Mustafa Kemal Bitim | Efes Okulu

"96 yılında ülkemize ilk Avrupa kupasını getiren Efes Pilsen'in organizasyon yapısı ve sistemini başkan Tuncay Özilhan, menajer Pano Natof ile koç Aydın Örs oluşturdu. Ergin Ataman, Oktay Mahmudi gibi genç antrenörler de Örs'ün yardımcılığını yaptıktan sonra lacivert beyazlılarda başantrenörlük yaptılar. Esasında Efes bir okul hatta üniversitedir..."

RÖPORTAJ: HÜSEYİN DEMİR

Koraç Kupası'nı aldığımız 1996 yılında henüz 24 yaşındaydım. Takım sporlarında Türkiye’ye ilk Avrupa kupasını kazandırmanın mutluluğunu yaşadık. Bizim için tabii ki inanılmaz bir hissiyat… 1993 yılında ilk önce Aris ile oynanan Avrupa Kulüpler Kupası finalini kaybettikten sonra sonra 1996'da Koraç Finali'nde kendimizi daha hazır ve donanımlı hissettik. Tecrübemiz ile Koraç Kupası'nı havaya kaldırdık. 

Koraç'ın Türkiye’ye Avrupa’dan gelen ilk kupa olması bizleri çok gururlandırdı. Efes Pilsen, kolej takımı havasındaydı… Takımı yöneten başarılı, vizyon sahibi yöneticiler kulübe çok destek ve emek verdi. Teknik ve idari kadro çok müthiş bir ekip olduğu için uzun süreli projelerin sonunda bu başarıları elde ettik.

O dönemde takımın atmosferi, arkadaşlıklar ve dostluklar çok iyiydi… Peter Naoumoski ve Conrad McRae dışında kadronun hepsi Türk oyunculardan oluşuyordu. Bu kadronun bir kısmı Efes’in kendi altyapısından çıkan oyunculardı. Kolej takımı havasında disiplinli ve herkesin birbirine inanılmaz saygısı vardı. Tamer Abi (Oyguç) müthiş bir kaptandı, bende her zaman çok ayrı bir yeri vardır. 

Takım olarak herkes rol ve sorumluluklarını biliyordu. Efes Pilsen’in organizasyon yapısını ve sistemini Tuncay Özilhan, menajer Pano Natof ile koç Aydın Örs oluşturdu. Ergin Ataman, Oktay Mahmudi gibi genç antrenörler de Örs'ün yardımcılığını yaptıktan sonra lacivert beyazlılarda başantrenörlük yaptılar. Esasında Efes bir okul hatta üniversitedir...



OYUNCULARIN ESTETİK ALGILARI FARKLI

Murat Evliyaoğlu’nun Avrupa’da bir maçta orta sahadan topu asist olarak gönderdiği ve Conrad McRae'nin ters smaç yaptığı pozisyonu hiçbir zaman unutamıyorum. Onun haricinde mutlaka unutamadığım karşılaşmalar olmuştur, biz de o dönemler alıştığımız için yüzlerce maça çıktık, kazandığımız kupalar çok… Aslında yaşanan şeyler bir süreden sonra olağan gelmeye başlamıştı. Yılların getirmiş olduğu birikim ve tecrübe sonucunda oynadığımız her maçın ayrı bir hikâyesi ve ayrı bir anı olduğunu söyleyebilirim. 

Teknolojinin değişimiyle doğal olarak basketbol da evrilmeye başladı. Günümüz basketbolunda kurallar, kararlar, hakemler de değişiyor. Basketbolcular artık daha bilinçli… O dönemde tabii ki hafızalarda yer edinen çok güzel smaçlar vardı, şimdi oyuncuların estetik algıları çok farklı... Çünkü internetten basketbolcuların hareketlerini izliyorlar. Görsel hafızalarında canlandırdıkları için hareketleri örnek aldıkları basketbolcular gibi olabiliyor. 
Şu an oyuncular kendilerini sürekli geliştiriyor, daha atletik ve hızlı oyuncular ön planda yer alıyor. Benim oyunculuk dönemimde canlı yayınlar çok az oluyordu; ama şimdi bir maçta basketbolcunun yaptığı smacı defalarca internetten izleyebiliyorsunuz. Mlchael Jordan, Shawn Kemp gibi yıldızlar oyunculuk dönemimde örnek aldığım isimlerdi.



BEN ATAMAN'A İNANIYORUM...

Efes oturmuş kadrosu ve kaliteli elleri ile Basketbol Süper Ligi'ndeki final maçlarında bence çok zorlanmadı. Zaten önceki iki sezonun Avrupa şampiyonu olması, makine düzenindeki düzgün işleyişi de onları özel bir takım yaptı.. 

Ergin Abi (Ataman) ülkemize basketbol anlamında çok emek verdi çok da başarılı oldu. Bence Panathinaikos'a yani Avrupa'nın ekol bir kulübüne yeni bir meydan okumaya gidiyor. İnşallah başarılı olur ve ülkemizi Yunanistan'da en iyi şekilde temsil eder... Ben ona inanıyorum . Panatinaikos da eski şaşalı günlerini arıyor, güzel bir birliktelik neden olmasın?

