BİZİM ZAMANIMIZ
Türk basketbolunun altın çocuğu Furkan Korkmaz Türk Milli Takımı'ndaki jenerasyon değişimine ilişkin, "Basketbolcu ağabeylerimiz yavaş yavaş emekli olup, birçoğu parkelerden elini ayağını çekiyor. Artık ay yıldızlı formayı terletmek için bizim zamanız geldi..." diyor.
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
Tüm ülkenin üstüne titrediği bir genç yıldızdan, NBA oyunculuğuna uzanan hikayesi nereye gidecek? Furkan Korkmaz yeni hedefleriyle meydan okumaya devam ediyor... NBA hikayesine talihsiz sakatlık ile başlasa da; Yaz Ligi'nde şansını çok iyi kullanan ve son olarak 12 Dev Adam'ın Çin Yolu'ndaki Karadağ ve Slovenya zaferlerindeki performansıyla izleyenleri mest eden, basketbolumuzun geleceği Furkan ile Ljubljiana'da maç sonu bir araya geldik... Sözü daha fazla uzatmadan, parke dışında da örnek sporcu olan Furkan Korkmaz ile yaptığımız ve büyük keyif alacağınızı düşündüğüm röportaja geçelim.
Tolga Yenigün: Cedi Osman’la beraber Avrupa basketbolunun en genç ve yetenekli milli takım iskeletlerinden birini oluşturuyorsunuz. Onunla oynamak nasıl bir duygu?
Furkan Korkmaz: Cedi ile ben çok uzun süredir tanışıyoruz. Altyapıda da her ne kadar beraber oynayamasak da Anadolu Efes’te A takımda birlikte çok uzun süreler oynama fırsatı bulduk. Birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Artık jenerasyon olarak bizim yaşımız geldi... Abilerimiz yavaş yavaş emekli oldu, birçoğu basketboldan elini ayağını çekti ve artık bizim zamanımız geldi. Tabii ki Cedi olsun, takımdaki diğer genç oyuncular olsun, benim için onlarla oynamak çok ayrı bir keyif. Çünkü soyunma odasına baktığın zaman orada benden bir yaş büyük ya da küçük oyuncular ağırlıkta... Genç bir takımız, hem Cedi özelinde, hem de diğer genç oyunlarla oynamanın bana verdiği haz çok başka. Ama Cedi’yi de hem karakter, hem basketbol anlamında çok iyi tanıyorum. Bulunduğu konumda da kendini çok geliştirdi. Onunla beraber oynamak daha keyifli oluyor benim için.
LEBRON İÇİN CEDİ'Yİ BEN DE EKERDİM!
T.Y: Cedi demişken LeBron James için seni ektiği meşhur olaya değinmeden geçmeyelim...
F.K: LeBron ile görüşmeyi tercih etmesi daha güzel bir seçimdi benimle her zaman buluşup görüşebilir. Ben onun yerinde olsam LeBron James için Cedi'yi ekerdim sanırım!
SAKATLIĞA RAĞMEN BU SEZON NBA'DEN ALACAĞIMI ALDIM
T.Y: - A Milli Takım'ın gruptaki konumu hakkında neler düşünüyorsun?
F.K: - Bireysel olarak konuşmak gerekirse, ben geçen sezon gerçekten çok büyük bir özveriyle çalıştım. Sakat olmama rağmen, her gün basketbol sahasına gidiyordum, fundamental ve halter yapıyordum. Geçen sezon benim hedeflediğim çok önemli bir sezondu. NBA’e gitmemdeki amaç da çok çalışmaktı zaten... Çok fazla süre alamayacağımı biliyordum; ama zaman zaman şans bulacağımı düşünüyordum. Fakat sakatlık yaşadığım için bu şanslar da gelmedi. Ama sakat olduğum dönemde başka şeylere yöneldim ve sakatlık dışında geçen sezondan alacağımı aldım diye düşünüyorum. NBA Yaz Ligi ile milli maçlardaki performansım beni çok mutlu etti; çünkü emeklerimin karşılığı almak benim için çok güzel. Her maçta ön plana çıkan oyuncular oluyor tabii ki; ama genel anlamda takıma neler verebileceğimi çok iyi biliyorum. Takımın neye ihtiyacı varsa ona yönelmeye çalışıyorum. Oyunun her alanında olmaya çalışıyorum.
