Basketbolumuzun istikrara ihtiyacı var
P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, "Anadolu Efes ve Fenerbahçe'nin başkanları Tuncay Özilhan ve Ali Koç'u tebrik etmeliyiz. Ülkenin içinde bulunduğu şartlarda basketbola bu yatırımları yapabilmek inanılmaz zor. Bu kulüplerin önemli fedakarlığı ile büyük potansiyele sahip olan basketbolumuzda, A Milli Takım'da koç Ergin Ataman'da ısrar etmek gerekir. İstikrarı sağladıktan sonra Abdi İpekçi Projesi'nin de hayata geçmesiyle kalıcı başarıların geleceğini düşünüyorum" diyor.
RÖPORTAJ TOLGA YENİGÜN
Basketbola tutkusu ile tanınan P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko'nun yatırımlarının ülke basketbolunun en büyük şansı olduğunu söylüyor. Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Hidayet Türkoğlu'nun yapmak istediği Abdi İpekçi Projesi'nin önemine de dikkat çeken Turnaoğlu, "Voleybol Federasyonu; Ankara'da lisesi, altyapıları ve oyuncu taramalarıyla bütünlük arz eden bir yapı kurdu. Hidayet Türkoğlu'nun Basketbol Gelişim Merkezi'ni tamamlamasıyla benzer bir atılımın basketbolda yaşanacağını düşünüyorum. Umarım görev süreleri bitmeden bu önemli tesisi yetiştirirler" diyor.
Hafta sonu rutininde çocukları Lila ve Tan ile beraber basketbol oynarken bir araya geldiğimiz Tankut Turnaoğlu, yine her zamanki samimiyetiyle açıklamalarda bulundu. Dergimiz Ribaund'un kuruluş sürecinde en büyük pay sahibi olan Tankut Turnaoğlu'nu ikiz
çocukları Lila ve Tan ile birlikte yeni konseptimizde ağırlamanın da mutluluğunu yaşadık...
Tolga Yenigün: Konseptimize uygun olarak öncelikle basketbolun dünü ile başlasak...
Tankut Turnaoğlu: Nesilden nesle geçtiğine inandığım basketbol sevgisi 70 ve 80'li yıllarda beni de içine çekti. 70'lerde çocukluk yıllarımda Samsun'da yaşarken, takip ettiğimiz Eczacıbaşı ve yakın zaman önce kaybettiğimiz Hurşit Abi'nin (Baytok) de şampiyon kadrosunda yer aldığı Beşiktaş vardı. Bir de Muhafızgücü vardı, onun bir de şampiyonluğu bulunuyor. Tabii ki Eczacıbaşı'nın dominant olduğu zamanlardı. 80'lere gelince Beyaz Gölge dizisi başladı, onunla beraber basketbol kitlelere yayıldı. Benim öncesinde olan basketbol sevdam ise perçinlendi.
Ülkede o zaman da futbol bir numaraydı; ama basketbolu da kitleler sevmeye başladı. O yıllarda futbol için aldığımız Hayat Spor, basketbol oyuncularının da posterlerini veriyordu. Ülkede yavaş yavaş basketbola ilgi atarken ben de lise dönemimde Samsun DSİ'de oynamaya başladım. A Milli Takım da Avrupa Şampiyonası'na katılarak sükse yaptı ve basketbol uluslararası başarısıyla futbolun önüne geçti.
Futbolda o dönemlerde uluslararası hiçbir başarı yoktu. Basketbolda sürekli Avrupa Şampiyonası'na gider hâle gelince, bu spor popüler olmaya başladı. O dönem Aytek Gürkan, Necati Güler, Efe Aydan, Melih Erçin vardı yanılmıyorsam. Daha sonra ise Emir Turamlar, Lütfi Arıboğanlar...
ESKİ BOĞAZİÇİLİ BASKETÇİLER KALMADI BUGÜNKÜLER DAHA PROFESYONEL...
T.Y.: Lise döneminde Samsun DSİ forması giyiyordunuz, peki Boğaziçi Üniversitesi yılları nasıldı? İstanbul'da basketbol oynama imkânı buldunuz mu?
T.T.: Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanınca doğal olarak, orada da basketbola devam eder, üniversite takımına girerim diye düşünüyordum. 1985'te Boğaziçi'ne girdiğim dönem üniversite takımının ilk 5'inde 4 milli oyuncu vardı! Emir Turam, Can Sonat, Kemal Dinçer, Serdar Koçyiğit. 2 yıl sonra da Harun Erdenay geldi düşünün, o 69'lu bizden iki yaş küçük.
