NBA'DE YARIM KALAN İŞLERİM VAR

Darüşşafaka'nın başarılı koçu David Blatt, basketbol hakkında çok fazla şey öğrenmiş olsa da Amerika'da yarım kalan işleri olduğunu söylüyor. Cleveland'ın kariyeri için önemli bir tecrübe olduğuna dikkat çeken Blatt, henüz projesini tamamlayamadığını anlattı...

RÖPORTAJ: ALİ KONAVİÇ
 
David Blatt, herhangi bir koç değil. Rusya ile Avrupa, Maccabi ile EuroLeague şampiyonluğu yaşayan Avrupa basketbolunun en önemli figürlerinden biri... EuroLeague felsefesini NBA’de en üst seviyede temsil ettikten sonra Darüşşafaka’yla Avrupa’ya dönen tecrübeli koç, yaşadıklarını Ribaund’a anlattı. Daçka doğru yolda mı? Türk basketbolu nereye gidiyor? NBA’e dönecek mi? Blatt’in her soruya zihin açıcı yaklaşımı ve üslubuyla bir cevabı var...
 
- Bu sezonla başlayalım, sizce takımın bugüne kadar gösterdiği performans nasıl? Yeni bir kadro olarak, gelişiminizden memnun musunuz?
 
- Nasıl oynayacağımıza dair oturtmak istediğimiz bazı prensipler var. Bir kimlik inşa etmeye çalışıyoruz ve doğrusu önemli bir gelişme kat ettik. Özellikle Avrupa’da aldığımız sonuçlar çok iyi. Türkiye Ligi’ne gelecek olursak çok rekabetçi bir ortam. Yaşadığımız sakatlıklar da göz ardı edilmemeli. Ama büyük resme bakacak olursak sezonun şu ana kadarki bölümünden memnunum. Tabii ki asıl kritik periyodun yeni geldiğini unutmamak gerek.
 


BAŞARMAK İÇİN ÇABALAYAN BİR ÇEVRE YARATMALISINIZ
 
- NBA, EuroLeague, üst düzey kulüpler. Farklı takımlar çalıştırdınız, farklı kültürlerde yaşadınız. Bu sizi gerek insan gerek koç olarak nasıl geliştirdi?
 
- Basketbol hayatında insanlarla kurduğunuz ilişkiler çok önemli. Bu işi onlarla yapıyorsunuz zira. Başarmak için çabalayan insanlardan kurulu bir çevre yaratmalısınız. Onlara başarmak için şans vermelisiniz. Çünkü bu başarılar insanların geleceğini şekillendirir. Türkiye, Yunanistan, Rusya, İsrail, ABD. Nerede çalışırsam çalışayım koçluğa böyle yaklaştım.
 
- Sorup sormamak konusunda kararsızım ama Cleveland Cavaliers günleriniz çok merak ediliyor. Neler söylemek istersiniz?
 
- Elbette sorabilirsin, herkes soruyor zaten. Doğrusu benim oradaki felsefem buradan farklı değildi; ama çevresel faktörler farklıydı. Tabii ki oradaki oyun farklıydı, NBA’deki yaşam stili de buradaki gibi değil. Ben de projemi tamamlama fırsatı bulamadım. Sonuçta kariyerim açısından önemli bir tecrübeydi ve bunları yaşadığım için mutluyum. Ama şunu da söylemem gerekir ki, NBA’de “henüz bitmemiş işlerim” var. Çok fazla şey öğrenmiş olsam da, hâlâ bu iş tamamlanmamış gibi hissediyorum.
 
- NBA’yle tamamlanmamış bir işim var diyorsunuz. O halde biz de zaman zaman ABD medyasında çıkan iddiaları hatırlatalım. Özellikle Bucks, Kidd’i kovduğunda sizi oraya yazanlar oldu.
 
- Az evvel söylediğim gibi NBA’de yeniden denemek için birçok sebep görüyorum ama takımlara dair çıkan iddiaları önemsemiyorum. Açıkçası hiçbir güncel teklif almadım. Böyle bir görüşme için zaten sezon sonunu beklerim.
 


FENER VE CSKA'NIN DEVAMLILIK PROBLEMİ YOK
 
- Avrupa basketboluna klasik bir soruyla geri dönelim. Final Four adaylarınız kimler?
 
