BUGÜN BASKETBOLCU OLSAM YİNE GALATASARAY'DA OYNARDIM
Türk basketbolunda hem oyuncu hem de idareci olarak iz bırakan Lutfi Arıboğan, 'Bugün basketbol oynasanız hangi takımda olmak isterdiniz sorumuza net yanıt verdi: "Oyunculuk kariyerimin son 8 yılında forma giydiğim Galatasaray'da kaldığım yerden devam ederdim. Daha doğrusu şampiyonluğa oynayan bir Galatasaray'da; başka türlüsü işkenceye dönüşürdü."
RÖPORTAJ: Tolga YENİGÜN
TÜRK basketbolunda hem oyuncu hem de idareci olarak önemli işlere imza atan, ismi Galatasaray ile özdeşleşen Lutfi Arıboğan ile sarı kırmızılı takım başta olmak üzere; Ülkerspor yılları, Futbol Federasyonu başkan vekilliği dönemi, Basketbol Federasyonu başkan adaylığı ve basketbolumuzun bugünü ve yarını üzerine enine boyuna konuştuk. Oyunculuk döneminde kaptanlık yaptığı ve basketbol kariyerine son verdiği sarı kırmızılı takımda; CEO’luk yaptığı 2012-13 ve 2013-14 sezonu Galatasaray’ın 113 yıllık tarihindeki en başarılı iki sezon olduğunu söyleyen Arıboğan'ın Ribaund'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle...
- Basketbolun bir dönemine damga vurmuş Lutfi Arıboğan şu aralar neler yapıyor?
- Basketbol sonrası uzun yıllar Ülkerspor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekilliği ve sonrasında da Galatasaray İcra Kurulu Başkanlığı görevini tamamladıktan sonra spor yöneticiliği yaptığım yıllarda kurduğum şirketimin işlerine yönelmiş durumdayım. Kendi işlerime odaklansam da bir spor adamı olarak başta futbol ve basketbol olmak üzere Türk sporunu yakından takip ettiğimi de söylemeliyim.
- Daha önce iki kez aday olduğunuz TBF Başkanlığı koltuğuna şimdi otursanız neleri yapmak ve değiştirmek istersiniz.
- Basketbol Federasyonumuzun değerli bir başkanı ve yöneticileri var. Başkan ve ekibi yapılması gerekenleri yapıyorlardır, zaten. Ben basketbolun yönetimine soyunduğum dönemde sadece gördüğüm bazı eksik ve yanlışlıkları düzeltmeyi ve basketbolun Türkiye’nin bir numaralı sporu haline gelmesini arzu ediyordum. Gerçekten de basketbol onu takip edenleri kendisine bağlayan ve adeta hipnotize eden, bağımlılık yaratan bir spor branşı. Bir gün bu ülkenin bir numaralı sporu olmasını fazlasıyla hak ediyor. Basketbolun hak ettiği yere gelmesi hepimizin hayali.
TOPLUM SPOR KAVRAMINI FUTBOL İLE ÖZDEŞ TUTUYOR
- Siz basketbolun dışında Futbol Federasyonu’nda da görev yaptınız. Hangisi organizasyon açısından daha zor, futbol mu basketbol mu?
- Futbol ve basketbolun farklı zorlukları ve kolaylıkları var. Yaklaşık 20 yıl süren profesyonel basketbolculuk ve milli takım oyunculuğu kariyeri sonrasında 8 yıl Ülkerspor genel menajerliği, 8 yıl Futbol Federasyonu başkan vekilliği ve son olarak da 2 yıl Galatasaray’da icra kurulu başkanlığı yaptım. Önce basketbol, sonra futbol sonrasında da çok branşlı büyük bir kulübün yöneticiliği gibi çok farklı tecrübeleri gözlemleme imkanım oldu. Futbol tüm ülkeye yayılmış bir branş ve toplumun büyük bir çoğunluğu spor kavramını futbol ile özdeş kabul ediyor. EHer yıl futbolda on binlerce maç organize ediliyor. Bu yaygınlık zorlukları da beraberinde getiriyor. Ancak bunun yanında futbol çok büyük avantajlar da içeriyor. Toplumun spor kavramına ilgisi futbol üzerinden olduğu için potansiyel spor ekonomisi çoğunlukla futbola akıyor. Basketbol, kalite algısı ve imajı nedeni ile organizasyonlarda kolaylıklar içerse de yaygınlık sorunu, limitli kapasitesi ve medyada yeterli yer alamama sorunu nedeniyle kaynak yaratma ve gelirlerin artırılması konusunda ciddi zorluklar yaşıyor.
TEK LİGLİ BİR BASKETBOLA MAHKUMUZ
- Sizin zamanınızdaki basketbol ile günümüzde ki basketbol arasındaki fark ne?