MİLLİ TAKIM'DA OYNAMAK İÇİN İÇİMİZ GİDİYOR
T.Y: - Eleme gruplarının zamanlaması ciddi bir tartışma konusu ve bazı önemli takımların turnuva katılamama ihtimali masada. Sen bu gruplar hakkında neler söylersin?
F.K: - Yeni ya da eski sistemde bize ne zaman görev verilse, onu yapıyoruz. Çünkü bizim söyleyeceğimiz bir-iki cümleyle değişecek bir şey değil bu... Küçük yaştan beri Türk Milli Takımı formasını giyiyorum, yaklaşık dört senedir A Milli Takım’a geliyorum ve her seferinde ayrı bir gururla geliyorum. Buradaki ekip, buradaki insanlar gerçekten çok iyi. Burada her bulunduğumda keyif alıyorum.
Bize düşen yeni sistemi eleştirmekten çok, sahaya çıktığımız zaman elimizden geleni yapmak... Belki bir maç, iki maç oynayamıyorsunuz; ama üçüncü maçta sahada oluyorsunuz ve milli takım formasını sırtınıza geçiriyorsunuz. Bunun bilincinde olmak bizim için en büyük artı olacaktır. Tabii ki böyle olması kötü oldu; çünkü sezon içindeki maçlara gelemiyoruz. Gerçekten oynamak için içimiz gidiyor. Zaten orada içimizde Türkiye hasreti oluyor, ülkemizi özlüyoruz.
AY YILDIZLI FORMA İLE BİR HAYALİM VAR...
T.Y: - Takım içerisinde 2019’daki şampiyonaya dair neler konuşuluyor? Hedefler netleşti mi? Senin optimistik hedefin nedir?
F.K: Açıkçası şimdiden ilk 4 ya da ilk 8 yapacağız demek zor. Maç maç düşünüyoruz Çünkü eleme karşılaşmalarında kazanacağımız her maç çok önemli. Çin’de olmayı çok istiyoruz. Uzun bir zamandan sonra hem jenerasyon değişiyor, hem de Dünya Kupası’nda Olimpiyat bileti almak bizim için çok ayrı anlam kazanıyor. Benim her zaman hayalim A Milli Takım ile Avrupa şampiyonu, Dünya şampiyonu olabilmek ve Olimpiyatlar’da başarabilirsek altın madalya kazanmak istiyorum.
U18 Milli Takımı ile Konya’da bir şampiyonluk yaşamıştım, milli başarının duygusunu biliyorum ama A Milli Takım ile bu başarıya ulaşmak çok daha farklı olur diye düşünüyorum. Buradaki herkes çok genç ve başarıya aç isimler. Dürüst olmak gerekirse herkes şu anda kendini kanıtlama çabası içinde. Bu yüzden hepimiz için Çin’e gitmek güzel bir sınav olacak. Çünkü bu ekip ve bizim milletimiz Dünya Kupası’nda olmayı hak ediyor. Ülkemizi birkaç yıldır güzel temsil ediyoruz; ama bunu madalya ile başarı ile taçlandırmak çok daha ayrı bir değer olacaktır.
KALBİM DAİMA EFES'LE AMA NBA KAPISINI BANVİT AÇTI
T.Y: Altyapısından yetiştiğin Efes'in yeni sezon kadrosu için ne düşünüyorsun?