- Fenerbahçe Doğuş, CSKA. Bu iki takım EuroLeague’in temel favorileri. Çünkü oturmuş yapıların üzerine kurulmuş durumdalar. Çok iyi koçlara sahipler. Devamlılık ve kimya problemleri yok. Ve elbette kalite! İki Yunan ekibi Olympiakos ve Panathinaikos’u da oraya aday görüyorum. Real Madrid de ciddi devamlılık problemi yaşasa da, onları da bu dört takımın yarım adım gerisinde Final Four adayı olarak yazarım.
 
OBRADOVIC FELSEFESİNİ DEFALARCA GÜNCELLEDİ
 
- Fenerbahçe Doğuş’tan bahsetmişken, koç Zeljko Obradovic hakkındaki görüşlerinizi de almak istiyorum.


- Daha önce de söyledim, yine söylüyorum. Obradovic “doğru” anlayışın peşinde. Felsefe olarak, taktiksel olarak. Ve buna saygı duyuyorum. Aldığı sonuçlar onun adına konuşuyor zaten. Yalnız Obradovic’e dair asıl dikkatimi çeken şey şu; asla bulunduğu noktada sabit kalmıyor. Koçluğunu uzun yıllardır takip ediyorum. Taktiksel yaklaşımını, felsefesini defalarca güncelledi. Onun hakkında sadece iyi şeyler söyleyebilirim. Modern bir koç, modern bir insan.
 
AVRUPA'YI İNCELESEM SAHA OLARAK TÜRKİYE'Yİ SEÇERDİM
 
- Türkiye Ligi’ne hakim bir koç olarak çalıştığınız diğer liglerle ne tip farklılıklar gözlemlediniz? İki döneminiz arasındaki gelişim hakkında düşünceleriniz neler?

 
- Türkiye Ligi en tepedeki takımdan, küme düşecek takıma kadar baktığınızda Avrupa’nın en iyi ligi. İspanya’da zirvedeki 5-6 takım çok iyi olabilir; ama Türkiye’de lider takımla, 16. sıradaki takım oynadığında ne olacağını kestirmek daha güç. Gerçekten çok zor bir lig. Ligde çok iyi koçlar var, rekabeti yükseltiyorlar. Şunu gözlemledim; basketbol insanların zihninde de kalbinde de büyümüş son dönemde. 10-11 yıl önce burada olduğum için organizasyonların, salonların, marketing’in ne kadar geliştiğini görebiliyorum.
 
Tabii ki daha iyisi olabilir, modernizasyon çalışmaları sürecektir zaten. Kısaca Türk basketbolunun geleceğini “parlak” olarak nitelendirebilirim. Gördüğüm gelişimi şöyle özetleyeyim; eğer Avrupa ülkelerinde basketbolun gelişimine dair bir araştırma yapmak istesem, saha olarak Türkiye’yi tercih ederdim.
 
19 YAŞ ALTI TAMAM AMA U21'DE OLMALI
 
- Peki genç oyuncular? Sizin koçluğunu yaptığınız Okben, Kartal gibi isimler olsun veya ligdeki diğer genç oyuncular olsun, onların seviyesini nasıl görüyorsunuz? Bu tip isimleri EuroLeague seviyesinde görebilecek miyiz?
 
- Kesinlikle çok yetenekli bu çocuklar. Hidayet Türkoğlu yönetimi de, geldiğinden beri bu isimlere iyi bir ortam yaratmak için uğraşıyor. 19 yaş altı ligi var ama bana sorarsanız U21 Ligi de olmalı. Yabancı kuralına gelecek olursak, sınır olsun veya olmasın çok önemli değil. Genç Türk oyuncular arasında ciddi anlamda yetenekli olanlar var. Bunların sahip olduğu yetenek bu ligde bulunmalarının ötesinde onları bu ligin önemli isimleri arasına sokabilir. Ama takımlar da, özellikle Avrupa kupalarında oynuyorsa buna uygun kadrolar kurmaya çalışıyor.
 
Elbette genç oyuncuları da düşünüyorlar ve onlara da yer ayırıyorlar; ama şartlar ne olursa olsun iyi bir oyuncu kendini gösteriyor zaten. Hidayet, Mirsad, Cedi, Furkan. Bunların hepsi bu ülkede yetişmiş oyuncular ve inanın bana yabancı kuralı hiç umurlarında değil. Bu tarz oyunculara ihtiyacımız var. Meydan okuyacaklar, rekabetçi olacaklar, iyi çalışacaklar. Üst seviyeye çıkmak için fedakarca ne gerekiyorsa yapacak oyuncular lazım. Bu işin doğru yolu bu bence.
 