O dönem Boğaziçi'nin takımı inanılmaz iyiydi, benden 2 yıl önce de takımda Necati Güler vardı. O yıllarda üniversiteler arası turnuvalar da çok popülerdi, bugün bilmiyorum o kadar ilgi var mı?
O turnuvalarda Boğaziçi Üniversitesi şampiyon olurdu ve bu arkadaşlar da hep oynuyor olurdu. Ben seçmelere bile yaklaşamadım! (Gülerek) O zamanlar hem eğitim hem basketbol bir arada yürüyordu demek ki... Ben hem Emir'i hem de Lütfi'yi kampüste de sık sık görüyordum. Bizler gibi öğrencilik yapıyorlardı.
Bugün basketbolcular daha bir profesyonel oldular sanki.. Lise hatta orta okuldan itibaren basketbola odaklanıp, üniversitede okuyacağı bölümü bile ona göre seçiliyor. Şu an görüyorum Nişantaşı Üniversitesi de yatırım yapmaya başladı basketbola.
ÜSLERDEN GELEN ABD'LİLER OYNARDI BUGÜNSE LARKINLER, CALATHESLER...
T.Y.: Bugünlere gelirsek, basketbolumuzda sizin gördüğünüz en önemli farklar neler...
T.T.: O dönemlerde biz hayal bile edemezdik Türk takımlarının Avrupa'da şampiyon olacağını... Larkin, Wilbekin, Calathes ve Micic gibi yıldız oyuncuların yolunun Türkiye'den geçeceğini hiç düşünemezdik bile... 1, 2 yabancı gelirdi ABD'li ya da ülkedeki Amerikan üslerinde olan ABD'liler 70 ve 80'li yıllarda gelip ligimizde oynardı.
Sinop'ta Diogenes üssü vardı, bizim Samsun DSİ arada onlarla maç yapardı. EuroLegue'in bu kadar içinde olmak, NBA'e ulaşmak artık çok kolay... Oğlum Tan NBA'de hangi maçta kim kaç sayı atmış söylesin. Bizim zamanımızda bir NBA Finali kasetine ulaşmak çok zordu. Hatırlıyorum 1983'te Dr. J'in Philadelphia'nın şampiyonluğa uzandığı final serisinin kasetini 3 ay sonra izleyebilmiştim.
Bugün çok daha fazla içine çeken örnekler var ve bunun olabileceği gerçeği var. Türkiye'de her oyuncu 'Ben EuroLeague'de oynayabilirim' diyebilir. Daha önce tabii ki İbrahim Kutluay örneği var. Fakat eskiden hayaldi, bugün ise hayatın gerçeği...
T.Y.: EuroLeague'de son dönemde en büyük tartışma yerli oyuncuların aldığı süreler, sizce bu konuda en büyük iş kime düşüyor?
T.T.: Türk oyuncular kendilerini bir üst düzeye nasıl taşıyabilir onu düşünmeli... İspanya'da İspanyolların süre aldığını, Yunanistan'da Yunan oyuncuların oynadığını görüyoruz; ama onlar da şu da var... O basketbolcular EuroLeague'de başka ülkelerin takımlarında da süre alıyor, bizim oyuncularımızın bunu gerçekleştirmesi lazım. Evet NBA'de temsilcilerimiz var; ama Avrupa takımlarında Sertaç dışında basketbolcumuz yok. Oyuncularımızın artık bunu düşünmesi lazım, eğer teklif gelmiyorsa da 'nasıl gelir?' diye düşünmeleri lazım.
Kutluay örneği ortada Obradovic zamanında Panathinaikos'ta çok güzel işler yaptı. Koçlar, oyuncunun ülkesine bakmıyor, iyi olanı oynatıyor. İlla NBA'e gidilecek diye bir zorunluluk da yok, EuroCup takımlarında da oynayabilirler. Oyuncularımızın Avrupa liglerinde oynaması gerektiğini ve o kapasitede olduklarını düşünüyorum. Bu konuya biraz daha kafa yormaları gerekir.
İLK KIRILMA KORAÇ, İKİNCİSİ İSE FENER'İN YATIRIMI
T.Y.: Basketbolumuzun Avrupa'da takımlar düzeyinde bu yükselişinde en büyük kırılmalar sizce nelerdi?