- Son dönemde sporda ve hayatın bütün alanlarında çok büyük değişiklikler yaşanıyor. Özellikle basketbol, hem teknik/taktik hem fiziksel kapasite hem de takipçi ve organizasyon potansiyeli açısından büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadı. Aslında sporda farklı dönemleri birbirleri ile mukayese etmek her zaman gerçekçi olmuyor. Günümüzde özellikle oyuncuların fiziki güç kapasiteleri ve teknik özellikleri çok gelişti. Geçmişte tarihe geçmiş birçok yıldız oyuncu bugünkü fizik gücü, mücadele ve oyun temposu içerisinde belki de kadroya bile giremeyebilirler. Geçmişle mukayese edildiğinde uluslararası organizasyonları da sorunlu görüyorum. Bizim zamanımızda NBA’in global stratejisi bu düzeyde değildi ve Avrupalı basketbol severler yerel yıldız oyuncularını kendi liglerinde ve milli takımlarda seyredebiliyorlardı. Son 25 yılda tüm dünyayı kapsayan global NBA stratejisi dünyayı tek ligli bir basketbola mahkum etti. Bu durum NBA’in dışındaki bütün liglerin yıldız sporcu kaynağı ve ekonomik olarak olarak fakirleşmesine neden oldu.
ŞAMPİYONLUĞA OYNAMAYAN G.SARAY İŞKENCE OLUR!
- Bugün basketbol oynasaydınız hangi kulüpte oynamayı tercih ederdiniz?
- Oyunculuk kariyerimin son 8 yılında Galatasaray’da oynadım. Kaldığım yerden devam eder yine Galatasaray’da oynardım. Daha doğrusu şampiyonluğa oynayan bir Galatasaray’da; başka türlüsü işkenceye dönüşürdü.
- Size göre yabancı-yerli oyuncu konusu nereye gidiyor? Yabancı oyuncuya bakış açınız nedir?
- Yabancı oyuncu kuralı tek bir doğrunun her daim geçerli olduğu bir konu değildir. Kararın alındığı ülkenin o dönemdeki altyapı ve oyuncu yetiştirme stratejisi, kültürü, kulüplerin bütçeleri ve dolayısıyla uluslararası rekabet hedefleri konuyu belirler. Seyirci ilgisi de en belirleyici parametrelerden biri tabii ki. Konu çok dinamik ve trendler de değişime açık. Örneğin taraftarlar bazen uluslararası yıldızları bazen de yerel yetenekleri seyretmeyi tercih ediyorlar. Ülkerspor yöneticisiyken Euroleague’de başarılı olabilmek adına kadroda bir fazla yabancı oyuncu kullanabilmek için bile çırpınıp sonuç alamıyorduk. Ligde oynamayan ve sadece Euroleague için getirilen yabancı oyuncunun da bir müddet sonra kimseye faydası olmuyordu. Şimdi de sahada Türk oyuncu göremiyoruz. İsim vermek istemiyorum ama birkaç tane oyuncumuzu çok takdir ediyorum. Kulüplerinde hiçe yakın oyun dakikası alıp milli takımda üstün performans gösteriyorlar. Açıkçası gelinen noktadan geri dönmek de kolay değil. Yabancı oyuncu kuralının aşırı limitli uygulandığı dönemin kararını da, bugün bu kadar serbest bırakılmasının kararını da şimdiki federasyon almadı. Bugünün ortamına uygun, ideal çözümü bulma sorumluluğu ise onlara düşüyor. Allah kolaylık versin; federasyonculuk zor iştir. Her tarafı mutlu etmek ve aynı anda tüm amaçlara hizmet etmek kolay değil.
DUNSTON İLE AHMET BEĞENDİĞİM İSİMLER
- Sizin dikkatinizi çeken, beğendiğiniz yerli-yabancı ve gelecek gördüğünüz genç oyuncular kimler?
- Yabancı oyuncu olarak Anadolu Efes’ten Brian Dunston, yerli oyuncu olarak Fenerbahçe’den Ahmet Düverioğlu bu sezon beğendiğim oyuncular. Genç oyunculardan, Sakarya’dan Metecan Birsen ve Banvit’den Tolga Geçim dikkatimi çekiyorlar.
- Sizin Ülkerspor’da genel menejerlik yaptığınız dönemlerde seyirci sayısını artırmak için çabalarınız olduğunu biliyoruz. Bugün için bir öneriniz var mı?
- Maalesef ülkemizde spordaki değişim ve gelişim diğer sektörlerdekilere göre geriden geliyor. Spordaki sponsorluk kavramı da benzer durumda. Kulüplerimiz uzun yıllar sponsorlara uzak durdular. Bu nedenle sponsorlar da kendi kulüplerini kurdular. Bir şehre ya da semte mal olmamış ve de henüz aidiyet yaratmamış bu tarz kulüpler, yıllarca büyük bütçelerle iddialı takımlar kursalar da hep taraftar sıkıntısı yaşadılar. Sporseverlerin çoğunluğunun üç büyük kulübün taraftarı olduğu düşünülürse basketbolun taraftar sorununun çözümü için bazı özel uygulamaların yapılması şart görünüyor. Teşhisin çok iyi konması gerekiyor. Bence Türk basketboluna yönelik bir ilgi problemi olmasa da salona gelen taraftar açısından bir problem var. Bir mekanizmanın basketbol severleri sosyal hayattaki diğer alternatifler yerine basketbol salonlarına yönlendirmesi gerekiyor. Bu konuda başarı için sihirli terminoloji ise ‘Community Management’ kavramı. Yani ‘Topluluk Yönetimi’. Ülke düzeyinde bölge, şehir, kulüp, eğitim düzeyi, yaş grupları, gelir segmenti v.b kriterler öne çıkarılarak community management uygulamalarının yapılması gerekiyor. İletişim teknolojisinin, sosyal medyanın, bilimsel araştırma ve anket yöntemlerinin geldiği noktada başarı şansının da çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Yapay zeka, büyük data, veri analitiği gibi kavram ve teknolojilerin hayatımıza girmiş olması bunu çok kolaylaştırabilir. Kanımca yakın bir zaman sonra dijital dönüşüme adapte olmuş Community Manager’ler sporun vazgeçilmezleri olacaklar.