 


DARÜŞŞAFAKALI ÇOCUKLAR TAKIMA İLHAM VERİYOR
 
- Biraz basketbolun dışına çıkalım. Darüşşafaka bildiğiniz gibi başta eğitim üzere Türkiye’nin saygın kurumlarından biri. Tarihsel olarak da çok ciddi bir önem arz ediyor. Bu organizasyonunun bir parçası olmak neler hissettiriyor? Buranın vakıf felsefesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 
- Ferit Şahenk’le yazın kontrat konusunu konuştuğumda bu camianın olgun yaklaşımını bir kez daha gördüm. Bana ayrılmak istersem buna elbette izin vereceklerini fakat eğer kalırsam, beni Darüşşafaka Ailesi'nin bir üyesi olarak görmekten onur duyacaklarını söyledi. Ben de kalma kararı verdim çünkü burada çok mutluyum. Zira etrafım çok kaliteli insanlarla çevrilmiş durumda. Okul gerçekten çok özel. Çocuklar, öğretmenler, onları yanımızda görmek takıma ilham veriyor. Biz de onlara iyi örnek olmak istiyoruz. Zaten gördünüz, antrenmanlar onlara açık. Sporu hayatlarının bir parçası haline getirmeye çalışıyoruz. Elbette benim bu camiadaki görevim kocaman bir pastanın küçük bir dilimini temsil ediyor ve ben bunu yapmaktan ötürü çok gururluyum. Burada bir kültürü büyütmeye devam ediyoruz.
 
ŞU ANA KADAR İYİ İŞLER ÇIKARTTIK
 
- O zaman basketbol konuşmaya, röportajın başında “çok rekabetçi” olarak ifade ettiğiniz Türkiye Ligi’yle devam edelim. Önümüzdeki aylarda şampiyonluk yarışı ısınacak. Siz bu yarıştaki yerinizi nasıl görüyorsunuz?
 

- Ligdeki en güçlü organizasyon biz değiliz, bu çok açık. Büyük geleneklere ve desteğe sahip olan takımlar var. Fenerbahçe Doğuş ve Anadolu Efes ilk akla gelen takımlar ama Beşiktaş, Tofaş ve Banvit’i de atlamamak lazım. Bence bu takımlar arasında sayılmak en büyük başarı. Ve biz yıllardır zaten bunu hedefliyorduk. Yılın sonunda kazanır mıyız, kaybeder miyiz bunu bilemiyorum ama zirvede olma anlayışı ve hissiyatını devam ettirirsek orada anılmayı sürdürürüz. EuroCup da hakeza zor bir organizasyon. Şu ana kadar çok iyi işler çıkarttık fakat asıl hatırlanacak olan şey playoff’lar. Yani bundan sonrası. Sağlıklı kalmak, iyi hazırlanmak ve elbette aç olmak. Rekabetin en kızıştığı dönemle en hazır ve aç olduğunuz dönemi denk getirmelisiniz. Ama şu ana kadar her iki alanda da iyi iş çıkarttık.
 
BİRER KELİMEYLE
- Obradovic: Benzersiz
- Bodiroga: Lider
- Jasikevicius: Özel
- Diamantidis: Çok yönlü
- Navarro: Skorer
- Spanoulis: Kazanan
- Mirsad: Yetenek
 
BLATT'E GÖRE EUROLEAGUE'İN EN İYİLERİ
 
GUARDLAR:
Jr. Holden, Jasikevicius, Zizis, Ariel McDonald, Anthony Parker
FORVETLER:
Kirilenko, Siskauskas, Blu, Goree
PİVOTLAR:
Vujcic, Thoma Hoffman
 
KUPA KOLEKSİYONERİ DAVID BLATT
1 EUROBASKET
1 EUROLEAGUE
5 İSRAİL LİGİ
6 İSRAİL KUPASI
1 FIBA EuroChallenge
1 İTALYA LİGİ
1 ADRİYATİK LİGİ
NBA
*David Blatt, Cavaliers’ı da Doğu Konferansı şampiyonu yapmıştı. Takımdan ayrıldığı ikinci sezon devam ederken de, konferans lideri konumundaydı.

david blatt eurocup nba