Hedef Adamı | Orhun Ene

'Aldığımız sonuçlar ilerisi için ümit verici ama Süper Lig'de zor maçlara çıkıyoruz. Kurduğumuz bu mütevazi kadroyla hem BSL'de hem de Avrupa kupalarındaki hedeflerimizin peşinden koşuyoruz.'

HÜSEYİN DEMİR

İyi bir takım kimyası kurarak hazırlık döneminden sonra güzel bir başlangıç yaptık. Tabii ki aldığımız sonuçlar ilerisi için ümit verici ama Süper Lig’de zor maçlara çıkıyoruz. Kurduğumuz bu mütevazi kadroyla hem Türkiye Ligi’nde hem de Avrupa kupalarındaki hedeflerimizin peşinden koşuyoruz. İki kulvarda birden oynuyoruz. Onun için bu kadronun ligin sonuna kadar sağlıklı kalması da çok önemli. Bulunduğumuz noktadan daha da ileriye gitmemiz lazım. Ligin kalan süreci daha zor olacak. Ciddi kadrolar var. Onun için bu gelişimimizi devam ettirip, basketbolumuzu daha da ileriye taşıyarak şu anki seviyemizin üzerine çıkmalıyız.

Geçen sezon Şampiyonlar Ligi’nde son 8’e kalarak önemli bir adım attık. Çok güçlü İspanyol ekiplerinin yer aldığı kupadaki rakiplerimizin arasından ilerledik ve hedefimiz olan ‘dörtlü final’de yer almayı maalesef son maçta yenildik. Seriyi 2-1 kaybetsek de Tenerife’ye karşı iyi bir performans göstermiştik.

Bu sezon yer aldığımız FIBA Europe Cup; Basketbol Şampiyonlar Ligi’ne oranla zorluk derecesi biraz daha az olan bir kupa... Ancak burada da Zaragoza, Bilbao, Cholet, Sassari ve Ludwigsburg gibi önemli rakipler var. Belki ilk turlar kolay geçmiş olabilir ama sonrasında git gide zorlaşacak bir turnuva. Onun için kupada bundan sonra oynayacağımız maçlar zorlu olacak. Avrupa kupalarında geçen seneden daha iyi bir netice almak istiyoruz.

Alex Perez ve Marcquise Reed ofansif tarafı kadar savunma tarafı da iyi olan oyuncular... İkisi de istatistiklerde önemli katkılar sağlıyorlar. Tabii ki bazı dönemler bazı oyuncular ön plana çıkacak. Onların takımımız adına bu katkıları sağlaması önemli ama genel anlamda baktığınızda bizim hem hücum tarafında hem savunma tarafında takımca bir oyun bütünlüğümüz var. Takımca topu iyi paylaşıyoruz.

Bu sezon uygulanan 4+3 yabancı kuralı sonrası bir yerli oyuncunun ilk 5 içerisinde yer almasıyla Türk oyuncuların daha fazla sorumluluk aldığını görüyorum. Geçmiş sezonlara göre daha üretken olduklarını söyleyebilirim. Bu da onların kritik anlarda sorumluluk almalarını sağlıyor.

Genç oyuncuların da böyle bir ligde oynaması kolay değil. Birçok kaliteli yabancının ve veteran Türklerin arasında şans bulmak için fizik olarak da basketbol olarak da üst seviyede olmaları gerekiyor. Genç oyuncuyu oynatmayı arzu eden takımlar var ama her ne kadar teoride düşünülse de pratikte o kadar kolay olmuyor. Burada gençlere de, kulüplere de büyük sorumluluklar düşüyor. O anlamda bu sabır isteyen bir iş. Her yapılan antrenmanın, maçta alınan her sürenin genç oyuncular için çok değerli olduğunu düşünüyorum. Onlara yapılan yatırımların meyveleri sonraki süreçte alınacak. Ancak antrenörler için de kulüpler için de hem kazanmak hem oyuncu yetiştirmek kolay bir süreç değil.

Oynadığımız basketboldan uyumumuzun ve kimyamızın ne kadar doğru olduğu zaten görülüyor. Zaten bu iyi olduğu için de bu sonuçları alabildik. Burada açıkçası ligi, yabancılara ve takımlarının değerini bilen Türk oyunculara sahip olmamız bu farkı ortaya çıkardı.