T.T.: Basketbolumuzda iki kırılma olduğunu düşünüyorum. İlki 1996 yılında Efes Pilsen ile Koraç'ın gelişi... İkincisi ise Fenerbahçe'nin basketbola yatırım yapmasıyla oldu. Fenerbahçe uzun süre basketbolda vardı; ama ilk şampiyonluk 1990-91 sezonunda geldi... Galatasaray'ın basketbol yatırımları ise çok eskiye dayanıyor, 'Yenilmez Armada' zamanlarına...
Özellikle Ülker ile birleşme sonrası Fenerbahçe'nin basketbol yatırımları artınca bu basketbolumuz için dönüm noktalarından ikincisi oldu. 2007'de 100. yıl şampiyonluğu önemliydi, Galatasaray rekabeti de basketbolumuza yaradı. Daha sonra Obradovic'in gelişi de çok önemliydi.
Bugün futbolda bir Jesus rüzgârı var. Obradovic'in 10 yıl önce basketbolda yarattığı etkiyi bugün Jesus'un yarattığı düşüncesi hakim. Diğer takımlara da ilham oluyor bu tarz hamleler. Obradovic'in gelişi Anadolu Efes'i de harekete geçirdi. Ergin Ataman geldi Efes'in başına... Aydın Örs'ün yardımcılığı ile başlayan Ataman, 2 EuroLeague şampiyonluğuyla taraflı tarafsız herkes tarafından Türk antrenörlerin şu anki duayeni...
Engin Ataman örneği şu açıdan önemli. Türkiye'de işler onun için iyi olmadığı bir dönemde kendini yurt dışına atmış, İtalya'da Siena ile de yarışmacı bir takım yaratıp, Saporta Kupası'nı kazanmış bir koç. Türk oyuncuların da yurt dışı için bu cesareti göstermesi gerekiyor. Ben Ergin Hoca'nın Siena'daki tecrübesinin lige dönüşte Beşiktaş ve Galatasaray
ile kazandığı kupalarda da etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu seviyedeki deneyimler özgüven açısından da faydalı. İlla NBA değil, EuroLeague olsun, EuroCup olsun o seviyelerde olmak da çok önemli.
'Mutlaka Fener'e, Efes'e gidip oynayayım' olmamalı düşünce... Tabii ki oynayabiliyorsan oralara da git; ama diğer EuroLeague takımlarında daha fazla süre alabilirler. Kızılyıldız, Partizan güzel örnekler, özellikle Partizan'da Obradovic'in olduğu düşünülünce. Oyuncuların çalışacağı koçları da seçmesi lazım, keşke bir Türk oyuncu Obradovic ile EuroLeague'de boy gösterse.
MİLLİ TAKIMDA ERGİN ATAMAN İLE SÜREKLİLİĞİ SAĞLAMAMIZ LAZIM
T.Y.: Konu Ergin Hoca'ya gelmişken, A Milli Takım ve bizim açımızdan pek de parlak geçmeyen EuroBasket'ten de bahsetsek..
T.T.: Milli takımlarda da 2015'ten bu yana Head&Shoulders olarak sponsoruz. 7 yıldır basketbolu en üst düzey temsil eden takımın ana sponsorlarından biri olmaktan dolayı mutluyuz. Son dönemde alınan sonuçlar pek iç açıcı değil; ama kadroda bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Belki uzun rotasyonu biraz dar; fakat orada da Sertaç Şanlı ve Ercan Osmani var. NBA'den gelen oyuncuların takımlarında aldıkları süreler belki pek yeterli değil. Fakat şunu da söyleyelim Ginnanis'li Yunanistan, Jokic'li Sırbistan ve hatta Doncic'li Slovenya da istediği başarıyı yakalayamadı EuroBasket'te...
Basketboldaki rekabeti de göz ardı etmemek lazım. Özellikle Avrupa'da bireylerden bağımsız takım oyunu çok öne çıkıyor. İspanya, Hernangomez Kardeşler hariç yıldız oyuncusu olmadan şampiyon oldu. Takım olabilme konusunda biraz süreklilik gerekiyor. Koçları Scariolo uzun süredir görevinin başında, biz de bu sürekliliği sağlamalıyız. Ergin Hoca'nın takımla toplam çalışması o dönem belki 1 ayı bulmuştur. Bu sürekliliğin sağlaması adına birkaç turnuva daha beklememiz lazım.
