Emir Turam | BİDEV basketbola değer katıyor

"Spor eksenli sosyal sorumluluk günümüzün yükselen değeri olarak çağdaş dünyada katlanarak büyürken BİDEV Yönetimi de çalışmalara başladı. Altyapı oyuncularının bireysel-kişisel gelişimine dikkat çekmeyi ve bu doğrultuda farklı kurum ve platformların arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi de amaçlayan çok uluslu projeler üretmek istiyoruz."

HÜSEYİN DEMİR

Ülke basketbolumuzun lokomotifi milli takımımızın her seviyesinde oynamak ve kaptanlık yapmak bana nasip oldu. 1987 Akdeniz Oyunları'nda efsane bir milli takım kadromuz vardı. Erman Kunter, Levent Topsakal gibi unutulmaz basketbolcularla ay yıldızlı formamızı en iyi şekilde temsil ettik ve bu büyük gurur oldu. 

Geçmişten günümüze baktığımızda basketbolun hayatımda çok önemli bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Bizim basketbolculuk dönemimizde oyun bu kadar profesyonel değildi. Amatör ruhla işimizi en iyi şekilde yapardık. Takım içerisinde muhteşem bir uyum ve birliktelik vardı. Milli takımda forma giymenin hiçbir maddi karşılığı olmadığı gibi maneviyatı da çok kapsamlıydı. Milli takım kültürü farklı olduğu için takıma çağrılmak bizim için hep çok değerli olmuştur. Milli takım kampları ve maçlar oldukça yıpratıcı olsa da elimizden gelen en iyi fedakârlığı sergileyerek ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ettik.



ECZACIBAŞI'NDAN SONRA BANVİT...


Eczacıbaşı'nın basketbolumun gelişmesinde çok önemli bir yeri var. 1974 yılında henüz 13 yaşında yıldız takım ile antrenmanlara çıktığımda ilk antrenörüm Erdal Poyrazoğlu oldu. Antrenörüm bana oyunculuğumun yanında hayatla ilgili önemli değerler kattı. O dönemde Eczacıbaşı'nda son derece konforlu bir salon ve tesis ile kalite standartları yüksek imkanlara sahip olduğu için Türk sporuna önemli basketbolcular kazandırdı. 

Eczacıbaşı'nın sportif faaliyetlerinin yanında eğitici tarafı da çok önemliydi. Rahmetli Şakir Eczacıbaşı'nın şahsında simgelenen kurumsal yaklaşım ile sporda büyük yol kat edildi. Sporu olması gerektiği gibi öne çıkarmayı hedefleyen doğru ve kapasiteli bir üst yönetim ve saha içi başarı kadar genel bir kalite standardı etrafında markalaşmayı amaçlayan bir kurumsal strateji ile elde edilen sürdürülebilir bir anlayışla yetiştirici bir kulüp olmayı başardılar. 

Eczacıbaşı altyapı yaş gruplarında çeşitli Türkiye şampiyonlukları yaşayan başarılı bir kulüptü. Sportif başarıların yanında nitelikli insanlar yetiştiriyordu. 17 yaşıma geldiğimde kendimi üst düzeyde basketbol ortamında buldum. 1970'lerin Türk basketbolunda Eczacıbaşı'nda oyuncular çok sıkı çalışıyordu. Her gün çift antrenman yapılırdı. Basketbolunuzu geliştirmeniz için her türlü imkan kulüp tarafından sağlanırdı.

Türk basketbolunda Eczacıbaşı'ndan sonra Banvit'in yetiştirici kulüp olarak birçok oyuncu çıkartması çok değerlidir. Banvit basketbolumuza değer katarak milli takımımıza da oyuncular yetiştirdi. Altyapı başarısı sabır ister, kurumsal süreklilik ve doğru yönetim ister ama her şeyden önemlisi kaliteli eğitici (antrenör) gerektirir. Altyapıdan iyi oyuncu yetiştirmenin önceliği iyi altyapı antrenörlerine sahip olmaktır, bunun için iyi, genç antrenörler yetiştirmek gerekir ama yetmez; altyapı antrenörlüğünü mesleki olarak cazip kılacak şartların da oluşturulması lazım. Sonrasında başarılar kendiliğinden gelir.

BİDEV ULUSLAR ARASI PROJELER ÜRETİYOR

BİDEV çok değerli bir hedef doğrultusunda müstesna insanları bir araya getiren, mensubu olmaktan onur duyduğum bir sivil toplum kuruluşu... Spor eksenli sosyal sorumluluk günümüzün yükselen değeri olarak çağdaş dünyada katlanarak büyürken BİDEV Yönetimi olarak çalışmalara başladık. Altyapı oyuncularının bireysel-kişisel gelişimine de dikkat çekmeyi (oyuncu olarak saha içi teknik gelişimleriyle kulüpleri ve antrenörleri ilgileniyor zaten) ve bu doğrultuda farklı kurum ve platformların arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi de amaçlayan çok uluslu projeler üretmek istiyoruz.

Burada hedeflenen BİDEV'in kurumsal amaçlarına uygun projeler üretip işletme sermayesi olarak kullanılacak kaynakları da bulmak. Bir yandan bu projeleri doğru yönetmek ve başarıyla tamamlamak suretiyle toplumsal yarar sağlarken bir yandan da BIDEV'i bu alanda giderek Avrupa Komisyonu'nda tanınan ve saygı duyulan uluslararası bir kapasiteye taşımak... Kolay değil, kısa zamanda yapılabilecek bir şey hiç değil, ancak iyi bir başlangıç yapıldı ve çalışmalar devam ediyor.

