Furkan, Hido ve Memo seviyesine gelebilir
Bilgin Gökberk, Cedi'nin NBA'e yakışan renkli bir oyuncu olduğunu söylerken; Murat Murathanoğlu, "Furkan daha 22 yaşında olduğu için, bu işi çok ciddiye aldığı takdirde, onun Ersan'ı geçip Hidayet ve Mehmet seviyesine yaklaşacağını umut ediyorum" diyor.
Farklı bakış açıları, her zaman insanın düşünmesini, beyin jimnastiği yapmasını sağlar; dünyaya, insanlara zenginlik katar. Bilgin Gökberk ve Murat Murathanoğlu, Hücum Ribaundu’nun bu bölümünde, dergimizin kapak konusu olan, geçmişten bu yana NBA’de yer almış ve oynamaya devam eden temsilcilerimiz hakkındaki görüşlerini paylaştı. İki ismin de birbirlerine katıldığı yerler olurken, bazı konularda farklı düşünceleri oldu.
MİRSAD ACELECİ OLMASAYDI…
- Kapıyı Türk oyunculara ilk aralayan Mirsad Türkcan ile başlasak...
M.M.: Evet. Mirsad esasında kapıyı açan kişi oldu. Efes altyapısındayken bile, İsmet Badem ile olan o meşhur yolculuklarımızda, herkes ona takılırdı, “Ben NBA olacağım, ben NBA olacağım” diye. Çok çalıştı. Draft da edildi. Hatta Houston Rockets adına onu draft ettirenlerden Joe Ash ile de çok iyi bir dostluğumuz vardı o zamanlar. Bilmiyorum. Hâlâ sağ mı ama doğru hatırlıyorsam, Rockets’ın Avrupa ‘baş scout’uydu.
B.G.: Yanıt soruda var zaten. evet kapıyı açan Mirsad. Mirsad Türkcan, İbrahim Kutluay, dönemin en iyi isimleri olmasına karşın NBA'de neden kalıcı olamadı?
M.M.:Mirsad’ın iki tane şanssızlığı vardı. İlki kendisinin kişiliğinden kaynaklanan sabırsızlık. O zaman 4 numaralardan bu kadar strech beklenseydi ve o da sabretseydi, ben Mirsad’ın Hidayet ve Mehmet kadar değil; ama NBA’de kariyer yapabileceğine inanıyordum.
İbrahim’e geldiğimiz zaman, çok doğru bir sistemde NBA’de kalması mümkündü. Çünkü onun kendisine pozisyon yaratılması için perdelemelere ihtiyacı vardı. O yıllarda NBA’de perdeleme kullananlar vardı ama gitgide azalıyordu. Tabii ki fundamentali‘nin pozisyonuna göre yeterli olmaması da büyük bir handikaptı. Özellikle Mirsad’ın ben aceleci davrandığını düşünüyorum.
B.G.: İbrahim Kutluay tarzında NBA'de çok, hem de iyi oyuncu vardı; fark yaratamadı. EuroLeague'deki performansını gösteremedi. Mesela Harun Erdenay'da Mirsad'ın hırsının üçte biri olsaydı, şu anda hâlâ NBA'de oynuyordu. Harun çok özel ve komple bir oyuncuydu.
ERDENAY VE KUNTER NBA'DE OLMALIYDI
- Sizce NBA'de olmayı hak etmiş ama oynayamamış Türk oyuncular hangileriydi?
B.G.: Harun Erdanay'ın NBA'e gitmesini isterdim. Dünyanın her liginde oynayabilecek bir oyuncuydu. Bu listeye Şengün Kaplanoğlu ve Kemal Erdenay'ı da ekleyebiliriz. Bu saydığımız 4 oyuncunun da NBA'de özel seyircisi olabilirdi.
M.M.: NBA, benim Türkiye’de olduğum yıllardan beri Avrupa’ya bu zamanlarda olduğu gibi ilgi gösteriyor olsaydı, NBA’de yüzde yüz olacağını düşündüğüm bir Erman Kunter vardır.
B.G.: Tabii ki Erman Kunter. NBA tam ona göre bir ligdi... Az müdafaa, bol hücum. Oynasaydı her maç 40'ın üstünde atardı.
M.M.: Bugün Erman 18 yaşında olsa ve o yetenekte, fizikte olsa, NBA’de çok önemli bir kariyere imza atardı. İkincisi de tabii ki Harun Erdenay’dır. Harun, Cleveland’da bir şans yakalamıştı; ama o zamanki olanaklarla şimdiki Avrupalılar’a tanınan olanaklar arasında çok büyük farklar vardı. Herhalde o iki isim ilk akla gelen isimler.
Fizik, fundamental ve yetenek olarak Ömer Büyükaycan da listeye girebilirdi; ama bence Ömer’in Türkiye ve Avrupa kariyeri, beklentilerin çok altında kaldığı için onu saymıyorum. Ama Erman Kunter ve Harun Erdenay’ın NBA’de iyi kariyerleri olacağına inanıyorum.
