Hücum Ribaundu | Efes zamanı
Bilgin Gökberk, "Kaybedene yazık oldu' denir ya Efes ile Real arasında öyle bir seri oldu. Efes açıkçası hem bu seriyi hak etti hem de Final Four'u hak etti. Bu kadar eksiğine rağmen son saniyeye kadar direnen Real Madrid'e de bravo demek lazım. EuroLeague gibi bir arenada son 4'e kalmak önemli hedeftir; ama üzerine şampiyonluk geldiği zaman süper bir kapanış olur" diyor. Murat Murathanoğlu ise Fenerbahçe Beko'nun yeterli takviye ile gelecek sezon daha bir performans sergileyeceğine inanıyor.
Bilgin Gökberk: Efes sezona başlarken hemen toparlayamadı... Covid- 19, sakatlıklar ve geçen sezonun psikolojik yıkımı yüzünden sorun yaşadılar. Daha sonra geçen seneki ritimlerini yakaladılar, hatta bir ara üzerine çıktılar.
5-6 maçlık NBA takımı gibi oynadıkları bir periyot da var. Nihayetinde Son 8'e geldiler. Final Four için favori gösterilen diğer takımlarla beraber aynı kaderi paylaştılar. Barcelona- Zenit ve Milano- Bayern Münih serileri gibi...
Real Madrid eşleşmesi, taş gibi seri oldu. Ergin Ataman, İstanbul'daki iki maçta rakibini sürklase etti. Ama Real Madrid basketbol geleneği çok güçlü bir kulüp, arkasında hep başarıya alışmış bir camianın gücünü hissediyor. Eksikleri olmasına rağmen, o direnci gösterdi ve evinde geri döndü. Tabii ki Real Madrid'in bu direncine ve pes etmeyişine,
kazanma geleneğine saygı duymak lazım.
Ergin Hoca zaten 3-4 senedir Avrupa'nın en dikkat çekici koçlarından biri. Geçen yıl ve bu sezonun son bölümünde oynattığı basketbol olağanüstü! Her oyuncusu bire birde çok iyi hücum ediyor, tam bir hücum takımı... Aynı zamanda hücum gücü bu kadar yüksek oyunculara çok iyi de defans yaptırıyor.
Şu söylediğim yanlış anlaşılmasın, benim kast ettiğim taraftar gücü değil, camia gücü. Covid-19 sürecinde hiçbir takım taraftarla oynamıyor. Anlatmak istediğim şu; arkada camianın gücünü, baskısını, motivasyonunu hissedememek. Efes yıllardır kendi sempatizanlarından bir taraftar grubu yarattı, maçlara onlar geliyor.
'Kaybedene yazık oldu' denir ya öyle bir seri oldu. Ama kim kazansa da hak etmiş olacaktı. Efes açıkçası hem bu seriyi hak etti hem de Final Four'u hak etti. Bu kadar eksiğine rağmen adeta son saniyeye kadar direnen, maçı bırakmayan Real Madrid'e de bravo demek lazım.
EuroLeague gibi bir arenada son 4'e kalmak önemli hedeftir; ama üzerine şampiyonluk geldiği zaman süper bir kapanış olur.
Efes gibi bir kulüpte, bu kadar dominant oyuncuyu hedefe kilitlemek, takım hâline getirmek ve oynadığı basketboldan keyif almalarını sağlamak özel bir durum. Evet Ergin Ataman kolay bir insan değil, yönetilmesi zor biri ama özel bir koç...
FENERBAHÇE'NİN UMUDU...
Murat Murathanoğlu: Fenerbahçe Beko bu sezon özellikle Vesely sakatlanana kadar çok iyiydi. Hakemlerin kötü yönetimiyle CSKA'ya play-off serisinde 3-0'la yenildiler; ama gelecek sezon Vesely, De Colo, Guduric ve Pierre'li çekirdek kadroyu koruyup, 8-9 kişilik iyi rotasyonla EuroLeague'de iyi iş çıkarırlar.
Fenerbahçe Beko'nun bu sezonki performansını bence 3'e ayırmak lazım. Guduric öncesi, Vesely'nin sakatlığı sonrası ve ikisinin arası olarak...
Kadrodaki 2 ya da 3 oyuncu, senin bütçenin yüzde 40-45'ini oluşturuyorsa; geniş ve kaliteli bir kadro kurmak mümkün değil, bayağı risk alman lazım. Fenerbahçe'de alınan bu risklerden, bu sezon dört dörtlük tutanı sadece Pierre oldu. Onun dışında ben Danilo Barthel tutar diye düşünüyordum; önce sakatlık, sonra Covid-19 etkisinin ardından, CSKA serisinde de tam bir hayal kırıklığı yarattı. Ama Guduric'in gelmesinden ve Vesely'nin sakatlığına kadar geçen dönemde Fenerbahçe Beko, belki de Anadolu Efes ile birlikte Avrupa'nın en güzel, seyir zevki yüksek ve sonuca giden basketbolunu oynuyordu.
Guduric'in gelmesi şu açıdan önemliydi. Oyun kurucu mevkiinde yanlış bir hesap yapılmıştı. Lorenzo Brown yerine De Colo ve geldikten sonra Guduric'in üzerindeki baskıyı, dayağı azaltacak oyuncu gerekiyordu. Nedense Fenerbahçe, EuroLeague'de dayak yiyor! EuroLeague hakemlerinin 'Fenerbahçe'yi dövebilirsiniz' izni bu sene zirve yaptı. Özellikle CSKA serisinde bu izin iyice su yüzüne çıktı.