TOP 16'da elendiğimiz EuroBasket'te de kötü değildik. Şampiyon İspanya'yı elimizden kaçırdık, Fransa maçı son topta gitti. Oralarda belki biraz daha birliktelik gerekiyor. Larkin'in sakatlığı da o mücadelede hissedildi. Ben millilerin doğru yolda olduğunu düşünüyorum, bir turnuva ile karar verilmemeli. İstikrar ile devam edilmeli. Ülke olarak duygusal bir toplum olduğumuz için tepkilerimiz de duygusal olabiliyor.
24 saat içinde verilen tepkiler çokça duygusal oluyor. Tek bir turnuva ya da maça göre karar vermeyip, bu tarz hocalara sabır göstermemiz lazım. Sporda rekabetçi olmak lazım, tamam kazanan olmak güzel ama bunlar çok ender... Chicago Bulls, Michael Jordan ile 6 şampiyonluk kazandı. Jordan'dan sonra kupa kazanamadı; ama bu onları önemsiz bir takım yapıyor mu? Hayır!
Rekabetçi olmak önemli. Çok başarılı dönemler olabilir; ama en önemlisi istikrarı sağlayabilmek. Futbolda Dünya Kupası'nda bir kez 3. olduk; ama o günden beri Dünya Kupası'na gidemedik! Hangisi önemli bir kupada 3. olmak mı yoksa her turnuvaya katılıp, sürekli o seviyelerde yer almak mı? Rekabetçi olalım...
Basketbolda ise artık her turnuvalarda varız. Dünya kupası ve Avrupa şampiyonalarına düzenli gidiyoruz. 2023 Dünya Kupası'na gidememiz üzücü oldu... Başarısızlık durumlarında aşırı bir tepki vermemek, fevri kararlar almamak gerekiyor. İstikrar çok önemli...
TAKIMIN DA TARAFTARIN DA ITOUDIS'E İNANCI ÇOK GÜÇLÜ
T.Y.: Dimitris Itoudis yöneminde hem Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi'ne hem de EuroLeague'e çok iyi bir giriş yapan Fenerbahçe Beko için neler söylersiniz?
T.T.: Itoudis ile doğru bir karar verildi. Hem futbol hem de basketbolda sezon başında bu kararlar zordu. Futbolda iyi bitirdi ligi, basketbolda zaten Sasa Djordjevic ile şampiyon olundu. Hocaları değiştirmek zor karar, kazanan takım bozulmaz. Aslında kazanan takımları hangi noktada daha iyi hâle getireceğini bilenler daha çok kazanır. Futbolda Jesus olduğu gibi basketbolda da Itoudis tercihi doğruydu.
Yunan koçun iki avantajı var, birincisi Türkiye'de daha önce çalıştı, kupa kazandığı Banvit'te yaptıkları ortada, ikincisi ise Obradovic'in yardımcısıydı, onun sistemini biliyor. Ayrıca CSKA'daki başarılarını da biliyoruz. Bence uzun dönemli verilen bu karar çok doğru. EuroBasket nedeniyle biraz geç gelse de takımın ve taraftarın ona inancı çok güçlü.
Djordjevic için taraftarların kafasında hep bir 'acaba' vardı; fakat Itoudis'le soyunma odasına geride de gidilse; tribünler koça inanıyor. Çok disiplinli olduğunu görüyorum, kısa zamanda otoritesini sağladı. Başarıyı öteleyen bir karakteri de yok, her maçı kazanmak istiyor. Calathes'i hiç kullanılmadığı kadar iyi tutuyor. Maçın sonlarında çok kritik şutlar soktu, kariyerinde pek de yapabildiği şeyler değildi. Motley başta olmak üzere oyunculardan iyi yararlanıyor.
Türkiye Ligi'ne de önem veriyor... Konya maçında tribündeydim, EuroLeague takvimindeki sıkışıklığa rağmen her karşılaşmayı kazanmak için oynuyor. Hiçbir maçı gözden çıkarmıyor, Manisa karşılaşmasında da gördük bunu. Itoudis'in önünde birçok test maçı olmasına rağmen, takımın özgüveninin yerine geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yeni bir takım ne Vesely ne DeColo var. Belki de değişim için en doğru zamandı, bu iki oyuncu da Fenerbahçe'deki misyonları tamamlamıştı. Yeni gelen isimleri de aidiyeti yüksek ve disiplinli görüyorum. Obradovic döneminde olduğu gibi hocanın planına sadık kalıyorlar. Skordan bağımsız Itoudis'in planı oynanıyor. Valencia maçında da panik yapmadı takım ve plana sadık kalıp karşılaşmayı aldılar.