Harun Erdanay'ın NBA'e gitmesini isterdim. Dünyanın her liginde oynayabilecek bir oyuncuydu. Bu listeye Şengün Kaplanoğlu ve Kemal Erdenay'ı da ekleyebiliriz. Bu saydığım 4 oyuncunun da NBA'de özel seyircisi olabilirdi.
AŞİL TENDONU SAKATLIĞI BASKETBOLUNU ETKİLEDİ…
- NBA'de yüzük takan tek Türk oyuncu Mehmet Okur ve yaşadığı talihsiz sakatlık için neler söylersiniz?
M.M.: Bence Mehmet’in çok iyi bir kariyeri oldu. Aşil tendonunun kopmasından sonra yaşadığı dönem, beline vurması, geri dönüşte biraz acele etmesi, kariyerinin kısa sürmesine neden oldu; ama aşil tendonu sakatlığına kadar, ben Mehmet’in kariyerini son derece başarılı buluyorum.
Sakatlıklar, oyunun bir parçası. Bence oynadığı takımlar ona eksi değil, artı getirdi. Çünkü Detroit Pistons’ta Larry Brown olsun, Utah Jazz’de Jerry Sloan olsun; özellikle Sloan’ın Deron Williams’la birlikte pick&pop oynatması, onun özelliklerini çıkardı.
NBA’de, “The Money Man” denildiği zaman yine o konuşuluyor. Hatta geçenlerde, ESPN’de bir anket gördüm. Utah tarihinin pozisyon pozisyon en iyi oyuncuları ile ilgili ve 5 numarada Mehmet var. Öbür oyuncular John Stockton, Pete ‘Pistol’ Maravich, Adrian Dantley doğru hatırlıyorsam ve Karl Malone. Hepsinin forma numaraları emekliye ayrılmış. Bir Memo’nun forma numarası emekliye ayrılmamış. Onun da sırası gelecektir diye düşünüyorum. Ama Avrupalı oyuncular için oynadıkları takımlar, gerçekten çok çok önemli.
B.G.: NBA'de şampiyonluk yaşamış tek oyuncu Mehmet Okur. Aşil tendonu sakatlığı tabii ki etkiledi basketbolunu. Memo şanssız bir oyuncu, 12 Dev Adam döneminde de yıpratıldı, hatta dışlandı. Takım içinde gruplaşmalar vardı. Sanırım Joe Dumars'tı...
2002 Avrupa Basketbol Şampiyonası için o dönem Detroit'e aldıkları Mehmet Okur'u izlemek için Ankara'ya gelmişti. Memo turnuvanın ilk maçlarında belki de sistem gereği oynatılmadı. Aradan bu kadar süre geçmiş; polemik yaratmayalım. Grubun son karşılaşmasında oynadı. Dumars da, "Amerika'dan buraya geldim, oyuncumu seyretmeden dönecektim, oynatıldığı için teşekkür ediyorum" gibi ironik bir - iki cümle söylemişti.
Mehmet Okur iyi bir basketbolcuydu. Aynı zamanda iyi insandı, iyi sporcuydu. Son yıllarında milli takımdaki başarısızlığın faturası ilk ona çıkarıldı, o da haklı olarak küstü. Kimse de Memo'nun gönlünü almadı, velhasıl Mehmet Okur, A Milli Takım'da daha zarif ve iyi bir sonu hak ediyordu.
- 15 yıllık NBA kariyeri olan Hidayet Türkoğlu, Orlando’da kalsaydı, NBA’de bir şampiyonluğu olur muydu?
M.M.: Hidayet Orlando ile bir final oynadı ve Lakers’a karşı 4-1 kaybetmişlerdi. Orlando’dan ayrılması sırasında aramız açılmıştı biraz. 3-5 milyon için Toronto’ya gitmesi, sonra Phoenix… Yani çok kötü bir dönemin başlangıcıydı. Çünkü el üstünde tutulan, tam ona göre bir sistemde, Dwight Howard gibi Hidayet’in özelliklerini ön plana çıkaracak bir 5 numarayla oynaması, taraftarların ona güvenmesi…
Orlando’da kalmış olsaydı, bir şampiyonluk yüzüğü kazanması daha yüksekti. Ama Hidayet’in asıl Sacramento’da, 2002 yılında, Los Angeles Lakers ile 7 maçlık Batı Konferansı Finali’nde çok önemli bir şansı kaçırdığını düşünüyorum. Çünkü o Vlade Divac’lı, Chris Webber’lı, Peja Stojakovic’li, Rick Adelman’ın Sacramento Kings’i çok iyi bir sezon geçirmişti. 1-2 sakatlık ve şanssızlıklar, kritik hakem kararları, Lakers’ın finale çıkmasını sağladı. O sezon Kings finale çıksaydı, şampiyon olurdu ve Hidayet’in de şampiyonluk yüzüğü olurdu diye düşünüyorum.
- Furkan Aldemir'in NBA'de adından çok bahsedemememizin nedeni için neler söylersiniz?
