Eski ruhu getirdi
Murathanoğlu, "Takım birbirine alıştıkça süreç içinde bir düzelme ve uyum artışı olacaktı; ama Guduric'in gelmesiyle Brown ile De Colo'nun üzerindeki oyun kurma yükünü çok hafifletti. Fenerbahçe'nin eski ruhunu tekrar getirdi" derken, Gökberk, "Takım hem birbirine hem de koça alışmaya başladı. Üzerine Guduric de olumlu bir etki yarattı" ifadesini kullandı.
Dergimizin klasikleşen Hücum Ribaundu bölümünde Murat Murathanoğlu ve Bilgin Gökberk, yine basketbolda önemli noktalara parmak bastı. Beşiktaş ve Galatasaray'ın izlediği yollar hakkında yorumlarını aktaran Murathanoğlu ve Gökberk, devam eden pandemi sürecinde NBA’de ve EuroLeague’de ne olacağına ilişkin bazı konularda emin olmakla birlikte; gidişatın herhangi bir netlikte olmadığını da belirtiyor.
- Daha önce Galatasaray’ın kadın basketbol takımında büyük başarılara imza atan Ekrem Memnun, erkek takımında ne gibi değişikliklere imza atabilir?
Murat Murathanoğlu: Ekrem Memnun, kadın basketbolunda çok büyük başarılara imza attı. Bir de sanki erkek basketbolunda da kalıcı bir yer, kalıcı bir yuva arayışındaymış gibi geldi bana. Daha önce Aydan Siyavuş zamanında başladı doğru hatırlıyorsam Aydan Ağabey Galatasaray’da iken. Sonra Erman Kunter Galatasaray’ı çalıştırırken, onun yardımcılığını yaptı. Daha sonra Kosova’da 1-2 sene çalışmıştı.
Türkiye’ye geri dönünce Oktay Mahmuti’nin Efes’te yardımcılığını yapmıştı. Bir ara doğru hatırlıyorsam, Darüşşafaka’da da çalışmıştı. Kadın basketbolunda başarılara ulaşmış biri olarak, erkek basketbolunda kendi yerinin merakı içinde olmuş gibi geliyor bana. Yani, kadın basketbolunda başarılı olan birinin erkek basketbolunda başarılı olmaması için bir neden olduğunun düşünmüyorum.
Bilgin Gökberk: Ekrem Hoca'nın Galatasaray'da kadın basketbolcuları ile ne başardıkları ortada... EuroLeague şampiyonu oldu artısı koçun Galatasaraylı olması. Bence bu dönemde kendine uygun koçu buldular.
Ekrem Memnun iyi koç; ama yönetimin koçun isteklerine isteklerine nasıl cevap vereceği önemli... Fakat Fatih Terim'i bile yalnız bırakan yönetimin, Ekrem Memnun'a ne kadar destek vereceği de kocaman bir soru işareti.
DİLEĞİM MEMNUN 3-4 YIL GALATASARAY'DA KALSIN
M.M.: Bu seneki Galatasaray takımına gelince, geçen seneki takımdan 5 tane oyuncu EuroLeague ekiplerine transfer oldu. Sezon başından beri böyle bir bütçe ile yerlerine dört dörtlük yeni oyuncular almak kolay olmadı. Bu sıkıntıları Ertuğrul Erdoğan da yaşadı, Ömer Uğurata da yaşadı. Ekrem Memnun, ikisine göre camiayı daha iyi tanıdığı için, bu ona bir avantaj sağlayacaktır. Ama benim dileğim, orada 3-4 sene kalsın; kadın basketbolunda Galatasaray ile elde ettiği başarının ne kadarını erkek basketbolunda yakalayacaktır bilemiyoruz. Tabii ki onun zamanında kadın basketbolu için harcanan bütçe ile şimdi erkek basketbolu için harcanan bütçe farklı. Ama en azından kendisini ölçebilmek açısından hem onun için açısından hem de Galatasaray açısından olumlu bir hamle olduğunu düşünüyorum.
- Yeni transfer Dzanan Musa’nın Anadolu Efes’e hangi açıdan faydaları olur? Musa’yı Simon ile kıyaslarsak, artıları ve eksileri nelerdir?
B.G.: Simon hem takımın önemli bir parçası, hem de Ergin Ataman'ın önemli bir silahıydı. Çok yönlü bir oyuncu, takım oyuncusu; yeri kolay dolmaz. Boşluğunu doldurmak kolay değil. Ayrıca EuroLeague'i iyi tanıyan iyi bilen biri.