F.K: Efes’in bende yeri çok ayrı. Her ne kadar NBA öncesi bir Banvit dönemi olsa da sonuçta yetiştiğim kulüp diyebilirim. Bana Furkan Korkmaz olma fırsatını Anadolu Efes verdi. Her zaman başarılı olmalarını istiyorum. Ergin Ataman’ı da çok iyi tanıyorum. Çok hırslı, azimli ve başarılı bir koç bence. Efes’te zaman zaman inişli çıkışlı dönemler oluyor. Ivkovic dönemiyle bir yapılanma oldu. İlk sene çok iyi geçti, ikinci sene beklentiler karşılanmadı gibi… Bunlar tamamen dışarıdan gelen oyuncuların ve yerli oyuncuların vereceği katkıyla, takım içindeki uyum ile alakalı.
Efes'in bu sene yaptığı transferleri takip ettim. Kağıt üzerinde güzel bir kadro oldu bence... İzlemesi keyifli bir kadro olacak. Ama o kimyayı oluşturup, onu da başarıya dönüştürmek en büyük olay... Çünkü NBA’den 10 tane oyuncu getirseniz de, o kimya oturmadığı sürece başarıya ulaşmanız çok zor.
BANDIRMA'NIN EVLADI GİBİ HİSSEDİYORUM...
Banvit benim NBA’e gitmemdeki en büyük unsurdu. Çünkü o özgüveni tekrardan yakalamamı sağladı. Efes’te takım anlamında genel anlamda kötü bir görüntü çiziyorduk. Bu da genç bir oyuncu olarak bana daha çok yansıdı. Beklentinin yüksek olmasından dolayı...
Daha sonra bir karar alarak Banvit’e gittim. Banvit’te beni gerçekten çok güzel sahiplendiler. Kendimi 2-3 hafta içinde Banvit’ten yetişmiş bir oyuncu olarak göremeye başladım. Orada o derece ağırladılar beni. Kendimi Banvit’te bir evlat gibi göremeye başlamıştım. Yöneticiler olsun, takım arkadaşlarım olsun bana çok güzel hissettirdiler. Takım olarak da çok güzel bir kimya vardı. Banvit’in yeri ben de çok ayrıdır.
EN BÜYÜK ŞANSIM AİLEMİN DE ABD'YE GELMESİ OLDU
T.Y: - NBA'e gelirsek... Philadelphia'ya ilk alışma sürecin nasıldı?
F.K: - İki aylık bir alışma sürecim oldu. İngilizcem Amerika'ya gitmeden iyi seviyedeydi; ama orada yaşamak demek başka bir şey. Amerika'ya gittikten iki ay sonra alıştım. Hem insanlara, hem kültüre, hem de basketbola... NBA’e gittim demek, sadece basketbol oynamak için transfer oluyorsunuz demek değil. Oradaki insanlara, kültüre alışmak çok farklı.
Benim en büyük şansım, ailemin benimle birlikte gelmesi oldu. Normalde plan birkaç ay kalıp dönmeleriydi; ama sakatlanınca bu süreç biraz daha uzadı. Aslında ilk sezondan beklentim çok çalışmaktı. Kendimi çok hazır hissetmiyordum, kendimi geliştirmek için oraya gittim. İlk sezon sakatlık olduğu için pek süre alamadım.
Sakatlık süreci olmasa yine beklentimin dışında bir şey gelişmeyecekti. Benim için hedef çalışmak ve kas kütlemi arttırmaktı. Şöyle bir detay verebilirim; geçen sezon NBA’e gittiğimde 83 kiloydum, sezon sonunda 93 kilo civarına çıktım. 10 kilo benim için büyük bir fark. Hem kuvvetlendiğim, hem de çok yol kat ettiğim bir sezon oldu. G League’de şutlarımı geliştirme fırsatı buldum ve oyun tarzımı nasıl geliştirebileceğimi denedim. Umuyorum bunu, bu sene daha çok göstereceğim. Bu sene daha çok söz sahibi olacağımı düşünüyorum.
ERSAN AĞABEY BANA İYİ GELDİ
T.Y: - LeBron'un Cedi'ye yaptığı tarzda bir abiliği sana Phila'da yapan oldu mu?