Bu arada Fenerbahçe'nin müze hamlesi de çok önemli, Sertaç'ı (Komşuoğlu) tebrik ediyorum. Belki de TBF'nin Basketbol Gelişim Merkezi'nde yapacağını önden Fenerbahçe yaptı. Zaten TBF Başkan Vekili Ömer Onan da açılıştaki konuşmasında da bu konudan bahsetti.
ŞEHMUS'UN VERDİĞİ BİR MESAJ VAR
T.Y.: Özellikle BSL için yerli rotasyonlarına bakınca Efes-Fenerbahçe rekabetinde kimi avantajlı görüyorsunuz?
T.T.: Geçen yıl takım kurarken başta Şehmus Hazer olmak üzere yerlileri iyi seçmişti Fenerbahçe... Efes de finalde o yüzden kaybetti diye düşünüyorum. Sarı lacivertlilerin yerli rotasyonunu bu yıl da beğeniyorum. Şehmus, Head&Shoulders'ın da yüzü... Onun verdiği bir mesaj da var aslında... Batman'dan çıkıp, EuroLeague'de ülkeni temsil edebilirsin!
Kapanmasına çok üzüldüğümüz Banvit'in altyapısından çıktı. Alperen Şengün, Sadık Emir Kabaca, Furkan Haltalı, Ercan Osmani gibi nice örnekler var. Kulüpler ile federasyon bir araya gelip bu tarz oyuncu üreten organizasyonlar yaratmalı.
BASKETBOLUN YARINLARI İÇİN TESİSLEŞMEYİ GÖRÜYORUM
T.Y.: Peki Türk basketbolunun yarınına gelirsek, önümüzdeki dönemlerde başta milli takım olmak üzere, kulüplerimizin Avrupa'daki başarıları adına hangi yollar izlenmeli?
T.T.: Öncelikle Anadolu Efes ve Fenerbahçe'nin başkanları Tuncay Özilhan ve Ali Koç'u tebrik etmeliyiz. Ülkenin içinde bulunduğu şartlarda basketbola bu yatırımları yapabilmek inanılmaz zor. Çok büyük fedakarlıklara katlanıyorlar. Bu sayede basketbolun bugünü büyük potansiyel vadediyor. Bugünün gençleri Larkin, Wilbekin, Micic, Calathes gibi özel oyuncuları hem Türkiye Ligi'nde hem de EuroLeague'de seyrediyor. Sadece İstanbul'da değil, lig sayesinde Gaziantep'e de gidiyorlar, Manisa'ya da... Bu basketbol sevgisinin artması için inanılmaz güzel bir ortam yaratıyor.
Böyle güçlü takımlarımızın olması yarınlar adına da umut veriyor. İleriye dönük tek yapmamız gereken biraz daha istikrarlı ve organize bir yapıyı kurmak. Bunun için de bugünkü federasyonun planları olduğunu biliyorum. Umarım en kısa zamanda bunu hayata geçirirler.
Şu an için en iyi model Voleybol Federasyonu'nda. Kendi liseleri var tamamen burslu... Onlar kulüp altyapısı ya da seçmelerde keşfettikleri oyuncuları, Ankara'ya getiriyorlar. Altyapı takımlarını da Ankara'da kuruyorlar. Çok iç içeler federasyon binası da lisenin yanında. Federasyon Başkanı Mehmet Akif Üstündağ ile yaptığımız sohbetlerde onun voleybola inanılmaz önem verdiğini görüyorum. Bizim markalarımızdan Orkid en son liselerine de sponsor oldu. Liselerin de kendi takımı var, bu modele basketbol için de bakılabilir. Kadınların başarasının ardından erkekler de voleybolda sağlam geliyor.
