AVRUPA'NIN EN İYİ TAKIMINDAYIM

  Kadın basketbolunda son döneme damga vuran Yakın Doğu Üniversitesi'nin kaptanı Bahar Çağlar, Ribaund'a çok özel açıklamalarda bulundu... Yakın Doğu Melekleri'nin yükselişinde büyük katkısı bulunan milli basketbolcu, 'WNBA ya da Avrupa'da oynamak gibi bir idealim yok. Zaten Avrupa'nın en iyi takımının formasını giyiyorum' dedi. Kaptan'a yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar ise şöyle...



RÖPORTAJ: OĞULCAN ÇOKSAYAR
 
Kadın basketbolunda son döneme damga vuran Yakın Doğu Üniversitesi’nin kaptanı Bahar Çağlar, Ribaund’a çok özel açıklamalarda bulundu. Yakın Doğu Melekleri’nin yükselişinde büyük katkısı bulunan alan milli basketbolcu, “WNBA ya da Avrupa’da oynamak gibi bir idealim yok. Zaten Avrupa’nın en iyi takımının formasını giyiyorum” dedi. Kaptana yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar ise şöyle...
 
- Son yıllarda kadın basketbolunda bir İzmir furyası var. Sen, Olcay, Birsel, Tuğçe ilk adını telaffuz edebileceklerim. Alttan gelen başka oyuncular var mı bildiğin? İzmir’de neler oluyor?
 
- Evet. Son dönemde İzmir’de yetişen birçok oyuncu var. Mesela Bornova Beckerspor’un Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Süper Ligi’ne çıkması genç oyuncuları teşvik etti. İzmir’deki kulüplerin altyapılarında çok daha fazla kaliteli oyuncu olduğunu düşünüyorum. İstanbul’daki imkan orada olsa çok daha fazlası yetişir. Ben, Birsel, Tuğçe, Olcay gibi keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda yetenekli oyuncu olduğuna inanıyorum.
 
İzmir’de yetişmiş birçok üst düzey oyuncu var ama lige damga vurabilmiş bir İzmir takımı yok. Bunun sebebi ne olabilir?
İzmir’de oynanan 2005 Kadınlar Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda dolu tribünleri gördüğümde anneme, “İzmir’de de tribünleri böyle dolduracak bir takım olacak mı?” diye sormuştum. İzmir’den şampiyonluğa oynayan bir takım çıkmaması beni gerçekten üzüyor. Çıkıp düşen bir takım değil de lige ağırlığını koyabilecek, zirveye oynayabilecek bir takım olması gerektiğine inanıyorum. İzmir’de gerçekten çok sporsever bir halk var. Bütün branşlara aşık bir halk var. O kente şampiyonluk mücadelesi verecek bir takım yakışır.
 
- Basketbol kariyerini doğduğun yer olan İzmir’de noktalamak ister miydin?

 
- Öyle bir fırsatım olursa elbette isterim. İddialı, yatırım yapılan, kalıcı bir İzmir takımında oynamak güzel olur. Bir İzmirli olarak kendi şehrimde oynamayı neden istemeyeyim ki? Tabii ki milli takımlar düzeyinde de hedeflerimiz var. Tercih yaparken buna da dikkat ediyorum.
 
- Gelelim İstanbul’daki yaşantına… Bahar Çağlar’ın bir günü nasıl geçiyor?
 
- Tek idman yaptığımız gün geç saatlere kadar uyumam. Kahvaltısız güne başlamam. Çünkü benim için en güzel öğün. Bir köpeğim var. Onu gezdiriyorum. Ama mecburen idman saatine göre hareket ediyorum. Antrenmandan da keyif alıyorum. Özellikle maçlara yönelik taktiksel idmanları çok seviyorum. Antrenmandan sonra ertesi günkü programa bakarak dinlenmeye çalışıyorum. Hava güzelken sahilde yürümeye bayılıyorum. Kahve içip, kitap okumayı çok seviyorum. Biraz sakin yaşayan bir insanım. Yoğun tempodan uzaklaşmak için sakinliğe yöneliyorum.
 
- Bildiğimiz kadarıyla annen süratli araba kullanmana kızıyor. Anne sözü dinliyor musun? Yoksa hızlı araba kullanmaya devam mı?
 

- Hızı seviyorum ama ne olursa olsun dikkat ediyorum. Birkaç sene öncesine göre çok daha dikkatliyim bu konuda. Çünkü bir sporcu olarak sağlığım her şeyden önemli.
 
- Her oyuncunun hedefleri vardır. Sen hedeflerinin neresindesin? Bundan sonrası için planların neler?
 
- En çok istediğim şeylerden biri olimpiyat madalyası. 2016 Rio’da İspanya’ya son saniyede yenilmiştik. O maçı kazansak madalya alabilirdik. Olimpiyat şampiyonluğunun Kadın Milli Takımımıza ve ülkemize çok yakışacağını düşünüyorum. Şu an bile Olimpiyatlardan bahsederken heyecanlanıyorum. Milli Takım’da uyum çok iyi. Umarım bu havayı sürdürüp, olimpiyat hedefimize ulaşırız.



İçinden keşke WNBA’de veya Avrupa’da oynasaydım dediğin oluyor mu?
 
