AKTARMALI UÇUŞ
Canberk Adsalan
Avrupa’nın en iyilerinden biri olarak kabul edilen Türkiye Basketbol Ligi hayal kırıklıklarının yanında, kendini geliştirip kariyerlerine basamak atlatan oyuncuların hikayesine de vitrin oldu. Ribaund dergisi olarak bu sayıda yolu ülkemizden geçip, NBA hayalini gerçekleştirmeyi başaran basketbolcuları inceledik.
5- Gregory Stiemsma
Sakatlıklar ve düşük notlar. Stiemsma’nın kolej kariyerini özetleyen iki kelime. Wisconsin’deki 4. yılında Kansas’a karşı attığı 14 sayıyla Avrupa takımlarının ilgisini çekene dek, Stiemsma için basketbol para kazanılacak bir iş gibi gözükmüyordu. Son sezonundaki ufak kıpırdama, ona Oyak Renault’tan bir profesyonel kontrat olarak döndü. Stiemsma, sert oyun stili ve ribaundculuğuyla Avrupa’daki çaylak sezonunda dikkat çekti. Ligimizin önemli uzunlarından biri haline geldi. Akabinde NBA’i denediği süreç başladı; ancak 2010’da yolu yine Türkiye’ye düştü. Telekom formasıyla geçireceği sezon Avrupa’da geçireceği son sezondu. 2011 Aralık’ında Boston Celtics formasıyla NBA hayalini gerçekleştiren Greg Stiemsma aynı yıl play-off’larda dahi süre aldı. Daha sonra Timberwolves, Raptors, Pelicans ve Blazers forması da giyen Stiemsma, bugünlerde daha çok vakıf ve yardım işleriyle ilgilenen 33 yaşında bir yarı emekli.
4- Dario Saric
18 yaşında Cibona ile imzaladığı günden beri NBA scoutlarının dikkatini çekiyordu Saric. Daha ligimize gelmeden takımıyla ve Hırvatistan milli takımı alt yaş kategorileri ile kazanılmadık ödül ve madalya bırakmamıştı bile. 2014 yılında 1.2 milyon dolarlık buy-out maddesi bulunmasına rağmen Real Madrid, Barcelona, Anadolu Efes gibi devlerin dikkatini çekmişti. Kendini geliştirmek amacıyla NBA hayallerini bekletmeye karar verdi. Ivkovic’in de etkisiyle kendini Türkiye’de buldu. Burada kendini geliştirip NBA’e gitme kararını alması iki yıl sürdü. EuroLeague son 8 tecrübesi yaşadığı Efes’te, bir uzuna göre inanılmaz top kabiliyeti ve şutuyla dikkat çekti. Draft sonrası takas ile haklarını alan Philedelphia 76ers’a imza attı. Joel Embiid’in sakatlıklarının da etkisiyle rotasyon süresi iyice artan Saric, bugünlerde Philly ile çetin bir play-off mücadelesi içerisinde.
3- Bogdan Bogdanovic
2014’te Fenerbahçe’ye gelişi tüm basketbolseverleri heyecanlandırdığı gibi, bu genç Sırp yıldızın Obradovic’in elinde neye dönüşeceği merak konusuydu. Euroleague’de yukarılara oynayan bir takım ve koçun etkisiyle süper yıldız seviyesine çıkması bekleniyordu. Nitekim ülkemizde kaldığı üç yılda bu adamdan az bile beklemişiz dedirtti.
Kazandığı kupaları ve bireysel ödüllerini, son senesinde Euroleague şampiyonluğu ile taçlandırdı. Belki 2016 yılında CSKA’ya karşı o ribaund alınabilse bir sene az izleyecektik Bogdanovic’i. NBA’e giderken oyun olarak öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki Kings genel menajeri Vlade Divac onun için “Avrupa’nın en iyi oyuncusu” yakıştırmasını yapıyordu. Tarihteki en çok ücret ödenen çaylak olması ile dikkatleri üzerine Amerika kıtasında da çekmeyi başardı. Gittiği takımın ligin en kötü hücum takımlarından biri olması sebebiyle tam anlamıyla kendini gösteremese de oyun bilgisi, topla olan yeteneği ve soğukkanlılığı ile taraftara bu takımla bile hayal kurdurtmayı başarıyor Bogdan. Fenerbahçe Doğuş taraftarlarının en sevdiği oyunculardan biri olan Bogdanovic’in kafa sallama hareketini anlayanların sadece bu ülkeyle sınırlı kalmayacağını düşünmek çok da saçma olmaz herhalde.
2- Nemanja Bjelica
Kızılyıldız koçu Pesić’in, Bjelica’ya topu teslim etmesi onu bugün olduğu basketbolcu yapan olaylardan biri desek yanlış olmaz sanıyorum ki. İki yıl Kızılyıldız, üç yıl Baskonia tecrübesinden sonra Obradovic ile çalışma isteği onu Türkiye’de izlememize imkan sağladı. Oyunun ana parçası olarak zaten var olan yeteneğiyle, koçun altında Avrupa’nın en komple basketbolcularından birine dönüşmesi çok da zor olmadı. Geldiği günden beri “Acaba ne zaman NBA’e gidecekler?” diye yükselişlerini tedirgin bir şekilde izletti Bogdanovic ile beraber. Kulübün ilk Final Four’unu yaptığı sene normal sezonun MVP’si ödülünü de cebine koyarak Amerika’nın yolunu tuttu. 2015’ten beri Minnesota Timberwolves kadrosunda bulunan Bjelica, beklentileri o kadar yukarı çıkarmıştı ki; herhalde hiçbir Avrupalı basketbolsever performansının yeterli olduğunu düşünmüyordur. Ağzımıza bir parmak bal çalıp NBA’in yolunu tutan bu adamın yolu belki tekrardan ligimize düşer, kim bilir.
1 - Zaza Pachulia
13 yaşında boyu 2.03 metre olunca scoutların dikkatini çeken Zaza, iki yıl sonra daha çocuk sayılabilecek yaşta Ülkerspor’un radarına girip ülkeye getirildi. Bu sırada Gürcistan genç milli takımlarına liderlik ediyordu. Dört yıllık Türkiye tecrübesinin ardından 2003 yılında Orlando Magic bünyesine katıldı. Orlando ve Milwaukee maceraları kısa sürdü ve bençten kurtulamadı. 2005 yılında katıldığı Hawks organizasyonu ile yükselişe geçeceği şehri de bulmuş oldu. İlk beş çıkmaya başlayan Zaza ligin de kalburüstü rol oyuncularından birine dönüşmüştü. Dirk Nowitzki’nin “Tanıdığım en zeki pivotlardan” ifadesini, bir pivota göre yüksek pas yeteneği ve saha görüşü olmasına bağlamamız yanlış olmayacaktır. 2011 yılındaki lokavt sırasında yolu bir kez daha ülkemize uğrayan Pachulia, kısa dönem de olsa Galatasaray forması giydi. Sahada yaşadığı tatsız olaylarla gündeme gelip, birçok koç ve oyuncu ile sorun yaşadı. 2016 yılında All-Star oylamasında 400.000’den fazla oy almasına rağmen kadroya seçilemedi. Son üç yıldır Golden State Warriors forması terleten Zaza Pachulia geçen sene kavuştuğu NBA yüzüğünü bu sene ikilemek için mücadele etmekte.