Play-off serisinin ilk maçında hakemler, 'zaten bunların 5-6 eksiği var, koçları da yok' diye ilk çeyreği normal yönetti. Ondan sonra 3. çeyrek bitimi Fenerbahçe Beko önde olunca her türlü pisliğe ve dayağa izin verdi, Lamonica'nın başını çektiği hakem üçlüsü...
İkinci karşılaşmada, amaç henüz maçın başında De Colo'yu yıpratmak, sakatlamaktı ve onu da başardılar. De Colo'yu kan revan içerisinde soyunma odasına gönderdiler. O pozisyonda faul de yok! Ondan sonra 'De Colo'suz bunlar bir hiç' düşüncesini Guduric kırmaya başlayınca, ikinci yarıda özellikle son çeyrekte Marko Guduric'e acımasızca dayak atıldı.
İstanbul'daki 3. maçta da 'zaten Vesely yeni döndü, hiç idman yapmadı, iki haftadır' yok diye onu çok ciddiye almadılar. Fakat Jan Vesely'nin ne kadar önemli olduğunu ve iyi döndüğünü görünce de, ikinci periyotta çalınan 2 uydurma perdeleme faulü; zaten ilki Kurbanov'un faulüydü. Vesely'yi 3. çeyreğin başında 26 saniyede hem 5'lediler hem oyundan attılar. Fenerbahçe'nin artık bu EuroLeague'deki hakem katliamları için bir şey yapması lazım.
Obradovic zamanında da bunlar oluyordu, Erdem Can röportajında çok güzel konuştu: "EuroLeague'de yaşadığımız bu olaylar ne ilkti, ne de son. Belki bu seviyede olmamıştı; ama biz buna alışığız" dedi. Tabii ki Obradovic zamanında serilerde bunu pek yapamıyorlardı. Geniş ve kaliteli kadro kuran Obra işini biliyordu. O dönem de düğmeye farklı bir konuda basıldı. 'Fenerbahçe'nin bütçesi, bütçesi, bütçesi' diye... Şimdi kimsenin bütçesi konuşulmuyor değil mi ne enteresan!
EuroLeague'deki play-off serilerinde Obra, üç kez 3-0'la (Maccabi, Real Madrid, PANA) süpürdü, ikisini de 3-1'le (Baskonia, Zalgiris) geçti. Lamonica, Javor, Lottermoser ya da birileri tek maçlarda devreye girebiliyordu. Ama serilerde Obra'nın elinde yeterince silah olduğu için bu dayakların üstesinden gelebiliyordu Fenerbahçe. Fakat bu sezon, bu kadro ile dar bir rotasyonla mümkün olmadı. Ayrıca hakemler, bu sene işi iyice abarttılar diye düşünüyorum.
Gelecek sene Pierre, CSKA'ya gitmezse, ki onu nasıl tutacaklar bilmiyorum... De Colo'nun, bu yıl Vesely'nin yaptığı gibi indirime gitmeyi kabul etmesi lazım. Nando De Colo burada mutlu olduğunu söylüyormuş. DeColo, Vesely, Guduric (zaten 2 buçuk yıllık sözleşme imzalamıştı) ve Pierre ile çok iyi bir çekirdek oluşturulmalı. Onların etrafındaki parçalara gelince, baskıya dayanacak çok iyi bir oyun kurucu ve çok iyi bir şutör lazım.
Sakat olan Bobby'nin bençten gelerek hemen sayı üretmesini çok aradı bu yıl Fenerbahçe... 5'e yakın iyi bir numara ile 4'e yakın iyi bir 3 numara alınırsa bence Fenerbahçe, 8-9 kişilik iyi rotasyon kurar. Ondan sonra da bu sene aldığı riskleri alabilir. Yani 8-9 kişilik rotasyonu 12-13'e çıkarmak için kimsenin pek bilmediği, Maurizio'nun (Gherardini) bulup ortaya çıkaracağı oyuncular ile o risk alınır.
Fenerbahçe Beko açısından geriye dönüp bakınca, özellikle Vesely sakatlanana kadar çok iyi bir sezon oldu. O hiç sakatlanmasa büyük ihtimalle Fenerbahçe, EuroLeague'i ilk 4'te bitirip, Milano ile eşleşebilirdi. Milano'nun da saha dışında bu kadar gücü olur muydu! Mutlaka Fenerbahçe'den fazla olurdu; ama CSKA kadar olacağını hiç zannetmiyorum!
Özetle, gelecek sezon kadroyu kurarken, bu seneki olumlu gelişmeleri göz ardı etmeden, EuroLeague'in de kulağını çekmek lazım. Ya da bu Jordi Bertomeu'yu yollama yoluna gidecekler. Çünkü 'FIBA FIBA' diyerek ULEB'i kuranlar, şu an FIBA'nın en kötü zamanından daha kötü durumdalar. Nedense kaç yıldır ilk ve en büyük hedefleri de hep Fenerbahçe Beko oldu. 'Bunun altında acaba başka sebepler mi yatıyor?' diye düşünmüyor değilim. Sadece sporla ilgili 'Fenerbahçe düşmanlığı' değil de başka nedenler de yatıyor diye düşünüyorum.