M.M.: Biliyorsunuz, Musa 3 sene önce Fenerbahçe’ye gelmeyi çok istiyordu. O zamanlar biraz da şımarıklık mı deniyordu ne deniyordu! Tam hatırlamıyorum ama o zamanlar soyunma odasının ortamını bozar mıydı? Öyle konular vardı. Hiç hazır olmadan NBA’e gitti. Yetenekleri tartışılmaz. Çok cazip bir fiyata gelmiş.
Ben bu hamleyi biraz Fenerbahçe’nin Anthony Bennett transferine benzetiyorum. Maurizio’nun (Gherardini) çok iyi tanıdığı bir oyuncu. Acaba olgunlaşmış mıdır? İşin ciddiyetini artık kavramıştır diye transfer edildiğini, Musa için de düşünüyorum. Simon’un yaşını göz önünde bulundurarak, Musa için maçlardan ziyade antrenmanlarda ve soyunma odasındaki etkisi bir test olacaktır. Bekleyip göreceğiz. Çok yetenekli, bire bir şutları biraz sıkıntılı; ama olgunlukla daha iyi olacağını düşünüyorum.
KOKOSKOV'UN CV'Sİ KREDİYİ HAK EDİYOR
- Fenerbahçe Beko, Marko Guduric’in gelişiyle birlikte yeniden canlandı diyebilir miyiz? Sarı lacivertlilerin çıkışı sadece bir transferle mi oldu? Yoksa başka sebepleri var mıdır?
M.M.: Guduric’in gelişi büyük bir transfer gibi gözükmemeli. Kaç pozisyonda oynadığını düşünerek bu değerlendirmeyi yapmak gerekiyor. Fenerbahçe, sürece ihtiyaç duyan bir takımdı. Yeni bir koç; EuroLeague’de hiçbir maç yönetmemiş. Yeni oyuncular ve çoğu daha önce hiç EuroLeague’de oynamamış ve hatta EuroCup’ta oynamayanlar da var. Bu açıdan süreç içinde bir düzelme ve uyum artışı olacaktı; ama Guduric’in gelmesiyle Brown ile De Colo’nun üzerindeki oyun kurma yükünü çok hafifletti. Kendisi oyun kurucu değil; ama o açıdan onları çok rahatlattı. Fenerbahçe’nin eski ruhunu tekrar getirdi.
B.G.: Fenerbahçe'de hem takım birbirine hem de koça alışmaya başladı. Üzerine Guduric de olumlu bir etki yarattı. İlk başta da söylediğimiz gibi, her şekilde Fenerbahçe'nin koçuna en az 1 sene kredi vermek lazım. Kokoskov'un geçmişi bu bir sene krediyi hak ediyor. O da takımına alışmaya başladı CSKA galibiyeti hem moral hem de motivasyon olarak tam zamanında geldi.
M.M.: Guduric’in liderlik yönü de bayağı bir gelişmiş. Zaten, bence NBA’e bir yıl erken gitti. Bir sene daha Obradovic ile devam edip gitseydi, Bogdanovic gibi NBA’de kalıcı olurdu diye düşünüyorum. Guduric için Fenerbahçe sadece bir oyuncu transfer etti diye görmemek lazım. 1’i, 2’yi, 3’ü ve post up oyunlarını düşünürsek 4’ü oynayabilen bir oyuncu ve bu oyuncunun olgunluğu, yaklaşımı, tecrübesini bir araya getirdiğiniz zaman bir çıkış bekleniyor. Zaten takımın birbirine ve Kokoskov’un EuroLeague’e alışmasıyla bir çıkış bekleniyordu.
Çok iyi bir takım olma yolunda ilerliyor Fenerbahçe. 5 numaraya Kyle O’Quinn geldi. Bir de Alex Perez yerine sertliği başlatabilecek bir oyun kurucu bulabilirlerse, çok tehlikeli ve çok iddialı bir takım haline gelebilirler diye düşünüyorum.
- Özellikle Alperen Şengün ve Şehmus Hazer, Ahmet Kandemir yönetimindeki Beşiktaş’ta öne çıkan gençler oldu. Bu iki oyuncu başta olmak üzere Beşiktaş'ın gençlerinin, geleceklerini nasıl görüyorsunuz?