Berk, Tolga ve Yiğitcan gibi tecrübeli oyuncular bizim gibi takımlarda eğer saha içerisinde de katkı veriyorsa iyi takım oluyorsunuz. Onlar hem milli takım kadrosuna giren basketbolcular hem de karakter olarak da iyi bir takımı oluşturmak için özveride bulunan, üstlerine düşen görevi yerine getiren arkadaşlar. Bu iş sadece sahada, maçta ve antrenmanda olmuyor. Soyunma odasında da bu tip oyunculara sahip olduğunuz zaman koçlar olarak şanslı oluyorsunuz. Onun için biz bu anlamda çok şanslı bir takımız.

Uros Trifunovic takımımız için çok önemli bir oyuncu. Çünkü TOFAŞ’ı, bizi değerli görüp kendisi buraya gelmek istedi. Buraya gelmek için de özveride bulundu ve bazı fedakarlıklar yaptı. Tabii ki bizim takımımızda EuroLeague’de oynadığı rolden farklı bir oynamak zorunda. Oynadığı pozisyon ve aldığı sorumluluk Partizan’dakinden daha farklı. O da zaten kendi gelişimi adına bu kararı alarak büyük bir adım attı. Sezonun sonunda da bu anlamda çok daha gelişeceğini düşünüyorum. Onun için bence bu, bütün oyunculara da örnek olacak bir davranış. İnsanlar seviyesine bakmaksızın böyle cesur kararlar aldıkları zaman kendilerini daha iyi görme şansı buluyorlar. Bir yerde oturup aynı noktada kalmaktansa hangi yöne gidebileceğinizi görebilecek cesarette olmanız gerekiyor.

Türkiye Ligi rekabetçi zor bir lig… Bunu marka değeri ve oyun kalitesi açısından değerlendirdiğiniz zaman düşündüğümüz kadar her şey dört dörtlük değil tabii ki. Bunu değerlendirirken de objektif olmak lazım. Ligimizde sezon sonlarına doğru erken havlu atan, yatırımı kesen, kadrosunu boşaltan takımlar oluyor. İyi liglerde bunların olmaması gerekiyor. Ama zor bir lig. Özellikle Avrupa kupası oynayan takımlar için iki kulvarda mücadele etmek ve dönüp Türkiye Ligi’nde aynı performansı göstermek kolay olmuyor. Zorluğu konusunda şüphem yok ama daha kaliteli olabilir.

Oynadığım dönemdeki rolümden ve görevimden farklı bir noktada görmezdim kendimi. Bu kadar yabancı arasında bu kadar kolay olur muydu bilmiyorum. Belki daha farklı bir ortam ama bizim oynadığımız döneme kıyasla bu kadar yabancı oyuncu olmasa da çok kaliteli, alternatifi olmadığı düşünülen iyi milli takım oyuncuları vardı. Biz de bu oyucular arasında forma şansı yakalamak için küçük yaşta mücadeleye girmiştik. O da kolay değildi. Ama o gün nasıl oynuyorsam bugün de aynı şekilde oynardım. Aynı altyapıda, aynı eğitimi aldığınızda zaten A Takım seviyesinde oynadığınız basketbol da buna paralel olarak ilerliyor. Bir tek o günün şartlarında biz bu kadar atletik ve fizik olarak antrenman yapmıyorduk. Bugünkü oyuncuların atletizm olarak bizim dönemimizden çok daha ileride olduklarını görüyorum.

Bursa’da Bursaspor ile beraber şehrimizi Basketbol Süper Ligi’nde en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Bu mücadelede birbirimizle oynadığımız zaman rakip olsak da her zaman iki tarafın da Bursa basketbolunu ileriyi taşımak adına elinden gelen mücadeleyi verdiğini sahada görüyoruz. Bunun iki tarafa da mutluluk verdiğini düşünüyorum. Bugün yıllardan beri basketbolun içinde olmaya gayret eden, kulüp kuran Bursa, Ankara ve İzmir gibi şehirler de olmasa Türk basketbolu sadece İstanbul kulüpleri arasında oynanan bir oyun haline gelecek. Bursa’ya ilk geldiğim günden bu güne basketbolu bilen, basketbolu çok seven ve kulübüne daha bağlı bir taraftar topluluğu görüyorum. Onun için bu mutluluk verici. Aldığımız sonuçlarla onları mutlu etmeye devam etmek istiyoruz.