O sene bu sene mi ?
Toronto Raptors, LeBron James'li Cleveland engeline son iki yılda konferans yarı finalinde ondan önceki sezonda da konferans finalinde takıldı. Bu sezon ise işler farklı Kral evinde değil, çok uzaklarda Holywood'da. Ayrıca Toronto'nun artık Kawhi Leonard'ı var. Yani gerçekten de insan düşünmeden edemiyor; "bu sene o sene'' mi ?
KUZEY KILIÇ
Amerikan göçmenlerin en uğrak yeri, gökdelenler şehri, huzurlu göller bölgesi ya da bizim ilgimizi çeken özelliği ile Kanada’nın basketboldaki gururu. Kanada’daki en büyük ikinci eyalet olan Ontario’nun başkenti Toronto şehrinden bahsediyoruz. Ancak demografik ya da coğrafi özelliklerinden ziyade parkedeki başarılarından bahsedeceğiz.
Toronto Raptors, LeBron James’li Cleveland engeline son iki yılda konferans yarı finalinde ondan önceki sezonda da konferans finalinde takıldı. Ancak bahsettiğimiz bu sezonlarda her zaman 50 galibiyet sayısını geçtiler ve normal sezonda gösterdikleri performans oldukça ümit veriyordu. Ancak karşılarına LeBron James çıktı. Zaten bu ifade onların neden ilerleyemediğini açıkça gösteriyor. Bu sezon ise işler farklı Kral evinde değil, çok uzaklarda Holywood’da. Ayrıca Toronto’nun artık Kawhi Leonard’ı var. Yani gerçekten de ‘’bu sene o sene’’ mi ?
Yaz arasında San Antonio Spurs’ten Danny Green ile birlikte Kawhi Leonard, Toronto’nun kadrosuna dahil olmuştu. Bu takas karşılığında ise DeMar DeRozan ve Jakob Poeltl, takımdan ayrılmıştı. Kawhi’nin nasıl döneceği, DeRozan’ın yokluğunda Kyle Lowry’nin nasıl bir performans sergileyeceği çok büyük merak konusuydu. Ancak takımın sezon başından beri gösterdiği performans meraka yer bırakmıyor. Zira Toronto Raptors, kadrosundaki oyuncuların tamamından etkileyici bir performans alıyor.
Sanki bir sene basketboldan uzak kalmamış gibi sahalara dönen Kawhi Leonard, prime dönemini 29 yaşında yakalayan Serge Ibaka, ilk iki senesinin ardından potansiyelinin tamamını sahada sergileyen Pascal Siakam ve takımın temposuna ayak uyduran Kyle Lowry. Bütün bu olumlu gelişmelerin üzerine Fred VanVleet, Jonas Valanciunas, Danny Green ve OG Anunoby gibi yan parçaların çok değerli katkı vermesi takımı şu anda NBA liderliğine taşıdı.
Doğu Konferansı’nda Boston Celtics, Milwaukee Bucks ve Philadelphia 76ers; Batı Konferansı’ndan ise Golden State Warriors, Oklahoma City Thunder ve Houston Rockets, Raptors’ın en büyük rakipleri. 13 Aralık’ta Kawhi Leonard’tan yoksun Oracle Arena’ya çıkan Toronto, Warriors karşısında maçtan 113-93 galip ayrıldı. İşte bu skor Raptors’ın ne kadar ciddi bir şampiyonluk adayı olduğunu ortaya koyuyor.
Toronto Raptors aralık ayı ortalarına kadar oynadığı 31 maçta 23 galibiyet ve 8 mağlubiyet aldı. Maç başına 115.8 sayı atarlarken potalarında ortalama 107.7 sayı gördü. Evlerinde 11, deplasmanda 12 kez kazandılar. Belki en çok sayı atan veya en çok ribaund alan takım değiller; ancak elde ettikleri % 74’lük kazanma yüzdesi onları birkaç adım ileriye taşıyor.
Şu ana dek oynanan maçlarda Kawhi Leonard 26.2, Serge Ibaka 16.8 ve Pascal Siakam 14.4 sayı ortalamalarını yakaladı. Bu isimlerin yanına maç başına 10 asist ortalaması yakalayan Kyle Lowry de eklenince kusursuz bir makine ortaya çıktı.
Tabii ki bu makineyi çalıştıran birisi de var: Nick Nurse. Geçen sezon Dwayne Casey’nin asistanlığını yapan Nick Nurse, bu yaz arasında takımın baş antrenörü oldu. Oyunculara dağıttığı dakika ve onlardan aldığı verim ile takımını zirveye oturttu. Oynattığı basketbol ile hem geçmişten esintiler sunuyor, hem de çağımızın oyununa ayak uyduruyor. Yani bu takımın başında olması gereken doğru isim.
Hikayelerin sadece filmlerde iyi bittiğinin en iyi örneği olan Toronto Raptors, belki de bu sene o filmi yaşayacak. Ancak karşılarında halen daha çok güçlü bir Milwaukee Bucks ve Boston Celtics var.
Geçtiğimiz senelerdeki LeBron James’in bu sezon Giannis Antetokounmpo olma olasılığı da göz ardı edilmemeli. Bir de finale çıkmaları halinde geçmeleri gereken Golden State Warriors…