M.M.: Bunların bir uzun olarak, özelliklerini Mehmet Okur ile mukayese ettiğimiz zaman (Hatta Furkan Aldemir’in 4 numara olması gerekirdi) Furkan’ı, Ersan İlyasova ile mukayese ettiğimiz zaman, çok sınırlı silahlarının olduğunu görüyoruz.
Ömer Aşık rahatsızlanmasaydı, işi çok çok iyi yaptığı için -bu da savunma, 3 saniye koridorunu korumak- Ersan gibi kariyeri devam ederdi diye düşünüyorum. Ama Furkan ve Semih’in çok çalışkan rol oyuncuları olabilme olasılıkları vardı. Herhalde Avrupa’da aldıkları parayı orada alamayacakları için böyle bir tercih yaptılar.
B.G.: Semih de ilginç bir oyuncu. Basketbol için bu kadar elverişli fiziksel özellikleri ve yetenekleri olup gelebileceği hiçbir yere gelmeyen çok az oyuncu vardır. Mirsad'ın hırsının, hedeflerine ulaşmak için çalışmasının üçte biri Semih'te olsa, o da çok başka seviyelerde olurdu.
Furkan Aldemir kafasını basketbola veremedi. Ömer hem iyi bir profesyonel hem de iyi bir pozisyon oyuncusuydu. Fiziksel özelliklerini iyi kullandı, basketbola saygı duyduğu için sakatlanana kadar bence iyi oynadı.
FURKAN DA CEDİ DE İYİ YOLDA
- Cedi Osman ve Furkan Korkmaz'ın geride bıraktığı sezonlardaki performansları için neler söylersiniz? İkilinin gelecekte daha başarılı olmaları için neler yapmaları gerekir?
B.G.: Bence Cedi de Furkan da başarılı. Furkan Korkmaz pozisyon oyuncusu, o tarz çok oyuncu var. İşi kolay değil. Daha çok EuroLeague'deki takımların aradığı tarzda bir oyuncu. NBA'de nereye kadar gider bilmem; ama NBA'de önü kapandığı zaman EuroLeague'de iyi bir performans yakalayabilir.
Cedi daha renkli bir oyuncu. NBA'de bir şov organizasyonu olduğu için, hem saha içinde hem de saha dışında başarılı olması lazım bir oyuncunun. En klasik örnek LeBron. Cedi'nin aldığı süre ve takımdaki rolü olarak, LeBron ile aynı takımda olması dezavantaj gibi gözükse de, bence avantaj oldu. Projektörler, LeBron’un oynadığı her takımın üzerinde oluyor. Bence LeBron ile oynaması, Cedi'ye yaradı.
M.M.: İkisi için de daha iyi olabilirler diye düşünüyorum. İkisinin sıkıntısı, çok inişli çıkışlı grafik çiziyorlar. Özellikle Furkan’ın istikrarı yakaladığı takdirde tavanının ne olduğunu çok net gördük ve Philadelphia’da kontratı bittiği zaman da, üzerine koyarak tamamlarsa, Furkan’ın çok ciddi teklifler alacağını düşünüyorum.
İkisinin de doğru takımda, doğru sistemde süre almaları çok önemli. Çalışmalarına devam ettikleri takdirde daha başarılı olacaklarına inanıyorum. Hatta Furkan daha 22 yaşında olduğu için, o bu işi çok ciddiye aldığı takdirde, Ersan’ı geçip Hidayet ve Mehmet seviyesine yaklaşacağını umut ediyorum.
- Son olarak sizce NBA'e damgasını vuran Türk basketbolcu hangisi oldu?
M.M.: NBA’de iki Türk oyuncu hâlâ akıllarda. Hangisi daha iyi? O zamanlarda da bu tartışmayı hiç sevmezdim. Çünkü ikisi de farklı pozisyonlarda oynadı. Ama süreç olarak baktığınız zaman, çok ciddi sakatlık yaşamadığı için Hidayet’in kariyeri çok daha uzun sürdü. Memo’nun kariyeri daha erken bitti.
Aşil tendonu kopmasaydı, bugün Memo'nun karakterinde, düzgün karakterli, 5’in arkasında durup üçlük atabilen bir uzunu her play-off takımı isterdi ve Memo bu yaşta olmasına rağmen oynuyor olabilirdi.
Süreç olarak Hidayet’in kariyeri daha uzun bir kariyer. Rakamlara baktığın zaman Hidayet’in kariyerinin daha üstün olduğunu görüyorsun; ama Mehmet Okur’un Utah’ta All-Star olduğu, ondan bir önceki ve bir sonraki sezon, hatta Detroit’teki sezonları… Çok özel sezonları var. Hatta, ‘Money Man’ lakabını hak ettiği Utah’ta el üstünde tutulduğu çok özel sezonları var.
Ben ikisi arasında bir ayrım yapmadan, ikisinin de damga vurduğunu; ancak Memo’nun şampiyonluğu ve All-Star’ı olduğu için, gelecek nesillerin daha çok dikkatini çekeceğini düşünüyorum.
B.G.: Şampiyonluk yaşadığı için ve yüzüğü olan tek Türk oyuncu olduğu için Mehmet Okur. En azından Memo'yu burada biz dışlamayalım! Hakkını verelim.