M.M.: Bu olayın benzerini 2000’li yılların başında mı ne yapmıştı Beşiktaş. Okurlar o olayı hatırlıyor mu bilmiyorum; ama gençleştirme operasyonu adı altında, sonradan Türk basketbolunda yeri büyük olmayan oyuncuları toplamışlardı. Yani, 1980 ve 1981 doğumlular. Lig TV zamanında birlikte çalıştığım için biliyorum; sakatlanmasaydı, Tufan Ersöz orada en çok parlayacak oyuncu o olacaktı. İşte, İnanç Koç, Umut Görür, Volkan Çetintahra, Umut Tınay, Nedim Yücel gibi isimlerle bir gençleştirme; “Türk basketbolunun geleceği Beşiktaş’ta” operasyonu oldu; ama maalesef oradan Türk basketboluna milli takımlar seviyesinde pek bir oyuncu çıkmadı. Fatih Solak yedek olarak A Mili Takım’da biraz oynadı diyebiliriz.
Bu gerçekten samimi bir oluşum mu yoksa 2000’lerin başındaki gibi bir oluşum mu? Çözemedim açıkçası. Bunu Yugoslav ekolü takımlarda da yapıyorlar. Parlatıyorlar ve sonra iyi bir bedelle satıyorlar. Bu öyle bir operasyon mu? Yoksa bunun Türk basketbolunun geleceği için düşünülerek yapılmış bir yatırım mı; bilemiyorum. 3-4 tane oyuncu orada da 10-12 sayı ortalamalarıyla oynamıştı ve geri çekilip baktığın zaman, “Vay be! Buradan oyuncu fışkıracak” diye rahatlıkla yorum yapabiliyordun. Ondan dolayı ben bu Beşiktaş’ın ikinci gençleştirme dalgasını izleme ve gelecek sene nasıl bir tutum içinde olacaklarını beklemekteyim.
BEŞİKTAŞ GENÇLERİYLE SEMPATİ TOPLADI
B.G.: Erken konuşmamak lazım. Ülkede para yok, ekonomik sıkıntı tavan yaptı ve bu şartlar Beşiktaş'ı bu yola itti. Zaten bu ekonomik şartlarda doğru yol da bu. Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı yendiler. Alperen ve Şehmuz gibi iki genç öne çıktı. Ama Beşiktaş'ı daha sağlıklı yorumlamak için sene sonunu beklemek lazım. Alperen ve Şehmus herkes tarafından çok ilgi ile izlenen oyuncular, Beşiktaş da gençleriyle sempati ile izlenen bir takım oldu.
M.M.: Alperen Şengün’ü yeterince seyrettiğimi söyleyemeyeceğim. Bir kere o açıdan yorum yapamayacağım. Ama fiziksel olarak gördüğümde, 2.06 m. boyu var, 18 yaşında, daha uzar mı; bilmiyorum ama geleceği açısından kendisine ne hedef koyuyor? NBA’de oynamak istiyor diye, size verdiği röportajda okumuştum; ama onu zaten bütün gençler söylüyor. Bu atletizm ile NBA’de oynayacağını düşünürsek… Evet, şimdi NBA’de hareketli, switch yapan pivotlar illa 2.10, 2.11 m. olma mecburiyetinde değiller; ama ben öyle bir çabukluk ve atletizm görmüyorum onda henüz. Bunu NBA seviyesi için diyorum.
Büyük bir ihtimalle 4 numara oynar orada. Ama 4 numaranın günümüzdeki basketbolda ribaund alan, hem yüzü dönük hem de sırtı dönük oyuncuları tutabilen, dış şutu çok kuvvetli olan -Artık herkes strech 4 olduğu için bu kelime de gereksiz oldu- bu yönlerini de geliştirmesi lazım.
'SÜPERYILDIZ'SIZ EUROLEAGUE'E DOĞRU İLERLİYORUZ
- Deyim yerindeyse, EuroLeague’de işler, hesaplar karıştı. Takımların mevcut durumlarına bakacak olursak, Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko’nun play-off’a kalma ihtimali sizce yüzde olarak ne kadardır?
B.G.: Yüzde olarak bir şey vermek zor; falcı değilim. İkisi de kalabilir. Anadolu Efes'in geçen yılki performansını biliyoruz, potansiyelleri ortada, Play-off’a kalmamaları sürpriz olur. Kalırlarsa da play-off’ta her sonucu alabilecek bir takım. Şampiyon da olsa kimse şaşırmaz.
M.M.: Erteleme maçında Kızılyıldız, Real Madrid’i deplasmanda yeniyor. Çok tuhaf bir lig oynanıyor. Covid-19'un bunda çok büyük bir rolü var. NBA’in de bunda çok büyük bir rolü var. Covid-19 olmasa da uçan kaçan her şeyi alıyorlar. Süperyıldızsız bir EuroLeague’e doğru ilerliyoruz. Llull, Spanoulis, Printezis gibi yıldızlar yaşlandı veya yaşlanıyor. Sloukas bile 30’lu yaşlarına geldi.