G.SARAY'DA CEO'LUK YAPTIĞIM İKİ SEZON EN BAŞARILI DÖNEMDİR
- Galatasaray’da hem oyuncu hem de yönetici olarak görev yaptınız ... Basketbol yönetimi üzerinden gidersek bugünkü Galatasaray’ın içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendirirsiniz.
- 20 yıllık oyunculuk kariyerimin 8 yılını Galatasaray’da geçirdim; kaptanlık yaptım ve basketbolu da 1996 yılında Galatasaray’da bıraktım. Onaltı yıl sonra İcra Kurulu Başkanı olarak Galatasaray’a döndüm. Galatasaray basketboldaki son şampiyonluğunu benim kaptanlığımda 1990 yılında kazanmıştı ve sonrasındaki yirmi üç yıl boyunca şampiyon olamamıştı. Bu nedenle Galatasaray’da göreve başladığımda en önemli hedefim futbolla birlikte bütün spor branşlarına bir hareket getirerek şampiyonlukta iddialı hale gelmek ve özellikle de basketbolda şampiyon olmaktı. Yirmi üç yıl sonra basketbolda şampiyonluğu koç Ergin Ataman ve ekibi ile kazandık. Kadın basketbolunda da Türkiye’de kazanılan kupaların dışında koç Ekrem Memnun ve ekibi ile Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanmayı başardık. Bunlar tarihi zaferlerdi. Bu noktada erkek ve kadın basketbolunda yaşadığımız büyük başarılarda Basketbol Şubesi yöneticisi Murat Özyer’in önemli katkılarını hatırlatmak isterim. Aynı yıllarda Galatasaray yönetimi olarak büyük bir sinerji yakaladık ve bu ivme ile, bütün branşlar göz önüne alındığında, CEO’luğunu yaptığım 2012-13 ve 2013-14 sezonu Galatasaray’ın 113 yıllık tarihindeki en başarılı iki sezon oldu.
Büyük kulüpler böyle dönemleri sadece mali kaynaklarla değil, ürettikleri bir atmosfer ve sinerji ile güçlenerek yaratabiliyorlar. Kanımca iddiasızlık, büyük camialar için hem haksızlık, hem de bir kolaycılık. Galatasaray basketbolunun bu seneki durumu tam da bu tanıma uyuyor, maalesef çok üzücü. Galatasaray markasının olduğu yerde iddia vardır, şampiyonluk hedefi vardır. Aksi düşünülemez.
- Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir konu var mı?
- Ribaund olarak Türk Basketbolunun en az kulüp yönetmek kadar zor bir bölümü olan dergiciliğe soyunmuş durumdasınız. Sevgili Tolga, başta sen olmak üzere bütün Ribaund ekibine başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun.
TİP'LEME
En beğendiğiniz koç? – Ergin Ataman
İzlediğiniz en iyi oyuncu? – Michael Jordan
En zorlu deplasman ? - Karşıyaka
İlk 5’iniz?- Ersan İlyasova, , Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Kerem Tunçeri, Harun Erdenay (Savunma yapmak zorunluluğu ile)
Tek kelime ile Galatasaray? - Başarı
ARIBOĞAN'IN KUPALARLA
DOLU KARİYERİ
OYUNCULUK DÖNEMİ:
243 defa Milli Takım formasını giydi.
Ankara DSİ Spor ile Gençler Türkiye Şampiyonluğu.
Efes ile 2 kez, Galatasaray ile 1 kez Türkiye Şampiyonluğu.
Galatasaray ile 1 Türkiye Kupası.
Efes ile 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası.
YÖNETİCİLİK DÖNEMİ:
Erkek Basketbol:
ÜLKERSPOR
Türkiye Şampiyonluğu: 2
Türkiye Kupası: 2
Cumhurbaşkanlığı Kupası: 4
Euroleague Çeyrek Finali: 1
GALATASARAY
Türkiye Şampiyonluğu : 2
Euroleague Çeyrek Finalİ: 1
GALATASARAY KADIN BASKETBOL
Türkiye Şampiyonluğu : 1
Türkiye Kupası : 2
Euroleague Şampiyonluğu : 1
G.SARAY TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL:
Türkiye Şampiyonluğu : 2
Avrupa Şampiyonluğu : 2
Kıtalararası Şampiyonluk : 1