GÜNÜMÜZ BASKETBOLU TAM BANA GÖRE

Bugün oynanan basketbol tam bana göre diyebilirim. Günümüz basketbolunda oynasaydım 1 numaradan, 4 numaraya kadar her pozisyonda görev alabilirdim. Atletizm ve hız olarak açık sahada iyi oynayacağımı düşünüyorum. Artık atletizm ve hız olarak üst seviyede olan oyuncular daha ön plana çıkıyor. 

Diyorum ki keşke bu yıllarda basketbol oynasaydım, çünkü atletik özelliklerimle çok fark yaratırdım. Oyunculuk dönemimde daha düzenli, sete set oyunlar oynandığı için hızlı hücum organizasyonları da farklı oluyordu. Şimdi basketbol çok hızlı oynanıyor, antrenörler oyuncularını bu kadar kontrol altına almıyor. 

Bizim dönemimizde atletik özellikleri iyi olan oyuncular, maalesef oyun içerisinde kayboluyordu. Oyun içerisinde planlı bir smaç yaptığımı hatırlamıyorum. O anlık gelişen pozisyonlarda en uygun smacı yapıyordum. Tribünlerdeki izleyiciler nasıl güzel bir smaç olduğu zaman ayağa kalkıyorsa basketbolcular da görsel açıdan en estetik smaçları sahneliyordu. Oyuncu olarak kendini kanıtlamak istediğin için elinden gelenin en iyisini  yapıyorsun.

GENÇLERE SAHİP ÇIKMALIYIZ

Genç oyuncularla karşılaştığım zaman onlarla konuşuyorum ve naçizane önerilerde bulunuyorum. Türk oyuncuların maçlarda daha çok süre alarak kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Hep söylüyoruz; Türk basketbolcular son dönemde daha çok süre alıyor. Gençlerin kendilerini daha da geliştirmesi gerekiyor. 

Yetişen ve gelişen oyuncuları kazanmak en başta kulüplere ve antrenörlere düşüyor. Süre alamayan genç oyuncu doğal olarak kendini geliştiremez. Yabancı sınırlaması bence ligimizde artmasın. Türk oyuncular ve antrenörler de artık daha da bilinçlenmeye başladı. 

Oyuncular da antrenörlerin artık ne istediklerini gayet iyi biliyor. Genç basketbolcularımıza sahip çıkmak gerekiyor. 14-15 yaşındaki çocuklar artık antrenörlerinden ne isteklerini öğrenmeye başladı. Antrenörler ve oyuncular artık daha donanımlı… Genç oyuncuları kazanmak için onlara daha çok süre vermeliyiz.



BABA-OĞUL OYNAMAK İSTERDİM

Tabii ki herkes oğluyla beraber oynamak ister… Onuralp de benim oyunculuk dönemimde olduğu gibi hız ve atletizmi ile son yıllardaki performansıyla göz kamaştırıyor. Öyle bir imkan, fırsat olsaydı severek, Onuralp ile keyifle oynardım.  Nasıl LeBron James oğluyla beraber oynamak istiyorsa ben de çok isterdim. Baba-oğul oynamayı her insan ister. Açıkçası ben de çok isterdim. Çok gurur verici olurdu.

İYİ BİR JENERASYON VAR

Turnuvaların sonuçları her zaman farklı olabilir. Turnuva maçlarında günlük performanslar etkili, mücadeleler her sonuca açık. Gününde olan oyuncu parlayabilir. Mesela İspanya, son Avrupa şampiyonasında oyun sisteminden, takım düzenine kadar iyi olduğunu kanıtladı. Ay yıldızlılarımızda her takımı yenebilecek, kupa kazanabiecek potansiyelde oyuncular var. Alperen, Furkan, Cedi başta olmak üzere diğer çocuklarımız Basketbol Süper Ligi’nde daha çok süre almaya başladı. Alttan gelen çok iyi bir jenerasyonumuz var. Geçlerimiz daha çok süre alarak kendilerini geliştiriyor.

YAKIN ZAMANDA FARKLI KURALLAR OLACAK

Hayatımızın her alanında gelişme olduğu gibi sporda da önemli gelişmeler yaşanıyor. Atletizmi iyi olan basketbolcular önümüzdeki dönemde daha da ön planda olacaktır diye düşünüyorum. Futbol gibi basketbol da hızlanıyor ve tempo sürekli artıyor. Belki günümüz basketbolunda artık daha farklı kurallar olacak. İlerleyen dönemlerde 4 ya da 5 sayı gibi kurallar görebiliriz. Bu kuralları açıkçası ben bekliyorum. Yarın yaşanacak olan değişimleri çok merak ediyorum. 

Hayatımızda her şey hızlı yaşanıyor ve basketbol gelişiyor. Çok  önceden hücum süresi 30 saniyeydi, sonra 24 oldu belki yarın 20 bile olabilir! Basketbol çok farklı yönlere eviriliyor. Süreç içerisinde yaşanan değişimleri ve gelişimleri hep birlikte göreceğiz. 

Basketbolun içinde kalmayı düşünüyorum. Antalya’da yaşıyorum ve gerçekleştirmek istediğim projeler var. Antalya’da basketbolun gelişimi için elimizden ne geliyorsa en iyi şekilde yapmak istiyorum. Güzel ve keyifli organizasyonlar ile tüm birikim ve deneyimlerimi gençlere aktarmak istiyorum.

oldspice oldspiceilebasketbolundünübugünüyarını mustafakemalbitim onuralpbitim anadoluefes bsl ribaunddergisi