Yani, hakikaten her türlü sonuca açık bir lig gibi gözüküyor; ama bazı takımların saha dışındaki gücü çok fazla. Saha dışı güçler devreye girecektir diye düşünüyorum.
B.G.: Fenerbahçe Beko, CSKA maçında gösterdiği maçında performans, zaten play-off'ta olmasını gerektiriyor. Kokoskov, takviyeler takıma olumlu oldu. Şu an Fenerbahçe ritmini yavaş yavaş buluyor.
M.M.: Fenerbahçe’nin işi kolay değil. Evinde çok maç kaybetti. Bazı maçlar, ilk CSKA maçı gibi hakem soygunuydu. Kimi de Kokoskov’un EuroLeague’e henüz alışamamasından dolayı, 4-5 oyuncu birden değiştirdiği o öğrenme döneminde kaybetti. Fenerbahçe, geride kalan maçları kredisiz oynayacak.
Kendisinin arkasındaki takımların hemen hemen hepsini yenmesi gerekiyor. Keza üstündeki takımları da yenmesi gerekiyor bence. Valencia, Bayern, Zalgiris…
Anadolu Efes’in play-off yapmaması gibi bir durum mümkün değil. Yani, Efes süperyıldızsız bir EuroLeague’de en büyük süperstarlardan birine sahip.
En iyi 5 gardı saysan, ikisi Efes’te. Bence Efes’te soyunma odasında bir problem vardı. Covid-19 ve sakatlıklar oldu; ama Efes de son 1.5 senedir bu problemi görüyoruz… Bir ciddi sakatlık olmazsa, Efes’in şampiyonlukta en büyük 2-3 adayından biri olduğunu düşünüyorum. Esas soru burada Efes’in ilk 4’e girip girmeyeceği olmalı. Eşleşmeler de Efes açısında önemli; ama Efes yüzde 1 milyon play-off yapar, yüzde 70 Final Four... Fenerbahçe’nin şanssız mağlubiyetler yüzünden işi biraz daha zor; ama şu an play-off’u hak edecek bir oyun oynadıklarını söyleyebiliriz.
BU TAKIM ERSAN İLE 2'DE 2 YAPAR
- EuroBasket elemelerinde boy gösterecek Orhun Ene yönetimindeki A Milli Takım'ın, gruptaki son iki maç olan İsveç ve Hırvatistan sınavları ve turnuvaya katılma şansı için neler söylersiniz?
B.G.: Maçların Ankara'da olması ve Larkin'in faktörü herkesi umutlandırıyor. Milli Takım'ın ikide iki yapma şansı da var; ama son bir seneyi aklımıza getirince maalesef 2'de sıfır yapma durumu da var.
Artı bir de Larkin faktörü var, geçen sene EuroLeague'deki Shane Larkin, A Milli Takımı da bir üst seviyeye çıkarabilir.
M.M.: Şubat ayında hem İsveç hem de Hırvatistan ile oynayacağız. Şu an bir galibiyetimiz var. Hollanda ikili averajda bizim üzerimizde. İki maçı da kazanmamız lazım. Başka bir seçenek görmüyorum açıkçası. A Milli Takım’da Larkin’in gelmesiyle herkes onun burada büyük bir fark yaratacağını bekliyordu; ama şubat ayının yoğunluğunun da gelmesiyle, Hollanda maçında da gördüğümüz gibi…
16 günde 8 maç mı ne yaptı? EuroLeague yoğunluğunun ortasında beklenenin ne kadarını vereceğini çok tahmin edemiyorum açıkçası; ama onun orada olması ve katkı vermesi çok önemli. İsveç’i mutlaka yenmeleri lazım ama ikili averajı da elde etmeleri lazım. Hollanda karşısında bunu elde edemediler.
İsveç’in de 1 galibiyeti var. Yenilirlerse, bitti! O yüzden kazanmaları gerekiyor. Hırvatistan maçı nasıl bir atmosferde oynanır, kestiremiyorum. Zaten gruptan çıkmayı garantiledi. Hatta neredeyse 1. çıkmayı garantiledi. O açıdan Hırvatistan maçı da kağıt üzerinde olduğu kadar zor geçmeyebilir.
Tabii ki NBA’den dolayı Furkan ve Cedi’nin olmaması çok etkiliyor. Ersan şu an orada iş arıyor. Her gün çalışıyor. Burayı bir vitrin olarak kullanır mı; İsveç’e karşı oynayacağın bir maçın NBA’e bir vitrin olacağı tartışılır elbette; ama Ersan olursa, çok çok fark eder. Ersan ile 2’de 2 yapabilir bu takım. 2’de 2 yaptığın zaman, İsveç’e karşı averajı elde etmeden de gruptan çıkabiliriz.