NCAA'DE PLAY-OFF OYNANAN İLK TÜRK OYUNCUYUM

Benim için NCAA birinci liginde play-off oynayan ilk Türk demek doğru olacak... Evansville Üniversitesi'nde okurken 1982'de kendi konferansımızı şampiyon olarak tamamlayıp NCCA play-off'larına katılmaya hak kazandık. O günlerde tüm ülkeden play off'a sadece 48 takım alındığı için katılmak bugünkünden daha da zordu. Evansville takımının da 100 yılı aşan tarihindeki ilk katılımıydı. 

'Sports Illustrated Top 20' ve diğer bazı prestijli kaynaklarca ilk yirmide gösterilirken ilk tur kurasında Doc Rivers'ın oynadığı Marquette gibi çok güçlü bir takımla eşleştik, 5 sayı fark ile yenildik. Evansville Üniversitesi tarihinde bir 'ilk'ti, şehre döndüğümüzde sağanak yağmura rağmen bizi karşılamaya gelen binlerce kişi vardı. İyi bir üniversitede kaliteli eğitim bursuyla eklemlendiği ölçüde değerli olan NCAA'de oynamak, imkanı olanlar için her zaman üzerinde düşünülecek bir tercih olmuştur. 

İyi bir üniversiteden burs almak kolay değildir, takıma girebilecek kadar iyi bir oyuncu olmanın yanında belirli bir akademik kapasiteyi de gerektirir. Gidenlerin sayısı farklı dönemlerde artabilir ya da azalabilir. Giden sayısında genç oyuncuların burada ala(maya)cağı süreler de elbette bir kriter olabilir ama daha önemlisi yükselen rakamlarla giderek endüstrileşen basketbol sporundaki maddi imkanlardır bana kalırsa... Kendi ülkesinde iyi bir profesyonel kontrat imzalama imkanı olan bir genç oyuncunun tercihini bu doğrultuda kullanıp ülkesinde kalacağını düşünürüm. 



HER ŞEY TÜRK BASKETBOLUNUN GELİŞİMİ İÇİN...

Türk basketbolunun uluslararası etkinliğini arttırmak için çalışan kaliteli bir ekibin içerisinde 20 yılı aşkın bir dönemde bulunma şansım oldu. Çeşitli uluslararası komisyonlarda da görev alarak ülkemizi temsil ettim. 

Uluslararası sistem içerisinde FIBA tarafından çeşitli görevlere de atandım, 2016 Rio Olimpiyatları jüri üyeliği bunlardan biridir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Olimpiyatlar'da her sporun yönetimini o sporun yöneticisi olan uluslararası federasyona bırakır, uluslararası federasyon (FIBA) da bu işlevi öne çıkan uzmanlar görevlendirerek yürütür. Rio Olimpiyatları'ndaki jüri üyeliği aslında ilk Olimpiyat görevim değildi, öncesinde 2008 Pekin'de de FIBA Komiseri olarak görev almıştım. İki görevin de bir Türk insanının görevlendirilmesi itibarıyla birer 'ilk' olduğunu zannediyorum. 

FIBA delegesi olarak uluslararası organizasyonlarda görev almaya devam ediyorum, aynı zamanda Basketbol Şampiyonlar Ligi Teknik Delegesiyim. Basketbol Süper Ligi'nde hakem değerlendiriciliği yapıyorum. Çeşitli mesleki kurumlarda üyeliklerim ve yöneticiliklerim var, bunlar arasında FIBA Vakfı'nın çalışmalarını yönlendiren Advisory Board ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi üyesiyim...

ÜLKEMİZDE BİR DEĞİŞİM SÜRECİ VAR

Türkiye'de (futbol başta olmak üzere) spora gösterilen muazzam ilgiyle yükselen çok değerli kulüplerimiz ve camialarımız var. Basketbol kulüpleri de artık birçok açıdan kar amaçlı işletmeler hâline gelmiş olmakla birlikte onları diğer rekabetçi sektörlerden ayıran unsur halkla iç içe olmalarıdır. 

Önemli olan bu mevcut (çok güçlü) potansiyelin doğru şekilde yönetilmesidir. 
Türkiye'de spor yönetiminin bir değişim süreci yaşadığını, hatta biraz eski ile yeni arasında bocaladığını düşünüyorum. Sporun giderek endüstrileşmesi ve rakamların büyümesi nedeniyle bir yandan şartlar ve işleyişler profesyonelleşiyor ve tüm diğer rekabetçi sektörler gibi spor yatırımlarının da doğru yönetim giderek önem kazanıyor. Bu doğru ancak ve bir yandan da kendimize has toplumsal/kültürel özelliklerimiz nedeniyle duygusal faktörler önemli olmayı sürdürdüğü için kısa vadeli ve geçici başarı tarifleri bizi hâlâ yönlendirebiliyor. 

Spor yönetimi açısından çağdaş anlamda profesyonelleşebilmek için gidecek yolumuz var daha... Bilgi Üniversitesi'ndeki spor yönetimi öğrencilerimize meslek hayatlarına atıldıklarında bu dönüşüm sürecinin 'yönlendiricileri' olabileceklerini ve olmaları gerektiğini söylüyorum.

TİPLEME:
- En beğendiğiniz koç?

- Aydan Siyavuş
- Sizce basketbol...
- Yaşamın kendisi

emirturam fiba röportaj ribaunddergisi