Basketbol için de bir merkez gerekiyor, Ankara'daki voleybol gibi... Basketbol ekosisteminin Abdi İpekçi'de bir an evvel hayata geçmesiyle önemli bir adım olacak. Basketbolun yarınları için tesisi değerli görüyorum. Hidayet Başkan orayı bir yaşam alanı yapmak istiyor. Basketbolseverlerin orada günlerini geçirebileceği bir alan gibi tasarlıyor. Basketbol kampüsü gibi planlıyor, orada basketbola destek veren markalara da vermek istediğini biliyorum. Altyapı takımlarının kamp tesislerine kadar ileriye dönük, yarınlar için önemli bir yolun başlangıcı olacak diye düşünüyorum. Umarım bunu kendi görev sürelerinde bitirebilirler.
Bu kadar popüler bir spor dalına, Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes'in yaptığı yatırımlar belli. En iyi hocalar Itoudis ile Ergin Ataman da burada. Süper Lig'de çok değerli başantrenörlerimiz var. Avrupa'da ilk 3 dünyada ise ilk 6'da olmamamız için hiçbir sebep yok. Ama organizasyon konusunda yapmamız gereken birkaç eylem var.
T
Tankut Turnaoğlu ikiz çocukları Lila ve Tan ile beraber, yazı işleri müdürümüz Tolga Yenigün'ün sorularını yanıtladı
'Alperen, sizden genç yaşta NBA'e gidecek başkan'
"Basketbolda top her an dolaştığı için özgüveni hep yüksek tutmanız lazım, Alperen sahaya çıkınca onun özgüvenini görüyorsunuz. Ben Hidayet Türkoğlu'na da söylemiştim, 'Alperen sizden daha erken yaşta NBA'e gidecek' diye. Onun özgüveni ortada, hakeza Hidayet Türkoğlu da Efes'te oynadığı gençlik döneminde henüz 19 yaşında gard pozisyonunda oynarken, sahadaki duruşu ve topu sürüşü müthiş özgüvenliydi. "
Kadın basketbolu voleybolun gölgesinde kalıyor
"Kadın basketbolu biraz voleybolun gölgesinde kalıyor. Kulüpler aslında çok başarılı ama biraz daha popüler hâle getirilmeli, ligimizde WNBA'den gelen önemli yıldızlar var. Bu maçları voleybolda olduğu gibi TRT yayınlarsa ligin popüleritesinin artmasına yardımcı olur.
Basketbol Gençler Ligi pek gündemde değil, derginiz dışında da çok fazla yer bulamıyor basında. Yeterince yarışmacı bir lig olmadığını düşünüyorum, ligin biraz yolun başında gibi BGL."
Tan Turnaoğlu
Kendimi geliştirirsem profesyonel olmak isterim
"Basketbolu seviyorum çok güzel bir spor 3 yaşından beri oynuyorum. Babam da beni destekliyor. İleri de profesyonel bir basketbolcu olmak isterim tabii ki; ama bu kolay değil. bazı yerlerde kabiliyetimin yetmediğini hissediyorum ve bu açığı kapatmak için daha çok çalışmam gerektiğinin de farkındayım. Şu an Darüşşafaka'da oynuyorum; ama bir gün Fenerbahçe'de oynamak isterim. Şu an takımda istediğim mevkide oynamıyorum; fakat ben gard oynamak istiyorum. NBA'den DeRozan'ı, Curry'yi, Donnovan Mitchell, Booker ve Paul'ü seviyorum. Türkiye'den ise Wilbekin, Larkin, Micic, Melih Mahmutoğlu, Mobley."
Lila Turnaoğlu
Basketbolu izlemek zevkli ama gönlüm tenisten yana
"Ben basketbolu oynamayı Tan kadar sevmiyorum. Aslında Fenerbahçe'nin altyapısına bir süre devam ettim; fakat basketbolcu olmak gibi bir hedefim de yok. Ama basketbolu izlemeyi çok seviyorum. Salon ortamında maç izlemek gerçekten çok keyifli. Özellikle Fenerbahçe Beko'nun maçlarını takip ediyorum. Basketbol çok gerçekten çok güzel bir spor. Aslında benim ilgi alanım tenis, şu an tam olarak kararımı vermedim ama; tenisi profesyonel olarak da oynayabilirim."
TANKUT TURNAOĞLU İLE TİPLEME
- En beğendiğiniz koç?
- Zeljko Obradovic
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Stephen Curry
- En iyi ilk 5'iniz?
- Stephen Curry, Klay Thompson, Jason Tatum, LeBron James, Alperen Şengün
- İki kelime ile basketbol...
- Tutku ve özgüven
Fotoğraflar: Bertan Erman