçilmesiyle sezonunu taçlandırabilir. Yüzük mü? Sanki biraz daha zaman lazım...
HER ŞEY MÜMKÜN
NIKOLA JOKIC
DENVER NUGGETS
“Batı Konferansı'nda final seviyesini gördükten sonra Denver'ın yeni sezon için hedefi, hiç şüphesiz bir sonraki aşamaya geçmek olacaktır. Güçlü ekiplerin arasından sıyrılmak pek kolay gözükmese de iyi bir oyun planınız ve şapkadan çıkarabileceğiniz bir Jokic'iniz varsa her şey mümkün...”
OĞULCAN ÇOKSAYAR
Uzun bir sürecin ardından NBA Batı Konferansı'nda söz sahibi olan Denver Nuggets, geride kalan sezonda Konferans Finali'nde Los Angeles Lakers'a boyun eğerek, şampiyonluğun kıyısından geçmişti. Artık çıtayı daha düşük bir seviyeye koymayı aklının ucundan bile geçirmeyecek Nuggets, hiç şüphesiz kurduğu derin kadronun meyvesini bu sezon da almak isteyecektir.
Jerami Grant, Mason Plumlee, Torrey Craig, Noah Vonleh ve Troy Daniels gibi isimleri elinden çıkaran Denver ekibi, Facundo Campazzo ve Jamychal Green'i kadrosuna dahil ederken draft ettiği Zeke Nnaji ile R. J. Hampton'ı da rotasyon puzzle'ına ekledi. Tüm bu oyuncu akışının arasında Murray, Michael Porter Jr. ve Nikola Jokic elde tutulunca başarının kokusu derinden hissedilir oldu.
'Bir ipte iki cambaz oynamaz' sözünden yola çıkarak Denver Nuggets'ın cambazı için de şüphesiz Nikola Jokic ismini zikretmek yerinde olur. 'The Joker'in' yıllardır katlayarak büyüttüğü yetenekleri NBA'in altın tozlu sayfalarına göz kırpması için yeterli olurken, yenilenen kadroda neler yapacağı ise ayrı merak konusu. Avrupalı pivotlara nazaran çok daha farklı bir oyun yapısına sahip olmak Jokic için ayrı bir avantaj.
Fiziki açıdan bu denli büyük olup da bu kadar hareketli olması Jokic'i basketboldaki türevleri arasında eşsiz kılıyor. İçine adeta bir 'oyun kurucu' kaçmışçasına oynayabiliyor oluşu Denver Nuggets'a da sınıf atlatıyor. Grant'in ayrılığı sonrası Campazzo ile doldurulan oyun kurucu pozisyonunun verimlilik oranı da Jokic ile yakalanacak saha içi uyumu ile doğru orantılı olacak.
Çünkü Denver Nuggets'ta saha içinde dönen top bir şekilde Jokic'in eline değmezse işler pek de yolunda gitmiyor. Yüksek post'tan oynamayı seven, saha görüşü birçok garddan çok daha üstün konumda olan ve hatta son yıllarda dış çizgiden bulduğu isabetlerle 'benim' diyen şutörlere taş çıkartan bir pivota, tarihin her aşamasında rastlamak çok da mümkün değil.
Yenilenen kadro bir önceki yıla göre kağıt üzerinde zayıf bir görüntü çizse de durum göründüğü gibi olmayabilir. Denver Nuggets'ta, hemen her oyuncu çok yönlülüğü ile dikkat çekerken bu durum parkeye yaratıcılık olarak yanı sıra alınacak verim izleyen herkesi büyülemeye yetebilir.
Bu, çok yönlülük zincirinin 'altın halkası' hiç şüphesiz Nikola Jokic olurken zamanla istenilen düzeye erişilmesi işten bile değil. Sırp yıldız oyun zekası, alan hakimiyeti ve sahip olduğu yeteneklerle Denver'ın başarı potansiyelini olduğu yerden bir kat daha yukarı koymaya yetiyor.
Batı Konferansı'nda final seviyesini gördükten sonra Denver'ın yeni sezon için hedefi hiç şüphesiz bir sonraki aşamaya geçmek olacaktır. Elbette Batı Konferansı'nda şampiyonluğu tekrar etmek isteyen Los Angeles Lakers, gözünü tahta diken LA Clippers ve şampiyonluk hırsı ile yanan Golden State Warrios gibi ekiplerin arasından sıyrılmak pek kolay gibi gözükmese de iyi bir oyun planınız ve şapkadan çıkarabileceğiniz bir Jokic'iniz varsa her şey mümkün!