F.K: - Benim dezavantajım mı yoksa avantajım mı bilemediğim bir durum vardı... Geçen sezon çok fazla genç oyuncu ile aynı ekipte yer aldım. Tecrübeli diyebileceğimiz çok fazla oyuncu bulunmuyordu. Bana abilik yapan, her dakika konuşan bir isim olmadı. Ama Ersan İlyasova geldikten sonra çok fazla iletişim kurduk, uzun süre beraber olduk. Ersan Abi'nin gelmesi bende çok büyük bir etki yarattı. Tecrübeli isimlerden çok yardım görmedim derken şunu da söylemeyi vurgulamak isterim, o isimlerle antrenman yapmak, oyun içinde yaptıklarını takip etmek bana çok şey öğretti. Çok fazla süre alamasam da, onları izlemek bile bana çok fazla şey kattı diyebilirim.
SAKATLIĞIN ACISINI YAZ LİGİ'NDE ÇIKARTTIM
T.Y: - Damganı vurduğun Yaz Ligi'nden de bahsetmemek olmaz...
F.K: - Yaz Ligi’nin benim için iyi geçeceğini biliyordum. Çünkü bütün yıl çok iyi çalıştım. Sakatlığın acısını orada çıkarttım. Ayrıca milli takımın benim için büyük avantajı oldu. Maç eksiğimi milli sınavlarla tamamladım ve bu benim ABD'ye hazır bir şekilde dönmemi sağladı. Ben milli takıma geldiğimde çok kötü bir kamp dönemi geçirdim. Sakatlık sonrası çok fazla oynayamadım. Neyse ki maçlarda iyi oynadım. Hem takım, hem de benim adıma çok moral verici oldu.
Yaz Ligi’nde ikinci yılım olduğu için tecrübeliydim. Takımda oyunculara abilik ettim. Orada maç kazandırdım, 40 sayı attım derken, bu benim açımdan çok iyi oldu. Çünkü Amerika’da bir reklama ihtiyacım vardı. Hem organizasyonun benden beklentileri, hem de kendimi gösterebilmem açısından güzel bir dönem oldu.
NBA FİNALİ NEDEN OLMASIN?
T.Y: - Bu sezon NBA’de doğunun ciddi şampiyonluk adaylarından biri olarak gösteriliyorsunuz. Sezon öncesi neler söylemek istersin?
F.K: - Sezon içinde neler yapabileceklerimiz tamamen kimya ile alakalı. Geçen sene Philadelphia ile çok güzel bir kimya yakaladık. Seyirci desteği ve gençlerin verdiği enerjiyle çok güzel bir basketbol ortaya koyduk. Televizyondan izleyen, salona gelen ve Avrupa’dan gelip takip eden çok fazla Sixers taraftarı var. Tabii ki birçok oyuncu geldi-gitti her kulüpte olduğu gibi... Ama ben geçen seneki atmosferin bu sezona nasıl yansıyacağını görmek istiyorum. Geçen seneki hedef play-off yapmaktı. Bunu başardık ve yarı finale kadar geldik. Şimdi hedefin bir sonrası olması gerekiyor. Kendi konferansımızda final oynayıp, adım adım NBA’de final oynamak neden olmasın? Gerçekten çok yetenekli genç oyunculara sahibiz. Aslında genç de demek istemiyorum onlara, çünkü takımı çok iyi sahiplendiler ve tecrübe olarak çok şey kazandılar.
T.Y: Son olarak bende de yeri ayrı olan Sixers efsanesi Iverson'ı sormak istiyorum sana...
F.K. Allen Iverson hemen her maça gelip takımı izliyor. Bazen soyunma odasına gelip bize destek oluyor. Onunla da iletişim kurmaya başladık. Iverson anonsu geçtiği zaman bütün salon ayağa kalkıp alkışlıyor. Çok farklı bir isim.
FURKAN KORKMAZ İLE TİPLEME
- En beğendiğin oyuncu?
- Klay Thompson
- Çalıştığın en iyi koç?
- Ufuk Sarıca
- Oynadığın en zorlu deplasman?
- Pınar Karşıyaka
- İlk 5'in?
Vasilis Spanoulis - Milos Teodosic - Nando De Colo - Yorgo Printezis - Ekpe Udoh