- NBA’de herkes kendi sahasına döndü ve koronavirüs vakaları nedeniyle bazı maçlar erteleniyor. Sizce NBA yönetimi tekrardan Orlando’da düzenlediği bubble sistemine geri dönmeli mi?
M.M.: Durum felaket. Tabii ki orada sendika çok kuvvetli. Bir daha öyle 2-2.5 ay tekrar bir süreci bubble'da geçirmek istemiyorlar. Bunu deneyen NFL ve MLB yüzüne gözüne bulaştırdı. NFL’den bahsedelim, dört tane oyun kurucusu olmayan takımın maçını oynattılar veya 3 hafta tesisi kapalı olduğu için haftada bir idman takıma maç yaptırdılar.
NBA başlayınca, onlar da başladı. NBA’de oyuncular ve takım sahipleri şunu görmedi bence, hep NFL’deki temasın NBA’deki kadar olmadığını söylediler; ama NFL’de takımlar en az 16 maç yapıyor. NBA’de 1 ayda neredeyse 16 maç. NBA’de Covid-19’un yayılması için en büyük risklerden biri olan seyahat NFL’e göre çok fazla. Bence NBA’in yakında bir durup, lokal bir durumu kabul edeceklerini zannetmiyorum.
Play-off'larda 3-4 lokal bubble'da oynatacaklar diye düşünüyorum. İkinci yarı fikstürü halen daha açıklanmadı biliyorsunuz. Maç sayısını da 70’lere indirdiler. O açıdan bunu da biraz yönetimin beklediğini düşünüyorum. Alınan yeni önlemlere bakın; mücadele ettiğin adamın elini 48 dakika sıkmayacaksın, çok saçma. Deplasmanlarda otel karantinaları, maç saatine kadar uygulanırsa, onun bir etkisi mutlaka olur. Bu oyuncular zaten hürriyetlerini kaybettiği için bubble'a karşı çıktı. Antrenman dışında otel odasından dışarı çıkarlar; bilemiyorum.
Evlerinde olunca bir nebze daha uyarlar; çünkü çoğu bahçeli evlerde yaşıyor. NBA bubble sistemine dönülecektir; ama ilk etapta lokal 'bubble'lar bulunacaktır diye düşünüyorum.
B.G.: NBA bir karar vermiş. mutlaka iyi düşünüp taşınıp vermişlerdir bu kararı. Buralardan yorum yapmak bence çok saçma. Dünyanın en profesyonel ve kuralcı liginin işini şansa bıraktığını düşünmüyorum. Mutlaka iyi inceleyip, bu kararı vermişlerdir. Kendileri için en doğru kararı aldıklarını düşünüyorum. Bizim buradan laf sokup, NBA'e bulaşmamız hem saçma, hem gereksiz.
NETS'İN SOYUNMA ODASINI İDARE ETMEK ZOR
- Brooklyn Nets, James Harden’ı takas yoluyla kadrosuna kattı. Sizce Harden, Durant ve Irving’in olduğu yerde Nets’e artı mı katar yoksa sorun mu olur? Ayrıca, hem Harden’ın hem de Irving’in sağlık protokolleri kapsamında ihlalleri; partilere katılımları ve yedikleri cezalar var. Bu iki oyuncunun olduğu Nets ortamı ne kadar sağlıklıdır?
M.M.: Nets’in soyunma odasını idare etmek kolay değil. Irving nasıl dönecek? Ortalıktan kayboldu. Özellikle Boston’da, soyunma odasında ne kadar problem yarattığı ortaya çıkmıştı. Harden da bu olayı yaşadığı için, “Biz de olgun davranıyoruz” diye söylüyor; ama Harden’ın egosu olağanüstü. Houston’a yaptığı affedilecek gibi değil. Yönetimin buna izin vermemesi gerekirdi. Harden’ı 8 sene Harden yapan, milyonlarca dolar veren takımı, şehri yerle bir etti takasa zorlamak için. Bu ikisi de çok zor karakterler.
Kevin Durant, Harden ve Irving'e göre saha içinde çok uyumlu bir oyuncu. Eğer hepsi aynı sayfaya gelirlerse, Nets belki de Doğu’nun en büyük favorisi olur. Ama bu üç oyuncunun ikisinin en azından sezon sonuna kadar sıkıntılar yaşatacağını düşünüyorum. Üçü birden sıkıntı yaşamadan sezonu tamamlarlarsa çok şaşırırım; ama bu olursa büyük bir başarıya imza atarlar.