Önceden Avrupa’yı düşünürdüm. Değerlendirilecek projeler de vardı. Fakat Galatasaray’da oynadığım 9 yıl içinde EuroCup ve EuroLeague’i kazanarak Avrupa’nın en büyüğü olduk. Geçen sezonda da Yakın Doğu Üniversitesi’yle EuroCup şampiyonluğu yaşadım. Zaten Avrupa’nın en büyük takımında oynadığımı düşünüyorum. Üstelik kendi ülkemde bu seviyelerde oynuyorum. O nedenle kendimi şanslı görüyorum.
 
- Bazı takımlar mali sıkıntılar nedeniyle sahaya bile çıkamıyor. Kadın basketbolunun geleceğini nasıl görüyorsun?
 
- Açıkçası bu konuda fazla bilgi sahibi değilim. Fakat böyle şeyler yaşanması çok üzücü. Çünkü o takımlarda oynayan arkadaşlarımız var. Bazı kulüpler yatırım yapıyor ama işler yolunda gitmeyebiliyor. Herkesin bir hedefi var ve bu hedefe odaklanıp imza atıyor. Basketbola bütün kulüpler değer vermeli. Mesela bizim kulüp bu yola çıktığı ilk günden beri çok güzel adımlar atarak ilerledi. Bunun meyvelerini toplamaya başladı. Bu şekilde devam ettiğimiz sürece başarı kaçınılmaz oluyor. Umarım diğer kulüpler de bunun farkındadır.
 
- Geçen sezon kupalara ambargo koydunuz. Bu sezon da her şey yolunda gidiyor. Bu işin sırrı ne?
 
- Her şeyden önce çok güzel bir aile olmayı başardık. Geçen seneden bu yana aynı şeyi söylüyorum. Açıkçası Yakın Doğu’ya imza attığımda çok korkuyordum. Yeni bir yere gelmiştim ve uyum sağlayabilecek miyim diye endişelerim vardı. Başlarda zorlandık da. Çünkü takımdaki herkes ilk defa birbiriyle oynuyordu. Mesela Olcay’ı Milli Takım’dan biliyorum ama sezon boyunca birlikte oynamamıştık. Takım olarak birbirimize alışana kadar zorlandık. Fakat sonrasında inanılmaz bir uyum yakaladık.
 
Oyuncuların karakterleri muazzamdı. Aramızdan ayrılan arkadaşlarımız da buna dahil. Maçlarda hep birbirimizin arkasında durduk. Biz güzel bir ekibiz. Sadece oyuncu bazında söylemiyorum. Kondisyonerimizden koçumuza, fizyoterapistimizden asistan koçumuza kadar herkes uyum içinde. Bu sayede büyük başarılar elde ettik.
 
Basketbolun içinden gelen bir başkana sahip olmak takımı nasıl etkiliyor?
Her şeyden önce sporcuyu ve oyunu anlıyor. Desteğini gerçekten fazlasıyla hissediyoruz. İdmanlarda da maçlarda da yanımızda. Takımı motive etmesi, maçlara çıkarken konuşup moral vermesi bizler için büyük avantaj. Hep birlikte sevinip hep birlikte üzülüyoruz. Aile olmak da bunu gerektiriyor.
 


- Fenerbahçe’ye son dönemde bariz bir üstünlük sağladınız. Bunu neye bağlıyorsun?
 

- Bu sene bize hiç yakışmayan bir mağlubiyet aldık. Açıkçası o maçtaki oyun da bize yakışmadı. Ancak o yenilgiden sonra konsantrasyonumuz yükseldi. Sahada her zaman kendi oyunumuzu oynamaya çalışıyoruz. Bizim için her şey idmanlarda başlıyor. Çünkü maç temposunda çalışıyoruz. Şahsen son dönemde aldığımız galibiyetleri buna bağlıyorum. Maç ayırmıyoruz. Baştan sona kendi oyunumuzu oynayıp, en önemli parçamız olan savunmamızdan hiçbir şekilde ödün vermiyoruz.
 
- Bahar Çağlar basketbolu bıraktıktan sonra basketbolun içinde mi olacak yoksa başka kariyer planları var mı?
 

- Daha bunu düşünmedim ama basketbolu bu kadar severken ve bu kadar içindeyken dışına kalmam zor görünüyor. Bu işi çok keyif alarak yapıyorum. Eve döndüğümde bile eğer maç varsa izliyorum. Basketbol hayatımın büyük bir parçası.
 
- Basketbolun en güzel oyuncularından birisin. Reklam, film teklifleri gelmiyor mu?
 
- En son ‘Türk Sporu’ temalı bir reklamda oynamıştım. Onun dışında şimdilik bir teklif yok.
 
- Bahar Çağlar’ı çok sevindiren ve çok üzen iki anını anlatır mısın?
 
- Galatasaray’da oynarken yaşadığım EuroLeague şampiyonluğu unutulmaz bir anı. Avrupa’nın en büyüğü olmak muhteşem bir histi. Gerçekten çok heyecanlı bir maçtı ve maçın sonunda zafere ulaşmak harika bir duyguydu. Rio 2016’de İspanya’ya son topta kaybettiğimiz maçta gerçekten çok üzülmüştüm. Güzel giden bir karşılaşmaydı. Kazanacağımıza inancımız tamdı. ‘Başaracağız’, ‘çeyrek finale kalacağız’, derken son saniye basketiyle kaybetmek gerçekten yıkıcı oldu.

bahar çağlar yakın doğu üniversitesi kadın basketbol